Hewlêr olayı ile KDP-Türkiye’nin planı

Hewlêr Huqqabaz Restoran’da yaşanan olayla ilgili KDP iki suçlu gösterirken, olaya ilişkin tartışmalar boyutlanarak sürüyor.

Hewlêr’de 17 Temmuz'da Huqqabaz restoranda meydana gelen olayda, konsolos yardımcısı denilen, gerçekte ise MİT Başur sorumlusu olan Osman Köse ile Başurlu iki sivilin öldürülmesinin üzerinden bir hafta geçti. Eylemi yaptıkları iddiasıyla Mazlum Dağ ve Muhammed Beşiksiz adında iki Kürt yakalandı. Yakalanan Kürtleri, MİT elamanları ağır işkencelerden geçirerek sorguluyor. Hewlêr’in cadde sokaklarında MİT elemanları, asayiş ve peşmerge elbiseleri giyerek kontroller yapıyor. Bu durum, işgal edilen ve edilmek istenenin sadece Bradost olmadığını, Bradost ve Başur’un diğer bölgeleri ile birlikte Hewlêr’in de bu olay gerekçe yapılarak işgal edildiğini gösteriyor. KDP’nin bu işgale her şeyi ile kendisini açtığı bariz bir şekilde görülüyor.

Huqqabaz olayının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, şu ana kadar olayı yaptıkları iddia edilerek yakalananlara ait iki fotoğraftan başka hiçbir şey kamuoyuna sunulmadı! Yayımlanan iki fotoğraf ile kamuoyu nezdinde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak mesele sadece bundan ibaret değil.

KDP, HEWLÊR OLAYI İLE NE YAPMAK İSTİYOR?

KDP içinde iç çelişkilerin ayyuka çıktığı, büyük bir fırtınanın koptuğunu artık herkes görüyor. Neçirvan Barzani ile Mesrur Barzani arasındaki çelişki her ikisine bağlı basın yayın organları üzerinden ve kendilerine bağlı kişilerin yazdıkları yazılarla birbirini suçlamasıyla görülüyor. KDP, Huqqabaz restoranda yaşanan olayla içeride yaşadığı çelişki ve çatışma düzeyine gelen sorunları örtbas etmeyi, olay üzerinden çelişkilerini dondurmayı hedefliyor. Ancak olay çelişkilerini daha da derinleştirdi. Zira olay üzerinden birbirini suçlamaya başladılar.

KDP, tarihi boyunca Başur aşiretleri ile çelişkiler yaşadı. Aşiretleri denetimi altına almak istedi. Denetimi altına alamadığında aşiret reislerini vurdu ya da vurdurdu. Bu aşiretlerin başında Rêkani, Zêbari, Bradost, Surçi, Doski geliyor. Bazılarının aşiret reislerini zor ve tehditle kendisine bağlayarak, bazılarını vurarak kendisine bağlamaya çalıştı. Bazen de aşiretlerden 'kız alarak' ya da 'kız vererek' oluşturduğu kan bağı ile aşiretleri kendisine bağlama yolunu denedi. Bazı aşiretleri de iktidarının köşe ve kıyısından pay vererek kendisine bağlama yolunu denedi. Aşiretler belli konularda sessiz kaldı. Ancak söz konusu Kürtlük ve Kürdistan mücadelesi ile işgal olunca, aşiretler KDP’nin izlediği politikaları kabul etmedi. KDP de politikalarını kabul etmeyen, kendisine boyun eğmeyen aşiret reislerini suikastlar vb. yöntemlerle vurdu. 1995 yılında Soran mıntıkasında Kalekin köyünde bir gece, Surçi aşiret reisi Hüseyin Ağayê Surçi’nin evini basarak vurdu. Ancak ona rağmen Surçiler KDP’ye teslim olmadı.

