DTK Genel Kurulu’nun sonuç bildirgesi açıklandı

DTK Genel Kurulunun sonuç bildirgesinde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecridin Türkiye barışına saldırı olduğu ve önceliğin tecridin kaldırılması olacağı belirtildi. Bildirgede ayrıca altı çizilen bir diğer konu da ulusal birlik ol

Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) iki gün süren 8. Kongre 1. Genel Kurul Toplantısı sona erdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed il binasında bulunan Vedat Aydın Konferans Salonu’nda “Ortadoğu krizini ulusal birlik perspektifi ve ulus ruhuyla aşacağız” başlığıyla gerçekleştirilen toplantının kongrenin sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgenin Kürtçesini DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, Türkçesini ise DTK Divan Üyesi Saliha Aydeniz okudu.

2011’de başlayan halk ayaklanmalarına dikkat çeken Aydeniz, “Ortadoğu, 1. Körfez Savaşı’ndan bu yana 3. Dünya Savaşı’nın yoğunlaştığı bir bölge durumundadır. 2011 yılındaki halkların baharıyla birlikte 3. Dünya Savaşı yeni bir aşamaya evrilmiştir. Ortadoğu halkları artık eski despotik devlet sistemi altında yaşamak istemediğini ortaya koymuştur. ‘Halkların Baharı’ olarak adlandırdığımız süreçte, Arap halklarının ayağa kalkışı önderliğini bulamamış olsa da Ortadoğu'nun eskisi gibi yönetilemeyeceğini göstermiştir. Suriye ve Irak merkezli olarak devam eden 3. Dünya Savaşı, tüm Ortadoğu’daki dengeleri ve statükoyu sarsacak gelişmelere gebedir. Bu gelişmeler, halkların mücadelesi ile demokratikleşmeye doğru evrilecektir. Ortadoğu halklarına doğru önderlik yapıldığında, hiçbir gücün halkların değişim istemine karşı koyamayacağını toplumların mücadele tarihi göstermiştir. Zaman demokrasi ve özgürlük zamanıdır” dedi.

DTK'nin Sonuç Bildirgesi metni şöyle: “AKP-MHP faşizminin gözü kara Kürt düşmanlığı üzerinden yürüttüğü saldırgan politika, Türkiye’yi büyük bir çıkmazın içerisine sokmuştur. Türkiye ve Kürdistan’da hiçbir toplumsal kesimin arzu etmediği Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına girmesi, ne yazık ki bu Kürt düşmanlığı politikalar nedeniyle gerçekleşmiş, Türkiye’yi içinden çıkılmaz sorunlar girdabının içerisine sokmuştur. AKP-MHP faşizmi, Türkiye’yi, Ortadoğu’nun karanlık dehlizlerinin ve bataklığının en merkezine sokarak, tüm Türkiye halklarının geleceğini karartmaya başlamıştır

Türkiye’nin yaşadığı siyasal, toplumsal, ekonomik, psikolojik ve ahlaki bütün kiriz ve çöküntülerin kaynağını da bu politikalarda aramak gerekmektedir. Kürt Özgürlük Hareketi, kendi özgücüne ve halkının özvarlığına dayanarak yürüttüğü mücadeleyi, büyük bir kararlılık ve özgüvenle yürütmektedir. Zamanın ruhu, Türkiye ve tüm Ortadoğu’da halklar ve demokrasi güçleri arasında güçlü ittifaklar, stratejik birliktelikler kurmak, diğer yandan da dört parça Kürdistan’da Kürt Ulusal Birliğini sağlamayı emretmektedir. Başarı ve demokrasinin mutlak zaferini getirecek olan da bu temelde zamanın ruhunu doğru okumak, gereğini yapmakla mümkündür.”

Ara Genel Kurul toplantımızı, önceki süreçte başlayan, son bir yıllık süreçte de derinleştirilerek sürdürülen DTK’yı kriminal hale getirme amaçlı gerçekleştirilen baskılar, gözaltılar, tutuklamalar ve ‘yargılamalar’ vb. operasyonlar demokratik siyasete ve meşruiyetimize olan inancımız, basına ve kamuoyuna açık ve şeffaf çalışmalarımızla çürütülmüştür. Ara Genel Kurulumuz; DTK Eşbaşkanı Sayın Leyla Güven ve önceki dönemlerde DTK Eşbaşkanlık görevlerini yürüten Aysel Tuğluk, Selma Irmak ile HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, DBP eşbaşkanları Sebahat Tuncel ve Mehmet Aslan şahsında bütün siyasi tutsaklara ve sürgünde bulunan önceki dönem eşbaşkanımız Hatip Dicle ve sürgündeki bütün siyasetçilerimize dayanışma ve mücadelelerine sahip çıkma mesajlarını iletmiştir. Ara Genel Kurulumuz, Eşbaşkanlık Divanı ve tüm Kongre delegasyonunun gerek siyasal gündeme gerekse de yürüttüğümüz faaliyetler ve önümüzdeki dönem planlamalarına ilişkin kapsamlı tartışmaların yürütüldüğü, birçok gündeme ilişkin karar önergelerini tartışarak kabul ettiği önemli bir çalışma oldu.

