Sur’da 5 aylık direnişin ‘anatomisi’

Sur ilçesine bağlı Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde AKP'nin işgalci yıkımı da halkın direnişi de devam ediyor.

TOKİ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sur ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyeleri ortaklığıyla 2009 yılında kentsel dönüşüm başlatılmış, Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde tescilli yapıların dışında 850'yi aşkın yapının yıkılması kararlaştırılmıştı. Ancak yapıların büyük bölümü çoklu hisselerden oluştuğu için hak sahibi sayısı 10 bin 25'i buluyordu. Sur'da 2 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen "yasaklar" hâlâ devam ederken, devlet bu defa yönünü Alipaşa ve Lalebey mahallelerine döndü. Yasaklı mahallelerin yakılıp yıkılması yetmezmiş gibi yasağın olmadığı Alipaşa ve Lalebey'de yıkım kararı alındı. 23 Mayıs 2017 tarihinde iş makineleri mahalleye yıkım için giriş yaptı. Camilerden elektrik ve su kesintisi yapılacağına dair anonslar yapılarak mahallenin boşaltılması istendi. Halk da bu anonslara kulak asmayacağını ve evlerini terk etmeyeceğini defalarca yineledi.

DİRENİŞTEN VAZGEÇMİYORLAR

Sur halkına 23 Mayıs'tan itibaren Kerbela Katliamı'nı anımsatan günler yaşatılırken, halk her sabah güne yeni bir tehditle uyandı. İlk olarak mahalleler ablukaya alındı, Ramazan ayına denk gelen günlerde suların ardından elektrikler kesildi. Halk, "Bizim buradan çıkmamız için her şey yapılıyor. Her türlü zulüm uygulanıyor. Bu zulüm hiçbir yerde hiçbir devlet tarafından halkına yapılmamıştır. Ramazan ayında bizi susuz ve elektriksiz bıraktılar. Bunun hesabını nasıl verecekler?" diyerek direnişten geri adım atmayacağını haykırdı.

Halkla dayanışma amaçlı Ramazan ayında Sur'da yeryüzü sofraları kuruldu. Surlulara farklı kesim ve kurumlardan destek ziyaretleri gerçekleşti. Ramazan ayının bitimiyle kepçeler mahallelere tekrar girerek yıkıma başladı. Ardından 28 Ağustos tarihinde Sur'da kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkımın devam ettiği 2 mahallede, elektrik ve içme suyunun kesildiğini söyleyen Sur’un Yıkımına Hayır Platformu üyeleri, bu kamu görevlileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Aynı süreçler içerisinde platform tarafından sosyal medya üzerinden dayanışma ağı büyütülmeye çalışıldı.

Her ne kadar dayanışma büyütülse de, devlet gözünü diktiği Sur’dan vazgeçmeyeceğini gösterdi.

EVLERİ BAŞLARINA YIKILMAK İSTENDİ

Mahallelerde her gün bir ev yıkılırken mahallelinin kendi imkanı ile yaptığı Alipaşa Yas Evi de geçtiğimiz günlerde yıkıldı. "Bu devletin ibadet yerlerine, ölülere, ruhlarına bile saygısı yok" diyen Surlular artık herkesin kendilerine ses vermesi gerektiğini ve bugün kendilerine gelen zararın yarın başkasına da geleceğine dikkat çekti.

“Sessiz kalmayın. Bu sessizlik hepimizi yakar” diyen halkın çağrısı yeterince destek bulamadı. Boş evleri yıkmakla korku politikasını sürdüremeyeceğini anlayan hükümet bu kez çocuk ve kadınlar ev içerisindeyken yıkımı hayata geçirmek istedi. Bu duruma tepki gösteren Sur halkının direnişi karşısında geri adım atılsa da halka bir an önce evlerini terk etmeleri ve terk etmedikleri süre zarfı içerisinde evlerinin başlarına yıkılacağı tehdidinde bulunuldu. Şeker hastası Ayşan Dün ve çocukları ise darp edilerek gözaltına alındı.

Hemen ertesi gün mahalleye gelen kadınlar, tepkilerini şöyle gösterdi: "Bu sabah evdeyken tehdit amaçlı evimize kepçe vurdu. Korkup çıkmamızı istiyorlar. Biz de evden çıkıp saatlerce yıkmamaları gerektiğini, gidecek yerimizin olmadığını söyledik. Bize 3 gün süre verildi. Süre verilmesine verildi ama biz 3 gün sonra ne yapacağız? Evimizi satmadığımız halde çıkarılıyoruz. Gidecek, ev kiralayacak gücümüz de yok. Nereye kadar devam edecek bu zulüm? Yeter artık, yeter diyoruz!"

'KENDİMİZE YETERİZ'

Kadınlar yıkım nedeniyle toz bulutuna dönüştürülen Sur ilçesinde doğalgaz için altyapı hazırlıklarının başladığının altını çizerek, “Toledo’ları için bizi hastalığa mahkum ettiler. O altyapı için harcanan paraları okullar için harcamıyorlar. Ne olursa olsun biz çocuklarımızla evlerde eğitim görür, kendimizi geliştiririz. Ancak yıkımı isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyiz” dedi.

İHD RAPORUNDAN

Geçtiğimiz günlerde ise İHD'nin Sur’a ilişkin hazırladığı raporda şunlar dikkat çekildi:

* 22 Mayıs’tan bu yana Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde okul, cami gibi kamusal hizmet yerleri de dahil olmak üzere tüm yaşam ve barınma alanlarının içme ve kullanma suyu şebekelerinin kesildiği heyet tarafından gözlemlendi.

* Su şebekelerinin kesik olması nedeniyle bidon, tanker, kap-kacak gibi taşıma araçlarıyla su sevkiyatının yapıldığı ve su ihtiyacının bu şekilde karşılanmaya çalışıldığı mahalle sakinlerince heyete iletildi. Yine elektrik şebekelerinin kesik olduğu ve enerji ihtiyacının karşılanmasında zorluklar yaşandığı, akşam ve gece saatlerinde mum gibi ilkel araçlarla aydınlatma ihtiyaçlarını karşıladıkları bilgisi heyet ile paylaşılanlar arasında.

* Su kesintilerinin Alipaşa İlköğretim Okulu, Alipaşa Camisi ve Çakal Camisi gibi kamusal alanlarda da olduğu beyanı heyete aktarıldı.

* Mahalle sakinlerinin ile yapılan görüşmelerde ise; yıkım işlemleri sırasında güvenlik gerekçesiyle mahallede bulunan kolluk kuvvetleri tarafından; mahalle sakinlerinin tehdit, baskı ve taciz edildikleri, yine hakaretlere maruz kaldıkları iddiası heyete aktarıldı.

* Mahalleye tankerle taşınan içme ve kullanma suyu nedeniyle, özellik çocuk ve yaşlı kesimde ishal vakalarının arttığı bilgisi heyet ile paylaşıldı.

* Alipaşa Mahallesi'nde KOAH ve astım hastalıkları bulunan yaşlı bir kişinin, akşam saatlerinde gelişen nefes darlığı rahatsızlığına evde bulunan nebül cihazı ile müdahale edilemediği ve elektrik kesintileri olması nedeniyle kronik hastalığı olan sürekli ilaç kullanmakta olan hastaların ilaçların bozulduğu ve bundan kaynaklı mağduriyet yaşadıkları bilgisi heyet ile paylaşıldı.