AŞİRETLERİ ENGEL OLMAKTAN ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR

KDP’ye teslim olmayan ve boyun eğmeyen aşiretlerden biri de Bradost aşireti. Bradost aşireti tarihi boyunca işgalciliğe karşı direnmesiyle de biliniyor. Kürt tarihinde resmi olarak geçen ilk isyanlardan biri, Emirxanê Bradost öncülüğünde, Türk devletinin şimdi KDP desteği ile işgal etmeye çalıştığı Bradost bölgesinde, 1626 yılındaki isyan olarak biliniyor. Bradost aşireti Kürt ve Kürdistanilik mücadelesinde isyancı yapısından ötürü hiçbir zaman KDP’nin Türkiye ile işgal üzerine kurulan politikalarını kabul etmedi. Son iki yıldır Türk devletinin bölgelerinde geliştirmek istediği işgale karşı da tutumu olan bir aşiret olarak öne çıktı. Bu yüzden KDP'nin, Hewlêr Huqqabaz restoranda meydana gelen olaydan hemen sonra ilk yöneldiği çevre Bradost aşireti oldu. Olayın ikinci gününden itibaren Bradost aşiretinin ölen Aşiret Reisi Kerim Xan Bradosti'nin oğlu Sıddık Bradosti, Hewlêr’de gözaltına alındı. Sadece Hewlêr'de değil, aşiretin Sideka’da yaşayan ileri gelenlerinden de bazıları gözaltına alındı. Evlerine baskınlar yapıldı. Aşiret üyelerinin silahlarına el konuldu. Kerim Xan Bradosti’nin yerine aşiret reisliğini yapan oğlu Selam Bradosti, sorunu çözmek için Hewlêr’e giderek, KDP ile görüşmeler gerçekleştirdi. Kardeşi ve aşiret üyeleri üzerindeki baskıların nedenlerini sordu. KDP, Huqqabaz restorandaki olayı yapanlara yardım ettikleri şeklinde cevap verdi. Selam Bradosti, aşiretinin bu olay vb. olaylarla hiçbir ilişkinin olmadığını açık bir dille KDP yetkililerine iletti. KDP, bu aşiret üzerinde terör estirerek aşireti Türk işgali önünde engel olmaktan çıkarmaya çalışıyor

KDP, Huqqabaz restorandaki olayla, şu ana kadar Türkiye ile Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı izlediği ortak saldırı planlarını resmileştirmek, kamuoyunu bu şekilde hazırlamak istiyor.

Şu ana kadar Kürt kamuoyunun baskısından ötürü Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı Türkiye ile iş birliği yaptığı, Bradost, Xakurkê ve Lolan çevresini Türk işgalci güçleri ile birlikte işgal etmeye çalıştıklarını açıklayamadılar. Çünkü başta Başur halkı olmak üzere dört parça Kürdistan halkı, KDP’nin işgal politikalarını Türkiye ile birlikte yürüttüğünü açıklamasından ötürü büyük tepki alırdı. KDP’nin böyle bir politikayı açıktan sürdürmesi halk nezdinde bitişi anlamına gelirdi. KDP Erdoğan’ın aklı ile olacak ki bu tür olaylar üzerinden Türkiye ile izledikleri politikaları resmileştirmeye çalışıyor. Bu da önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yanında yer alarak gerillaya karşı savaşa dahil olması anlamına geliyor.

Aslında bu plan da Huqqabaz restoran olayından çok önce hazırlanmıştı. Erdoğan, olaydan kısa süre önce, 'Maxmûr ve Şengal’de gideceğiz' demişti. Neçirvan Barzani’ye yakın yayın organları, "Türk devletinin Bradost’taki işgal saldırılarının ikinci aşamasına peşmergenin de dahil olacağı iddia ediliyor" anlamına gelen yayınlar yaptı. Olaydan iki gün önce Türkiye, "işgal saldırılarının ikinci aşamasına geçildi" şeklinde açıklamalar yaptı. Bu açıklama ve veriler, Huqqabaz restoran olayından çok önce KDP ile Türkiye’nin işgal saldırılarını birlikte sürdürme planı yaptığını gösteriyor.

Bir de Maxmûr Mülteci Kampına yönelik daha önce hazırlanan bir plan devreye sokuluyor. KDP, bu kampı sürekli kuşattı ve saldırılar altında tuttu. Bu olaydan sonra kampta yaşayan insanlar, bu insanların Hewlêr'de çalışan çocukları ve kendileri tümden hedef haline getirildi. Olayın yaşandığı günden bu yana kamp kuşatmaya alınmış. Hewlêr' giriş çıkışları yasaklanmış. AKP ve KDP böylelikle bu olay üzerinden kampa ilişkin yaptıkları boşaltma, baskıyla teslim alma politikalarını da devreye soktu. Ancak 25 yıl gibi bir süredir karşı karşıya kalmadığı hiçbir baskı, kuşatma kalmayan bu kampın, teslim alınmadığını da en iyi KDP biliyor.

İŞGAL İSTEDİKLERİ GİBİ GİTMEYİNCE...

Bradost işgal saldırılarından sonuç almayınca bu kez bu tür olaylar üzerinden yeni senaryolar ve planlarla işgal saldırılarını başka bir aşamaya taşımaya çalışıyorlar. Ancak açıkça görülmesi gereken; bu aşamadan sonraki saldırılarda, KDP peşmerge ve asayiş güçlerinin de içinde yer alacağı, gerillaya karşı saldırıların olabileceğini unutmamak olmalı.