PKK Newroz şehitlerini andı

Türk savaş uçaklarının 21 Mart’taki saldırısı sonucu şehit düşen Ali Aktaş, Emrullah Dursun, Mikail Özdemir, Vehip Tekin ve Celal Öztürk’ü anan PKK, onlara layık olma sözü verdi.

PKK Yürütme Komitesi, devrimi inşa çalışmalarını daha da hızlandırarak, Newroz şehitleri ve tüm devrim şehitlerine layık olma sözü verirken Kürdistan halkın ve şehit ailelerine baş sağlığı diledi.

PKK Yürütme Komitesi, Türk savaş uçaklarının 21 Mart’taki saldırısı sonucu şehadete ulaşan Sinanê Sor (Ali Aktaş), Serhat Amanos (Emrullah Dursun), Navdar Sinegir (Mikail Özdemir), Serhat Şafak (Vehip Tekin) ve Şiyar Faraşin’i (Celal Öztürk) anan yazılı bir açıklama yaptı.

Komite, açıklamasına Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın şehitler gerçeğini tanımlarken şunları söylediğini hatırlatarak başladı:

“Sözlerimiz bağlılığımızın kanıtıdır ki, bu bir gerçekliği ifade eder; bu sözlerin sahipleri olarak en zor anlarda ve muazzam bir güçsüzlük ortamında, adeta vahşetin kol gezdiği, insanların sadece yüreklerine dayanmaktan başka savaşım araçlarına sahip olmadıkları bir zeminde, gerçeklerin en büyük temsilcileri şehitlerdir. Bazıları bu gerçeği ne kadar eksik ve yanılgılı göstermek isterlerse istesinler, bu konuda ne kadar eksik yaklaşımların sahipleri olursa olsunlar, gerçeğin kendisi böyledir. Eğer şehitler için bir tanım yapmak istenirse onlar, böyle bir dönemde varlıklarında zaferin simgeleştiği olaylardır. Onları kişiler olarak da görmemek gerekir, onlar bir kurumdur. Çünkü onlar milyonların en yanılgılı bir yaşamın kurbanı oldukları bir anda ve ihanetin her biçiminin alabildiğine yaşandığı bir dönemde gerçeğin sözcüsü olmak ve tek başına gerekirse bunları haykırarak yaşamak durumunda olan şahsiyetlerdir. Böyle davranmak birçoğunun zannettiği gibi kolay bir iş değildir.

ŞEHİTLER GERÇEĞİ VE DESTANSI GELİŞİM

Partimizin tarihi, aynı zamanda kahramanca direniş ve bu direniş şehitlerinin destansı gelişim tarihidir. Demokratik Kurtuluş Mücadelesi'nde bunun anlamını tüm yönleriyle kavrayabilmek; bugün halklaşan kurtuluş mücadelemizin gelişimini de daha iyi anlamak, başarıya götürecek militanca tavrın sahibi olmak, yeni toplumsal kurtuluşa yol açacak kişiliği, toplumun her düzeyde yenilenmesini mümkün kılacak tavrı bulmak ve bu ahlakı gerçekleştirmektir. Şehitlik gerçeği kadar bir halkı etkileyecek, onu hayati çıkarları konusunda bilince ulaştıracak, tarihi yaşamında yer edecek, başka bir gerçek yoktur. Bunun kadar değerli bir olguyu düşünmek mümkün değildir. Bir hareket açısından onun ne kadar ciddi olup olmadığını kanıtlayan şey; bir yandan şehitleri olduğu kadar, diğer yandan da ona doğru temelde bağlılığı hayata geçirmektir, onu bütün değer yargılarının temeline oturtmaktır.

Ulusal Direniş Tarihimiz’in gelişiminde Parti öncülüğünün rolü belirleyicidir. Parti öncülüğünün oluşumunda da Parti şehitlerinin rolü esastır. Bugün, öncülüğün savaşımında başarıyla çıkmış ve halk savaşımının her yönüyle gelişme dolu bir dönemine girerken, bu gerçeklerimizin derin bilinciyle hareket etmek, geçmişin doğru değerlendirilmesi kadar, geleceğin sağlam inşasında temel görevlerimizdendir.

