İnsansı türlerinin ayrışması Avrupa’da mı başladı?

Almanya’nın Tübingen Üniversitesi’nden Madelaine Böhme ile ekibi tarafından Yunanistan ile Bulgaristan’da bulunan fosiller, insansılar (hominidae) ile şempanzeler arasındaki ayrışma sürecinin Afrika’da başladığı tezini sorgulatır nitelikte.

Almanya’nın Tübingen Üniversitesi’nden Madelaine Böhme ile ekibi tarafından Yunanistan ile Bulgaristan’da bulunan fosiller, insansılar (hominidae) ile şempanzeler arasındaki ayrışma sürecinin Afrika’da başladığı tezini sorgulatır nitelikte.

Plos One bilimsel dergisinde yayınlanan makalede, Graecopithecus freybergi türüne dahil edilen bu insansı türlerinin bugüne kadar hiç bilinmeyen bir insansı türe ait olduğu savunuluyor. El Graeco adı verilen insansı fosillerinin mevcut teorilere tam zıt bulgular içermesinin bilim dünyasında ciddi tartışmaların önünü açacağı savunuluyor.

İNSAN VE ATALARIYLA BENZER ÖZELLİĞİ DİŞ KÖKLERİ

Bulunan bu türleri insanlar ile insanların ataları sayılan türleriyle benzer kılan en önemli özellikleri ise, diş köklerinin birbirine kaynaşmış olması. Maymunlarda ise bu kökler tekli halde oluşmuştu.

Araştırmada yer alan bilim insanlarına göre, bu sonuçlar oldukça ilginç. Bugüne kadar bilinen tüm insansı türleri Sahra altı Afrikası’nda bulunurken, ilk kez dünyanın başka bir bölgesinden bu denli eski bir türe rastlanıyor.

BİLİNEN HOMO TÜRLERİNİN ÇOĞU AFRİKA’DANDI

Günümüz insanı Homo sapiens ile on binlerce yıl önce Avrupa’da yok olduğu sanılan Homo neanderthal’in dışında bilinen eski türlerin çoğu insanın doğrudan ataları olmamakla birlikte, bugüne kadarki gelişim çizgisinin yan hatları olarak görülüyordu.

Etiyopya’da iskeletleri bulunan Ardipithecus ramidus türü insansı türü günümüzden 4,4 milyon yıl önce yaşarken, bugüne kadar bilinenden daha fazla maymunlardan uzak bir tür olduğu anlaşılmıştı.

Yine Etiyopya’da 1974’de iskelet parçaları bulunan ve Lucy adı verilen Australopithecus afarensis türü ise, insansı (hominidae) türlerinin birçoğunun ortak atası olarak kabul ediliyordu.

Günümüzden 2,1 milyon ile 1,8 milyon yıl öncesinde yaşayan Homo rudolfensis ise, maymunlara yakın olan insansı türü Australopithecus afarensis’e oranla daa büyük ibr beyne sahipti. Homo rudolfensis‘in yaşadığı dönemde el aletlerini kullanmaya başladığı ve modern insanın doğrudan atalarından olduğu tahmin ediliyor. 

Homo rudolfensis ile Homo erectus’le aynı dönemlerde, yani 2,1 ile 1,5 milyon yıl öncesinde yaşadığı tahmin edilen Homo habilis’e ait kemikler de Doğu Afrika’da bulunmuştu.

BİLİNEN TÜRLERDEN ÇOK DAHA ESKİ TARİHLERDE YAŞADI

Bugüne kadar Afrika’da yaşayan Sahelantropus adlı insansıların öncesinde yaşadığı tahmin edilen ve Balkanlar’da bulunan Graecopithecus freybergi türüne ait fosiller ise çok daha eskiye dayanıyor. Bulunan bir alt çenenin 7 milyon 175 bin, bir dişin ise yaklaşık 7 milyon 240 bin yıl önceye ait olduğu tahmin ediliyor.

Bu ise, günümüz insanlarının öncülleri olan insansılar (hominidae) türleriyle şempanzelerin birbirlerinden ayrışma sürecinin Afrika’da değil, Doğu Akdeniz’de başladığına işaret ediyor.

EAST SIDE İLE NORTH SIDE TEORİLERİ ÇATIŞACAK

Yunanistan ve Bulgaristan’daki araştırmaları yöneten paleontolog Madelaine Böhme’ye göre, günümüze kadar ‘East Side Story’ olarak bilinen ve insanların atalarının Doğu Afrika’dan geldiğine ilişkin teori tümüyle tartışmalı geldi. Bunun yerine Avrupa’nın ayrışmanın başladığı yer olarak iddia edildiği ‘North Side Story’ teorisinin gündeme geleceğini savunan Böhme, bunun bilim dünyasında birçok tartışmayı beraberinde getireceğini vurguladı.

İNSANLIĞIN KÖKLERİ AFRİKA’DA DEĞİL ORTADOĞU’DA ARANACAK

El Graeco adını verdikleri bu türün beslenme alışkanlıklarına dair araştırmaların yoğunlaşacağını belirten Böhme, insanlığın kökenine dair antropolojik ve paleontolojik araştırmaların coğrafyasının değişeceğini dile getirdi. Buna göre İran, Irak ve hatta Lübnan’ın da aralarında olduğu alanlar yeni araştırmaların merkezinde olacak.

Leipzig’deki Max-Planck Enstitüsü direktörlerinden Jean-Jacques Hublin’e göre, bugüne kadar insansıların ve maymunsu türlerinin ayrışmalarına ilişkin dokümantasyonlar yanlış yapılmış durumda.

İKLİMSEL DEĞİŞİKLİKLER ROL OYNAMIŞ OLABİLİR

Tübingen Üniversitesi uzmanlarının yaptıkları araştırmada dikkat çeken bir diğer nokta ise, insan türünün gelişiminde iklimsel değişiklikler de önemli rol oynamış olabilir. Bulunan örneklerin üzerinde Sahara’ya özgü kırmızımsı tozların bulunmuş olması dikkat çekti.

Bunun ise, Sahara Çölü’ndeki kırmızı ve tuzlu tozların günümüzden 7,2 milyon yıl öncesinde rüzgarlarla Akdeniz’e kadar sürüklendiğini gösterdiği savunuluyor.

AFRİKA’YA ÖZGÜ HAYVANLAR DA AVRUPA’DA İDİ

Araştırmada yer alan Bulgar uzmanlara göre de, o dönemlerdeki iklimsel değişiklikler Avrupa kıtasında da savanalar oluşmuştu. Kazılar esnasında bulunan ve zürafa, gazel veya antilopların atalarına ait fosillerin de bulunması buna kanıt olarak gösteriliyor.

Yine Bulgaristan’da kazılarda milyonlarca yıl önce Balkanlar’da savanlarda yaşanan yangınların izlerine rastlanması da bu teoriyi güçlendiren bulgular olarak kabul ediliyor. Bulgaristan Bilimler Akademisi’nden Nikolay Spassov, bu bulguların önemli kanıtlar olduğuna dikkat çekiyor.

GÜNÜMÜZ ŞEMPANZESİYLE AYNI AĞIRLIKTA

El Graeco türü insansıların o dönemde günümüz insanı gibi dik biçimde yürüyüp yürüyemedikleri veya görünümlerinin nasıl olduğuna dair herhangi bir kanıta ise ulaşılamadı. Ancak bu türün ortalama 40 kilogram ağırlığında olduğu ve bu yönüyle günümüzdeki bir dişi şempanze ağırlığında olduğu tahmin ediliyor.