DTK Ara Genel Kurulumuz; Türkiye’nin son derece önemli ve tarihi bir süreçten geçtiği, Türkiye Demokrasisinin AKP-MHP faşizmi tarafından büyük bir saldırı ve tehdit altında olduğu belirlemesini yapmış, AKP-MHP faşizmine karşı, demokratik bütün toplumsal kesimleri birlikte mücadele etmeye çağırmıştır. Ayrıca, bir baskın seçimle yapılma olasılığı olan yerel yönetim seçimlerinin önemine atıf yapılarak, demokratik siyaset kurumlarına ve bütün demokrasi güçlerine Türkiye demokrasisine, halklarımızın gerçek iradesine sahip çıkmak, kayyum sistemini tarihin çöp sepetine atmak için seferberlik ruhuyla bir çalışmayı hemen şimdi başlatmaları çağrısını yapmıştır. Türkiye’de yaşanan, giderek de derinleşerek tüm toplumsal kesimleri iflasa, işsizliğe, yoksulluğa ve açlığa mahkum eden ekonomik krizin olası sonuçlarının şimdiden öngörülerek, krizin faturasının özellikle emekçi yoksul kesimlere çıkartılacağı gerçeğinin bilincinde olarak mücadelenin aciliyetine özellikle dikkat çekmiştir” ifadelerini kullandı.

Ara Genel Kurulumuz; kayyum sistemi ile birlikte, bütün Kürdistan’da Kürt kimliği ve ana dili üzerindeki asimilasyon politikalarına derinlik kazandırıldığına dikkat çekmiştir. Kürt dili üzerindeki baskıları, kurumlarımıza, parklarımıza, sokak ve caddelerimize verilen Kürtçe isimleri kaldırmasını ve açılan birçok kadın, çocuk vb. eğitim merkezlerini kapatmasını şiddetle kınamıştır. Bu asimilasyon uygulamalarına karşı bütün halkımızı ve demokratik tüm toplumsal kesimleri duyarlılığa çağırarak, Kürtçe anadilimizi yaygınca kullanma seferberliği başlatması çağrısını yapmıştır.

‘MUTLAK TECRİT POLİTİKASI KINANDI’

Ara Genel Kurulumuz; Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a karşı 20 yıldır uygulanan 5 Nisan 2015 yılından itibaren de kesintisiz sürdürülen mutlak tecrit politikasını bir kez daha kınamış ve protesto etmiştir. Sayın Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen mutlak tecrit politikası ve uygulamasını halklarımızın birlikte yaşama ve barış arzusuna, Kürt halkının varlığına ve iradesine karşı yapılmış bir saldırı olarak değerlendirmiştir. Kürt sorununun tam anlamıyla bir Ortadoğu sorunu haline geldiği gerçeğinden yola çıkarak; gerek, Türkiye’de kalıcı, adil, eşit ve özgürlükleri güvence altına alacak olan bir barışın sağlanması, gerekse de Ortadoğu’ya barışçıl demokratik eğilimleri hâkim kılmak için Sayın Öcalan’ın tarihi kişiliği, misyonu ve paradigmasının gerçek anlamda bir çözüme katkı sunacağı gerçeğinin altını çizmiştir. Bu anlamda, Sayın Öcalan üzerindeki ağır tecridin kaldırılmasının ve özgürlüğünün sağlanmasının, gerek Türkiye’de, gerekse de Ortadoğu’da demokratikleşmeye ve barışa evrilen bir sürece tarihsel bir katkı sağlayacağına olan inancını belirtmiştir. Ara Genel Kurulumuz; bu inançla, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılmasını ve özgürlüğüne kavuşturulmasını öncelikli ve en temel çalışması olarak yeniden teyit etmiş; bütün Kürdistan halklarına ve uluslararası topluma bu konuda refleks geliştirme, harekete geçme, dayanışma ve duyarlılık çağrısını yapmıştır.

