Ortadoğu'da satranç tahtası ve Kürtler

Kürtlerin 100 yıl sonra yakaladığı bu konjonktür, dostları ve düşmanları da ayrıştırıyor. Bu nedenle satranç tahtasında doğru ve zamanında hamleler yapmalı. Kürtlerin birliği şarttır.

Ortadoğu'da 'Arap baharı'yla başlayan satranç oyunu, Suriye ve Irak hamleleri ile devam ediyor. Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler, dört parçadaki Kürtleri birlikte mücadele etmeye itiyor.

Son beş yıldır baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı bu kadim  topraklarda çelişkiler büyüdükçe ittifaklar da farklılaşıyor. Türkiye, Katar ve Arabistan troykası tarafından palazlandırılan DAİŞ'in, Suriye ve Irak'ta yaptığı hamleler bu üçlünün planlarını boşa çıkarırken, Rusya ve ABD'nin Suriye üzerinden yeni bir güç savaşını da ortaya çıkardı.

Üçlünün desteklediği ÖSO benzeri örgütlerin varlık gösterememesi, ortaklar arasında çatışmayı derinleştirdi; aktörler arasındaki işbirliği ve güç dengeleri de dağılmaya, başka merkezlere kaymaya başladı.

ABD'nin QSD'nin Minbic ve Rega operasyonlarına destek vermesinin açığa çıkmasıyla birlikte Türkiye farklı bir hamle yaparak Rusya'dan özür diledi; İsrail ile Mavi Marmara olayı sonrasında başlayan gerilime son vermenin adımlarını attı. Erdoğan, 'one minute' çıkışıyla Arap ülkelerinde kazandığı prestiji kaybetmeye başladı.

SURİYE'DA DAĞILAN ÜÇLÜ

Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Katar'a yönelik ambargo uygulaması, Türkiye ile Katar yakınlaşmasını açığa çıkardı. Diğer Arap devletleri ise Arabistan'a destek verdi. Suriye'de El Nusra ve El Kaide ile ilişkili onlarca örgüte lojistik destek, para ve silah sağlayan üçlü, bu gelişmeyle dağıldı.

Rojava ve Şengal'de Kürtlerin kazanımlarını boğmak isteyen Türkiye, KDP'ye Rojava kapılarını kapatıp ambargo uygulatırken, Şengal'de KDP'nin Şengal operasyonu için peşmergeleri eğitmeye başladı. Irak hükümetinin itirazlarına rağmen ekonomik işbirliği zaman zaman askeri işbirliğine dönüştü.

AKP-KDP İŞBİRLİĞİ

1997'de KDP ve YNK savaşı sonrasında Diyala, Bamerni gibi bir çok yere Türk istihbaratının ve Türk askerinin üs kurmasına izin veren KDP,  2016'da ise Türkiye'nin merkezi Irak hükümetinin tüm itirazlarına karşı Başika'da askeri üs kurmasına izin verdi.

Önceki dönemlerin aksine KDP-Türkiye yakınlaşması aslında AKP-KDP yakınlaşması olarak gelişti. AKP içindeki bazı kesimler, MHP ve CHP'nin bu tavrı biliniyor. Fakat AKP'ye yakın bazı işadamları ile KDP yöneticilerinin Türkiye ve Güney Kürdistan'daki ihaleler üzerinden kurduğu ilişki zamanla  karşılıklı ticari ortaklıklara dönüştü.

Barzani, Türkiye'de özellikle seçimler öncesinde Amed'de yapılan AKP mitingine İsmail Aygün (Şivan Perwer) ile birlikte katılarak, resmen DTP'ye karşı Türkiye'de AKP'nin yanında olduğu mesajını vermişti.

Barzani'ye yakın ekiplerin 17 Nisan referandumunda Türkiye'de sandığa gidip 'Hayır' vermek yerine sandığa gitmeme tercihlerinde AKP hükümetinin KDP üzerinden geliştirdiği politikanın etkisi olduğu biliniyor.

HDP'NİN TAVRINI OKUSUNLAR

Bilindiği gibi referandum süreci, Barzani'nin diğer Kürt partilerinden bağımsız olarak aldığı bir karardı. YNK ve Goran Hareketi ile yapılan görüşmelerin ardından Parlamento açılarak Parlamento kararı olarak oylanırken Goran Hareketi hala bu konuda ikna edilebilmiş değildi.

