Kalkan: Daha güçlü savaşacağız, daha büyük kazanacağız

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, 15 Ağustos’un 35. yıldönümü ile Zeki Şengali ve Atakan Mahir’in şehadetlerinin yıldönümü vesilesiyle bir mesaj yayınladı. Kalkan, “Daha güçlü savaşacağız ve daha büyük kazanacağız” dedi.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, 15 Ağustos atılımı ile Türk rejiminin saldırılarında şehit düşen KCK Yürütme Konseyi üyeleri Zeki Şengali ve Mahir Atakan’a ilişkin verdiği mesajında, mücadeleleri sonucunda faşist soykırımcı rejimi her an yıkılma noktasına getirdiklerini vurguladı. Kalkan, mesajında Mahir Atakan’ın bir şiirini de paylaştı.

Kalkan’ın mesajı şöyle:

“Şanlı 15 Ağustos Gerilla atılımımızın 35. yıldönümünü başta Önder APO olmak üzere tüm yoldaşlara, halkımıza, kahraman gerilla güçlerimize, kadın ve gençlik hareketimize, tüm devrimci demokratik güçlere ve insanlığa kutlu olsun diyorum.

36. direniş yılında özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten herkese üstün başarılar diliyorum.

Şehadetlerinin birinci yıldönümünde 15 Ağustos şehitlerimiz; Ezidi Kürt halkımızın önderi, Şengal’in Mam Zeki’si, uzun süre PKK Merkez Komite ve KCK Yürütme Konseyi üyeliği yapmış olan Zeki Şengali yoldaşı ve yine bilge insan, Partimizin Merkez Komite Üyesi, KCK Yürütme Konseyi Üyeliği yapmış olan gerilla komutanımız Atakan Mahir yoldaşı saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Amaçlarını başarma ve anılarını yaşatma sözümüzü bir kere daha ifade ediyorum.

Onlar gerçekten de 15 Ağustos kahramanlık atılımımızın 35. yıl şehidi oldular. 35. atılım yılında Zeki ve Atakan yoldaşların anısına hareket ve halk olarak direndik. İntikam mücadelelerini yürüttük. 35. 15 Ağustos yılını önceki 34 yılın birikimleri üzerinden ve aynı çizgide kahramanlık tutumunu, cesaret ve fedakarlığı daha da geliştirerek yürüttük. Büyük kazanımlar elde ettik.

Bu yılın yaratıcıları da kahraman şehitlerimiz oldu. Zeki ve Atakan yoldaşlar şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi, 35. 15 Ağustos kahraman şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. 36. direniş yılında çizgilerinde daha güçlü yürüyeceğimizi, amaçlarını başarmak için Hareket ve halk olarak daha büyük savaş yürüteceğimizi ifade ediyorum. 36. yılda yapacaklarımızın aynasının 35 yıllık direniş gerçeğimiz olduğunu belirtiyorum. 35. direniş yılında yürüttüklerimizin ölçü olduğunu ifade ediyorum.

Gerçekten de 35. 15 Ağustos yılında topyekun faşist soykırımcı, sömürgeci özel savaş saldırılarına karşı Devrimci Halk Savaşı Stratejisi temelinde Hareket ve halk olarak topyekun bir varlık ve özgürlük direnişi yürüttük. Önderlik direndi, halk direndi. Zindanlar direndi, dışarı direndi. Dört parça Kürdistan direndi, yurtdışı direndi. Kahraman gerilla güçlerimiz direndi. Kadın ve gençlik hareketlerimiz direndi. Tüm dostlar ve devrimci demokratik güçler olarak direndik. Bütün bu direnişlerimiz sevgili Leyla Güven öncülüğünde yürütülen 200 günlük büyük açlık grevi direnişinde somutlaştı. Böyle bir direniş etrafında gelişen Tecridi Kıralım, Faşizmi Yıkalım ve Kürdistan’ı Özgürleştirelim direniş hamlemizde somutlaştı. 35. 15 Ağustos yılının ikinci yarısına Hareket ve halk olarak böyle tarihi bir hamleyle karşılık verdik. Ve 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde AKP-MHP faşizmini hezimete uğratarak başarılı sonuçlar elde ettik. Kalıcı etkileri olan devrimci gelişmeler yarattık. Faşist sömürgeci, soykırımcı zihniyet ve siyasete ağır darbeler vurduk. Faşist soykırımcı rejimi her an yıkılma noktasına getirdik.

