Cennet kokan Xakurkê

Xakurkê’nin cennet kokan toprağını içime çektiğimde, her karış toprakta binlerce kahramanın mücadelesini hissettim.

Güzellik diyerek başlamak istiyorum yazıma. Güzellik, insan özünün, sadeliğinin, temizliğinin ve doğallığının simgesidir. Bende güzelliğin her halini içimde derinden hissettiğim gerillaların yaşamı ile hissederek yazmak istiyorum yazımı.

Güzelliği en çok da bu topraklara adım atarak hissettim. Xakurkê alanının cennet kokan toprağını içime her çektiğimde bu duyguyu derinden hissettim. İnsanlığın özünün varlığını anımsadım. Her karış toprakta binlerce kahramanın mücadelesini hissettim.

Xakurkê alanı derin vadileri olan, her karış toprağında suları ve yeşilliği bol bir alan. Xakurkê alanın diğer bir adı da cennet ya da axa welatê min demek. Xakurkê alanına gelip de cenneti görmedim demek olmaz…

YOL BİZİ HALSİZLEŞTİRDİKÇE GERİLLA ÇEKDAR'IN ESPRİLERİ BİZİ AYAKTA TUTUYOR

Xakurkê’ye yolculuğumuza yağmurlu bir havada başladık. Her yağmur damlacıkları toprakla bütünleştiğinde ve her toprak kokusunu genzime çektiğimde hücrelerim bu mükemmellikten sarhoş olmuştu. Tabi böyle mükemmel bir havanın vermiş olduğu mayhoşlukla iki gerilla ile yolculuğumuzun anlamı daha da derinleşiyordu.

Bu iki gerilla sırtlarında cephanelerle saatlerce hiç yılmadan yürüdüler. Gerilla Çektar 2015 yılında PKK saflarına katılmış. Çektar güler yüzlü, espritüel, sarışın ve atik bir gerilla. Atik bir gerilla ama her defasında sırtındaki cephanelerin verdiği ağırlıktan mı ya da iyice yük yapamamaktan mıdır ha bire yükü bozulup duruyordu.

Her ne kadar utangaç yaklaşıp hissettirmek istemese de yükünün ha bire bozulmasına sinirlenmişti. Tabi sonunda dayanamadı ve mütevazılığını koruyamadı. Yükünü tekrar yapması ile ben de fırsattan istifade dinlenmiştim biraz. Yükünü düzelten Çekdar, hemen esprilerine başladı. Yolun uzunluğu bizi halsizleştirdikçe gerilla Çektar da sıcak esprileri ile bizi ayakta tutuyordu.

'LÊLİKAN VE BRADOST ALANI TÜRK ASKERLERİNE ZİNDAN OLACAK'

Gerilla Baran da Türkmen bir savaşçı. Kumral, pek konuşmayan, yardımsever bir gerilla. Bu iki gerilla da dikkatimi en çok çekende; "Lêlîkan ve Bradost alanının Türk askerlerine zindan olacak. Agiri ve Serdem arkadaşın intikamları gün be gün alınacak" sözleriydi.

Her bir gerilla komutan Agiri’yi dillerinde düşürmüyor. Komutan Agiri’nin yoldaşlık ilişkilerinden, heybetinden ve savaşçılığından bahsedip duruyorlardı. Yolculuk esnasında ha bire yere düşüp düşüp gülüyorduk. Tabi ilk olarak ben düştüm. Benim düşmemle gerilla Çektar sayı gelsin diye espri yapayım derken oda yere düştü. Bu düşme ile sayı Baran’la tamamlanacaktı. Baran gerilla da ısrarla düşmeyeceğini iddia etse de en kötü düşen de o oldu.

Böylelikle sayımız tamamlanmıştı. Böylelikle üç kişilik grubumuzdan kimse kopmamış ve hepimizde hırçın arazinin kaidesini bozmadan düşe kalka yürüdük. Yolculuğumuz yorucu ama keyifliydi. Daha önce geçmediğim ve tanımadığım her yeri sorup duruyordum.

'XAKURKÊ'NİN HER KARIŞI GÖZ BEBEKLERİMİ ŞAŞIRTIYORDU'

Vadilerden de bakmak başka bir heybetli gösteriyordu tepeleri. Şelalelerin bembeyaz ve heybetli akışı, Êvdil Kovî’nin heybetli duruşu ve eteklerini açıp kucakladığı Xakurkê’nin her karışı göz bebeklerimi şaşırtıyordu… Bu iki güzel gerilla ile yolumuzun sonuna geldik ve beni başka iki gerillaya teslim ettiler. Bu iki gerillanın bizi sıcak karşılamaları ile dikkat etmem gereken kuralları saymaları iç içeydi. Bu kurallar iyice kavratıldıktan sonra yola koyulduk.

Yağmur da bizimle eşlik edercesine yürüyorduk. Bu efsuni güzelliğe kapılıp bir an olsun dalmayı çok isterdim. Bu efsunluk bana bu mükemmel toprak kokusunu iyice içine çek emirleri veriyordu adeta. Oturup bir an bu mükemmelliği doyasıya tatmayı çok isterdim ama hiç fırsatımız yoktu.

Yağmur hıçkırıkları toprak ana ile bütünleşmek istercesine yerlerdeki otları iyice ıslatmıştı. Otlar ıslanınca yürümek daha da zorlaşıyormuş. Yol uzadıkça uzuyordu. Ayaklarımız beynimizden gelen emirleri dinleyemez olmuştu. Belki de benim ayaklarım dinlemiyordu.

LÊLİKAN TEPESİNİN VADİYE VERDİĞİ GÜZELLİKLERE DALIVERDİM

Yol boyunca gerillalar kimi yerlerde koşarak, kimi yerlerde eğilerek gidiyorduk. Bu an ile beraber Lêlîkan tepesinin vadiye verdiği güzellik ile dalıverdim bir an. Ne kadar da heybetli ve ne kadar da mükemmel. Evet bu iki gerilla da amma da atik. Onlara yetişmek için bazen koşuyordum. Bunu fark eden gerillalar benim için yorulsalar da yavaş adımlarla yürümeye başladılar.

Gerillaların her hali ilgimi çektiği gibi gizemli oluşları da bir başka ilgi odağım oluyordu. Gizemli her halleri sadeliklerine o kadar çok yansıyordu. Bu da onları bir başka güzel kılıyordu.

Evet yolculuğumuzun sonuna geldik. Geldiğimiz noktada birçok gerillanın sıcak karşılamaları ile tüm yorgunluğumuzu üzerimizden atmış gibi olduk. Başka güzel bir anda ve güzel insanlarla…