Ara Genel Kurulumuz; Ortadoğu’da hüküm süren 3. Dünya Savaşı’nın birçok dengeleri altüst edeceği, eski statükonun yıkılarak yeni statükoların oluşacağı öngörüsünden yola çıkarak, dört parça Kürdistan halklarının önüne son derece tarihi fırsat ve olanaklar çıkaracağına işaret etmiştir. Bu olanakları ve fırsatları doğru değerlendirmenin ön koşulunun da dört parça Kürdistan’ı kapsayan tarihi bir Ulusal Birlik oluşturmaktan geçtiğini ifade etmiştir. Bu bilinçle, Kürdistan halkının siyasi partileri başta olmak üzere bütün ulusal-demokratik dinamiklerine Ulusal Birlik çalışmalarına kilitlenme çağrısını yapmıştır.

ZEKİ ŞENGALÎ'NİN KATLEDİLMESİ KINANDI

Ara Genel Kurulumuz; TC devletinin, Şengal’e gerçekleştirdiği hava saldırısını ve Êzidî halkının önderlerinden Mam Zeki Şengali’nin katledilmesini şiddetle kınamış, protesto etmiştir. Kerkük ve Efrin’in işgal edilmesini bir kez daha şiddetle kınamış, halkımızı işgale karşı durmaya, işgalci bütün güçlerin Kerkük ve Efrin’den çıkmaları için uluslararası topluma ve uluslararası koalisyon güçlerine ilgili devletlerin ve güçlerin işgal ettikleri topraklardan çıkmaları için baskı yapmaları çağrısını yapmıştır. Ara Genel Kurulumuz, Kuzey Suriye’de ilan edilen Özerklik ilanını selamlamış, Rojava halkı ve tüm Kuzey Suriye halkları ile büyük bir dayanışma içerisinde olduğunu bir kez daha yüksek bir irade ile ortaya koymuştur.

Yine, Güney Kürdistan’da önümüzdeki Kasım ayında yapılacak olan seçimlerin, bütün siyasi partilerin eşit ve demokratik koşullarda seçime girmelerini sağlaması için Güney Kürdistan hükümetine çağrı yapmış; seçim sonuçlarının halkımızın birliğine, beraberliğine ve demokrasisine hizmet etmesi için bütün siyasi partileri duyarlılığa davet etmiştir.

İRAN REJİMİ KINANDI

İran rejiminin, başta Kürt siyasi tutsaklar olmak üzere, muhalif kesimlere karşı idam uygulamalarını ve en son olarak Kürt siyasetçiler Ramin Hüseyin Penahi, Zanyar ve Loqman Muradi’nin idam edilmelerini hunharca ve insanlık dışı bir uygulama olarak lanetlemiş, şiddetle kınamıştır. İran rejimini idam uygulamalarından vazgeçirmek için uluslararası topluma duyarlılık ve dayanışma çağrısı yapmıştır. Ara Genel Kurulumuz; İran rejiminin Hevler’de bulunun İran Kürdistan Demokrat Partisi ve HDK’nin karargâhına yaptığı saldırıyı şiddetle kınamış, saldırıda yaşamını yitiren KDP-İ ve HDK merkez yöneticileri ve üyelerine Allahtan rahmet, KDP-İ ve HDK’ye şehitlerimizin ailelerine ve bütün halkımıza başsağlığı dilemiştir. Bu tür saldırıların dört parça Kürdistan’da halkımızın mücadelesini engelleyemeyeceği inancı ile KDP-İ ve HDK’ye destek ve dayanışma mesajlarını vermiştir.

Ara Genel Kurulumuz; özyönetim talebinin halkımızın en doğal ve meşru talebi olduğunu bir kez daha vurgulamış, Mezopotamya medeniyeti ile özdeşleşen, tarihi ve toplumsal hafızamızın aynası ve insanlığın mirası olan kentlerimize, kültürel değerlerimize, tarihi hafızamıza, yer altı ve yer üstü bütün kaynaklarımızın talanına karşı gerçekleştirilen sömürgeci yıkım politikaları ve uygulamalarını şiddetle bir kez daha kınamış, bütün ulusal ve uluslararası topluma duyarlılık ve dayanışma çağrısı yapmıştır.

