Gerilla yaşamından izlenimler

"Direniş kokuyor gözlerin" demişti ya arkadaşların senin için yazdıkları bir yazıda. İşte sen direniş oldun Heval Harun. Yüreğimizdeki direniş oldun sen…

Gerillaların yaşamları hiçbir kaba sığmıyor. Ne ak diyebiliyorsun ne de kara. Hem tüm renklere ait, hem de hiç bir renge. Bir yerin kültürüne aittir diyemiyor insan her yere ait. İşte böyle birine rastladım gösterdikleri patikadan giderken. Genç bir kadındı, yanına oturdum. İsmi Helin Harun. Niye Helin Harun deyince de başladı küçük kardeşini anlatmaya.

Harun; Ağrı’nın en güzel ilçelerinden Doğubayazıtlı bir annenin sürgünde doğurduğu yirmi üç yaşında bir genç gerilla. Kayseri’den dağların yolunu tutan Harun, Botan’ın dağlarını hasretle kucaklayıp, burada devam etmiş insanlık mücadelesine. 1 Ağustos 2015 de Gire Cotyar tarafında sonsuzluğa uğurlanıyor.

DENİZ BİNEVŞ'İN DİLİNDEN HARUN ÇEKDAR

Helin’in elinde küçük bir defter var, deftere bakmak isterken yaşamını yitiren başka bir gerillanın, Harun’a yazdığı yazı var. Harun’u hiç görmeyen Deniz Binevş’ın dilinden onu dinledik; "Seni küçük yaşın ve büyük yüreğinle örgüte katıldığın dönemde tanımıştım. Seni görmemiştim ama seninle tek yürek gibi kız kardeşinin anlatımıyla duymuştum. Henüz 16 yaşındaki Harun yoldaş yeni bir yol alışın kararını vermiş ve yüzünü dağlara çevirmişti. Yüreğinin büyüklüğü, Helin’in gözlerindeki sevgiye ve geride kalanların duyduğu özlem de saklıydı aslında. Bir gün tam dört yıl sonra peşinden geleceğimi, Helin ile yeniden burada karşılaşacağımı, seni, özlemini ve yüreğini yeniden Helin’in gözlerinde duyacağımı ve bir gün senin ölümsüzlük haberini alacağımı o zamanlar hiç düşünmemiştim.

Sevgili Harun; seni Helin’den, seni tanımayan yoldaşlarından o kadar dinledim ki seni yıllardır tanıyor gibiyim. Duvardaki asılı resmine kocaman umut dolu gözlerine ve insanın en saf en temiz halini gördüğüm yüzüne her baktığımda senin duruşunu ve yüreğimin büyüklüğüne layık olma sözü veriyorum. Halkımıza dönük en ağır yönelimlerin yaşandığı ve direnişin böylesine önemli ve belirleyici olduğu bu günlerde eyleminle düşmanın gözlerinde ki korku oldun. Biriken öfkenin ve özgürlüğe olan inancın ve bağlılığın sembolü oldun. Gidişinden sonra izlediğim video görüntülerinde; "Bakur’ a gidersem kendimi Önderliğe daha yakın hissedeceğim" demişsin en mütevazi halinle. Sen Önderliği yüreğinle, her hücrende yaşıyordun zaten. Önderlik senin yüreğinde, beyninde ve yaşamında var olmuştu her zaman. Daha doğru bir yaşamı yaratmak için Apocu bir ruhla yürüdün düşmanın üzerine.

Sen, yüreğimizin umut kokan yanısın. Sen, özlemimiz, sen ayrılığımız ve sen direnişle kavuşmamız oldun. "Direniş kokuyor gözlerin" demişti ya arkadaşların senin için yazdıkları bir yazıda… İşte sen direniş oldun Heval Harun. Yüreğimizdeki direniş oldun sen…”