Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

Haki’nin mezarını Kürdistan’a taşımak…

'Haki arkadaş yöresel dil ve özellikleri belli ölçüde taşıyan bir arkadaştı. Ciddi ve disiplinli bir insandı. Laçkalığa her zaman karşıydı, fakat ince mizah yapmayı severdi. Bazen arkadaşlarla konuşurken “Emmiceoğlu” derdi.'

 

1977 yılının Nisan ve Mayıs aylarında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan “Kürdistan seferi”ni başlatır. Ağrı, Kars, Dersim, Karakoçan, Amed ve Antep’e giderek buralarda sempatizanlarla toplantılar düzenledi. Bu toplantılar grubun giderek siyasi bir harekete dönüştüğünün de göstergesi oldu. Kadroların harekete geçmesi ile birlikte tanınmaya başlanan grup, halk arasında “Apocular ve Ulusal Kurtuluş Ordusu” olarak anılmaya başladı. Grup bir yandan hızla büyürken, diğer yandan da devletin hedefi haline geldi. 1977 yılına gelindiğinde Öcalan’ın “gizli ruhum” dediği Karadenizli Haki Karer, Antep’te devlet güçlerince katledildi. Bu cinayetin ardından Öcalan, “partileşme kararı” alarak, PKK’nin “Haki Karer’in anısının örgütlenmesi” olduğunu söyledi ve PKK’yi “Şehitler Partisi” olarak ilan etti.

Antep’te katledilen PKK’nin öncü kadrolarından Haki Karer’in yaşamını yitirmesinin üzerinden 41 yıl geçti.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Haki Karer’in neden katledildiğini, intikamının nasıl alındığını ve o günlere ilişkin anılarını Yeni Özgür Politika'ya anlattı.

Haki Karer’le birlikte nerelerde çalışma yürüttünüz, o günler ilişkin anılarınızı, izlenimlerinizi anlatabilir misiniz?

Birlikte Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinde ve ADYÖD’te çalışma yürüttük. Dikimevi ve Anıttepe’deki evlerde birlikte kaldık. Ben Ordu-Ulubey’e gittim ve ailesini tanıdım. PKK içinde bizim köye giden ve ailem ile tanışan tek kişi Haki arkadaş oldu. 1976 yazında kısa bir süre Adana’da birlikte çalıştık. Sonra kendisi Antep’te, ben Amed ve Mardin çevresinde çalıştım.

Haki arkadaş yöresel dil ve özellikleri belli ölçüde taşıyan bir arkadaştı. Ciddi ve disiplinli bir insandı. Laçkalığa her zaman karşıydı, fakat ince mizah yapmayı severdi. Bazen arkadaşlarla konuşurken “Emmiceoğlu” derdi. Yanındakini sıkmazdı, mutlaka bir çare bulurdu. Gür sesle konuşurdu, fakat telaffuzu hızlı değildi. Çok saf ve temiz bir insandı. Kaldığı ev hep geliş-gidiş yeri olduğu için, birçok şey oraya atılır, evden çok şey alınırdı. Bunlara hiç kızmazdı, tersine atılan birçok şeyi yıkayıp temizler veya düzenler, böylece kullanılır hale getirirdi. Fazla giyecek ve yiyecek almaya karşı çıkardı, eskileri yıkayıp onararak giymeyi esas alırdı.

Fizik olarak çok iri-yarı değildi, ancak oldukça atletik ve güçlü bir yapısı vardı. Bir seferinde okulda büyük bir faşist grup bıçaklarla saldırdı, hamlelerini boşa çıkartarak grubu dağıtmayı ve oradan ayrılmayı başardı. Faşistler kendi aralarında “Bu Filistin’e gitmiş, askeri eğitim görmüş” diyerek korkar ve sakınırlardı.

Filistin’e gitmiş miydi?

Halbuki Filistin’e gitmemiş, hiçbir yerde askeri eğitim görmemişti. Adana’da ikimiz yalnızdık, alanı ve toplumu da fazla tanımıyorduk. Doğal olarak Kürtlerin kaldığı mahallede bir ev tuttuk. Bir akşam geldik ki, yataklarımızı atmışlar mahalle komşuları. Burada aile olmayanlar ev tutup kalamazlar diye bizi uyardılar. Adana’da birlikte işçilik de yaptık.

