Referandumdan sonra ne olacak?

Daha şimdiden referandumdan sonra neler olacak gibisinden tartışmalar başladı. İran, Irak, Türkiye gibi ülkelerin tehditleri Kürtleri zor günlerin beklediğini gösteriyor.

Öneriler, itirazlar, karşı duruşlar tehditlere rağmen Güney Kürdistan’da KDP ve Barzani tarafından kararlaştırılan ve YNK başta olmak üzere diğer bazı parti, örgütlerin de kabul etmek zorunda kaldıkları referandum gerçekleşti.

Referandumdan sonra bölgede savaş dahil ciddi gelişmeler yaşanacak gibi görünüyor. Bu sürecin en tehlikeli gelişmesi ise Kürtler arası yeni çatışmalara kapının aralanmış olması. Çünkü yeni bazı planlar devreye sokulacak gibi görünüyor. Kürtleri ciddi tehlikelerin beklediğini söylemek yanlış olmaz. Referandum kararı bir parti tarafından alınmış olsa da artık tüm Kürtlerin ortak sorunu haline geldi. Zira bu sonuçtan ötürü Kürtlere ve Kürdistan’ın herhangi bir parçasına yönelik olabilecek bir saldırı tüm Kürtleri de içine alacaktır. KCK, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ‘bir parçaya yönelik saldırı tüm Kürtlere yapılmış bir saldırı’dır dedi. O yüzden olası bir saldırı ve savaşta tüm Kürt güçleri, partileri ve yapıları içinde yer alacak.  

TÜRKİYE’NİN TEHDİTLERİ!

Kürt düşmanı güçlerin referandum günü yaptıkları açıklamalar, sadece Güney Kürdistan ve KDP’yi değil, Kürdistan’ın dört parçası ile tüm Kürtleri ciddi tehlikelerin beklediğini gösteriyor. Referandumun yapılmamasına ilişkin açıklamaya yapmayan ülke kalmadı. En son Suriye ve Çin, ‘Irak’ın bütünlüğünü bozan hiçbir şeye katılmadıklarını ve kabul etmeyeceklerini’ açıkladılar.

Referandum günü Türkiye’den peş peşe üst düzeyden açıklamalar geldi. İlk açıklamalar Binali Yıldırım’dan geldi. Yıldırım, erkene alınan MGK ve Tezkerenin meclisten geçirilmesini hatırlatarak, önümüzdeki günlerde olası çatışmalara işaret etti. Son bir hafta içinde Türkiye’ye bağlı İTC’den açılan ateşle üç peşmergenin öldürülmesi, altı peşmergenin yaralanması ve bir peşmerge aracının RPG-7 tarafından vurulması, Türkiye’nin bu cephe eliyle Kerkük’te bir Kürt-Türkmen çatışmasını körükleyeceğini gösteriyor. Zira Yıldırım’ın açıklamalarında Kerkük’e özel bir vurgu vardı.

Yıldırım’dan sonra Erdoğan açıklamalarda bulundu. Erdoğan da KDP’yi ve Güney Kürdistan’a ekonomik ambargo ve sınırları kapatma tehdidinde bulundu. Yıldırım ve Erdoğan’ın açıklamaları birbirini tamamlayan ve MGK, Bakanlar kurulunda alınan kararlar ile çıkarılan tezkereye yüklenen misyonu gösteriyor. Her ikisinin açıklamaları birbirini tamamladı. Erdoğan, ayrıca Habur Sınır Kapısının tek taraflı olarak kapatıldığını da söyleyerek, bu adımları petrol vanalarını da kapatarak daha da ilerleteceklerini ilan etti.

Bu arada referandum için oyların kullanıldığı saatlerde Türk hükümeti, TürkSat uydusundan yayın yapan ve Rojava, YPG karşıtlığı ile bilinen Rudaw TV’nin yayınını durdurdu. Ancak RTÜK yayın durdurma kararının gerekçesi olarak ise YPG propagandası olarak açıkladı. Rudaw TV, YPG’ye ve Rojava’ya karşı 2012 yılında Türkiye Dış İşleri Bakanlığı ile KDP arasında varılan bir anlaşma ile açılmıştı. 2012 yılında Türkiye’nin Hewler elçiliğinde ele geçirilen belgelerde bu karar yazılıyordu. Bu TV kanalı YPG savaşçılarının cenazelerini teşhir edecek yayınlar bile yaptı!

İRAN SOMUT ADIMLAR ATTI!

Türkiye cephesinden bu gelişmeler yaşanırken İran cephesinden de önemli bir adım atıldı. İran, referandumdan bir gün önce hava sahasını kapattı. Hewler ve Süleymaniye’ye olan uçuşları durdurdu. Referandum günü oy verme işleminin başladığı saatlerde Kelar ile Qesr-i Şirin arasındaki Perizhan sınır kapısını kapattı. Güney Kürdistan’dan İran’a petrol taşımacılığının yapıldığı tek kapıydı burası.

