HDP Eşbaşkanlarından Mardin Belediyesi’ne ziyaret

HDP Eşbaşkanları Pervin Buldan ile Sezai Temelli Mardin Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Mardin Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti. Beraberlerinde kent milletvekilleri Ebru Günay, Mithat Sancar, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Antep Milletvekili Mahmut Toğrul’un da olduğu heyetle belediye binasına gelen Buldan ve Temelli’yi, Belediye Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Figen Altındağ ile onlarca kişi çiçeklerle karşıladı.

TÜRK: İNSANLARIN YAŞAMINA SAHİP ÇIKMAK İNSANLIK GÖREVİ

Ziyarette ilk olarak konuşan Türk, zor bir dönemden geçtiklerini belirtirken, halkın özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle bütün sıkıntıları aşacaklarını belirtti. Barış, kardeşlik ve eşitlik olmadan sorunların çözümünün mümkün olmadığını dile getiren Türk, “Bugün binlerce insanımız açlık grevinde. Binlerce insanımız yaşamları ile ilgili sıkıntılı bir dönemde. İnsan yaşamına sahip çıkmak sadece partimizin görevi değil. İnsanlığın görevidir. Umut ediyorum ki; bu yaşam hakkına saygı gösterecek bir anlayış bu ülkede gelişir. Bu insanlarımızın yaşamı için birlikte mücadele etmek için herkes yüksek bir sesle çağrılarını yapar ve ortak demokratik değerler etrafında buluşur” diye konuştu.

BULDAN: GASP EDİLEN HALKIN İRADESİYDİ

Ardından söz alan Buldan ise, kayyumların icraatlarını halklarla paylaşmaya devam edeceklerini belirterek, “Gasp edilen sadece Ahmet Beyin oturduğu koltuk değildi. Gasp edilen sizin iradenizdi” diye vurguladı. Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin tüm halklara ayrım yapmadan hizmet yapmakla sorumlu olduğunu dile getiren Buldan, “31 Mart yerel seçimlerinde aslında sandıktan çıkan sonuçlar bir kez daha bize şunu göstermiştir; Seçim sürecinde kullanılan dil yanlış bir dildir. Seçim sürecinde kullanılan ve yansıtılan kin, öfke ve nefret yanlıştır. Toplum buna müsaade etmiyor ve etmeyecektir. Ancak görüyoruz ki; hala seçim sonuçlarından ders çıkarmayanlar aynı anlayışla kutuplaştırmaya, ayrıştırmaya devam ediyorlar. Oysa ki; bu ülkenin toplumsal barışa ihtiyacı vardır. Bu ülkenin demokrasiye ihtiyacı vardır. Bu ülkenin acil ihtiyacı barıştır, demokrasidir. Bir kez daha bu ülkeyi yönetenlere, siyasi iradeye Mardin’den bir çağrı yapıyoruz; kutuplaştırmaya artık son verin. Ayrıştırma zihniyetine artık bir son verin. Bu halk size seçimlerde bunu ispat ve beyan etmiştir. Bu halkı ve toplumsal muhalefeti kabul etmek, toplumsal muhalefetin önerilerini, söylediklerini dikkate almak siyasi iradenin birincil görevi olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin demokratik siyasetin ayaklar altına alındığı bir dönemi yaşadığını dile getiren Buldan, açlık grevi eylemlerine değinerek, şunları söyledi: “Bugün insanlar bedenlerini açlık grevine yatırdı. Leyla Güven’in bugün açlık grevi eyleminin 171’inci günü. İşte bu 171 günde insanlar bu ülkeye barış gelsin diye, demokrasi gelsin diye, tecridin kalkması için bedenlerini açlık grevine yatırdılar. Ancak siyasi iradenin, AKP hükümetinin bunu görmezden gelmesi, duymazdan gelmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. Buradan Adalet Bakanlığı’na bir kez daha çağrı yapmak isteriz. Bu yasal ve meşru talep üzerindeki sessizliğinizi bir an önce bozunuz. Bu ülkenin ihtiyacı olan barışa ve demokrasiye hep birlikte katkı sunalım.”

TEMELLİ: ANALARIN İTİRAZI, DİRENİŞİ TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ AÇACAKTIR

Buldan’ın ardından söz alan Temelli de her türlü seçim hilesi, baskı ve zulme rağmen halkın büyük bir başarıya imza attığını kaydetti. HDP’nin seçim stratejisinin Türkiye halklarına bir demokrasi ve barış seçeneği yarattığını belirten Temelli, “İnanıyoruz ki Türkiye halkları, Türkiye toplumu, kadınları, emekçileri bu seçenekte buluşmaya devam edecektir” diye konuştu.

