Referandum kayıpları, cumhurbaşkanlığı krizi ve Başur seçimleri

Başûrê Kurdistan’daki demokratik olmadığı düşünülen seçimlere 3 gün kaldı. Partiler seçim propagandalarına hız verse de Başur halkında seçim havası yok.

Başûrê Kurdistan’da düzenlenen referandumun üzerinden 1 yıl 2 gün geçti. Üç gün sonra seçimler yapılacak. Seçimler Kürtlere büyük kayıplara neden referandumun üzerinden 1 yıl geçtikten sonra olacak. Oysa geçen sene yapılması gerekiyordu. Ancak KDP’nin hedef ve planı, referandumdan sonra gerçekleştireceği bir seçimle her şeyi ele geçirmekti. Tıpkı Türkiye’de AKP ve Erdoğan’ın yaptığı gibi tek partili iktidar dönemini başlatmaktı. Ancak zamanında ve dört parçadaki Kürtlerin onayı alınarak, yine dört parçadaki Kürtlerin çıkarının gözetilmesi yerine bir partinin çıkarı ve iktidarı düşünüldüğü için, referandumdan sonra uluslararası ve bölgesel güçlerin ittifakı ve planı ile Başur'daki referandum Kürtlerin kaybına dönüştü.

Referandumdan sonra Irak, bölgesel ve uluslararası güçlerden aldığı destekle, referandumu gerekçe yaparak Kürdistani bölgeler olan ancak Irak anayasasında tartışmalı bölgeler olarak kabul edilen başta Kerkük olmak üzere tüm bölgelere askeri müdahale başlattı. İki gün gibi kısa bir süre içinde Şengal, Rabia’dan başlanarak, Xaneqin, Diyala, Mendeli, Xürmatü, DBZ, Daquq, Kerkük Maxmur ve Perdê'nin yarısına kadar ve daha birçok yeri ele geçirdi. Irak tarafından ele geçirilen bölge, Başur topraklarının yüzde 40'ına tekabül ediyordu. Bu müdahale ile Başur ile Irak Merkezi Yönetimi arasında başlayan bütçenin düşürülme tartışmalarına da bir nevi nokta konuldu. Ayrıca Kerkük ve çevresindeki binlerce kuyudan oluşan DBZ, Bayhesen, Babagurgur başta olmak üzere dört büyük petrol bölgesi kaybedildi.

Bunun yanı sıra sınır kapılarının, Xabur ve Sêmalka dışındaki -o da ABD’nin araya girmesiyle Kürtlerde kaldı- tüm sınır kapılarını da kaybetti. Öyle ki havaalanları ile Başur'daki iki baraj olan Dukkan ve Derbendixan barajlarının da devredilmesi tartışılmaya başlandı. ABD’nin müdahalesi ile Xabur, Sêmalka sınır kapıları ile havaalanları ve barajlar Kürtlerde kaldı.

BÖLGESEL YÖNETİMİN LAĞVEDİLMESİ

Referandumun en büyük kayıplarından biri ise siyasal anlamda olan kayıptı. Bu da, 2003 yılında ABD’nin Irak’a müdahalesinden sonra 2005 yılında kabul edilen yeni Irak anayasasının ardından oluşturulan ve başkanlığını Mesut Barzani’nin yaptığı bölgesel başkanlığın lağvdeilmesi oldu. Referandumun en ağır sonuçlarından biri bölgesel başkanlığın lağvedilmesiydi.

SEÇİMLERİN ERTELENMESİ

Referandumun böyle ağır sonuçları olunca KDP ve diğer partiler, bu ağır kayıp koşullarında sonbaharda yapılması gereken bölgesel seçimleri göze alamadı. O dönemde ABD, Bölgesel Yönetim üyeleri ile yaptığı görüşmelerde seçimlerin daha fazla ertelenmeden yapılmasını istedi. Bunun üzerine seçimler Nisan 2018'e ertelendi. Irak seçimlerinin yapılması kararlaştırılınca KDP, YNK ve Bölgesel yönetimde iktidarda olan partiler yeni hiçbir karar almadan seçimleri erteledi. Bölgesel parlamentonun aldığı bir kararla 30 Eylül kararlaştırıldı.