Bunların yanı sıra İran, referanduma bir hafta kalan Piranşehir merkezli başlattığı tatbikatını Güney Kürdistan sınırı boyunca devam ettirdi. Önceki gün tatbikata savaş uçaklarını da dahil edildi. Ayrıca son iki gün içinde sınır boyunca yaklaşık 30 Drone tipi insansız hava araçlarını yerleştirdiği ve Serdeşt’ten Hewreman mıntıkasına kadar askeri sevkiyat yaptığı gelen bilgiler arasında. İran bir yandan bu adımları atarken öte yandan Kerkük, Şengal dolaylarında bir haftadan beridir hareketlendirdiği Haşd Eş Şabii kuvvetleri ile birçok yerde peşmerge güçlerine karşı mevzilendirdi.

KDP, Şengal’de Haşd Eş Şabi’ye karşı Êzidî Peşmergleri en ön mevzilere yerleştirdi. Böylelikle aslında kendisinden çok Haşd Eş Şabi ile Êzidîleri karşı karşıya getirme planını devreye koydu. Referandumdan bir iki gün öncesinden bazı çatışmaların yaşanabileceği bilgileri vardı. Ancak şu ana kadar karşılıklı mevzilenmeler hiçbir yerde çatışmaya dönüşmedi.

IRAK, TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİNİ PEKİŞTİRDİ

Irak yönetimi, referandumun ertelenmesi gibi bir söylemi de kabul etmiyordu. Tamamen iptal edilmesini istiyordu. KDP ve YNK’den oluşan Yüksek seçim komisyonundan oluşturulan bir heyet birkaç kez Bağdat’ı ziyaret edip görüşmeler yapmıştı. Bu görüşmeler referandumdan bir önceki güne kadar devam etti. Ancak tüm bu görüşmelerden hiçbir sonuç çıkmadığı için, beklenen referandum gerçekleşti. Irak, daha önce duruma göre askeri güç kullanmaktan geri durmayacağına dair en üst düzeyde tehditler savurmuştu. Ancak KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin referandum öncesi açıklama yaptığı sırada Irak başbakanı da Bağdat’ta basın toplantısı düzenledi. Ebadi, KDP ile ilişkileri koparma noktasına geldiklerini ifade etti. Zira açıklamalarında KDP’den sınır kapıları ile havalimanlarını geri teslim edin diyordu. Ebadi hükümetinin aldığı bu kararlar Türkiye’ye de iletildi. Ankara yönetimi, bu kararların kendilerine ulaştığını ve ilgili bakanlıklar üzerinden bir komisyon kurulduğunu açıkladı. 

Özetle Ebadi yönetimi, bir anlamda Kürt ile Arapları karşı karşıya getirecek fitili de ateşlemiş oldu. Bu tehlikeli çıkışı not etmekte fayda var.

GÜNEY KÜRDİSTANLI YETKİLİLERİN AÇIKŞLAMALARI

İran ve Türkiye’nin attığı adımlara karşılık KDP ve bazı YNK yetkililerinin birtakım açıklamalar oldu. Neçirwan Barzani, Qubad Talabani, Mele Bextiyar gibi isimler başta olmak üzere birçok KDP ve YNK yöneticisi referandum için oyunu kullandıktan sonra açıklama yaptı. KDP ve YNK yöneticilerinin yaptıkları açıklamaların hepsi adeta Türkiye’yi ikna etme, yönelikti. Türkiye’yi inandırmaya yönelik yapılan açıklamaların içeriğine bakılırsa bazı gerçeklerin de dile getirildiği görülebiliyor. Güneyli yetkililer, ‘referandumun bağımsızlık olmadığı, sınırları belirlemek için yapılmadığını’ dile getiriyorlar. Bu gerçeği defalarda dile getirmek için adeta bir yarış başlatıldı. Oysa Kürtler bağımsız Kürdistan, Kürdistan devleti söylemleri ile, duygularına hitap edilerek referandumda oy kullanmaya çağrılmıştı.

Referandum oldu bitti. Ancak bundan sonra Kürtler ve bölge için neler getirebileceği daha şimdiden tartışılıyor. Açıklamalar, hamleler, yeni ilişki ve ittifaklar, bölgenin yeni bir sürece gireceğini gösteriyor. Bu sürecin halklar arası çatışmaların da yaşanabileceği bir süreç olduğunu görmek mümkün. Zira halkların milli duygularına hitap eden politik söylemler esas alınıyor.

Türkiye’nin tehditleri ve yaptığı bazı hamlelerin rengi ise önümüzdeki süreçte daha fazla somutluk kazanacak. Bazı kesimler Türkiye’nin bu söylemlerle önümüzdeki dönemde KDP’yi PKK’ye karşı daha fazla ve daha etkili bir şekilde tutum almaya zorlayacağını ifade ediyor. Erdoğan ve AKP’nin bölgede KDP’den başka ciddi bir ilişkisi kalmamış. Bir nevi KDP, AKP ve Erdoğan’ın nefes borusu durumundadır. Erdoğan ve AKP, KDP ve Barzani ile ilişkilerini bozarak bölgeden tümden soyutlanmaya göze almaz. Çünkü KDP ile ilişkilerini bozması Kürt ulusal birliğinin sağlanması demektir. Buda Erdoğan ve AKP için tümden bitiş demektir.

Gelişmeler oldukça hızlı. Söz konusu Kürtler olunca anlık, saatlik dengeler de kurulabiliyor. O yüzden şimdiden gelişmelerin hangi yönde seyredeceğini kestirmek oldukça zor. Ancak Kürtler açısından ciddi savaşların da yaşanabileceği bir dönemece girildiğini görmek gerekir.