Şeyh Sait ve arkadaşları Kürt’ün onurudur

Nasıl ki Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın mezar yerleri bilinmiyorsa, bugün de mezarlıklar yıkılıyor, birçok gerillanın mezar yeri bilinmiyor. Kürtlüğü ve Kürtlüğün onurunu hatırlatacak hiçbir şey bırakılmak istenmiyor. İşte soykırımcılık budur.

Kürtlerin kapanmayan bir yarası da Şeyh Sait ve arkadaşlarının Dağkapı’da idamlarıdır. Bu idamları ne Amed ne de Kürdistan halkı unutmuştur. Bu idamlar Kürt halkını korkutup sindirmek ve bunun üzerinden Kürt soykırımını sağlamak için yapılmıştır. Sadece o dönemdeki Kürtlere yönelik saldırı değildi; soykırım tamamlanana kadar Amed ve tüm Kürt halkına yönelik bir saldırı olarak görülmelidir.

93 yıl önceki Kürt halkına yönelik saldırı neyi amaçlıyorsa bugünkü saldırılar da aynı amaca yöneliktir. Çünkü zihniyet değişmemiştir. Bu amaç da Kürtleri soykırıma uğratmaktır. Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmektir. Bunu görmeyen Kürt ya üzerinde yürütülen politikanın farkında değildir, ya da subjektif ya da objektif kendi gerçekliğine ihanet etmektedir.

93 yıl önce Şeyh Sait ve arkadaşlarının idam edilmesi ne ise Sur’un yerle bir edilmesi de benzerdir. Direnişçilere ulaşmak için, direnişçileri savunma mevzilerinden mahrum etmek için Sur içinin tüm tarihi evlerinin tanklarla bir bir yıkılması ile Şeyh Sait ve 49 arkadaşının Dağkapı’da idam edilmeleri arasında zihniyet olarak hiçbir fark yoktur. Kürt düşmanlığı ile Kürt iradesini kırma hedeflenmiştir. Ancak ne 1925 yılında ne de 2016 yılında bu amaçlarına ulaşamamışlardır. Kürt’ün iradesini kıramamışlardır. Ataları da, torunları da soykırımcı sömürgecilik karşısında onurlu duruşlarından taviz vermemişlerdir.

Şeyh Sait ve arkadaşları 1925’te Türkiye Cumhuriyeti’nin benimsediği ve uygulamaya geçirdiği soykırım politikalarına karşı tüm Kürtler adına itirazlarını ortaya koymuşlardır. Bu itiraz ve direniş sadece o dönemdeki kuşaklar adına değil; daha sonraki tüm kuşaklar adına ortaya konulmuştur. 1925 direnişi aynı zamanda 2000’li yıllardaki kuşakların onuru için gösterilmiştir. Bu açıdan tüm Kürtler bu itirazı, direnişi ve onurlu duruşu minnetle anmalıdır.

1925 itirazı olmasaydı soykırımcı sömürgecilik engelsiz ve pervasız soykırım politikalarını uygulayacak ve Kürt soykırımı kısa sürede tamamlanacaktı. Bu açıdan Şeyh Sait ve arkadaşlarının, İhsan Nuri’nin ve Pir Seyit Rıza’nın itirazı ve direnişleri soykırımın tamamlanmasını önleyen, soykırımcılığa engel çıkaran direnişler olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Kürdistan’ın sahibi halkların var olduğunu, bu topraklara sahipsizmiş gibi el konulamayacağını göstermişlerdir. Daha sonraki kuşaklar da atalarının bu sahiplenişiyle ülkelerine ve kimliklerine sahiplenme mücadelesi içine girmişlerdir.

Kürdistan dağlarında gerilla 35 yıldan fazladır Şeyh Sait’in, İhsan Nuri’nin ve Pir Seyit Rıza’nın özlemlerini gerçekleştirmek için mücadele etmektedir. On binlerce gerilla Özgür Kürdistan ve Demokratik Türkiye’yi gerçekleştirmek için şehit düşmüştür. Yine 2015-2016 kışında özyönetim direnişçileri de Demokratik Özerklik temelinde Özgür Kürdistan ve Demokratik Türkiye’yi yaratmak için direnmişlerdir. Bu açıdan Şeyh Sait ve arkadaşlarının özlemleri, özgürlük mücadeleleri, onur ve namus bayrağı yere düşürülmemiştir. Kürdistan’da özgür yaşam kazanılmadan ne toplumsal onur ne de toplumsal namus korunamaz.

Kuşkusuz bugün Özgür Kürdistan’la Türkiye’nin demokratikleşmesi iç içe geçmiştir. 95 yıllık pratik Türkiye’nin demokratikleşmesiyle Kürdistan’ın özgürleşmesinin iç içe geçtiğini kanıtlamıştır. Bu açıdan Şeyh Sait’in torunları şimdi toplumcu demokrasi ile Kürt halkının özgürlük mücadelesini birlikte yürütmektedirler. Bu açıdan özgür yaşam bugünden örülmektedir. 1925 Özgür Kürdistan özlemine demokrasi ve özgürlük derinliği kazandırılmıştır. Böylece 1925’te Özgür Kürdistan için yaşamlarını feda etmeleri daha anlamlı kılınmıştır.

Şeyh Sait ve arkadaşları döneminde devlet zihniyeti ile bugünkü zihniyet her bakımdan benzerdir. Sadece dünya koşullarına göre soykırımcı sömürgecilik bazı göz boyama adımları atmıştır. Ancak nasıl ki Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın mezar yerleri bilinmiyorsa, bugün de mezarlıklar yıkılıyor, birçok gerillanın mezar yeri bilinmiyor. Kürtlüğü ve Kürtlüğün onurunu hatırlatacak hiçbir şey bırakılmak istenmiyor. İşte soykırımcılık budur. Kürt’ün kökü her bakımdan kazınmak isteniyor; bu nedenle 93 yıl önce idam edilmiş bir Kürt önderinin cesedinden korkuyorlar. Şu açıktır ki, bu cesetten ve cesetlerden korkanlar kaybetmeye mahkûmdur. Bu açıdan Şeyh Saitlerin ruhu ve özlemleri Kürt özgürlük mücadelesi şahsında kazanacak, cellatlar ve soykırımcı sömürgecilik kaybedecektir.

Kaynak: Yeni Özgür Politika