Bir gün kireç işine gittik, her tarafımız yandı. İşçilik yapmamızın bir amacı da işçileri tanımak ve ilişki kurup örgütlemekti. Sabah günlük işçi pazarına gidiyor, bir süre işçilerle bir arada oluyor, sonra da işe gidiyorduk. Bir baktık, birkaç gün sonra birçok sol gruptan insanlar işçi pazarına geliyorlar. Meğer bizi duymuşlar, onlar da gelip işçileri örgütlemek, bize kaptırmamak istemişler. Ancak onlar işe gitmek için değil de, diğer işçiler işe gidene kadar kendilerine işçi süsü verip onlarla konuşmak, daha sonra da evlerine gitmek üzere geliyorlardı. Bu durum anlaşılınca teşhir oldular ve dışlandılar. İkimiz de Kürtçe bilmediğimiz için günlük işçileri fazla seçemiyorduk. Ölçümüz Kürdistan kentlerinden olmalarıydı. Kürdistan kentlerinden olan işçilere öncelik veriyor, onlarla ilgileniyor ve tanıyıp adres almaya çalışıyorduk. Bu biçimde bir grup Mardinli işçi ile dost olduk ve adreslerini aldık Mardin’de görüşmek üzere. Haki arkadaş Antep’te kalınca Mardin’e ben gittim ve dostlarımızı verdikleri adresten aradım. Bir de ne görelim, meğer Estelli ve de Mahalmi (Yani Arap) imişler. Ayrıca solcu da değil, sağcı bir çevreden oluyorlarmış. Bir saat misafirleri oldum ve ayrılıp oradan uzaklaştım. Durumu daha sonra Haki arkadaşa anlatınca çok güldü.

Hareketin iki kurucusu Haki Karer ve Kemal Pir. Haki ile Kemal’in ilişkileri nasıldı?

Bu soruya da cevap vermek zordur. Çünkü her ikisini bir arada görmek çok zordu. Herhalde birisinin olduğu yerde diğerine gerek kalmıyordu. Çünkü gereken işleri yapmaya birisi yetiyordu. Bu anlamda sanki aralarında doğal bir iş bölümü varmış gibi hareket ediyorlardı. Bahçelievler’deki evde uzun süre birlikte kalmışlar, birlikte okuyup tartışmışlar, eğitimlerini beraber yapmış ve birbirini çok iyi tanımışlardı. Aynı halife ya da havariler gibi, Önder Apo’nun görüşlerini yaymaya ve örgütlemeye sanki karar vermişlerdi.

Haki arkadaş evleri ve eğitimleri düzenler, örgütler ve yönetirdi. Kemal arkadaş ise yerinde durmazdı, hep hareketli olur, propaganda ve eylem içinde bulunurdu. Bir arada olduklarını hiç hatırlamıyorum desem yalan olmaz. Çünkü çok kısa süreli birlikte olurlardı. Birbiri için ne düşünüp konuştuklarını da bilemem.

Fakat Haki arkadaşın cenazesi bir gece köyde evlerinde kaldı; geç ulaşılmış, akşam olmuştu, bu nedenle toprağa verilmesi sabaha bırakıldı. Sabaha kadar orada olan arkadaşlar bir tür nöbet tuttuk. Evde cenazenin başında biraz konuşulmasını Kemal Pir istedi. Bana söyledi, başka arkadaşlara söyledi, hiç birimiz kabul edip konuşmadık. O ortamda iki kelimeyi bir araya getirip söyleyemezdik. Bunun üzerine Kemal Pir kendisi konuşmak istedi. “Bu adam” dedi, cenazeye bakarak. İkinci kez aynı şeyi tekrarladı; belli ki boğazı düğümlendi, ardını getiremedi ve kalkıp odadan çıktı. Herhalde konuşabilseydi “Bu adam bildiğiniz gibi değildir, tarihe iz bırakan işler yapmış, bir büyük yürüyüş başlatmıştır” diyecekti ve Haki arkadaşın büyük kişiliğini ve söz konusu şehadetin büyük anlamını ortaya koyacaktı.     

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da katıldığı Antep’teki toplantıdan üç gün sonra Haki katledildi? Haki neden hedef alındı? Kimler hedef aldı? Katillerin amaçları neydi?