Ara Genel Kurulumuz; AKP-MHP faşizminin Kadın özgürlük mücadelesine ve kadın kazanımlarına saldırarak, devletçi-erkek-cinsiyetçi akla peşkeş çekmesini şiddetle kınamış, bu saldırıların kadının özgürlük mücadelemizdeki öncü rolünü engellemek ve kadın mücadelesini tasfiye etmek için gerçekleştirildiğine dikkat çekerek, faşizmin saldırılarına karşı mücadele etme kararlılığını yenilemiştir. Yaşanan kadın cinayetleri, intiharları, tecavüzler, çocuklara yönelik istismarlar, madde bağımlılığı ve tüm toplumsal kesimi saran psikolojik bunalımın faşizmin yarattığı toplum dışı sistemin bir ürünü olduğunun altını çizmiştir.

Ara Genel Kurulumuz; Mezopotamya medeniyetinin doğuşu, gelişimi ve toplum-doğa değerlerinin tüm Mezopotamya halklarının ve inançlarının ortak alın teri, emeği ve mücadelesi ile yaratıldığına olan inancını dile getirmiş, Mezopotamya halklarının birlikte yaşama iradesinin belirleyiciliğine vurgu yapmıştır. Bu vurgu ışığında, Ermeni, Süryani, Êzidî, Alevi vb. halklara, inançlara ve kültürlere karşı yürütülen ezme, bastırma, asimile etme tarihi ve inançsal mekânlarına el koyma politikalarını ve uygulamalarını kınamış, kader birliği yaptığımız bu topluluklarla dayanışma ve ortak mücadele iradesini ortaya koymuştur.

Ara Genel Kurulumuz; Kürdistan’da bir devlet politikası olarak uygulanan doğa ve toplum yıkım politikalarının son süreçte orman yangınlarıyla devam ettirildiğini değerlendirmiş, Kürdistan doğasına ve ormanlarına karşı gerçekleştirilen bu zalim uygulamaların doğaya, topluma ve tüm canlı varlıklara karşı gerçekleştirilen bir soykırım ve insanlık suçu olarak değerlendirmiştir. Tüm ulusal ve uluslararası toplumu ve ilgili uluslararası kurumları bu doğa katliamına karşı duyarlı davranmaya, tepki göstermeye çağırmıştır.

Yine, bu saldırılar eşliğinde, Kürt halkının evlatlarının cenazelerine yapılan insanlık dışı uygulamaları şiddetle kınamış, cenazelerin defin işleminde gerçekleştirilen ahlak dışı, insanlık dışı saldırıları, baskıları, defin işlemine katılanlara karşı yapılan uygulamaları şiddetle kınamış, protesto etmiştir. Hiçbir uygulamanın ve baskının, halkımızı değerlerimizin cenazelerine sahip çıkmaktan alıkoyamayacağını büyük bir mücadele inancı ile belirtmiştir.

CUMARTESİ ANNELERİ İLE DAYANIŞMA MESAJI

Ara Genel Kurulumuz; Cumartesi Anneleri’nin kendi evlatlarının akıbetlerini öğrenmek, faili meçhul cinayetleri açığa çıkartmak için 20 yıldır yürüttükleri hukuk mücadelesini insanlığın örnek alması gereken ender mücadelelerden bir tanesi olarak tanımlamıştır. Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini bir hukuk mücadelesi olmanın yanı sıra, bir ahlak, vicdan, insan olma, insanca ve özgürce yaşama, insanı yaşatma mücadelesi olduğu gerçeğine vurgu yapmış. Cumartesi Anneleri’nin 20 yıldır büyük bir irade ve kararlılıkla yürüttükleri bu mücadeleye yapılan saldırıları şiddetle kınamıştır. Tarihi ve toplumsal belleğimiz olan Cumartesi Anneleri’yle dayanışmanın önemine vurgu yapmıştır.

Ara Genel Kurulumuz; DTK Eşbaşkanlık Divanı başta olmak üzere, bütün bileşenleri olarak DTK’nın rol ve misyonuna, halkımızın beklentilerine ve mücadelemizin ihtiyaçlarına denk düşen bir çalışmayı yürütürken eksik ve yetersiz kalındığını belirtmiş, başta halkımız olmak üzere özgürlük hareketinin tüm bileşenlerine özeleştirisini vermiştir. Ara Genel Kurulumuz; TC devletinin bütün baskılarına rağmen büyük bir kararlılık ve özgüvenle mücadelesini yürüten gerek ülke topraklarındaki, gerekse de Diasporadaki halkımıza layık olmak için mücadele sözünü yinelemiştir. Ara Genel Kurulumuz, DTK’nın bütün bileşenleri ve delegeleriyle birlikte sürece ve önümüzdeki dönem görevlerine büyük bir kararlılık ve mücadele bilinci yaklaşma iradesini ortaya çıkartarak tamamlanmıştır.”