Kürtler arasında bu konuda bir birlik sağlanmamasına karşın AKP'nin Güney Kürdistan'a yönelik bu saldırgan ve faşizan politikalarına HDP'nin destek vermesi asla beklenemez. Zaten Türkiye Meclisi'ndeki tezkere görüşmelerinde HDP'lilerin ortaya koyduğu tutum bunu da ortaya koydu.

KDP'nin Kuzey Kürtleri yerine AKP politikalarını tercih etiği de biliniyor. Ama buna rağmen HDP milletvekilleri, Parlamento'da yaptıkları konuşmalarda bu operasyona açıktan karşı çıkıp Güney Kürtlerinin bu talebine koşulsuz destek verdi.

YENİDEN ANTİ KÜRT ÜÇLÜ

Türkiye'ye imtiyazlı petrol arama izni veren, Bağdat'a rağmen Türkiye ile petrol ticareti yapılmasını sağlayan Güney Kürdistan hükümeti, referandum kararı sonrasında yalnızlaştı. AKP iktidarı, konu Kürtlerin siyasal talepleri olunca MHP'den daha fazla ırkçılaştı. Aslında bu politika AKP'de mevcuttu. Sadece konjonktür bu ırkçı ve faşizan politikayı açığa çıkardı.

Barzani'nin referandum ısrarı İran, Irak ve Türkiye'yi yeniden bir araya getirdi. Ortadoğu'da bazen bir yılda yaşanacak gelişmeler bir günde yaşanmaya başlandı.

ABD, Rusya, Almanya gibi bir çok ülke referanduma karşı çıkıp ertelenmesi gerektiğini belirtirken Türkiye önce MGK'yı topladı, ardından sınır ötesi  operasyonlar ve asker gönderilmesi için Meclis'i toplayarak karar çıkarttı. Türkiye, Güney Kürtlerini açıktan tehdit ederken, referandumun ertelenmesi değil, iptal edilmesini istedi. Askeri operasyon seçenekleri masaya konuldu, Habur'da askeri tatbikat yapıldı.

KÜRTLERE ÜÇLÜ KISKAÇ MI?

Üstelik Suriye ve Irak'ta güç savaşı veren, farklı dengelerin içersinde yeralan İran, Türkiye ve Irak yeni bir troykayı oluşturdu. Referandumun yapılması sonrasında, bu üç devletin Güney Kürdistan'a yönelik ortak politikaları da devreye koyması bekleniyor.

ABD, Rusya ve AB dengeleri nedeniyle olası bir askeri operasyon olasılığı zayıf olarak görülürken, siyasal ve ekonomik ambargo ile Güney Kürdistan ekonomisinin çökertilmesi süreci başlayabilir. Muhtemelen AKP iktidarı kısa bir süre sonra Habur'un kapatılması dahi bir dizi seçeneği troyka ile birlikte devreye koyabilir.

Üretimden yoksun Güney Kürdistan ekonomisinin uzun vadede buna direnmesi de mümkün değildir. Yıllarca Dubai olacağı hayali kurulan Güney Kürdistan'ın DAİŞ saldırıları sonrasında yaşadığı ekonomik travma hala devam ediyor. Yeni ambargo bu travmayı daha da derinleştirebilir. Aslında gizli ve derin bir ekonomik kriz yaşayan Türkiye de bundan darbe alacaktır.

KDP, denetimindeki sınır kapılarını Türkiye'nin talebiyle kapatarak Rojava Kürtlerine yaklaşık iki yıldır ekonomik ambargo uyguluyor. İzlediğimiz kadarıyla, Rojava'da Kürtler tarımsal üretimle ile kendi ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzeye ulaştı. Bunu Güney Kürdistan da başarabilir.

BÜYÜK HAMLİ ULUSAL BİRLİK

Son bir ayda yaşanan gelişmeler, yüzyıllardır Ortadoğu'da çözülemeyen Kürt sorununun, bu satranç tahtasında yapılan hamlelerden avantajlı çıkması, yüzyıl önce yaşandığı gibi yeni hayal kırıklıklarının yaşanmaması Kürtlerin Ulusal Birliği'nden geçer. KNK'nin başlattığı Ulusal Birlik sürecine tüm parçalardaki Kürtler ve örgütlerin destek vermesi ya da el birliğiyle bu süreci başlatması, Kürtler açısından yeni bir dönemin de başlangıcı olacaktır.