Halkımızın yediden yetmişe- kadın erkek- içine girdiği, yoğun tartışma ortamını yarattığı, tavır belirlemeyi gerçekleştirdiği bir dönemdir. En çok arzu edeceğimiz, kaybettiğimiz her şeyi kazanabileceğimiz bir dönemdir. Bu kazancın temel kaynağı da şehitlerimiz olmaktadır.”

HER DEĞERİN BEDELİ OLDU

Özgürlük mücadelesinin gelişiminin, yeni bir yaşama adım atışının bedelsiz olmadığı; Kürdistan’da ortaya çıkarılan her değerin mutlaka bir bedeli olduğu hatırlatılan PKK Yürütme Komitesi açıklamasına şöyle devam edildi: “Param parça edilen, işgal edilerek sömürge konuma getirilen bir ülkede yeniden kendin olabilmek, kendine ait Xwebûn olarak demokratik ve özgür bir yaşama adım atmak kolay olmadığı gibi bedeli hep bu halkın en fedai evlatlarının şehadeti pahasına gelişmiştir.”

KÜRT HALKININ FEDAİ EVLATLARI

İşgalci sömürgeci TC devletinin 21 Mart 2019 günü gerçekleştirdiği hava saldırısında Kürt halkının fedai ruhlu 5 özgürlük savaşçısının şehitler kervanına katıldığını belirten Yürütme Komitesi, şehitleri şöyle anlattı:

NEFES NEFESE BİR MÜCADELE

Kürt halkının fedai evlatlarından birisi olan, 1959’da Mardin/Kızıltepe’de dünyaya gözünü açan, liseyi bitirdikten sonra 1978’de Özgürlük Hareketi saflarına genç yaştan katılan Sinanê Sor kod adlı Ali Aktaş yoldaşımızdır. Özgürlük saflarında tam 41 yıl boyunca bir gün bile geri durmayarak nefes nefese bir mücadelenin sahibi oldu. Öyle ki Mardin’den Botan’a, Botan’dan Önder Apo’nun mekânı olan Bekaa’ya, Xakurkê’den Kandil’e Güney’in her karış toprağına, Irak’tan-Mexmûr’dan Rusya’ya, gerilla savaşçılığından her türlü komutanlığına, gümrük çalışmalarından halk çalışmalarına, maliye çalışmalardan diplomatik ve eğitim çalışmalarına kadar her türlü çalışmanın tecrübesiyle özgürlük mücadelesine büyük değerler kattı.

BOTAN’IN HER YERİNDEYDİ

Sinanê Sor, özgürlük mücadelesinde her zaman bir isim olduğu gibi yoldaşlarına moral ve güven veren bir militan da oldu. Botan’ın her yerine adımını ve adını vurduğu gibi ihanetçi ve işbirlikçiliğe karşı duruşuyla da aynı ruh ve coşkuyla mücadele eden kişiliğiyle yoldaşlarının yüreğine güven ve inanç eken bir isimdi.

ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN ÖZETİYDİ

Önder Apo’nun sadık bir takipçisi olduğu gibi seçkin bir militanı olarak Botan başta olmak üzere bulunduğu her alanda mutlaka halkı için en ağır yükün altına girmekten çekinmeyen Sinan yoldaş, bu bağlamda özgürlük mücadelemizin de bir özetiydi. 40 yılı aşan bir zaman diliminde bir gün bile mücadele etmekten geri durmayan Sinan yoldaş, duruşu, halka ve yoldaşlara olan bağlılığı; sevecen ve güleç yüzü; mütevazi, emekçi ve fedakarlığıyla yoldaşlarının yüreğine taht kurdu. Özelde bulunduğu ve çalıştığı her alanda halkımızla bir oldu; halkımızı özgürlük mücadelesine kendi şahsında bağlanmasını bildiği gibi halkımızın en zor durumlarda bile onlara umut olmasını bildi. İradesiyle de bir granit gibi duran Sinan yoldaşımız her zaman özgürlük mücadelemizin tarihinde altın harflerle anılarak gelecek nesillere rehber olacaktır.

