Funda Encu: Türk yargısından beklentimiz yok

Roboskî'de katledilen 16 yaşındaki kardeşi Serhat Encu'nun kardeşi Funda Encu, iki ellerinin katillerin yakasında olduğunu ama Türk yargısından bir beklentilerinin kalmadığını söyledi.

Roboskî Katliamı’nda ağabeyi Serhat'ı yitiren Funda Encu, AKP hükümetinin kendi suçunu örtbas etmeye çalıştığını belirterek, Türkiye yargısından artık hiçbir beklentilerinin kalmadığını söyledi. Encu, dosyanın taşındığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) gelecek cevabı beklediklerini kaydetti.

Roboskî Katliamı’nda katledilen çoğu çocuk 34 Kürt gencinden biri de henüz 16 yaşındaki Serhat Encu’ydu. Hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan HDP Şırnak Milletvekilli Ferhat Encu’nun de kardeşi olan Serhat, her hafta olduğu gibi 28 Aralık 2011 günü de çıktığı sınır ticaret yolunda Türk F-16 savaş uçakları tarafından hunharca katledilmişti. O sırada 15 yaşında olan Funda Encu, ağabeyi Serhat’ın son görüntüsünü aklından çıkartamıyor. Kendisinden 1 yaş büyük olduğu için ikizi olarak bilinen ağabeyini anlatırken gözyaşlarını tutamayan 21 yaşındaki Encu, “Serhat çok fedakar bir gençti. Babam hasta olduğu için Ferhat ve Veli’yi okutmak, eve ekmek getirmek için liseyi yarıda bırakmıştı. Haftada 3-4 kez sınır ticaret yoluna çıkıyordu. Küçük yaşına rağmen evin tüm yükünü omuzlarında taşıyordu. Bugün eğer okuyabildiysek bu Serhat ağabeyimin emeği sayesinde” dedi.

KAÇAKÇILIK DEĞİL, EKMEK KAPISI

'Kaçakçılık' diye adlandırılan sınır ticaretinin Şırnak halkının ekmek kapısı olduğunu hatırlatan Encu, fabrika olmayan ve çiftçilik yapma olanakları kalmayan bölgede karınlarını doyurabilmek için insanların sınır ticaretinden başka bir çaresi kalmadığını kaydetti. “Orada ya korucu olup devletin verdiği silahla insanları öldüreceksin ya da kendi ekmeğini kazanmak için karda, kışta ticaret yoluna çıkacaksın” diyen Encu, ailesinin onuruyla para kazanmayı tercih ettiğini söyledi.

ÇOK SEVDİĞİ BEYAZ KATIRIYLA

Katliamın yaşandığı günü, dün gibi hatırlayan Encu, Serhat’ı son görüşünü şöyle anlattı: “Saat 15.00-16.00 gibiydi. O gün çok kar yağmıştı ve çok soğuktu. Serhat sınır ticaretine çıktığı günler çok geç geldiği için onu evde hep beklerdik. Bir gün önce bidon bulamadığı için yola çıkamamıştı. 28 Aralık günü annem hastaydı ve hastaneden yeni gelmişti. Serhat evden çıkmadan önce anneme sıkı sıkı sarılmıştı. Bir grup arkadaşı vardı, hep onlarla yola çıkardı; düğünlere, her yere beraber giderlerdi. O gün onlar da evin balkonunda oturuyorlardı. Benden eldivenlerini istedi. Beyaz bir katırımız vardı, onu çok seviyordu, o gün katliamda yanan o katırla yola çıkmıştı. Serhat, saat 17.00-18.00 gibi akrabalarımızdan 11 kişinin bulunduğu ilk grupla sınırı geçti. Babamı arayarak, malları aldıklarını, Türkiye’ye geçeceklerini, askerlerin yolu tuttuğunu, ancak kendilerine bir şey yapmayacaklarını söyledi. Biz durumdan şüphelenmedik; çünkü askerler orada sürekli yolu tutuyorlar ve grupları geçirirken bazen sigara ve malzeme istiyorlardı. Hatta geçişler o kadar sorunsuzdu ki, ben de onlarla gitmeyi teklif etmiştim. Bize hep katırın üzerinde, dengbêj ezgileri eşliğinde çektikleri videoları gösteriyorlardı. Çok eğlenceli gözüküyordu. O yüzden o gün yola çıktıklarında böyle bir şey yaşanacağı hiç aklımıza gelmedi.”

BABAM ULAŞTIĞINDA, YAŞIYORDU

Gençlerin bombardımana tutulduğu gece annesiyle olay yerine giden Funda, katliamdan sağ kurtulan ağabeyi Serhat’ın ambulansların gelişi engellendiği için hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Gözyaşları içinde, “Babam olay yerine gittiğinde ağabeyim hala yaşıyordu” diyen Funda Encu, şöyle devam etti: “O gece kaymakamdan valiye, sınır karakoluna kadar açtığı telefonların hiçbirine cevap verilmedi; çağrılan ambulanslar engellendi. Oysa ağabeyimin bacağı kırık ve kafası yaralıydı. Yeşil bir kimyasal gibi bir şey atmışlardı onlara. O gece kabus gibiydi. Dayımın bedeni parçalanmıştı” dedi.

FERHAT İÇERİDE, KATİLLER DIŞARIDA

Katliamın üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen adaletin hala yerini bulmadığını hatırlatan Encu, katillerin cezalandırılmak yerine adeta ödüllendirildiğine dikkat çekti. Türkiye yargısından artık hiçbir beklentilerinin kalmadığının altını çizen Encu, dosyanın takipsizlikle kapatılmasını kabul etmeyeceklerini vurguladı. AKP hükümetinin bunca yıldır failleri ortaya çıkartmamasının tek sebebinin kendi suçunu örtbas etme çabası olduğunu belirten Encu, “Tayyip Erdoğan katliamdan üç gün geçtikten sonra tazminattan bahsediyor. Giden can, ne tazminatı?” diye tepki gösterdi. Katliamdaki sorumlular cezalandırılacağına ağabeyi Ferhat Encu’nun hapsedildiğine işaret eden Encu, “Cizre’de 10 gün boyunca bombalar altında mahsur kalan Ferhat ağabeyim kendi halkına yardım ettiği için hapsediliyor, Serhat’ın katilleri elini kolunu sallayarak geziyor” dedi.

Dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındığını, oradan gelecek cevabı beklediklerini ifade eden Funda Encu, “Biz sınır ticaretine keyfimizden değil fakirliğimizden gittik” diyerek iki ellerinin katillerinin yakasında olduğunu vurguladı.