KCK’den Güney hükümeti ve KDP’ye çağrı: İşgale karşı tutum alın

Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelik işgal saldırılarına ilişkin yazılı açıklama yapan KCK, hükümet ve KDP baştan olmak üzere Güneyli güçlerin bu saldırılara karşı tutum almasını istedi.

KCK Dış İlişkiler Komitesi “Kürdistan halkının dört parçadaki mücadelesi birbirine bağlıdır ve birbirini beslemektedir. Bu mücadele hem bütün örgütlerin varlık nedenidir hem de varlığına güç katmaktadır” dedi.

Türk devleti ve AKP-MHP faşist ittifakının bütün gücüyle Kürt halkına saldırdığını kaydeden KCK Dış İlişkiler Komitesi şunları belirtti: “Daha önce Cizre, Nusaybin, Sur ve Şırnex’e, sonra da Efrîn’e yapılan soykırımcı saldırılar bu hedefle geliştirilmiştir. AKP-MHP ittifakı şimdi de bu hedefleri kapsamında Güney Kürdistan’a yönelik bir işgal saldırısı başlatmıştır. AKP-MHP ittifakı, her ne kadar, ‘saldırılarının hedefinin Kürtler değil, PKK olduğunu’ söylese de bu sömürgeciliğin çirkin bir demagojisi olmaktan öteye bir anlam ifade etmemektedir. Zira PKK, dört parçadan Kürt halkının evlatlarıyla vücut bulmuş bir harekettir. Kürt halkı da başta PKK olmak üzere, her parçada kendisini temsil eden siyasi ve toplumsal kurumlarıyla irade kazanmıştır. Onun için hangi parçadan olursa olsun, adı, sanı ne olursa olsun Kürtlerin özgürlük iradesini temsil eden hareketlere yönelik saldırılar, özünde Kürt halkına yönelmiş saldırılardır. Hiçbir sömürgeci demagoji bu gerçeğin üstünü kapatamaz.

SALDIRI VE İŞGAL MEŞRULAŞTIRILAMAZ

Güney Kürdistan halkımız ve siyasi partileri, sivil toplum örgütleri ve toplumsal kurumları, bu gerçeğin farkında olarak, TC işgalciliğine karşı tutum almaktadır. Siyasi partilerin çoğu, yaptıkları açıklamalarla, STK’lar ve halkımız da eylemleriyle tavırlarını ortaya koymaktadır. Ancak bu hususta en başta ve en sert tutum ve tavrı ortaya koyması gereken Güney Kürdistan Hükümeti, açık bir tutum ortaya koymamakta, hatta kendileri adına yapılan bazı açıklamalarla mevcut saldırı ve işgali meşrulaştırmaya çalışmaktadır.

Bu konuda hükümet adına KDP politbüro üyesi Sefîn Dizeyî’nin yaptığı açıklama kaygı ve ibret vericidir. Sefîn Dizeyî, ‘TC devleti, PKK’den dolayı Güney Kürdistan’a saldırmaktadır, onun için PKK Güney Kürdistan’dan çıkmalıdır’ demektedir. Her şeyden önce bu açıklamalar, Güney Kürdistan’a yönelik işgal saldırılarını meşrulaştırma, şirin gösterme ve bu konuda TC ile içerisine girilen ilişkilerinin üstünü örtme çabasıdır. Savaş tellalı CNN Türk televizyonunu Güney Kürdistan’a getirip, özel savaş propagandası için malzeme toplamasını sağlamak ve Bermizê köyünde işgalcilere sofra dizmek, bu çabaların bir parçasıdır. Yıllarca ‘PKK Şengal’den çıksın, PKK Güney’den çıksın’ diyenlerin, tek bir gün ‘TC işgalcidir, derhal Güney Kürdistan topraklarını terk etsin’ dememeleri, son derece manidardır. Sefîn Dizeyî’in şahsında somutlaşan bu yaklaşım hem zihniyet hem de siyaset olarak dört parça Kürdistan’da, Kürtlerin mücadele tarihi ve değerlerine de bir hakarettir. Bu açıklamada, saldırılar neticesinde ortaya çıkan zararlardan saldırgan düşman değil, direnen halk ve örgüt sorumlu tutulmaktadır. Bu zihniyete göre, eğer Güney Kürdistan halkı, hak ve özgürlükleri için direnmeseydi ne Enfal gerçekleşirdi ne de Halepçe katliamı; ama bu zihniyetin sahipleri bilmelidir ki, eğer Enfal döneminde, Halepçe döneminde ve Raperin’de Kürdistan halkı direnmese ve bedel vermeseydi, kendileri de var olamazlardı.

HALK EYLEMLERİYLE İŞGALE KARŞI DURDU

Herkes çok iyi bilmelidir ki, Kürdistan halkının dört parçadaki mücadelesi birbirine bağlıdır ve birbirini beslemektedir. Bu mücadele hem bütün örgütlerin varlık nedenidir hem de varlığına güç katmaktadır. Oysa faşist AKP-MHP koalisyonunun tüm Kürt örgütlerine ve Kürt varlığına düşman olduğu ayandır. Bunu, en iyi Güney Kürdistan’daki ‘referandum’ sürecinde, Güney Kürdistan halkımız ve siyasi partileri gördü. Onun için biz, Güney Kürdistan Hükümetine ve KDP’ye, bu gerçekler temelinde sömürgecilik ve işgale karşı tutumunu ortaya koymaya çağırıyoruz. Halkımız, bu tutumun işgale karşı ve direnişten yana olmasını beklemektedir.

Hiç kuşkusuz Güney Kürdistan halkımızın iradesini temsil eden çok sayıda siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, gençlik ve kadın kurumları ve halkımız da işgale karşı tutum ve tavırlarını ortaya koymuştur. Bunları son derece değerli buluyor ve selamlıyoruz. Ancak gelinen aşamada, tutumu aşan tavır ve eylemler ortaya koymanın gereği açıktır. Onun için tüm siyasi ve toplumsal güçleri tavırlarını keskinleştirmeye, eylemlerini yükseltmeye çağırıyoruz. Bu temelde her türlü işgal saldırılarına karşı, halkımız ve dostlarımızla birlikte direnişi yükseltme kararlılığımızı belirtiyor, tüm halkımızı saygıyla selamlıyoruz.”