Kürt kamuoyu işbirlikçi politikalara müdahale etmeli

KDP’nin yaptığı işbirliği yetmezmiş gibi YNK içinden bazı kesimleri de bu işbirliğine zorladığı söylenmektedir. Anlaşılıyor ki Türkiye, KDP eliyle YNK alanına da etkisini yaymak istiyor.

Türk devleti Başûrê Kurdistan’ı işgal edeceğini açıkça ilan etmiştir. Savunma Bakanı girdikleri yerden çıkmayacaklarını açıklamıştır. Ancak bu açıklamalar ve işgal girişimlerine rağmen KDP ve Başûrê Kurdistan yönetiminden hiçbir itiraz gelmemiştir. ‘Sükut ikrardan gelir’ derler. Bu sessizlik bu işgali onaylamaktır. Zaten 100 kilometreden fazla bir mesafedeki “Kandil’i işgal edeceğim” demek KDP ile işbirliği anlamına gelmektedir. Sefin Dizayi ve bazı KDP yetkililerinin açıklaması bu işbirliğine işaret etmektedir.

KDP’nin yaptığı işbirliği yetmezmiş gibi YNK içinden bazı kesimleri de bu işbirliğine zorladığı söylenmektedir. Anlaşılıyor ki Türkiye, KDP eliyle YNK alanına da etkisini yaymak istiyor. Kuşkusuz bu aynı zamanda KDP’nin Türkiye desteğiyle YNK alanını kontrol etme çalışması olmaktadır. KDP Türk devletinin PKK’yi tasfiye etmesine yardımcı olacak, KDP’de Türk devletinin desteğiyle YNK’yi tasfiye edecek. Başûrê Kurdistan’ı işgal harekâtının böyle bir kirli arka planı olduğu anlaşılmaktadır. Bu planın bir parçası da Türkiye’nin KDP eliyle Irak üzerinde etkili olmak istemesidir. Çünkü Türkiye’nin Irak üzerinde etkili olmak için elinde bir KDP, bir de DAİŞ yanlısı Sünni kesim kalmıştır.

Türk devleti “sadece Kandil’e gideceğim, Başur’u işgal edeceğim” demiyor. Türk devletinin politikalarına karşı olacak her alanı ezmek istiyor. Nitekim Şengal’i yine tehdit etmeye başlamıştır. Tayyip Erdoğan “Maxmur’da hedefimizdedir” demektedir. Bu kadar saldırganlığını dış destek almadan ve işbirlikçi bir kesime dayanmadan yapamaz. Irak bu işgal hareketlerine karşı olduğunu açıklıyor. Bu durumda en temel işbirlikçi olarak KDP kalıyor. Nitekim Bu alanlara yönelik saldırı söylemlerine karşı KDP’nin karşı olduğunu ortaya koyan tek bir açıklaması yoktur. AKP-MHP faşist iktidarı “HDP eski eş başkanı ve cumhurbaşkanı adayını idam edeceğim” diyor; Başûrê Kurdistan yönetimi, KDP ve diğer partilerden ses çıkmıyor. Böyle Kürt partisi ve Kürt siyaseti olabilir mi? Türkiye’nin politikaları karşısında bu kadar teslimiyetçi olan partiler ve yönetimler Kürt halkının çıkarlarını savunabilirler mi?

KDP başta olmak üzere Başûrê Kurdistan’daki partilere halkın güveninin kalmaması bu duruşlarıyla bağlantılıdır. Demokratik karakteri olmadığından halkın istemlerini ve tepkilerini dikkate almıyorlar. Halk bu tür işbirlikçi ve teslimiyetçi ilişkilere ve bu temelde gelişen işgallere karşıdır. Ancak hiçbir siyasi parti halkın ne dediğini umursamıyor. Sadece parti çıkarlarına göre hareket ediyorlar. Bu da Başûrê Kurdistan’daki siyasi partilerle halkın bağını koparmıştır. Bu partiler sadece seçim zamanı halktan oy istiyorlar. Halkla bağı kalmayan bu siyasi anlayışın sonucu Başûrê Kurdistan’da seçimlere katılma oranı yüzde 40’ların altına inmiştir. Bu yüzde 40’ının yarıya yakını da bu partilere oy vermediğine göre Başûr’daki hükümet partilerinin halkı temsil etme özellikleri kalmamıştır. Hükümetteki partilerin şu anda yaptıkları Başûrê Kurdistan’a ait gelirleri paylaşmak olmaktadır. Bu gelirin yüzde 70-80’i de Kürt düşmanı ve Kürtler üzerinde soykırım politikası olan Türkiye’ye akmaktadır.

Bu durum karşısında Kürt toplumunun ve Kürt kamuoyunun harekete geçmesi ve tutumunu ortaya koyması gerekir. Kürt halkı ve Kürt kamuoyu bu partilerin işbirlikçi, teslimiyetçi politikalarına karşı tutum koymazlarsa bu politikaların önünü almak mümkün olmaz. Bugün Başûrê Kurdistan’ın bir bölümü daha sonra tümü işgal edilebilir. Kürt kamuoyu, Kürt aydınları, Kürt halkı KDP’nin Türk devleti işbirlikçiliğine karşı çıkmayacaklar mı?  Yoksa KDP’nin işbirlikçilik yapma ve Kürt düşmanıyla birlikte hareket etme hakkı mı var? KDP’nin yaptığını başka partiler yapsa kıyamet kopar; KDP yaptığında neden yeterince ses çıkarılmıyor? KDP’nin bu politikaları sorgulanmazsa bu tür politikaları bugün KDP yarın başka partiler uygular. Bu tür politikalarla Kürtler hiçbir yerde özgür ve demokratik yaşama kavuşmazlar.

Kürtler Kürdistan’ın tüm parçalarındaki gelişmelere bütünlüklü yaklaşmazlarsa; nerede yanlış bir politika varsa karşı koymazlarsa bütün parçalar kaybeder. Tüm Kürdistan kaybeder. Başûr’da gerçekleşen referandumda ve sonrasında sadece Başûrlu Kürtler kaybetmedi, tüm Kürtler kaybetti. Tüm Kürtler bilmeli ki Türk devletinin Kürt düşmanı politikaları kırılmazsa hiçbir Kürt’e yaşam hakkı yoktur. Eğer Başûrê Kurdistanlı siyasi güçler bunu anlamamışlarsa kendilerini ölüme yatırmışlardır. Bu açıdan ya Kandil ve Başûr işgaline karşı gerillayla birlikte direneceklerdir ya da soykırımcı Kürt düşmanı güçlere teslim olacaklardır.

AKP-MHP faşizminin Bakurê Kürdistan’daki soykırım uygulamaları Türk devletinin politikalarının ne olduğu konusunda Başûrlu siyasi güçler için bir şey ifade etmiyorsa o zaman bu partilerin Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamıyla bağı kalmadığı konusunu irdelemek gerekir. Kürdistan’ın en büyük parçasındaki politikalara bu kadar duyarsız ve Başûr işgaline sessiz kalmak Kürt halkı ve kamuoyu tarafından kabul edilmemelidir. Bu yanlış ve Kürtlerin aleyhine olan politikalara Kürt halkının ve komu oyunun müdahale etme zamanı gelmiştir.

Kaynak: Yeni Özgür Politika