305 STÖ: Tüm kesimler demokrasi için devreye girmeli

Amed'de bir araya gelen olan 305 sivil toplum örgütü, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın mesajına dikkat çekerek, "Tarihi bir fırsat ile karşı karşıyayız" dedi.

 Bölge Emek ve Demokrasi Platformu bileşeni olan 305 sivil toplum örgütü temsilcisi, güncel gelişmeleri değerlendirmek üzere Amed'de toplandı. Yenişehir ilçesinde bulunan Sümer Park Resepsiyon Salonu'nda bir araya gelen STÖ’ler, ardından basın açıklamasında bulundu.
"Onurlu bir yaşam için barış" pankartı asılan salona sivil toplum örgütü adına hazırlanan ortak metni, Platformun Dönem Sözcüsü Doğan Hatun okudu.

'DEMOKRASİ İLE KAZANILIR'

Türkiye’nin inkâr, imha ve asimilasyon politikalarından kaynaklı Kürt sorunu başta olmak üzere temel sorunlarını çözmekten uzaklaştığı ve giderek otoriterleştiği bir süreci yaşadığını söyleyen Doğan Hatun, karşı karşıya olunanın büyük bir insanlık krizi olduğunu ifade etti.
Bu krizin hem Türkiye özelinde hem de dünya genelinde tezahürünün ise, şiddetin her türünün sistematikleşmesi, yaygınlaşması ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatılması olduğunu ifade eden Hatun, “Neoliberal politikalarla kapitalist modernitenin dayatıldığı günümüz dünyasında Türkiye, Bölge’de ve Ortadoğu’da sistemlerinin devamlılığını hesaplamakta ve derinleştirilmektedir. Yine kapitalist sistemden beslenen tekçi zihniyetlerin, her türlü hak gaspına ve baskıya karşı; adalet, eşitlik, demokrasi ve özgürlük için mücadele edilmesi ve bunun ısrarcısı olunması gerektiğinin bilincindeyiz. Bu gibi durumlarda zulüm ve baskı karşısında demokrasi mücadelesinin sürdürülmesi tüm kurum ve yapıların temel sorumluluklarından biridir. Ancak demokrasi ile Ortadoğu ve Türkiye halkları kazanabilir" dedi.
Halkların onurlu bir yaşamı hak ettiğini ve bunun da demokratikleşme, özgürlüğün, hakkın ve hukukun gasp edilmediği yöntemlerle geliştirilebileceğine inandıklarını dile getiren Hatun, şöyle devam etti: "Aksi taktirde payımıza düşen savaş, kriz ve kaosun derinleşerek devam edeceğini görmekteyiz. İyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bu anlamda demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana olan tüm kesimlerin, aydınların, yazarların, sivil toplum kuruluşlarının, kadınların, gençlerin ve rusipî’lerin birlikte irade göstereceği, güçlü ve kararlı bir mücadeleyi yükselterek aşacağı inancındayız.” 

‘TEKÇİLİKLE KAOSUN BİTMEYECEĞİ GÖRÜLDÜ'

Açıklamada, sivil toplum örgütleri olarak yıllardır yürütmüş oldukları barış ve demokrasi mücadelesinde ciddi bedeller ödenildiği de ifade edildi.
“Ancak verdiğimiz bedeller barış mücadelesinde bizleri ısrarcı bir noktaya getirmiştir. Bu bağlamda barış gibi kutsal bir talebin mücadelemizin gerekçesi olduğunu ifade etmek istiyoruz” diyen Hatun, şunları da kaydetti:
“Bu minvalde Türkiye’nin mevcut kaos durumunun tekçi politikalar ile aşılamayacağı görülmektedir. İnkâr, imha ve savaşla hiçbir sorunun çözülemeyeceği, aksine daha da derinleşeceği bilinmektedir. DTK Eş Başkanı Sayın Leyla Güven öncülüğünde başlayan cezaevlerinde ve dünyanın dört bir yanına yayılan açlık grevi eylemleri ve bu eylemlerin sonlandırılması için öncülük eden başta beyaz tülbentli analarımız ve emek demokrasi mücadelesi veren demokrasi güçlerinin yürütmüş olduğu mücadele sonucunda, Türkiye barışına bir adım daha yaklaştığımızı ifade etmek istiyoruz."

'ÖCALAN ÇÖZÜMÜ İŞARET ETTİ'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, 2013 Newroz Bildirgesi ile 2019 tarihli deklarasyonuna dikkat çeken Hatun, şunları ifade etti:
“Öcalan, gerek Newroz Bildirgesi gerekse de 6 Mayıs tarihli deklarasyonda krizden çıkışın şiddet araçları ile değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle gerçekleşebileceğini ifade etmiştir. Demokratik barışçıl çözüm için tarihi bir fırsat ile karşı karşıyayız. Ancak, son dönemlerde yurt içinde ve sınır ötesinde devam eden askeri ve siyasi operasyonlar barış umutlarımıza gölge düşürmektedir. Bu politikalardan bir an önce vazgeçilmeli, insan haklarına saygı, bir arada yaşama iradesine saygının gereği olarak herkesin kolektif haklarının kullanabildiği demokratik yapı inşa edilmelidir. Sonuç alınmadığı bilinen yöntemlerden vazgeçilerek, Kürt sorununun muhatapları ile demokratik barışçıl yollardan çözümü için ortaya çıkan fırsatlar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu kapsamda, demokratik eylemlerimizin tümünü toplumsal uzlaşı ve Türkiye’nin demokratikleşmesi amacı ile gerçekleştireceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Demokratik taleplerin tüm halkların talebi haline geldiğini son seçimler bir daha göstermiştir. Bu seçimlerde açığa çıkan toplumsal taleplerin demokratikleşme ile karşılanabileceğinin somut ifadesidir."

ÇAĞRI

Hatun, bu doğrultuda tüm kesimlere demokratikleşme taleplerini yükseltme ve ortak mücadele etme çağrısında bulundu.
Açıklama, şu ifadelerle son buldu:
“Bizler aşağıda imzası bulunan demokratik kitle, emek ve meslek örgütleri olarak; Bölge ve Türkiye’deki tüm halklar, inanç grupları, kadınlar, gençler, STK’ler, demokratik kurum ve kuruluşlar olarak, tüm toplumsal kesimleri demokrasi değerleri etrafında buluşmaya ve mevcut iktidarı otoriter baskıcı politikalarına karşı demokratikleşme taleplerini yükseltmeye, birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Kürt sorunun, barışçıl demokratik yollardan çözülmesi, onurlu ve kalıcı barışın sağlanması için tüm toplumsal kesimleri sorumluluk alamaya çağırıyoruz.”