Av. Özen: Leyla Güven tümör ilaçlarını alamıyor!

Leyla Güven'in avukatı Şivan Cemil Özen, Güven'in beyninde tümör olduğuna dikkat çekerek, "Tümörün ilerlemesini engelleyen ilaçlarını alamıyor. Bu rahatsızlığı aktif olarak belirginleşti" uyarısında bulundu.

Rehin tutulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in, tecride karşı açlık grevi 35'inci gününde. Güven'in eyleminden sonra Kürdistan ve Türkiye'deki cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar da 'şimdilik' süresiz-dönüşümlü açlık grevlerine başladıklarını duyurmuşlardı. Yine HDP, DBP, DTK, TJA ve Barış Anneleri İnisiyatifi de dönüşümlü açlık grevlerine devam ediyor.  

Güven'in avukatları, geçtiğimiz günlerde sağlık durumunun giderek kötüleştiği ve cezaevi koşullarından kaynaklı eyleminin kritik evrede olduğu yönünde bir basın toplantısı yapmışlardı. ANF'ye konuşan Av. Şivan Cemil Özen, cezaevi idaresinin, Leyla Güven'e B vitamininin verilmesini engellediğini söyledi. 

'KRİTİK EVREYE GİRELİ 5 GÜN OLDU'

Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde bulunan Güven'in, eyleminin 30'uncu gününden sonra kritik evreye girdiğini belirten Av. Özen, Türkiye Tabipler Birliği'nin (TTB) konuyla ilgili yaptığı açıklamaya göre 14'üncü ve 30'uncu günlerin Güven'in eylemi açısından önem arz eden günler olduğunu kaydetti. Kritik evreye girilmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde tüm sağlık kuruluşlarına bir davette bulunacaklarını ifade eden Av. Özen, şöyle devam etti:

'VİTAMİN VERİLMEDİĞİ ZAMAN ÖLÜMLER OLMUŞTU'

"Çünkü bağımsız heyetler tarafından müvekkilimizin birinci dereceden sağlık kontrollerinin yapılmasını isteyeceğiz. Açlık grevinin onuncu gününden sonra kan tahlillerinin alınması lazım. Rutin kontroller yapılıyor, B vitamini de kompleks olarak veriliyor ama kemik ve kasların güçlü kalmasını sağlayan B1 vitamininin verilmesi engelleniyor. 1996 yılındaki açlık grevlerinde B vitamininin verilmemesinden dolayı 60'ıncı günlerde ölümler gerçekleşti. Açlık grevine başlayan birine ilk günlerden itibaren B vitaminin, özellikle de B1 vitamininin verilmesi gerekir. Ama şimdiye kadar girişimlerimize rağmen müvekkilimize halen B1 verilmemektedir."

'B1'İN VERİLMESİNDE HUKUKİ ENGEL YOK'

B1 vitamininin verilmemesinin, yakın zamana kadar Türkiye'de ruhsatının ve satış izninin olmamasından kaynaklı olduğunu vurgulayan Av. Özen, "Ama kısa bir süre önce kanun ve yönetmelikte değişiklik yapılarak bir şahsın artık yurt dışından ilaç getirmesinin şartları düzenlendi. Cumhurbaşkanı'nın onay vermesiyle ilaçlar getirilebilecek. Netice itibarıyla Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin yetkilileriyle görüşerek durumu izah ettik. Bir an evvel, zaman kaybedilmeksizin müvekkilimizin B1 ihtiyacının karşılanmasını talep ettik. Ama şimdiye kadar ilaç verilmesine dair tarafımıza iletilmiş bir bilgi yok maalesef. Tabii önümüzdeki günlerde tekrardan girişimlerimiz olacak. İlgili kurumlardan Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın, Türkiye Tabipler Birliği'nin ve Uluslararası Af Örgütü gibi gözlemci heyetlerden birinci derecede bu açlık grevlerinde hak ihlallerinin yaşanmaması için gerekli tetkiklerini yapmalarını sağlayacak ortamın yaratılmasını talep edeceğiz" diye konuştu. 