Seçimlerin sonbahara bırakılmasının temel nedenlerinden biri, yapılacak Irak seçimlerinde partilerin alacağı oylarla yeni bir pazarlık sürecini başlatmaktı. 12 Mayıs'ta yapılan seçimlerde 'hile karıştırıldı' itirazları ve tartışılan sonuçlar ortaya çıktı.

KDP'NİN CUMHURBAŞKANLIĞI ISRARI

Irak yeni anayasası 2005 yılında kabul edildiğinde Irak’taki halklar ve inançlar göz önünde bulundurularak yönetimdeki makamlar paylaştırıldı. Buna göre Şiilere Başbakanlık, Sünnilere Meclis Başkanlığı, Kürtlere de Cumhurbaşkanlığı makamı düştü. KDP ile YNK makam paylaşımından sonra Bölgesel Başkanlık ile Cumhurbaşkanlığı makamı için bir anlaşma yaptı. Bölgesel Başkanlık KDP’ye, Cumhurbaşkanlığı ise YNK’ye bırakıldı. Referandumdan sonra Bölgesel Başkanlık lağvedilince KDP aldığı şaibeli seçim sonuçlarını da gerekçe yaparak cumhurbaşkanlığının kendi hakları olduğunu iddia etmeye başladı. Bu durum KDP ile YNK arasındaki birçok görüşmede pazarlık konusu oldu. En son KDP Politbürosu’nun yayımladığı bir bildiride, Mam Celal de artık yaşamadığı için 2005 yılında yapılan anlaşmanın geçersiz olduğu vurgulandı. Oysa iki parti yada yönetim arasında yeni bir anlaşmanın yapılması gerekirdi. Yeni bir anlaşma yapılmadan KDP tarafından tek taraflı olarak bu anlaşmanın artık geçersiz olduğunun dayatılmasının hiçbir siyasi, hukuki gerekçesi ve doğruluğu olamaz. Güçler arasında yapılan anlaşmalarla bir sonuca varılır. Kendi cephesinden alınan bir kararı tüm güçler için geçerli kılmaya çalışmak tek partili rejimlerin yöntemi ve KDP’nin de yapmak istediği bu.

KÜRTLER REFERANDUMUN DEVAMI OLARAK DAHA BÜYÜK KAYBEDEBİLİR

KDP her ne kadar "cumhurbaşkanlığı bizim hakkımız" dese de YNK ile Kerkük Valiliği karşılığında bunun pazarlığını yaptı. YNK hiçbir zaman valilikten vazgeçmez. Vazgeçmediği için önce vali adayını açıkladı. Ardından Irak cumhurbaşkanı adayını açıkladı. YNK cumhurbaşkanı adayını açıkladıktan bir gün sonra KDP ile YNK arasında, Bağdat’a ortak gitmek için bir komite oluşturulmasına rağmen, Neçirvan Barzani beklenmedik bir anda oluşturduğu bir heyetle cumhurbaşkanının kendi partilerinden olması için Irak partileri ile görüşmek üzere Bağdat’a gitti.