36. 15 Ağustos yılında bu yıkım işini gerçekleştireceğiz. Gerçekten de Türkiye, Ortadoğu ve dünya böyle bir zihniyet ve siyasete layık değil. Kürt düşmanı, kadın düşmanı, halk düşmanı, faşist, sömürgeci, soykırımcı zihniyet ve siyasetin 21. yüzyıl Türkiye’sinde, Ortadoğu’sunda, dünyasında yaşamaması gerekiyor. O artık çağ dışıdır, geride kalmıştır. Bir kanser hastalığı olan kapitalizmin türettiği bir düşünce ve siyaset tarzıdır. Ve artık insanlığın bu düşünce ve siyaset tarzından, onu yaratan kanserleşmiş baskı ve sömürü sisteminden, kapitalizmden tümden kurtulması gerekiyor.

36. 15 Ağustos mücadelesine Hareket ve halk olarak bu temelde yürüyoruz. 35. yılı Atakan ve Zeki yoldaşların anılarını yaşatma ve amaçlarını başarma mücadelesi olarak sürdürdük. Bu yılda da büyük şehitler verdik. Navdar, Serhat ve Sinan yoldaşları şehit verdik. En son Partimizin Merkez Komite Üyesi ve KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi olan Helmet (Diyar Xerib) yoldaşı şehit verdik. Bu yoldaşlar şahsında 35. yıl şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. 36. yılda bu şehitlerimizin izinde yürüyeceğiz. Zekilerin, Atakanların intikam mücadelesini sürdüreceğiz. Helmetlerin, Sinanların intikam mücadelesini vereceğiz. 35 yıllık kahramanlık direnişinin ortaya çıkardığı birikim temelinde 36. 15 Ağustos yılını her zamankinden daha büyük savaştığımız ve kazandığımız bir yıl haline getireceğiz. Hareket ve halk olarak andımız ve tutumumuz bu temeldedir. Şehitlerimize bu esas üzerinde söz veriyoruz.

35. yıl direnişi içerisinde İmralı ağır tecridini darbeledik. Kapıların aralanmasını sağladık. Önder APO’nun sesini halkımız, yoldaşlarımız, tüm insanlık bir kere daha duydu. İnsanlık için doğru çizginin, yaşam ve sorunları çözme çizgisinin demokratik siyaset olduğunu Önder APO’dan bir kere daha gördü, öğrendi.

Fakat görüyoruz ki faşist, soykırımcı, sömürgeci zihniyet ve siyaset her şeye özel savaş kapsamında yaklaşıyor. Evet, biz Hareket olarak barıştan, demokratik çözümden, sorunların demokratik siyaset temelinde çözümünden yanayız. Ama herkes de şunu bilmeli ki İmralı işkence ve tecrit sistemi var oldukça barış olmaz, demokratik siyaset işlemez. Dolayısıyla sorunlar çözülmez. Tam tersine faşist, soykırımcı, sömürgeci katliamlar ve saldırganlık gelişir. Bunu yirmi yıllık uluslararası komplo saldırıları ve ona karşı direniş içerisinde çok net gördük, çok daha iyi öğrendik. Dolayısıyla kendimizi kandıracak durumda değiliz. Hayalci yaklaşmıyoruz, gerçekçi olmak zorundayız. Ağır imha ve soykırım saldırıları altındayız Hareket ve halk olarak. Elbette varlık ve özgürlük mücadelemizi bu saldırıları kırmak üzere her zamankinden daha bilinçli, örgütlü ve daha zengin yöntemlerle sürdüreceğiz. Zafer çizgisinde yürüyeceğiz, daha büyük başarılar kazanacağız.

36. 15 Ağustos yılını kahraman şehitlerimizin izinde, Önder APO’nun yol göstericiliğinde, Hareket ve halk olarak daha çok savaşılan ve daha büyük kazanılan bir yıl haline kesinlikle getireceğiz.

