Şopên Rojê yolculuğu...

Özgürlük gerillası Cihan Eren, 1997 yılında Şam’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile anılarını, hissettiklerini dile getirdi.

Yolculuklarla beraber yeni yüzler ve unutulmayan yaşanmışlıklara tanık oluyor insan. Bizler de bu yolculukta yeni yüzler ve güzel anılarla karşılaşıyoruz. Özgürlük gerillası Cihan Eren, 1997 yılında Şam’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile anılarını, hissettiklerini dile getirdi.

İLK KARŞILAŞMA

Eren, Öcalan ile ilk karşılaşmasını şöyle anlattı:

"26 Mayıs 1997 tarihinde Şam’a, Önderlik sahasına geçtik. O ortama ilk girdiğimde aslında yaşamımın tamamen değişeceğini hissediyordum. Hepimiz sırada durmuş, Önderliği bekliyorduk. Büyük bir heyecan ile gözümüz kapıda, ne zaman gelecek diye bekliyorduk. Önümde üç arkadaş vardı. Önümdeki arkadaşı daha önceden tanıyordum. Genelde utangaç, kendini geriye çeken bir arkadaştı. İçeri girer girmez Önderlik o arkadaşın elini tutup hiç tanımamasına rağmen ilk söylediği şu oldu; ‘ah bizim Kürt gençlerimiz, devlet sizleri ne hale getirmiş.' Yani hiç arkadaşı tanımıyordu ve saniyeleri içinde görüp bunları söyledi. Oldukça şaşırtıcıydı.

Eğitim sürecinde çok zorlu şartlar altında Karadeniz’den tutalım Avusturya ya kadar arkadaşlar Şam’a geliyor, eğitim görüyorlardı. O yüzden Önderlik şunu hep belirtiyordu; ‘Suriye devleti başta olmak üzere birçok kesim şu sandalyelerimizin bile burada oluşunu hazmetmiyor ve eğitime engel oluşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. O yüzden bu fırsatı, eğitim sürecini iyi değerlendirin.’ O yüzden de hep hatırladığımda o eğitim süreçleri bana güç veriyor."

'GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ DE ŞAŞIRTIYORDU'

Eren; şöyle devam ediyor:

"Önderlikle beraber aynı odada oturuyorduk. Bir elinde eski radyolardan, haberleri dinliyordu. Bir yandan televizyonda Türk haberlerini takip ederken diğer yandan da bize tek tek soru soruyordu. O zaman Önderlik hepsini bir arada nasıl da takip ediyor diye kendime soruyordum. Çünkü ilk defa bu özellikleri bir insanda görüyordum ve bunlar beni düşündürüyordu.

O süreçte Zap operasyonu vardı. Türk askerleri ağır bir yenilgi ile geri çekilmişti. Televizyondan da Türk ordusu adına konuşuluyordu. O konuşurken Önderlik bana dönüp; ‘heval bu ne demek istiyor’ diye sorunca biraz kaygı da yaşadım. Sonra Önderliğe; 'Başkanım söylediğine göre operasyonda sonuç aldıklarını ve geri döndüklerini belirtiyor' dedim. Önderlik sadece 'olabilir' dedi. Bunu söyleyince aslında rahatladım. Çünkü farklı şeyler söyleyeceğini tahmin ediyordum.

Dışarıdan duyduklarım, düşmanın Önderlik hakkında söylediklerini bir yandan düşünüp kıyasladığımda Önderliği daha da tanımak istiyordum. Tanıdıkça da ne kadar yalan yanlış haberler yansıtıldığını daha iyi anlıyordum."