KÜRDİSTAN’IN DÖRT PARÇASINDA

Şehit düşen diğer bir yoldaşımız ise 1970’te Muş’un Varto ilçesinde gözünü dünyaya açan, üniversite okuduğu yıllarda 1991’de Cudi’de özgürlük saflarına katılan Serhat Amanos kod adlı Emrullah Dursun’dur. Serhat yoldaşımız, 28 yıl boyunca öncelikle özgürlük saflarında bir gerilla olarak Erzurum, Amed, Akdeniz eyaletleri başta olmak üzere Doğu ve Güney Kürdistan’ın birçok alanında gerilla çalışmalarında savaşçı ve komutan düzeyinde gerillacılık yaptı. Derin ve yoğun bilinç düzeyiyle Horasan başta olmak üzere uzun bir süre Doğu Kürdistan’ın birçok alanından Şengal’e kadar, Sosyal Bilim Akademisi başta olmak üzere KCK’nin İnançlar komitesi çalışmalarından KCK’nin diplomasi çalışmalarına kadar birçok çalışmada aktif bir parti militanı olarak görevler üstlendi.

SON DERECE GÜVENEN DURUŞUYLA

Serhat yoldaşımız, özgürlük mücadelesinin hangi alanında bulunmuş olursa olsun mutlaka tüm çalışmaların tam ortasında hiçbir gerekçeye ve zorluğa sığınmadan, kendisine son derece güvenen duruşuyla seçkin bir şekilde yerini aldı. Öyle ki 1999’da Önder Apo gerillanın Güney’e gelme talimatı üzerine Amanos Eyalet Komutanı olarak çekilirken Suriye BAAS rejimine esir düştü. Serhat ve bir grup yoldaş iki yılı aşkın bir süreyi Suriye zindanlarında tutsak kaldıktan sonra yeniden ülke topraklarıyla buluşarak önce askeri çalışmalar ardından ise edindiği devasa tecrübe ve birikim ile siyasal-inançsal ve diplomatik çalışmalarına katıldı.

ULUSAL BİRLİK İÇİN AKTİFTİ

Serhat yoldaşımız hem teorik hem ideolojik olarak kendisini son derece geliştiren, kendisini geliştirdiği gibi yoldaşlarına tartışmalarıyla ve yazdıklarıyla katkı sunan belirgin bir PKK militanı olmasını bildi. Emekçi, fedakâr, ısrarcı ve sonuç alıcı çalışma tarzıyla da bulunduğu ortama katkı sunduğu kadar, Kürt halkının ulusal birlik çalışmalarına da en aktif şekilde büyük bir enerjiyle katılarak duyarlılık yaratmayı her zaman esas aldı. Özgürlük mücadelesine kattığı büyük emekleri ve pratiğiyle hep anılacaktır.

CEPHEDEN DİPLOMASİYE KADAR

Faşist TC devletinin saldırısı sonucu şehit düşen diğer bir yoldaşımız ise 1974 Bitlis/Hizan doğumlu, 1993 İstanbul katılımlı Navdar Sinegir kod adlı Mikail Özdemir’dir.

Navdar yoldaşımız 26 yıllık özgürlük mücadelesi serüvende başta Amed Eyaleti olmak üzere Güney Kürdistan, Suriye, Irak, Türkiye çalışmalarının yanı sıra diplomasi çalışmalarında en aktif bir şekilde yerini aldı.Kuzey sahalarında en ileri düzeyde büyük fedakârlık, azim ve yoldaşlıkla çalışmaların tam ortasında yerini alan Navdar yoldaşımız gerilla duruşuyla hep göz dolduran bir yürüyüşün sahibi oldu.. Mütevazi, cana yakın, sıcaklığı ve her şart altında mutlaka pratik çözüm gücüyle yoldaşlarıyla en ileri uyumu gösteren Navdar yoldaş, bu özellikleriyle yoldaşlarının hep aradığı ve sorduğu bir PKK militanı oldu.

