'DAİŞ de Türk devleti de Kürtlere karşı kaybedecek'

Önce Kobanê, ardından özgürlük dağlarında aldılar soluğu. Sara Doğan ve Delil Welat, DAİŞ ile Türk devletinin kaybedeceğinden emin.

Rojava Devrimi'nin herkes için ayrı bir tanımı var. Kimi özgür, eşit bir yaşam sunduğu için sahiplenir, kimi de saltanatını sarstığı için ona öfke duyar.

Devrim yürüyüşünün sahipleri ise engel tanımadan her toprakta faşizme karşı konumlanmayı sürdürüyor.

İnsanlık tarihinin en kara yüzünden intikam almak için yönünü Kobanê'ye, devrimin ardından da özgürlük dağlarına çeviren Bakurê Kurdistanlı Sara Doğan ve Amudeli Delil Welat ile konuştuk...

DOĞAN: SEYİRCİ KALAMAZDIM

Sara Doğan, kendi deyimi ile 'anaların kızları ve oğulları toprağa düşerken, yüreği seyirci kalmaya dayanamadığı' için, seferberlikle birlikte Kobanê savaşında yerini alıyor.

"Kobanê'de birçok gencin gülüşleri ve renklerini Kobanê yaşasın diye feda ettiklerini bilmek bana çok ağır gelmişti. Hiçbirini tanımamış olsam da o kadar gencin artık olmayışını kabul edemiyordum. Bu nedenle seferberlikle Kobanê'ye gittim ve o direnişte yerimi aldım" diyen Sara’nın hâlâ sesi titriyor.

Kobanê savaşının bir yüzü büyük bir direnişken, diğer yüzünün ise devletlerin kirli savaşı olduğunu belirten Doğan, savaşın insafsızlığını ise katledilen çocuklar ve kadınlarda gördüğünü ifade ediyor "En acısı da halkımız bunların hepsine şahitlik yaptı; herkesin gözleri önünde yaşandı. Herkes gördü, tüm bu katliamlar ve saldırıları. Bu acımasızlığın tek nedeni, Kürt halkını bitirme planından kaynaklıydı. Yüzyıllardır bunu bin bir yöntemle yapmaya çalıştılar, olmayınca, bu kez de katlederek başarmak istediler ama yine olmadı. Başta Türkiye olmak üzere Kürtler üzerinden bitiş hesapları yapan tüm güçleri boşa çıkaran, direnen gençlerin yüzlerindeki gülüş, yüreklerindeki inanç ve yaşamı dolduran sloganları idi. Bu sloganlarla Kobanê kurtuldu, insanlar topraklarına kavuştu ve artık çocuklar özgür bir ülkede yaşıyorlar.

Seferberlikle gelen herkes en fedai yanıyla katıldı bu direnişe. Düşman bu fedai ruh karşısında başaramadı ve Kobanê en açık deyimle Erdoğan’ın pençesine düşmedi. Sonrasında da ben de Kürdistan’da özgürlük umudu tüm parçalara yayılsın diye yönümü özgürlük dağlarına verdim."

'ERDOĞAN DİRENİŞİ KIRAMAYACAK'

Halen Rojava Devrimi'ne dönük saldırıların olduğunu, özellikle Erdoğan’ın bu saldırılarda faşist bir role sahip olduğunu belirten Doğan, tüm işgalci ve saldırgan güçlere seslenerek, "Kürtler artık eski yaşamı kabul etmez ve kanla canla kazandıkları o toprakları da bırakmaz ve siz de onların sloganlarını, direnişini kıramazsınız" dedi.

Rojava Devrimi'ni savunmanın tüm onurlu Kürtler için namus anlamına geldiğini de belirten Doğan, "Ya toprağımı alırsınız ya canımı' bile demiyor artık. Bu halk diyor ki, ben ruhumu bu topraklar bir daha işgale uğramasın diye feda ediyorum. Bu kadar kararlı bir direniş varken dün nasıl Kobanê'de yenildilerse bugün de Efrîn’de yenilecekler" diye ekledi.

Doğan, "Erdoğan ne yaparsa yapsın o anaların sloganları, gençlerin direnişi karşısında başarı sağlayamayacak. Fedai ruhlar onun tankları topları karşısında bile kazanacak " sözleriyle inancını ifade ederken, son sözlerinde tüm Kürt, Ortadoğu ve dünya halklarına seslendi: "Aynı Kobanê'de yaptığımız gibi bu kez de Efrîn'de direnelim, Efrîn'i yalnız bırakmayalım. Bu devrim ayakta kalsın diye direnen ve kanlarını feda eden gençlerin devamcısı olalım."