Neçirvan Barzani anlaşmayı bozduğu için bu kez YNK cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği Dr. Berhem Salih başkanlığında Lahor Şeyh Cengi Talabani, Pavel Talabani, Ala Talabani, Xalid Şwani’den oluşan bir heyetle Bağdat’ı ziyaret ederek görüşmeler başlattı. YNK Heyeti Bağdat’ta görüşmeler yaptığı sırada KDP cumhurbaşkanı adayı yaptığı Dr. Fuat Hüseyin başkanlığında yeni bir heyetle Bağdat’ın yolunu tuttu. Neçirvan Barzani’nin başlattığı bu karışıklıkla birlikte Kürtlerin parçalanmışlığı ortaya çıktı ve KDP durmadan yeni heyetlerle Bağdat'taki partilerden kendi adaylarını desteklemesi için çalışmalar yürütmeye başladı. Iraklı partilerin Kürt heyetlerle görüşmelerinden sonra yaptıkları açıklamalar önemli ve dikkat çekici. Iraklı liderler, Kürtlerin üzerinde anlaştıkları bir aday göstermeleri gerektiğini açıkça vurguluyorlar. En son dün Fuat Hüseyin’in görüştüğü İran’a yakınlığı ile bilinen Nuri Maliki ironik bir yaklaşımla Kürtlerle dalga geçti. KDP yanlısı basın yayın kuruluşları ise bunu Maliki'nin kendi adaylarına verdiği bir destek olarak yorumladı ne yazık ki.

Bu konuda ilk tepkiyi Şii birçok parti ve koalisyonun içinde yer aldığı Reform ve İmar Koalisyonu verdi; Kürtlere tek bir aday göstermeleri çağrısında bulundu. Iraklı partilerin bu açıklamaları ve çağrıları bir anlamda Kürtlere, "tek bir aday göstermezseniz bu makamı kaybedersiniz" uyarısı niteliğinde. Onun için bu parçalılık devam ederse ve Kürtler bir değil birkaç adayla cumhurbaşkanlığı makamına talip olurlarsa bu makamı da kaybedeceklerini şimdiden bilmek gerekir.

KDP, 'BİZİM OLMADIKTAN SONRA KİMSENİN OLMASIN' MI DİYOR?

KDP’nin bu yaklaşımları birçok kişi, kesim, aydın, yazar, gazeteci, siyasetçi tarafından değerlendiriliyor. Hepsinin buluştukları ortak nokta, KDP’nin 'bir makam bizim olmadıktan sonra hiç kimsenin olmasın' yaklaşımında olduğu. KDP’nin ısrarları, uzlaşmaz tutumu, var olan anlaşmayı tek taraflı kendi cephesinden feshederek hareket etmesi bu görüşü doğruluyor.

BAŞUR BU KARMAŞADA SEÇİME GİDİYOR

Başûrê Kurdistan, referandumda yaşanan ağır kayıplar ve alevlendirilen, kriz haline getirilen ve Kürtlere kaybettirme noktasına varan cumhurbaşkanı tartışmalarının yürütüldüğü bir ortamda seçime gidiyor. Başur halkının sandığa gitme oranı Irak genelinde sandık başına gitme oranı olan yüzde 44'ü fazla aşmayacak gibi. Zira halkın belleğinde referandum kayıpları hâlâ taptaze.

Başur’da yapılacak seçimlerin demokratik bir ortamda olmadığı da fazlasıyla açık. Zira Başur'un demokratikleşmesi, siyasette kadın renginin daha fazla ön plana çıkması, siyasetin toplumsallaşmasını savunan, 12 Mayıs'ta gerçekleştirilen Irak seçimlerine girerek bir parlamenter çıkaran Tevgera Azadi ya Kürdistan, yasal olmayan gerekçelerle seçimlere sokulmadı. Bunun Türkiye’nin baskılarından ve taleplerinden dolayı olduğu da Başur halkı tarafından açıkça tartışılıyor. Ayrıca, her parti yüzde 30’luk zorunlu kadın kotası uygulasa da hiçbir partinin liste başının kadın olmaması Başur seçimlerinin ne kadar demokratik, adil, cinslerin eşitliğine dayandığını gösteriyor. Dolayısıyla demokratik olmayan ve bir anlamda erkek egemenlikli yeni bir parlamentoyu oluşturacak seçimler yapılacak.

KDP ve YNK arasında cumhurbaşkanlığı ve Kerkük Valiliği üzerine başlayan tartışma ve kriz seçimlerden sonra derinleşecek. Bu, cumhurbaşkanlığı makamı gibi Kerkük Valiliğini de kaybetme tehlikesini getiriyor.