DBP'den yeniden yapılandırma kararı

DBP, Türkiye’de mevcut il ve ilçe örgütlerini feshederek tüm kadrolarını demokratik siyaset kurumlarının ve demokratik toplumun örgütlenmesine dahil edilmesini kararlaştırdı.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) 5 Ağustos’ta gerçekleştirdiği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının sonuçlarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Ülkede ve bölgede yaşanan savaş sürecine dikkat çekilen açıklamada, “Türkiye’de ve Ortadoğu’da iflas etmiş ulus-devlet politikalarının bölgede ve toplumda yarattığı tüm savaş ve krizlerin her geçen gün faturası ağırlaşmakta ve toplumu etkisi altına almaktadır. Kapitalist moderniteye dayalı tüm ulus devletler, toplumsal sorunların ve krizlerin adeta merkezini oluşturmaktadır. Miladı dolan ulus devletçilik politikalarının ve katı merkeziyetçi, iktidarcı yaklaşımların ısrarla bir çözüm olarak dayatılması; sorunu çözmekten ziyade daha çok sorun ve krizlerin büyümesine neden olmaktadır” diye belirtildi.

ÜÇÜNCÜ ÇİZGİ TOPLUMSAL DEVRİMİN İNŞASIDIR

Kürt Halk ÖNderi Abdullah Öcalan’ın “Üçüncü yol” önerisine dikkat çekilen açıklamada şunlar belirtildi: “Ortadoğu’da kapitalist modernite güçlerinin yaratmış olduğu kaoslara ve savaş rejimlerine karşı 3. çizgi siyaseti alternatif, demokratik ve yeni bir yaşamı örme mücadelesinde toplumsal bir devrimin inşasıdır. Bu devrim, radikal demokrasi ekseninde toplumu faşizme karşı savunma sürecidir. Özelde Türkiye’de ve genelde Ortadoğu’da iflas etmiş ulus devletçilik politikalarının sürdürebilirliği çok kalmamıştır. Suriye savaşında açığa çıkan Rojava devrim süreci ve Türkiye’de 31 Mart - 23 Haziran seçimleriyle birlikte bu sistemlerin sürdürülemeyeceğini açığa çıkmıştır. Geldiğimiz süreç halklar lehine demokratik üçüncü yol çizgisinin geliştireceği alternatif çözümlerin örgütlenme imkanını sağlamıştır. Böylesi krizli süreçlerin yarattığı koşullar doğru değerlendirildiğinde halklar lehine alternatif çözümlerin Rojava devrimi şahsında tek çözüm yöntemi olduğunu ve tüm ezilen halklara umut kaynağı olduğu tartışmasızdır. Türkiye’de de bu durum özellikle tek adam rejimine dayalı sistemin tüm ısrarlı dayatmalarına rağmen bir yılını doldurmadan 31 Mart seçimlerinde halklar tarafından veto edilmesi, üçüncü alternatif yolun geliştirilmesine hem zemin sunmuştur hem de halklar nezdinde meşruiyet sağlamıştır” ifadelerine yer verildi.

KÜRTLERİ KUŞATMA VE ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT GELİŞTİRİLMEKTEDİR

Türkiye ve Ortadoğu’da Kürt sorununun demokratik çözüm seçeneği dışında hiç bir şekilde çözülemeyeceği anlaşılmasına rağmen Kürdistan’ı ve Kürt halkını ret ve inkar politikalarıyla kuşatma altına alma çabaları sorunu çözmekten ziyade savaşı ve kaosu derinleştirecektir. Özellikle AKP ve MHP ittifakı Türkiye’deki toplumsal ve sistemsel krizin üstünü örtmek için, hamaset söylemleriyle Rojava’da ve Güney Kürdistan’da Kürtleri kuşatma altına almaya çalışarak kendi kriz ve problemlerini örtme yaklaşımı sorunu çözmeyeceği gibi daha çok Türkiye’deki toplumsal krizin büyümesine neden olmaya devam edecektir. Kürtleri kuşatma yaklaşımı Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit politikalarına paralel bir şekilde geliştirilmektedir. Kürt sorunu, tecrit ve halkımıza yönelik geliştirilmek istenen kuşatma politikalarının sonuç alması mümkün olmayacaktır. AKP’nin Kürt karşıtlığı ancak ve ancak kaos ve gerilimin artmasına, yeni acıların yaşanmasına neden olmaktadır.”

