Efrîn direnişi Ortadoğu halklarının direnişidir

Efrîn çevresindeki Ruslar ve Suriye rejimi nasıl davranacak bu belli değildir. Ancak Erdoğan’ın yüksek perdeden konuşması, Rusya ve Suriye rejiminin Cerablus’ta olduğu gibi Efrîn’i işgal girişimine göz yumduğunu gösteriyor.

AKP-MHP iktidarı Kürt düşmanlığını her fırsatta ortaya koyuyor. İktidarını ayakta tutmayı da Kürt düşmanlığına bağlamış. Tüm faşist iktidarlar iç sorunlarının üstünü örtmek ve iktidarlarını sürdürmek için düşmanlar yaratırlar. AKP-MHP iktidarının düşmanı da Kürtler oluyor. Türkiye içinde zaten Kürt düşmanlığını en açık biçimde yürütmektedir. Başurê Kurdîstan'a düşmanlığını Kerkük işgalinde ortaya koymuştu. Rojava düşmanlığını Efrîn’i işgal ederek sürdürmek istiyor.

Efrîn’i işgal etmek istemesinin tek nedeni var, Kürt düşmanlığıdır. Dolayısıyla bu savaş sadece bir Efrîn işgali değildir; tüm Kürtlere karşı açılmış bir savaştır. Bu açıdan da sadece Rojavalıların değil, Bakur, Başur, Rojhilat ve yurtdışındaki tüm Kürtlerin bu işgale karşı çıkmaları ve Efrîn halkının direnişinin yanında yer almaları gerekir. Bu direniş sadece Efrîn halkına ve oradaki direnişçilere bırakılamaz. Efrîn direnişi faşizme ve tüm işgalcilere karşı Suriye halklarının, Kürt halkının ve tüm insanlığın direnişi haline getirilmelidir. Efrîn direnişi böyle bir düzey kazanırsa AKP-MHP faşizminin işgal girişimi yenilgiyle sonuçlanır. AKP-MHP faşizmi burada yenilgiye uğratılırsa tüm Ortadoğu'nun kaderi değişir. Çünkü Ortadoğu’da gericiliğin ve zulmün kalesi AKP-MHP ittifakının bulunduğu Türkiye’dir. Bu açıdan AKP-MHP faşizminin yenilgisi tüm Ortadoğu halklarının kazanması anlamına gelecektir.

AKP-MHP faşizmi hem Kürt halkına düşmanlık yapıyor, hem de Suriye'nin demokratikleşmesini istemiyor. Suriye'de Kürtlerin özerkliği temelinde bir demokratikleşme gelişirse bunu iktidarlarının sonu olarak görüyorlar. AKP iktidarının Kürt düşmanlığı, demokrasi düşmanlığı haline gelmiştir. Bu açıdan AKP-MHP iktidarına karşı mücadele, Ortadoğu'nun demokratikleşmesi mücadelesidir. Efrîn direnişi de bir demokratikleşme mücadelesidir. Efrîn direnişi başarılı biçimde gelişirse Hitler faşizminin Stalingrad’da yaşadığı yenilginin benzeri sonuçlar ortaya çıkar.

Efrîn’e yakın alanlarda dört güç var. Bunlar Suriye rejimi, Rusya, Türkiye ve Türkiye'ye bağlı insanlık düşmanı çeteler. Türkiye ve bağlı çeteler zaten Kürt düşmanıdırlar. Tayyip Erdoğan Efrîn işgalini çetelerle birlikte yapacağını açıklamıştır. Bu çeteleri Efrîn işgalinde bir örtü olarak kullanacaktır. Türk devleti olmadan bu çetelerin yapacağı bir şey yoktur. Çünkü bu çeteler Kürt direnişçileriyle girdikleri tüm çatışmaları kaybetmişlerdir.

Efrîn çevresindeki Ruslar ve Suriye rejimi nasıl davranacak bu belli değildir. Ancak Erdoğan’ın yüksek perdeden konuşması, Rusya ve Suriye rejiminin Cerablus’ta olduğu gibi Efrîn’i işgal girişimine göz yumduğunu gösteriyor. Rusya yakın zamana kadar Kürtlerle ilişki içindeydi. Türk devleti işgal yaparken Rusların o alanda Kürtlerle olan ilişkisini kesmesi, Rusya’yı sadece Efrînliler için değil, tüm Rojavalı Kürtler için güvenilmez güç haline gelir. Hatta Suriye ve Rusya’nın Kürtler üzerinde kirli pazarlık yaptığı olarak görülür. Bu da Suriye genelinde Kürtlerle Rusların ve Suriye rejiminin ilişkilerini sorunlu hale getirir.

Kürtler her zaman Suriye'nin birliği içinde Kürt sorununun çözümünü aramışlardır. Rojava Devrimcilerinin tek amacı var, o da Suriye'nin demokratikleşmesi içinde Kürt sorununun çözümüdür. Bu nedenle şu anda Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu içinde Araplarla ortak bir demokratik sistem kurmuşlardır. Hatta Demokratik Suriye Güçleri (QSD) savaşçılarının çoğunluğu da Arap güçleridir. Bu gerçeklik bile Kürtlerin ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun bir bölünme projesi ve modeli olmadığını ortaya koyar. Hiç kimse Kürtlerin Suriye'yi böleceğini iddia edemez.

Kürtler Rojava’da da Efrîn’de de sadece özgür ve demokratik yaşama kavuşmak için direniyorlar. Bunun dışında hiçbir amaçları yok. Bu açıdan bölüyorlar, şunu-bunu yapıyorlar söylemlerinin tümü uydurmadır.

ABD’yi Suriye'ye getiren de DAİŞ’tir. DAİŞ’i de insanlığın başına bela eden Türkiye’dir. Eğer Türkiye'den destek almasaydı DAİŞ ne Suriye'de, ne Irak’ta ne de başka bir yerde bu düzeyde güçlenebilir ve insanlığın başına bela olurdu. Bu insanlık düşmanı çeteyi insanlığın başına bela olmaktan da kurtaran Kürtler olmuştur. Bu nedenle DAİŞ’e karşı kurulan koalisyon DAİŞ’e karşı savaşta hava desteği vermek zorunda kalmıştır.

Kürtler Suriye'de öz güçleriyle devrim yapmışlardır. Öz güçleriyle direnmişlerdir. Binlerce şehit vermişlerdir. Rojava’da Demokratik sosyalizm anlayışıyla demokratik topluma dayalı demokratik konfederal bir sistem yaratmışlardır. Bu açıdan ABD’nin DAİŞ’e karşı savaşı nedeniyle Kuzey Suriye’deki Demokratik Suriye Güçleriyle bazı ilişkiler kurmasını Rojava Devriminin ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun ABD çizgisinde bir siyasi sistem olduğunu yansıtmak gerçekleri çarpıtmak olur. Rojava’da kapitalist moderniteye alternatif demokratik sosyalist çizgide, demokratik modernite inşa edilmektedir. Hiçbir güç Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu halkının iradesini teslim alamaz. Özgürlüğü için büyük bedeller veren halklar bundan sonra da özgür ve demokratik yaşam iradesini her güç karşısında koruyacaklardır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika Kürtçe sayfası