Biz, şanlı 15 Ağustos gerilla atılımımızın 35. yıldönümünü böyle bir anlayış ve ruhla yaşıyoruz. 36. direniş yılına, kahramanca yürüyüş yılına, özgürlük yılına bu ruh ve tutumla giriyoruz. İnanıyoruz ki Hareket ve halk olarak 36. yılda bu ruhu, bu kararlılığı ve bu temelde yaratıcılığı, cesaret ve fedakarlığı daha çok geliştireceğiz, daha güçlü savaşacağız ve daha büyük kazanacağız. Kararlılığımız bu temeldedir.

36. yılın şehitlerin izinde daha güçlü yürüdüğümüz bir yıl olacağı kesindir. Bunun için de yoldaşların da öngördüğü temelde Zeki ve Atakan yoldaşların şehadetlerinin yıl dönümünü yaşarken, ikinci şehadet yıllarına girerken, yine 15 Ağustos şanlı atılımımızın 36. yılına girerken bu yılı Atakan yoldaşın bir şiiriyle karşılamak istiyoruz. Atakan yoldaşımızın hazırlamış olduğu şiiri böyle bir yıldönümü vesilesiyle tüm şehitlerimize armağan etmek istiyoruz. Tüm halkımızı, yoldaşları, şehitler ve Önderlik gerçeğini bu temelde daha doğru ve derin anlamaya ve izlerinde daha güçlü yürümeye çağırıyoruz.

Atakan yoldaşımızın çok değerli ve anlamlı bulduğumuz şiiri şöyledir;

Yaşıyorum işte

Düşersem bir gün, boylu boyunca

Ürkmezsen eğer savaş çığlığı cesedimden

Eğilip üzerime

Öp beni

Suya hasret çorak toprak gibi

Beşiğe uzanan anne şefkati ile

İkona değen inançlı el gibi

Toprağa inen yağmur damlası özlemi ile

Yar gibi

Say ki Roman çocuğuyum

Anasının sırtında, yamalı bohça gibi

Yarısı çıplak, gezgin ve sürgün

Elinde

Çöplükten yeni toplanmış, bir parça ekmek

Eli yüzü kir içinde

Temizlik bilmez suya sevdalı kalbimde

Bir boşluk

Say ki sömürge çocuğuyum

Büyük bir bozkır içinde, çıplak ayaklı ben

Biraz buruk, biraz küskün

Asi biraz

Ve yine bir boşluk kalbimde

Say ki nice nice yalnızlığım

Kucaklanmaya muhtacım

Eğil üzerime ve öp beni

Gül kokmasa da bedenim

Kürdistan’ın boş, yıkık

Yanık kül kokan çocukların

Ayak izlerinden uzak köyler gibi

Unutulmuşsam savaş sayfasında

Beyaz ipekler içinde değilsem de

Doğanın çıplaklığında ve yalınlığında

Düşmüşsem örneğin

Hem de savaşta

Bedenimden sana

Kalbim, fikrim, bahar yaprağı fiziğim kalsa da

Veya bir parça yüzüm,

Ürkmezsen eğer

Eğil ve öp beni

Ama ağlama

Silahını silahıma çat

Yumruğun yumruğumda sıkılı kalsın

Gözümdeki ışıltıyı yolun bil

Ebedi rahatlığım zafer umudun olsun

Meşeden bir yaprak düştü dersin

Alır eline koklarsın

Sızlar belki kalbin

O kadar da olsun be yoldaşım

Unutma ki Mesih çağının değil

Uzay çağının gerillasıyız

Ne Spartaküs bizim gibi yaşadı

Ne de Che bizim gibi savaştı

Bedenlerimiz bedel olacak elbet

Bulutsuz, masmavi göğün müjdesi için

Olsun be yoldaşım

Güneşin zaptı yakın değil

Güneşi zapt ettik artık

Şafak bizim artık

Türkümüz uzun uzun çalıyor

Dağlar halaya durmuş

Çocuklarımız deli rüzgar gibi

Bak köylerden horoz sesi bile geliyor

Ve bayrağımız bulutlara rengini vermiş

Gökkuşağı değil Kürdistan’ı çevreleyen

Adı yeni yaşam bunun

Özgürlük senin olsun be yoldaşım (Atakan Mahir)