Gazeteciler adliye önünde: Özgür basın direnecek!

Rehin tutulan 16 gazeteci için iddianamenin 5 aydır hazırlanmadığına dikkat çeken DFG ve MKGP, "Özgür basın direndi, direnecek" mesajını verdi.

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Amed'de 16 Haziran'da tutuklanan 16 gazetecinin tutukluğunun 5'inci ayına ilişkin Diyarbakır Adliye binası önünde açıklama yaptı. Tutsak gazetecilerin fotoğraflarının ve “Özgür basın baş eğmez” pankartının açıldığı eyleme çok sayıda gazeteci ve sivil toplum örgütü temsilcisi destek verdi. Eyleme, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Amed Tutuklu Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed Milletvekili Remziye Tosun, HDP İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy ve Zeyyat Ceylan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Amed Barosu, Rosa Kadın Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şubesi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 78’liler Derneği, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED DER), DİSK Amed Temsilciliği, Amed Tabip Odası ve çok sayıda gazeteci katıldı. Açıklama sırasında sık sık “Özgür basın susturulamaz” sloganı atıldı.
Açıklamanın Kürtçesini DFG adına Kadri Esen, Türkçesini de MKGP adına Gülşen Koçuk okudu.

'İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ'

Açıklamada, "Arkadaşlarımız, kameralarıyla hakikate mercek tuttukları için, toplumu nefessiz bırakmak isteyen iktidarın hukuksuzluklarını teşhir ettikleri için, ezene karşı ezilenin, gençlerin, kadınların ve kısaca tüm ‘ötekilerin’ sesi oldukları için tutuklandı. İşkence ve cezalandırmaya dönüşen bu tutukluluk, üzerinden 5 ay geçmesine rağmen maalesef halen devam ediyor” denildi.
İktidara gelen her partinin hakikatin topluma ulaştırılmasını engellemek için ilk olarak özgür basın çalışanlarını hedef aldığına işaret edilen açıklamada, şöyle devam edildi:

“Topluma dönük her yönelim öncesi en başta özgür basın çalışanları gözaltına alındı, tutuklandı, katledildi, çalıştıkları yerler bombalandı... Tüm bu saldırılara rağmen özgür basın çalışanları geri adım atmadı, değişen ve gidenler hep iktidar oldu. Demokrasi, insan hakları ve sivil anayasa sözleriyle iktidara gelen AKP de daha önce denenmiş yol ve yöntemlerle özgür basına saldırmaktan geri durmadı. 16 Haziran'da 16 arkadaşımızın tutuklanmasının ardından, 25 Ekim'de de yeni bir operasyonun startı verilerek, 10 arkadaşımız tutuklandı. Bu da yetmedi tıpkı 1990'lı yıllar, 2011 ve 2016 sürecinde olduğu gibi bürolarımız basıldı, tüm materyallerimize el konuldu."

Aradan 5 ay geçmesine rağmen halen 16 gazetecinin soruşturmasının tamamlanmamasına tepki gösterilen açıklamada, “Katiller, uyuşturucu baronları, insanlığa karşı suç işleyenler, tecavüz failleri için hızlıca hareket eden yargı, bu suçları açığa çıkaran gazeteciler söz konusu oldu mu 5 aydır yerinde sayıyor! Bu durumun nedenini çok iyi biliyoruz; Çünkü iddianame hazırlandığında arkadaşlarımızın tek ‘suçlarının’ gazetecilik faaliyeti olduğu ve mesleki faaliyetlerinden kaynaklı tutuklandıkları ortaya çıkacak; ‘Büyük operasyon’ şeklinde lanse edilen gözaltı ve tutuklamaların altının ne kadar boş olduğu açığa çıkacak; Emniyet fezlekelerinde yer alan ‘örgütsel materyallerin’ aslında hakikate mercek tutan kameralar ve fotoğraf makineleri olduğu açığa çıkacak. İşte tam da bu nedenle arkadaşlarımız 5 aydır tutuklu ve iddianameleri halen hazırlanmış değil” ifadeleri kullanıldı.

'ÖZGÜR BASIN DİRENECEK'

Açıklamada şu mesajlar da verildi:

"Şunun bilinmesini isteriz; ne 8 Haziran ne de 25 Ekim'de yapılan operasyonlar sonrası tutuklanan gazetecilerin işleri yarıda kaldı. Özgür Basın, tüm gözaltı ve tutuklamalara karşı direndi, direniyor ve direnecek. Çünkü bu gelenek tüm baskılara ve katliamlara rağmen baş eğmeyen ve diz çökmeyen halkın yarattığı bir gelenek. Yargı makamları da iktidar politikalarıyla şekillenen bu duruma daha fazla seyirci kalmamalı; arkadaşlarımızın fiziki özgürlüğünü sağlamalı. Cezaya dönüşen bu utanca ortak olmaktan vazgeçmeli.”