“Siyah günlerden geçiyoruz. Bu siyah günlere itirazımız var” diyen Temelli, “Bu itiraz annelerimizin beyaz tülbentidir. Bu anaların itirazı, direnişi Türkiye’nin önünü açacaktır. Buna inanıyoruz. Bugün cezaevi önünde anneler, beyaz tülbentleri ile ‘evlatlarımız çocuklarımız yaşasın’ diyor. ‘Çocuklarımız yaşasın ki; bu ülkeye barış gelsin, bu ülkeye demokrasi gelsin. Bu ölümler son bulsun’ diyor. O yüzden de annelere, annelerimize sahip çıkıyoruz. Onların yanında evlatlarımız ölmesin diye hep birlikte sesimizi yükseltiyoruz. Tıpkı 171 gündür bütün sesi dünyayı kaplamış olan Leyla Güven’in sesine ses kattığımız gibi mücadelesine güç kattığımız gibi şimdi mücadelemizi daha da güçlü bir şekilde ifade etmeliyiz. Bu mücadelemizi güçlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

300’ü aşan tutuklunun durumunun kritik aşamada olduğunu kaydeden Temelli, “Bu kritik süreci geçmiş olan, kalıcı hasarların oluştuğu durumlar söz konusu. Biz ölümler olmasın diye bir kez daha çağrımızı yineliyoruz. Kimse ölmesin. Bu ülkenin ihtiyacı olan şey ölümler değil. Bu ülkenin ihtiyacı olan şey acil barıştır, demokrasidir, toplumsal barıştır. İşte 31 Mart’ta halkın sandıklara yansıyan iradesi de bu olmuştur. Her türlü baskıya rağmen insanlarımız barıştan yana tercihlerini yapmıştır” dedi.

Sözlerinin devamında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı’da tutulduğu 20 yıla dikkat çeken Temelli, şöyle devam etti: “Açlık grevleri var çünkü bu ülkede mutlak tecrit var. 20 yıldır süren tecridin son 4 yılı mutlak tecrittir. Mutlak tecridin başladığı günden bugüne kadar bu domino etkisi hukuksuzluk adaletsizlik olarak kaşımıza çıkmıştır. Her gün yeni bir adaletsizlik, yeni bir hukuksuzluk yaşıyoruz. Bütün bir ülkeyi tecrit altına almış bir zihniyet var karşımızda. O yüzde de iktidara bir kez daha sesleniyoruz: gelin bu tecridi kaldırın ki; bu ülke bu tecritten kurtulsun. Bu ülke bu hukuksuzluktan bu adaletsizlikten kurtulsun. Talep meşrudur. Haklıdır. Yasaldır. Hiç kimse diyemez ki ‘bu talep meşru değildir’. Adalet Bakanlığı’na Meclis Başkanlığına sesleniyoruz: Bir an önce inisiyatif alın. Haktan, hukuktan, adaletten yana görevinizi yerine getirin. Yani yasayı uygulayın. Bir an önce Sayın Öcalan ailesi ile avukatları ile düzenli bir şekilde görüşebilsin. Bunun bu ülkeye zerre kadar zararı olmaz. Bu ülkeye çok önemli katkısı olur. Mutlak tecridin başlamadan önce bu ülkede yaşanan 2 yıla baktığımızda ne dediğimiz çok iyi anlaşılacaktır. Mutlak tecridin başlamasından sonra geçen 4 yıla baktığımızda o siyah günler dediğimiz tablo karşımıza çıkacaktır.”

Erdoğan’ın “Kızgın demiri soğutalım” sözlerine de değinen Temelli şunları dile getirdi: “Kızgın demiri soğutmak istiyorsanız bu tecride son verin. Bu OHAL uygulamalarına son verin. YSK’yi bile alet ettiğiniz, KHK’lerle ihraç edilmişlerin mazbatalarını çalmaya son verin. Kızgın demiri soğutmak istiyorsanız hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını tanıyın. Toplumsal barış adına adım atın. Ama niyetiniz bu değil. Siz değil kızgın demiri soğutmak adeta ateşin üzerine benzin dökme niyetindesiniz. Biz de buradan bir kez daha sesleniyoruz; bu kızgın demiri soğutmak, siyasete de barışı getirmek, toplumsal barışı var etmek, hukukun üstünlüğünden geçer. Demokrasiyi savunmaktan geçer. O nedenle diyoruz ki; gelin demokrasi ittifakında buluşalım. Gelin Türkiye halkları omuz omuza versin, el ele versin, Leyla’ya el versin. Bu açlık grevlerini sonlandırmak için, tecridi sonlandırmak için hukuktan yana demokrasiden yana tavır alsın.”

“Kayyum hukukunu sonlandırdık. Ve geride kalan enkazın fotoğrafı her gün biraz daha netleşiyor. Ekonominin içine sürüklendiği durumun aslında fotoğrafıdır” diyen Temelli, şöyle devam etti: “Belediyelerde yaşanan, Mardin Belediyesi’nde yaşanan, Amed, Van Belediyesi’nde yaşanan bunun en çıplak örneğidir. Böyle yönetemezsiniz. Bir yönetim krizi var. Bu yönetim krizine son vermek için demokrasi ittifakında buluşma zamanıdır. Böyle yönetemezsiniz iktisadi kriz var. Böyle yönetemezsiniz siyasi kriz var. Siz böyle yönetmekte ısrar ettiğiniz sürece bu kriz ülkeyi içinden çıkılmaz bir yere sürüklüyor. Buna son vermenin yolu Cumhurbaşkanının kendi sınırlarına çekilmesidir. Buna son vermenin yolu partili cumhurbaşkanlığı sisteminden vazgeçmektir. Buna son vermenin yolu eşit yurttaşlık temellinde bir anayasayı bir an önce var etmektir. Buna buradan başlayacağız. Tam da olduğumuz yerden. Yerel demokrasiyi güçlendirerek, hayata demokrasiden, barıştan yana müdahale ederek, ilmek ilmek demokrasiyi de barışı da bu ülkede öreceğiz.”

Ardından Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, gelen heyete beledinin borçlarıyla ilgili bir brifing verdi.