'TÜMÖR İÇİN İLAÇLARINI ALAMIYOR'

Güven'in daha önceki tutukluluk dönemlerinde beyninde oluşan tümörden dolayı halen rahatsızlık yaşadığını aktaran Av. Özen, şöyle konuştu: "Bu tümörün sonuçta ilaçlarla ilerlemesi engelleniyor. Sayın Güven, açlık grevine girdikten sonra bu ilaçları da alamıyor. Dolayısıyla bu rahatsızlığı aktif olarak daha da belirginleşti. Bunun etkilerini çok derin bir şekilde görebiliyoruz. 30'uncu günden sonra müvekkilimiz aşırı kilo kaybı yaşamaya başladı. Bu kilo kaybı zamanla daha da artacaktır. Kendisinde şu anda yorgunluk baş göstermiş. Ayrıca 40'ıncı günlerde kendisinde baş ağrısı ve sese aşırı duyarlılık gibi belirecek olan etkiler, 30'uncu günde belirmeye başladı. Bu erken görülmeye başlayan etkilerin nedeni de maalesef B1 vitamininin verilmemesinden kaynaklanıyor."

'KİŞİLERE FARKLI REJİM UYGULANAMAZ'

Av. Özen, Güven'in avukatları olarak tüm kamu kurum ve kuruluşlarına seslendiklerini söyleyerek, "Müvekkilimizin talebi, demokratik toplum düzeninin bir talebidir. Bu düzende hukuk herkese adil ve eşit bir şekilde uygulanması gerekir. Sayın Abdullah Öcalan'ın uzun süreden beridir avukatları, vasisi ve ailesiyle görüştürülmemesi, müvekkilimiz Sayın Güven'in de tanımladığı gibi 'Ağır bir tecrittir ve söz konusu bu tecridin hukuki dayanağı yoktur'. Ceza İnfaz Rejimleri herkese eşit uygulanır ve adil olmak zorundadır. Ama maalesef İmralı'da uygulanan infaz rejimi, Ceza İnfaz Rejiminin kendi ilkelerine bile aykırıdır. Uzun süredir kimseyle görüştürülmemesi kesinlikle hukuka uygun değildir. Kişilere farklı rejimler uygulamak, hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmaz" dedi.

CEZAEVİNDEKİ GÜNLÜK YAŞAMI

Güven'in cezaevindeki günlük yaşamı ve genel ortamı hakkında da bilgiler veren Av. Özen, şunları iletti: "Sayın Güven'in yanındaki arkadaşlarından iki, diğer koğuştan ise bir kadın arkadaşı açlık grevindeler. Yine birçok cezaevinde açlık grevinde olanlar var. Zaten kendisi artık çok okuyamıyor. Yanındaki arkadaşları özel olarak bakımıyla ilgileniyorlar. Kitap ve gelen mektuplar da yine arkadaşları tarafından okunuyor kendisine. Gün geçtikçe gözleri daha çok kötüye gidiyor. Ayrıca kendisiyle görüştüğümüzde B1 vitamininin alınması durumunu cezaevi idaresi ile defaatle görüştüklerini söyledi. Onun dışında kendisinin herhangi bir baskıyla karşılaşıp karşılaşmadığı bize hiç söylemedi. Ama sonuçta Sayın Güven bir vekildir. Milletin iradesini temsil ediyor. Nitekim bu iradenin esas alınması gerekiyor."

DOSYA AİHM'E GİDECEK

Cezaevindeyken seçilen iki vekilden biri olan Leyla Güven'in halen tahliye olmamasının hukuken uygun olmadığının altını çizen Av. Şivan Cemil Özen, konuşmasını şöyle tamamladı: "Sayın Enis Berberoğlu hüküm giymesine rağmen tahliye olurken, Sayın Güven halen tahliye olmuş değil. Şu anda tek milletvekili olarak tutukludur kendisi. Milletvekili seçildikten sonra hâlâ tutuklu bulunan Sayın Güven'in bu durumunu Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşımış bulunmaktayız. AYM'den gelecek olan olası olumsuz bir karar karşılığında dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götüreceğiz."