HALK YÜREGİNE DE NAKŞETTİ

Nasıl ki gerilla da hep göz doldurarak yoldaşların yüreğinde taht kurmuşsa yurtseverliğin derinlikli yaşandığı bir ortamın özeliklerini kişiliğine nakşederek de halkçı karakteriyle halkımızın yüreğine kendisini nakşetmesini bildi. Bulunduğu alanlarda düşünce gücü, yaratıcılığı, insan ilişkilerindeki ustalığıyla en ağır işlerde herkesin çok büyük bir güven duygusuyla sırtını dayadığı Navdar yoldaş, güleç ve sempatik duruşuyla da yoldaşlarının aradığı, sorduğu ve hep birlikte kalmak istedikleri bir devrimciydi. Navdar yoldaşımız bu seçkin militan duruşuyla yoldaşları tarafından hep anılacak, bize ekerek bıraktığı devrimci militan özeliklerini ise yoldaşları olarak yaşatmasını bileceğiz.

BİR GÜN BİLE GERİ KALMADI

Şehitler kervanına katılan diğer bir PKK militanımız ise 1974’te Ağrı’da dünyaya gözünü açan, 1988’de çok genç yaşta özgürlük saflarına Serhat’ta katılan Serhat Şafak kod adlı Vehip Tekin yoldaştır. Serhat, Dersim, Zagros, Xakurkê, Soran sahalarında aktif gerilla pratiklerinde işgalci düşmana karşı beslediği kinle girdiği birçok eylemde elde ettiği başarılarından dolayı birçok kez yoldaşları tarafından eylemci ve fedakâr özelliklerinden dolayı ödüllendirildi.

Serhat yoldaşımız göz dolduran bu duruşuyla çok erkenden Önder Apo’nun bulunduğu saha olan Bekaa’ya 1990’da ideolojik-felsefik eğitim görmek amaçlı gönderildi. Ülkeye yeniden dönüşte özgürlük mücadelesinin büyük militanlarından olan Bêrîtan (Gülnaz Karataş) ile birlikte İhanetçilere karşı Xakurkê direnişinde komuta düzeyinde görev aldı.

İşgalci sömürgeci güçlerin ülkemizin yaşanılmaz hale getirmek için döşedikleri bir mayınına basma sonucu bir ayağını kaybettiği halde bir gün bile özgürlük mücadelesinde geri kalmadığı gibi birçok farklı alanda çalışma yürütmeye de devam etti. Rojhilat, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Ukrayna’da halk çalışmaları yürütmenin yanı sıra Sosyal Bilim Akademisi ve edebiyat çalışmalarında yerini aldı.

HER ZAMAN DAĞI ESAS ALDI

Fiziki olarak ciddi zorlanmalarına rağmen her zaman dağı kendisine esas alan Serhat yoldaşımız, mütevazi, güleç, sempatik ve cana yakınlığını emekçi özellikleriyle bir edişiyle de yoldaşları arasında özgün bir yere sahip olmuştur.

Serhat yoldaşımız özgürlük mücadelesinin bir gazisi olarak -şartlar ne olursa olsun- en ağır koşullarda özgürlük mekânı olan dağları kendine mesken eylemesi, her zaman düşmana karşı mücadele edişimizde moral ve coşku olacak ve yoldaşları olarak her zaman 30 yılı aşkın dağ sevdalısı militanı olarak anacağız.