Üç gün değil, sanıyorum on veya oniki gün sonra Haki arkadaş katledildi. Katledenler kendilerine bir Kürt grubu süsü vermişlerdi. “Beş Parçacılar” deniyordu onlara. Ermenistan’daki Kızıl Kürdistan’ı da bir parça sayıyorlardı. Başlarında Alaattin Kapan diye biri vardı ve bu kişi kesinlikle bir ajan-provokatördü. 1 Mayıs 1977’de Taksim katliamını yapan kişilerden biriydi. Haki arkadaşı Adana’da çalıştığımız süre içerisinde tanıdı. Bir gün Adana TÖB-DER’de konuşmak istedi ve Haki arkadaş bir süre kendisiyle konuştu. Bir daha da peşini bırakmadı. Belli ki tanıdı ve MİT tarafından değerlendirilerek Haki arkadaş kara listeye alındı. Karar verenler de, katliamı yapanlar da kesinlikle MİT idi. Yani TC devleti bu kararı verdi ve uyguladı. Amaç daha propaganda düzeyinde bile olsa Kürdistan’ın özgürlüğünü hedefleyen bir grubun doğuşundan korkmuşlardı ve hemen durdurmak istediler. Yani Kürt kimliğini propaganda etmeye katliamla karşılık verdiler. Kürdü inkâr ve imha zihniyetinin ve siyasetinin kendisi ve yaptığı zaten budur.

Daha grup halindeyken PKK’yi durdurmak ve ezmek istediler. Özellikle bir Karadenizli’nin bu işi yapmasından daha çok korktular. İbrahim Kaypakkaya onları çok korkutmuştu. Böyle bir katliamla şovenizmi geliştirmek ve halkları birbirine düşman etmek istediler. Haki arkadaşın hedef alınmasının bir nedeni de buydu. Zaten harekete öncülük ediyordu ve esas neden buydu; ama bir Karadenizli olarak bu işe yönelmesi de önemli bir neden oldu. Aslında hedeflenen sadece Haki arkadaş değil, grubun liderliği tümden hedeflenmişti.

Aynı dönemde Önder Apo’ya Tuzlu Çayır Mahallesinde bir tuzak kuruldu, ama Önder Apo dikkatli hareket ederek bu tuzağı boşa çıkardı. Tutuklanan başka arkadaşlar da oldu. Önder Apo, bu durumu o dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı eliyle MHP’nin darbe girişi olarak değerlendirdi. Kürtlere saldırı temelinde MHP faşist darbe yapıp iktidarı ele geçirecekti. Ancak planın önemli bir kısmı boşa çıkartıldı. Bazı tutuklamalarla birlikte gerçekleşen en ağır boyutu 18 Mayıs 1977 günü Haki arkadaşın Düztepe Mahallesinde katledilmesi oldu. Söz konusu planla Kürdistan Özgürlük Hareketi daha grup aşamasındayken boğulmak, partileşmesine ve bir direniş hareketi haline gelmesine izin verilmemek istendi.

Cenaze törenine kimler katıldı? Ortam nasıldı?

Haki arkadaşın cenazesi hastaneden dördüncü gün alındı. Olayı duyan tüm arkadaşlar Antep’e akın etmişti. Gece-gündüz cenazenin bulunduğu hastanenin etrafı Apocu kaynıyordu. Herkes de ne bulabilmişse onu yanında getirmişti. Duygusallık, öfke ve tepki had safhadaydı. Cenazenin çıkışında büyük bir meydan savaşının olacağı açıkça görülüyordu. Antep emniyeti de durumu öğrenmiş ve her tarafa gizli-açık polis koymuştu.

Bu durumu Önder Apo’nun gelişi değiştirdi. Antep’ten giden arkadaşlar Ankara’da Önder Apo’ya haber vermişlerdi ve duyar duymaz hemen arabaya binip Antep’e gelmişti. Dolayısıyla aradan epey zaman geçmiş, Haki arkadaşın kardeşleri de Ordu’dan ulaşınca cenazeyi alma çabaları başlatılmıştı. Olayın ağırlığı Önder Apo’nun tutum ve davranışlarından açıkça anlaşılıyordu. Önder Apo, olaya ilişkin tüm bilgileri bütün ayrıntılarıyla aldı ve hastane etrafında oluşan atmosferi öğrendi. Bunun üzerine cinayete ilişkin yeterli bir değerlendirme yaparak, cenazenin hastaneden çıkışında sakin olmak gerektiğini belirtti. Cinayeti anında kapsamlı bir provokasyon olarak değerlendirip, devletin erken bir çatışma içine çekip hareketi ağır biçimde darbelemek istediğini ifade etti. Hazır olan arkadaşları, biraz zorda olsa bu temelde ikna etmeyi başardı.

