Sarısaç: Tecrit Kürt halkına ve demokrasi güçlerine uygulanıyor

AKP'nin tecrit ve Kürt düşmanlığı politikası ile ayakta durmaya çalıştığını söyleyen HDP milletvekili Murat Sarısaç, "Öcalan'a yönelik tecrit hem Kürt halkına, hem de demokrasi güçlerine uygulanıyor" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin sona ermesi için DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevi direnişleri kararlı bir şekilde devam ediyor. Leyla Güven 170, Hewlêr'de Nasır Yağız 157, Strasbourg direnişçileri ve Galler'de İmam Şiş 131, Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde açlık grevinin ilk grubunda yer alan tutsaklar ise 132 gündür açlık grevi direnişinde.

HDP Milletveki Dersim Dağ, 3 Mart'ta, Tayyip Temel ve Murat Sarısaç ise 8 Mart'ta açlık grevi eylemine başladı. HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, Kürt Halk Önderi Öcalan'a uygulanan tecridi, devam eden açlık grevi direnişlerini ve eylemler karşısında yaşanan sessizliği değerlendirdi.

CPT DEĞERLERİNDEN UZAKLAŞTI

AKP hükümetinin tecrit politikası ve Kürt düşmanlığı ile ayakta kalmaya çalıştığına dikkat çeken Sarısaç, "Öcalan'a yönelik tecrit Kürt halkına ve tüm demokrasi güçlerine uygulanıyor. Yine Kürt sorunu İmralı tecridi ile başladı. Kürtler ve önderleri hedef gösterilerek savaş daha da derinleştirildi. Devletin Kürtlere ve Öcalan'a yaklaşımı aynı. Devlet İmralı'da özel bir sistem kurmuş. Tecrit derinleştikçe devletin Kürtlere yaklaşımı da değişiyor, tutuklama, ölüm ve katliamlar yaşanıyor. Bu sürecin sona ermesi için tecridin sonlanması ve Kürt halkına yönelik özeleştiri verilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin (CPT) tecrit karşısındaki tutumuna değinen Sarısaç, CPT'nin bu tutumuyla değerlerinden uzaklaştığını belirterek şöyle devam etti: "CPT bugüne kadar İmralı'da yaşanan hukuksuzluğa karşı çıkmadı. CPT ve AİHM İmralı'ya yönelik karar ve tutumları ile Kürtleri sırtını döndü. Tecrit sadece Türkiye eli ile uygulanmıyor. Türkiye'ye gardiyanlık rolü verilmiş. Öcalan'ın esaretinden, İmralı sistemine kadar her şey emperyalist güçlerin kontrolünde yürütülüyor. CPT de bu politikaların bir parçası olmuş. Kürt halkına yönelik zulüm ve savaş da bu politika ile bağlantılıdır. Efrîn'in işgal edilmesi de bu politikalardan bağımsız değildir."

ZULME KARŞI SESSİZ KALMAYIN

İktidarın açlık grevi eylemlerine ilişkin sessizliğine de tepki gösteren Sarısaç konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "AKP hükümeti Kürtlere yönelik savaş politikaları çerçevesinde açlık grevi direnişleri karşısında sessizliğe bürünmüş durumda. Fakat Kürt halkı ve tutsak aileleri ayaktalar ve faşizme karşı direniyorlar. Tüm dünyada halk Türk devletinin bu politikalarına karşı tepkili. Türkiye'nin zulmüne karşı halk direniyor. Her ne kadar kitlesel bir tepki olmasa da, Kürtler bu zulme karşı her yerde ayaktalar.

Bugün ahlaki ve vicdani bir tepki var. Biz fazla bir şey istemiyoruz sadece hukuk devreye girsin ve devlet hukuka göre hareket etsin istiyoruz. Devlet her ne kadar demokrat olduğunu iddia etse de durum bu iddianın tam tersi. Gün geçtikçe adaletsizlik daha fazla artıyor. Türkiye halklarına çağrıda bulunuyorum, bu hukuksuzluklara karşı tepkinizi koyun ve elinizden ne geliyorsa yapın. Bugün Kürtlere zulüm ediliyor ama yarın sıra size gelir. Bu zulme karşı sessiz kalmayın."