AKP'NİN KÜRT DÜŞMANLIĞI POLİTİKALARI SONUÇ ALAMAYACAKTIR

AKP hükümetinin Kürt düşmanlığı politikaları yürüttüğü ve bu politikalarla sonuç alınamayacağını kaydedilen açıklamada, “Türkiye’deki iktidar her ne kadar Kürt düşmanlığı politikalarını geliştirmeye çalışsa da bu faşizan politikaların Türkiye halkları nezdinde meşruiyeti kalmamıştır. Özellikle 31 Mart’ta halkların geliştirdiği demokrasi ittifakı Kürt sorununun demokratik çözümü Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin artık ertelenemeyeceğini bizlere göstermiştir. Türkiye’de gelinen aşamada demokrasi ittifakı ve üçüncü yol çizgisinin örgütlenmesinin tüm koşulları oluşmuştur. Bu seçeneğin yaşamsallaştırılması ve örgütlenmesi hususlarında sorumluluğu bulunan tüm siyasi yapıların değişen koşullara göre kendini konumlandırmasıyla doğrudan ilgilidir.  İktidarı sarsılan bu rejimin ayakta kalması da tamamıyla yok olması da demokratik siyaset kurumlarının daha örgütsel ve toplumsal çalışmalarıyla ilgilidir. Demokratik siyasetin toplumla daha çok buluşması daha çok örgütlü toplumu radikal demokrasi ekseninde örgütlemesi, demokratik ulus inşasının bir gereği olmakla birlikte; faşizme karşı toplumun savunulmasıdır

Son 4 yılda savaş rejimi haline gelen AKP-MHP ittifakı, kadın, toplum ve doğa düşmanı olarak soykırım politikalarını her alanda ve tüm demokrasi güçlerine yönelik sürdürmüştür. Ancak tüm baskılara rağmen demokratik direnişimiz AKP-MHP ittifakını zayıflatmıştır.  Türkiye’de faşizmin etkilerini ve iktidarını ortadan kaldırmak için demokrasi cephesini ve demokratik siyaseti yükseltmeyi halklara karşı bir sorumluluk olarak ele almak sürece denk bir örgütlenmeyi gündeme almak demektir" denildi.

YENİDEN YAPILANDIRMA KARARI ALINDI

DBP açıklamasında şu hususlara da dikkat çekildi:

"Böylesi tarihi bir süreçte partimiz DBP Türkiye’de faşizme karşı demokrasi cephesinin güçlenmesi siyasal alanın yaşadığı boşlukların doldurulması ve zayıflayan siyasal yapılarımızın tekrardan güçlendirilmesi hususunda ihtiyaçlarını gözeterek; kendi örgütlenme alanlarını tekrardan değerlendirerek yeniden kendini yapılandırmayı kararlaştırmıştır. Bu kapsamda ilgili kurullarla gerçekleştirdiğimiz tüm toplantı ve tartışmalarla kimi örgütlü bulunduğu alanlardan geri çekilmeyi kararlaştırmıştır. Bu yaklaşım, Türkiye’de faşizme karşı halklarımızın sürdürdüğü demokratik siyaset direnişini güçlendirmeyi hedeflemektedir.

Partinin gerçekleştirilen MYK toplantısında yeniden yapılanmaya ilişkin şu kararlar alındı: “Partimiz DBP bu tarihsel siyasi sürece denk düşecek bir misyonla yeniden yapılandırma tartışmalarını yerel, bölge ve merkez yürütme kurulu toplantılarıyla yürütmüştür. Bu tartışma ve kararlaşmalar ekseninde faşizme karşı demokratik siyasetin örgütlenmesinde Türkiye’de partimizin mevcut il ve ilçe örgütlerini feshederek tüm kadrolarını demokratik siyaset kurumlarının ve demokratik toplumun örgütlenmesine dahil edilmesini kararlaştırmıştır. Faşizme karşı örgütlenme, demokratik ve toplumsal siyaseti güçlendirmeyi ve büyütmeyi temel görevimiz olarak görmekteyiz.

ÖRGÜTLENME SEFERBERLİĞİ

Yine Kürdistan’da ihtiyaç dahilinde (Diyarbakır, Mardin, Van, Antep) il ve ilçelerde demokratik siyasetin ve demokratik toplumun inşasında eğitim misyonumuzu temel çalışma alanı haline getirmeyi hedeflemekteyiz. Halkımızla buluşmayı temel örgütlenme seferberliği içinde yer alarak eğitim çalışmalarını gerçekleştireceğiz.”