Cenaze bu temelde hastaneden çatışmasız bir biçimde alınarak Ankara üzerinden Ordu-Ulubey’e götürüldü. Ankara’da kısa bir süre polis tarafından Emniyet Sarayında alıkonulma dışında bir engelleme olmadı. Arkadaşlar hem cenaze konvoyu ile hem de ayrı araçlarla Ulubey’e gittiler. Gidişte Kemal Pir’in de içinde olduğu araç kaza yaptı ve hafif yaralandılar. Önder Apo cenaze ile gitmedi ve cenaze törenine katılmadı. Zaten mümkün de değildi, hemen yakalarlardı. Şehadetinin birinci yıldönümünde Haki arkadaşın mezarını ve aileyi ziyaret etti.

Daha önce de belirttiğim gibi, cenaze bir gece evde kaldı ve ertesi gün kendi bahçelerinde toprağa verildi. O gece Kemal arkadaşın konuşma girişimleri sonuç vermedi. Ordu çevresinden kalabalık bir devrimci gençlik topluluğu cenaze törenine katıldı. Törende konuşma oldu ve sloganlar atıldı. Artık PKK’nin kendi sloganları vardı. Bunlar “Kahrolsun Sömürgecilik” ve “Yaşasın Bağımsızlık” olarak somutlaşmıştı.

Cenaze töreninde kim konuşma yaptı?

Törende kimin konuştuğunu tam hatırlayamıyorum. Yine cenaze törenine katılan arkadaşları da tümüyle hatırlayamıyorum. Kemal Pir, Karasu arkadaşlar vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Fatma törene katılmıştı. Hafif itiraz olsa da, cenazeyi mezara tabut ile birlikte koyduk. Ertesi yıl mezarı yapmak için açtık ve tabutu olduğu gibi çıkardık. Sapasağlam duruyordu. Babası çok ısrar edince, tabutu hafiften açıp kendisine gösterdik. Mezarı yeniden yaparken altına taş döşedik ve üzerine beton döktük. Sonra demirlerle bağlayıp yan duvarları çıkardık. Tabutu öylece beton odanın içine koyduk. Yani cenaze bir beton odanın içindedir. Çok güzel ve sade bir mezar yaptık. Kürdistan’a gömemedik, bari Kürdistan mermeriyle mezar yapalım diye Erzincan’dan mermer götürdük. Sonra duyduk ki, faşistler mezarı kırmışlar. Aslında o mezarı olduğu gibi çıkartıp Kürdistan’ın uygun bir yerine taşımak en güzeli olur.   

İntikamı nasıl alındı? Nasıl bir çalışma yürütüldü?

Haki Karer yoldaşın 18 Mayıs 1977’de Antep’te katledilmesi olayı, Önder Abdullah Öcalan’a yöneltilen uluslararası komplo saldırısına kadar TC devletinin PKK’ye vurduğu en ağır darbeydi. Katliamcıların mesajı açıktı: Devam edenlerin sonu böyle olacak! Nitekim bu mesajı herkes böyle aldı ve ona göre kendi tutumunu yeniden belirledi. Grupta yer alan bazı kadrolar mücadeleyi bırakıp ortadan kaybolurken, devam etmek isteyenler de söz konusu katliam benzeri olayları göze alma temelinde kendisini yeniden kararlaştırdı. Önder Apo, Antep katliamının üzerindeki etkilerini “Kafamızdan aşağı kazanlarla kaynar sular dökülüyor gibi kendimizi hissettik” diye değerlendirdi. Ve bu temelde kendisinin, dolayısıyla Apocu Grubun iki temel karar verdiğini belirtti.

  • Birincisi Parti Program Taslağını hazırlamak ve bu temelde partileşme sürecini başlatmaktır. Bu nedenle, Önder Apo hep PKK’nin “Haki Karer’in anısının örgütlenmesi” olduğunu söyledi ve PKK’yi “Şehitler Partisi” olarak ilan etti.
  • İkincisi ise katliamın intikamını almaktır. Devrimci intikam ruhu ve iradesi olmadan Kürdistan’da devrimci hareket gelişemezdi. Böylece günümüze kadar devam eden silahlı direniş süreci bu intikam kararı ve pratiği ile başlamış oldu.

