Sakine Cansız, bu toprakların özgürlük ruhudur

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu’nun, 9 Ocak 2013’te Paris’te Türk devleti tarafından katledilen Sakine Cansız’ın mücadele yaşamına ilişkin yazdığı makale...

Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in şehadetleri 4. Yılına girecek. Komployla alçakça şehit edilen bu devrimcileri minnet ve saygıyla anıyoruz. Bu devrimcilerin katledilmesi, Türk devletinin Kürdistan politikasının gerçek karakteridir. Bu saldırı, hem de Önder Apo'nun çatışmasızlık çağrısı yaptığı bir zamanda gerçekleştirilmiştir. PKK'nin önemli kadroları katledilerek Kürt Özgürlük Hareketi'nin tasfiyesi hedeflenmiştir. Nasıl ki Önder Apo üzerinde komplo yapılarak Özgürlük Hareketi tasfiye edilmek istendiyse, PKK yönetimi de saf dışı edilerek Özgürlük Hareketi’nin tasfiye edilmesi amaçlanmıştır. Sakine Cansız ve arkadaşlarının katledilmesi bu politikanın sonucudur. Nitekim bu katliamın kararı bizzat Tayyip Erdoğan tarafından verilmiştir.

Bu katliamı soykırımcı sömürgeciliğin çok sıkıştığını, halkın özgürlük mücadelesi karşısında duramaz hale geldiğini ortaya koymaktadır. 1998 yılına gelindiğinde Türk devleti Özgürlük Hareketi karşısında ayakta kalamaz durumdaydı. Bu nedenle NATO üyesi olarak müttefiklerinden yardım istemişti. Önder Apo'ya komplo bu temelde gerçekleştirilmişti. Bugün de Türk devleti bu durumdadır. PKK yönetimini bu nedenle tasfiye etmek peşindedir. Nitekim iki üst düzey MİT yöneticisi görevlendirilerek PKK yönetimine komplo düzenlenmek istenmiştir. Ancak PKK bu komplocuları yakalamış ve Türk devletine tarihin en büyük darbesini vurmuştur.

Önder Apo komplo gerçekleştiğinde İmralı’da yaptığı değerlendirmelerde “Tarihsel komplolar gelişmeleri durdurmaz, hızlandırır” demiştir. Nitekim 2013 yılına gelindiğinde Özgürlük Hareketi büyük bir gelişme göstermiştir. Sakine Cansız ve arkadaşlarına yapılan saldırı bu gelişmeyi durdurmak amaçlıydı. Ancak o günden bugüne PKK gelişmesini sürdürmüştür. Gelinen aşamada faşist AKP-MHP iktidarı o kadar sıkışmıştır ki, Tayyip Erdoğan ne yapıp edecek PKK yöneticilerine yönelik eylemler yapacaksınız demiştir. Ne var ki darbe vuralım derken ağır bir darbe yemişlerdir. AKP-MHP faşizmi şu anda Türkiye tarihinin en saldırgan politikasını yürütse de en zayıf konumunu yaşamaktadır. Öyle ki, mezarlara saldıracak kadar aciz ve güçsüz hale gelmişlerdir.

Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in katledilmesi, Özgürlük Hareketi'nin mücadele azmini daha da güçlendirmiştir. Bu katliam özgürlük mücadelesinin haklılığını daha fazla güçlendirmiştir. Bu mücadelenin moral değerlerine yeni moral değerler katmıştır. Sara’nın özgürlük ruhu ve direniş kişiliği Özgürlük Hareketi'nin ruhu olmuş ve Özgürlük Hareketi'nin direncini Sara gibi yenilmez kılmıştır. Kürdistan Özgürlük Hareketi öyle bir devrimci ruhla mayalanmış ki, bu hareketin özgürlük iradesini kırmak mümkün değildir. Kemal Pirler, Agitler, Bêrîtanlar, Zilanlar ve Saraların özgürlük ruhunu taşıyan bir hareketi kim yenebilir? Şu bilinmeli ki, PKK'de şehitler yenilmezliğin güçlenmesini ifade eder. Kürdistan özgürlük mücadelesinde her şehadet büyük bir değer kazanma haline gelir. Yoldaşları bu şehitleri mücadelenin yenilmez gerekçesi yaparlar. Yakın zamanda şehit düşen Delal Amed, Kürt Özgürlük Hareketini daha da güçlendirmiştir. Çünkü her HPG komutanı, savaşçısı ve PKK militanı Delal Amed’in özgürlük tutkusunu kendilerinin temel amacı yapmışlardır. Şehadetler PKK'nin karakterini o kadar güçlendiriyor ve büyütüyor ki, sadece Kürt halkının değil, Ortadoğu halklarının ve insanlığın Özgürlük Hareketi haline getiriyorlar.

Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ın alçakça katledilmesi de bu halkın ve Özgürlük Hareketi'nin öfkesini büyütmektedir. PKK ve Özgürlük Hareketi açısından bu katliamın intikamını almak ve Kürdistan'ı özgürleştirmek bir mücadelenin temel amacı olmuştur. Büyük devrimci ve özgürlük abidesi Sakine Cansız’ın (Sara) özlemi mutlaka gerçekleşecektir. Bu ruhun önünde hiçbir sömürgeci güç duramayacaktır.

Sakine Cansız bu toprakların özgürlük ruhudur. Bu özgürlük ruhu gücünü tarihten ve toplumsal değerlerden almaktadır. Artık Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da tarihin tüm gücü yürümektedir. Bu gücün önünde durmak nafiledir. Tayyip Erdoğan’ın bağırıp çağırmaları, bu güç karşısında bu topraklardaki gericiliğin çırpınışlarıdır. Çünkü karşısında Kürt Özgürlük Hareketi şahsında Saralarda somutlaşan tarihin yürüyüşünü bulmuştur. Bu yürüyüş, tarih boyu özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenlerin yürüyüşüdür.

PKK'nin özgürlük mücadelesini dünyanın başka yerlerindeki ulusal kurtuluş hareketlerine, özgürlük ve demokrasi mücadelelerine benzetmek büyük bir yanılgıdır. PKK bugünle sınırlı bir hareket değildir. PKK, dünü, bugünü ve geleceği ifade eden bir özgürlük ve demokrasi yürüyüşüdür. İnsanlığın tüm güzel değerlerinin yürüyüşüdür. Gücünü de yenilmezliğini de buradan almaktadır. Sakine Cansız bu toprakların derinliklerinde, havasında, suyunda var olan, kadın emeğinin, kadının hak, adalet, eşitlik, vicdan, özgürlük ve demokrasi karakterinin toplam kişiliğidir, karakteridir. Sara, binlerce yılın özgürlük kişiliği ve ruhudur. Kadının hak, adalet, eşitlik, demokrasi, bir bütün olarak toplumsal değerleri Sara’da ayağa kalkmıştır. Bu nedenle dimdik yürüyen, hiçbir saldırıya boyun eğmeyen bir devrimci olarak yaşamıştır. Şehit düşene kadar da bu dimdik yürüyüşünde en küçük bir sarsılma olmamıştır. Kürt Özgürlük Hareketi ve PKK saldırılar karşısında neden yıkılmıyor derken, herkes Sara kişiliğine ve duruşuna bakmalıdır.

Sara kişiliği ve karakteri bir tarihi birikim olarak ortaya çıkmıştır. Sara bir tarihsel oluşumdur. Kürdistan ve Dersim’den çıkması da kadın şahsında özgürlük ve demokrasi ruhu ve mücadelesinin enerjisini bu topraklarda temsilini bulmasından dolayıdır. Sara Ortadoğu, Kürdistan ve Dersim tarihinin bir kadın şahsında ortaya çıkmasıdır. O sadece tek bir kişi değildir. Tarihin özgürlük, demokrasi ve toplumsallık değerlerinin Sara kişiliğinde somutlaşmasıdır. Bu değerlerin bir kadın şahsında ortaya çıkması da bu toprakların özelliğidir. Bu coğrafyanın özü kadın ruhudur. Çünkü ilk toplumsallık ve insanlık bu coğrafyada yaratılmıştır. Bu toplumsallığın, bu toplumsallık temelinde yaratılan değerlerin de kadın eliyle, kadın ruhuyla yaratıldığı tartışmasızdır. Bu açıdan bu kişilik ve karakter neden Sara şahsında somutlaşmış derken bu gerçeklikler çok iyi görülmelidir.

Önder Apo'ya karşı komplo, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e yönelik komplo, PKK yöneticilerine yapılmak istenen komplolar tarihe karşı bir savaştır; tarihin akışına karşı bir savaştır. Tarihin akışına karşı savaşanlar hiçbir yüzyılda kazanamadıkları gibi, şimdi de kazanamayacaklardır. Şu anda AKP iktidarı şahsında Türkiye Ortadoğu'daki statükoyu ve tarihsel olarak birikmiş gericiliği temsil etmektedir. Bu açıdan da tarihsel olarak özgürlük demokrasi ve toplumsallık değerlerini savunan PKK'ye karşı bu gericiliğin ve statükonun savunuculuğunu yapmaktadır. Bu savaş sadece güncelliğin değil, tarihin temel savaşının bu iki güçte somutlaşmasıdır. 21. Yüzyılda bu savaşta mutlaka ve mutlaka binlerce yılın özgürlük, demokrasi ve toplumculuk birikimini temsil eden PKK kazanacaktır. Yani Sara ve Delaller şahsında somutlaşan tarihin özgürlük, demokrasi ve toplumsallık gücü kazanacaktır.

Sakine Cansızlar, Fidan Doğanlar, Leyla Şaylemezler ölmedi; onların özgürlük ruhunu temsil eden özgürlük şahini Delaller ölmedi. Onlar ölümsüz kutsallarımızdır. Kutsallarımız mutlaka kazanacak, kutsallığa karşı direnen kötülük tanrıları ise kaybedecektir.