WELAT: KÜRDİSTAN DEVRİMİNİN BAŞLANGICI

Delil Welat ise Amudeli. O da Sara Doğan ile aynı süreçte devrimin savunma çalışmalarında yerini almış ve Kobanê'ye koridor açılması için Serekaniye'de başlatılan Ş. Rubar hamlesi başta olmak üzere birçok hamleye katılmış. Şimdi de "Ben aynı cephede savaştığım birçok Başurlu, Rojhilatlı ve Bakurlu arkadaşımdan öğrendiğim Kürdistan devrimciliği görevimi yerine getirmek için öz yönetim direnişleri başladığında yerimi almak için geldim" dediği özgürlük dağlarında .

Delil Welat ise, devrimi ve ardından gelişen süreci şu sözlerle anlatıyor:

"19 Temmuz günü bizim en coşkulu, en moralli, en mutlu olduğumuz gündü. Onca zulüm ve sömürünün ardından bu devrim aslında sadece Kürtler için değil; tüm Suriye halklarına umut olmayı başardı. Konfederalizm projesi ile Suriye'deki kargaşayı Kürtler kendi açılarından devrimle sonuçlandırdı. Başta çok sınırlı bir sayıyla oluşan YPG yapılanması ile gün geçtikçe büyüyerek, eklenerek bugün tüm Ortadoğu’ya umut olan devrimimizi koruduk. Halk da bu arada kendi sistemini örmeye başladı. Komünler, meclisleri kooperatifler... Halk heyecanını yaşadığı bu devrime karşı kendini sorumlu hissetti. Ben de baştan beri savunma gücü olan YPG içinde yerimi aldım. Çünkü başından beri bu devrim birçok dış gücün ve devletin hedefi oldu. Korumak en kutsal görevlerden biriydi. Hatta anneler, çocuklar herkes silahını alıp mahallesini korudu. Ve zamanla YPG, YPJ gelişti.

2013'te DAİŞ birden ortaya atıldı. TC’den açık çeki olan bu yapılanma Rojava ve Suriye'de birçok acının kaynağı oldu. Türkiye'de eğitilen, örgütlenen, beslenen, donatılan bu gücün çıkışı ile Kobanê’den Sırrin'e kadar her yer savaş alanına dönüştü. Bu süreç tüm dünya halklarından devrimcilerin yönünü de devrime çevirdi.

Bu süreçte Gre Spi’nin alınışı DAİŞ’in belini kırdı ve devrimin Arap halkıyla buluşmasını sağladı. YPG ve YPJ’nin özgürleştirdiği her yerde halk DAİŞ’e öfke kusuluyor, YPG ve YPJ’ye katılımlar artıyordu. QSD’nin kuruluşu da halkların bu devrim özleminin bir sonucu olan büyük bir adımdır. Belki de QSD bu devrimin demokratik ulus devrimi olduğunun en açık kanıtı oldu.

Şimdi Rojava'ya dönük tüm saldırıların temelinde, aslında alternatif bir sistem olan bu demokratik ulus devriminden korkulması var. Bu devrim en çok da Türk devletinin zoruna gitti. Bu nedenle ta devrimin başladığı 19 Temmuz’dan beri her türlü saldırıyı denedi. Şimdi de Efrîn’e saldırılar düzenliyor. Önceden küçük imalat güçlerle saldırıyordu. Şimdi açık kendisi saldırıyor. Ama Kobanê'de gördük; başarması mümkün değil. Çünkü artık kendini yöneten, kendi elleriyle yaşamını kuran ve devrimini koruyan bir halk var. Özellikle Erfîn öyle bir kanton ki, coğrafyası ve halkıyla kendini korumaya hazır bir gerçekliği var. Hatta Efrîn Kobanê'den elde ettiği deneyimle daha çok ve daha güçlü direnecek. Erdoğan da biliyor ki, bu devrim tüm Kürdistan devriminin başlangıcı. Bundan dolayı da bu kadar saldırıyor ama bu ateşi söndürmeye gücü yetmeyecek.’’

'KÜRT GENÇLER DİRENİŞİN OLDUĞU HER YERDE BULUNMALI'

Gerillaya katılış sürecini ise şöyle anlatıyor, Welat:

"Nice devrimci gençle aynı mevzilerde yer aldım ve şimdi çoğu şehit. Bazıları Bakurlu, bazıları Rojhilatlı, bazıları Başurlu idi. Sınırları yıkarak Kobanê’nin sesine ses olmaya geldiler. İnanıyorum ki, bu duruş Efrîn için de sergilenecek. Ben de o arkadaşlarımın heyecanlarından, duruşlarından, yurtseverliğinden etkilendim. Kendi kendime dedim ki; onların duruşunu esas almalıyım ve artık sadece Rojavalı değil, Kürdistanlı bir genç olarak Bakur’daki direnişte yerimi almalıyım. Bu nedenle gerillaya geldim, yönümü dağlara verdim.

Eminim ki Kürt gençleri nerede bir direniş var ise orada olacaklardır."