İntikam kararının başlatmış olduğu silahlı direniş PKK’nin partileşme sürecindeki temel taktiğini de ortaya çıkardı. Artık ajanlaşmış yapı, kurum ve kişilere karşı devrimci şiddet temelinde mücadele edilecekti. Bunun ilk uygulaması Antep katliamının intikamının alınması oldu. Grup zayıftı, silahı ve imkânı yoktu. Dahası herhangi bir tecrübesi de yoktu. Haki arkadaşı katleden katilleri bulabilmek için uzun ve sabırlı bir arayış çalışması yürütüldü. Neredeyse altı ay gibi bir zamana yayıldı. Sonunda katiller İskenderun’da saklandıkları yerde bulundu ve cezalandırıldı. Kuşkusuz böyle bir sonucun Apocu grup üzerindeki etkisi çok büyük oldu. Bunun verdiği moralledir ki, ardından gelen Hilvan Direnişinde de büyük bir zafer kazanıldı. Bir yandan devrimci intikam direnişinin kazandırdığı ruh ve yarattığı gelişme, diğer yandan program tartışmaları temelinde yürütülen partileşme süreci bir buçuk yıl sonra PKK’nin devrimci bir öncü parti olarak kuruluşununa yol açtı.

PKK hareketinin ideolojik ve örgütsel olarak şekillenmesinde belirleyeci olan Haki Karer anlaşıldı mı?

Bugün Haki Karer’in izinden yürüyerek şehit düşmüş olan kırk bin civarında şehidi var PKK’nin ve Kürt halkının. Dört parça Kürdistan’da birden savaşan bir gerilla ordusu var. Kahramanlaşan bir gençlik hareketi, dünya kadınlarına öncülük eden bir Özgür Kadın Hareketi söz konusu. Devrim içinde devrim yapmış ve ulusal diriliş devrimini gerçekleştirmiş bir halk ve demokratik ulus gerçeği mevcut. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere dünyanın tüm ezilenlerine hitap eden ve yol gösteren bir Önderlik gerçekleşmesi mevcut. Geçen 41 yılda Kürdistan’ın çehresi tümden değişmiş durumda.

Teslim olmuş ve sinmiş bir toplum duruşu tümden aşılarak, Ortadoğu halklarına ve insanlığa öncülük eden bir halk gerçeğine ulaşılmış bulunuluyor. Artık ortada yeni bir Kürdistan ve Kürt halkı var ve bu gerçeklik yeni bir Ortadoğu ve dünya yaratmak için fedai çizgisinde mücadele ediyor. İşte bütün bunların hepsi Önder Apo’nun çizgisinde ve Haki Karer adıyla oluyor.

Haki Karer’in ne kadar anlaşıldığı ve uygulandığı sorusuna cevap verenler öncelikle bu gerçeğe bakarak cevap vermeliler. PKK’nin ve Kürt halkının ne kadar Hakileştiğini bu temelde tespit etmeliler. Diğer yandan, kuşkusuz bir de Önder Apo’nun geliştirdiği devrimci çizgi, onun ortaya koyduğu devrimci görevler, bu görevlerin başarılması için mevcut olan fırsat ve imkânlar var ve işte bu noktada söz konusu imkan ve fırsatların ne kadar değerlendirildiği ve söz konusu görevlerin ne kadar başarıldığı soruları gündemdedir.

Buradan bakınca anlayış, irade ve tarz zayıflıklarının çok olduğu, eleştiri ve özeleştiri gerektiren ciddi hata ve eksikliklerin bulunduğu da bir gerçektir. Elbette tüm bu hata ve eksiklikler, özünde Hakileşmekte yaşanan zayıflıklar ve yetersizlikler olmaktadır. Haki Karer’in izinden yürünmektedir, ancak biraz ağır ve aksak olmaktadır. O halde ne yapılmalı? Çok açık ki, Haki Karer gerçeği, yani tüm şehitler gerçeği, yani Önder Apo gerçeği doğru ve tam anlaşılmalı ve yeterli uygulanmalıdır. Bunun için Önderlik ve şehitler çizgisinde tutarlı bir özeleştiri ile devrimcilikte ve yurtseverlikte ciddi bir yenilenme ve düzeltme gerçekleştirilmelidir.

Bütün bunlar temelinde, şehadetinin 41. yıldönümünde büyük devrimci ve Önder Apo’nun gizli ruhu Haki Karer yoldaşı ve şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyor; tüm partili yoldaşları ve yurtsever halkımızı Haki Karer şahsında Şehitler gerçeğini daha doğru ve güçlü anlamaya ve uygulamaya çağırıyorum.

Kaynak: Yeni Özgür Politika