HENÜZ ÇOCUKKEN GERİLLAYLA TANIŞTI

Serhat Şafak yoldaşımız ile birlikte şehitler kervanına katılan diğer bir yoldaşımız ise 1997 Van/Başkale doğumlu, 2014 katılımlı Şiyar Faraşin kod adlı Celal Öztürk’tür. Şiyar Faraşin yoldaşımız, yurtsever bir ortama gözlerini açtığında arayışları hep özgürlük mücadelesi ve Kürdistan dağları oldu. Henüz çocukken gerilla ve PKK ile tanışan Şiyar yoldaş, ölümüne bağlandığı gerillanın mekanlarına henüz 18 yaşlarında bir genç olarak gelip özgürlük saflarına katıldı. Şiyar’ın yoldaşları, sempatik, güleç ve büyük emekçi özellikleriyle birleştirdiği yurtsever kişiliğini, Kürdistan gençliğinin özellikleri haline getirmek için büyük bir direnişin ve mücadelenin sahibi olacaklardır.”

KURTULUŞ, ÖZGÜRLÜKÇÜ HAKİKATLA BAŞLAR

Halkları tarihten günümüze getiren yegâne değerin, ahlaki ve politik olma yolundaki mücadele ve özgürlük uğruna ödedikleri bedeller olduğunu kaydeden PKK Yürütme Komitesi, şunları vurguladı: “Ahlaki ve politik mücadele kendini anlama kavuşturmuş bir halkın mücadelesi olduğu kadar yeni anlamlar yaratma süreci de olmaktadır. Bu bağlamda verilen her bedel, toplumumuzu özgürlük yoluna koyan bu hakikat sistemi olduğu kadar yaratılan anlam dünyasında kendisidir. Bir toplumun hakikat düzeyi, onun özgürlük düzeyini belirlediği içindir ki, tüm egemen sınıflar ilkin toplumların varlıklarını borçlu oldukları hakikatlerini hedef alır. Biz de biliyoruz ki; ezilen ve sömürülen bir toplumun kurtuluşu ancak ve ancak yeni özgürlükçü hakikati kazanmasıyla başlar.

ÖZGÜRLÜK YOLUNA KOYULDU

Kürdistan Özgürlük Mücadelesi ve onun öncü gücü PKK, 40 yılı aşkın bir süreçte büyük soykırım sistemine karşı kapsamlı savaş gerçekliğiyle varlığı belirsiz, hakikat değeri parçalanmış bir halkın hakikatini yarattı, dirilişini başardı ve özgürlük yoluna koydu. Bu gerçeklik, büyük bedellerle yaratılmış olan ve tümden şehitlerimizin emeği ile ortaya çıkarılan bir değerdir. Şehitlerimizin her anı, her yaşam karesi, özgürlük yolunda yürüyen partimizin ve halkımızın yeni yaşamı haline getiren yegâne güçtü. Ölümsüzlük gerçekliği, şahadetleri yaşamsallaştırma düzeyiyle Hareketimizde ve devrime beraber yürüdüğümüz halkımızda baştan sona yaşanan şehitlerimizdir. Onların amaçları, özlemleri ve yaşamlarıdır. Tüm baskılara rağmen bizi özgürlük yolunda tutan, inadına dünyada eşine ender rastlanılan bir barbar ve medeniyetten nasibini almamış olan faşist sömürgeci işgalci faşist Türk devletine karşı direnişleriyle şehitler kervanına katılan yoldaşlarımızdır.

İRADEMİZİ ÇELİKLEŞTİREN ŞEHİTLERİMİZDİR

Bizi biz eden, günlük olarak bize ruh ve moral veren, ayakta tutan, her gün yeniden irademizi pekiştirerek çelikleştiren, şehitlerimizin emeği ile yoğrulmuş olan bu Apocu hakikattir.

Sinanê Sor, Serhat Varto, Navdar Sinegir, Serhat Şafak ve Şiyar Faraşin yoldaşlarımız bizlere Demokratik Ulus perspektifiyle Ortadoğu’da çözüme doğru yürüdüğümüz bu devrimci ‘an’da, hayalleri olan Demokratik Ortadoğu Özgür Kürdistan’ı gerçekleştirme çalışmalarını daha da hızlandıracağız. Onlar ve tüm devrim şehitlerimize layık olacağımızın sözünü verirken, halkımıza ve halkımızın şahsında da şehit yoldaşlarımızın ailelerine baş sağlığı diliyoruz.”