Sur’da AKP zorbalığı büyüyor

AKP’nin rant kurumu TOKİ tarafından gasp edilen Sur’daki evler, içindeki eşyalarla birlikte yıkılıyor. Mahalleliler, susuz ve elektriksiz bırakıldı.

Kürdistan’ın en eski kentlerinden 6 bin yıllık Sur, yıkılarak ıssızlaştırılıyor. “Acele kamulaştırma” adı altında TOKİ tarafından gasp edilen evler bir bir yıkılırken, kuşaklardır burada yaşayan halk evlerinden çıkmamak için direniyor.

Her gün birkaç evin yıkıldığı Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde su ve elektrikler de bir hafta önce kesildi. Buna rağmen Çeltik Kilise’si ve çevrede bulunan camilerden taşıma suyla ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan mahalle sakinleri, zorluklara rağmen pes etmiyor. Kadınlar elektrik olmadığı için yemeklerini evlerinin önünde yaktıkları ateşte yapıyor. Kirli kıyafetler de yine odun ateşinde ısıtılan suyla yıkanıyor. Tarih kokan mahallenin çocukları ise moloz yığınları arasında oyun oynayarak zaman geçiriyor.

KESİLEN SU SOKAĞA AKIYOR

Her sene birlikte kışa hazırlanan kadınlar, bir bir ayrılan komşularının yokluğunda sebzelerini konserve yapıyor. Bir damla suyu kendilerine çok gören kayyumun mahalle girişinde kestiği borulardan akan su boşa gidiyor. Suyun mahalle girişinde asfalta akması devletin cezalandırma yöntemini gözler önüne seriyor. Dün sabah saatlerinde yüzlerce polisle birlikte mahalleye giden bir grup AKP’linin Surluların evlerini boşaltması yönünde yaptığı ikna çalışmaları sonuçsuz kalınca “Boşaltmasanız evlerinizi başınıza yıkarız” tehditlerinde bulundu. Polisler de kapı kapı dolaşarak, “Buradan çıkmazsanız evinizi başınıza yıkacağız” diye tehditler yağdırdı. Bu tehditten birkaç saat sonra da iş makineleri, içinde halen eşyalar bulunan iki evi yıkmaya başladı.

SOKAĞINDA TEK BAŞINA KALDI

80 yaşındaki Ayşe nine evlerinin etrafından yıkılan molozlar arasında oturup sessizce etrafı izliyor. Yıkılmadık sadece kendi evinin kaldığı sokakta bir başına oturan yaşlı kadın, “Ne yaparlarsa yapsınlar evimizi bırakmayacağız. Tüm evleri yıkıyorlar, bizi yurdumuzdan etmeye çalışıyorlar. Tek başına da kalsam burayı tek etmeyeceğim” diyor. Kendilerine evleri karşılığında para teklif edildiğini söyleyen Ayşe nine, “Evimizi, hayatımızı parayla satın alamazlar” diyerek, kendilerine para teklif eden devlete tepki gösteriyor.

EVİ İÇİNDEKİ EŞYALARLA YIKTILAR

Elektrik ve sular kesilince çaresizce birkaç zaruri eşyasını alarak ailesiyle Sur dışındaki iki göz eve geçen Mehmet Güneş, evinin içindeki eşyalarla birlikte yıkıldığı haberi alınca soluk soluğa geldiği mahallesinde evinin yıkık haliyle karşılaştı. TOKİ projesinin ortaya atıldığı 9 yıldan bu yana rahat yüzü görmediklerini dile getiren Güneş, şunları söyledi: “TOKİ başladıktan sonra ‘evlerinizi boşaltın yıkacağız’ dediler. Evden çıktıktan sonra ‘geri gelin proje iptal oldu’ diyorlar. Bir gelip bir gidiyoruz. Evlerimizi vermekten vazgeçip TOKİ’ye dava açtık. 15 Eylül’de duruşmamız görülecek. Ama mahkeme kararını dahi beklemeden evi başımıza yıktılar. ‘İstesen de istemesen de biz yıkacağız’ diyorlar. Evimize yetişene kadar vurdular, yıktılar.”

FIRSATÇILARA GÜN DOĞDU

Tapulu evlerinden zorbalıkla çıkarıldıklarını dile getiren Güneş, 4 nesildir yaşadıkları mahallelerinde perişan edildiklerini söyledi. Sur’da yıkım başladığından bu yana kentteki müteahhitlerin de fırsatçılığa başladığına dikkat çeken Güneş, emlakta fahiş artışlar olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “İlçe otogarının orada, arıtma tesisinin yanında, çöplüğün yanında 600 lira kira alıyorlar bizden. Allah’tan korkun. Bizim evimiz var, biz evsiz değiliz. Müteahhitler de bundan pay çıkarıyor. Onlar da fırsatçılık yapıyor. Orada eskiden bir daire 80 milyarken yıkım başlayınca birden 150 milyara fırladı. Sana da bu evi yıkınca vermiş 40-50 milyar. Büyük bir haksızlığa uğradık. 8-9 yıldır burada halk onların vereceği paranın üç misli zarar etmiştir. Biz daha böyle bir şey görmemişiz. Ne yapacağımızı şaşırdık. Perişan olduk.”