119 yılın birikimiyle yazıyorlar

Kürt basını 119 yıllık birikimiyle, egemenlerin susturmak istediği halkların sesini, rengini canlı tutuyor.

AKP eliyle mühürlenen TV ve radyoların kıt kanaat oluşturduğu 1 Haber Var Platformu da Kürt basınının mirasını taşıyor. Mısır Kahire'de Bedirxan Bey'in oğullarından Mikdad Midhat Bedirxan tarafından Kürdistan gazetesinin çıkarıldığı 22 Nisan 1898 tarihi, Kürt Gazeteciler Günü kabul ediliyor. Kürdistan gazetesinin ardılı Kürt gazeteciler, bugün de baskıya ve infazlara karşı yayın yapmaya devam ediyor. Kürdistan gazetesinin yayın hayatına başlamasından 1990’lı yıllara kadar önemli bir noktaya ulaşan Kürt basını, uzun yıllar boyunca “faili meçhul” cinayetler ve katliamlara maruz kaldı. Önemli çalışmalara imza atan Kürt gazeteciler, 2015 yılına gelindiğinde onlarca kurum ile birlikte yayın yapmaya başladı. Ülkede ve bölgede yaşanan gelişmelerin gerçekliğini kamuoyuna yansıtan Kürt basını, iktidarların hedefi haline geldi.

Her dönem ağır saldırılara maruz kalan Kürt basını 2016 yılında ilan edilen OHAL ile birlikte Kürt halkı ve muhaliflerin sesi olan, özellikle Kürtçe yayın yapan ajans, radyo, televizyon, gazete ve dergiler KHK ile kapatıldı. Tüm baskı ve engellemelere rağmen Kürt gazeteciler, Kürt halkının ve muhalif kesimlerin sesi olmayı sürdürüyor. Kürtçe ve Türkçe yayın yapan Van TV, Azadi TV, Jiyan TV ve Gün TV ile 8 radyonun kapatılması sonrası oluşturulan 1 Haber Var Platformu, internet üzerinden yayına devam ediyor. Sürgüne politikasına karşı Amed merkezli yayın yapan platform, gün içerisinde haber bülteni ve anlık olayları takip ederek halka seslerini duyuruyor.

KÜRT GAZETECİLİĞİ SÜRGÜNE MAHKUM EDİLİYOR

Platformun editörlerinden Serdar Altan, Kürt gazeteciliğin ilk nüvelerinin sürgüne rağmen devam ettiğini söyleyerek, 119 yıllık bir birikimden beslendiklerini dile getirdi. Kürt gazeteciliğinin sürgüne mahkum edilmek istendiğini vurgulayan Altan, “Türkiye’de ve Kürdistan’da Kürt gazetecilere dönük çok ciddi baskılar söz konusu. Baskıların yarattığı koşullarda gazetecilik yapılamayacak hale geldi. Darbe girişimi sonrası tümden Kürt basını ve medyası yok edilmeye çalışıldı. Toplu bir şekilde tüm basın kurumları kapatıldı. Kapatmaların ardından Kürt gazetecilere ‘size burada iş yaptırmayız gidin sürgünde çalışın’ demeye çalışıldı. Ama buna karşı bir direniş de var. Kürt gazeteciler bu işe AKP ile girmediler AKP dedi diye de çıkmazlar” vurgusu yaptı.

KÜRT GAZETECİLER AZİMLE İŞLERİNE SARILDI

Kürt gazetecilerin çok zorlu süreçlerden geçtiğini hatırlatan Altan, 90’lı yılları da Türkiye’de demokrasi adına hiçbir şeyin olmadığı süreçte bile gazeteciliğin yürütüldüğünün altını çizdi. Zor bir dönemden geçildiğinin altını çizen Altan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt gazetecileri azimle kararlılıkla işlerine sarıldıkları bir dönemden geçiyor. Bu açıdan hala cezaevlerinde çok sayıda gazeteci var. Kapatmalar sadece televizyon ve radyolarla sınırlı kalmıyor. İnternet üzerinde yayın yapan siteler bile engellenerek kapatılıyor. 90’lı yıllarda büyük bir özveri gösteren gazete çalışanları, abonelerine ulaştırmayı başarıyorlardı. Bu dönemi de o döneme benzetmekte yarar var. Televizyonlarımız, ajanslarımız, radyolarımız ve gazetelerimiz kapatıldı ama bizim gibi gazeteciler kapıdan kovulup bacadan girmeyi başarıyorlar. Günümüz OHAL şartlarında belki de hiçbir dönem yaşanmamış zorluklar var. Gazeteciler tutuklanıyor, çalışma koşulları kısıtlanıyor, sosyal medya hesapları yüzünden bile davalar açılıyor. Her türlü engel konulabiliyor. Tüm bu zor şartlarda bu meslek icra edilmeye çalışılıyor. Bu koşullar altında çalışan tüm arkadaşlarımızı tebrik etmek gerekiyor. Bu dönemde Kürdistan’da gazetecilik yapmak ateşten gömlek giymek gibi bir şey. Bunu başaran bir avuç da olsa gazeteciler var.”

Soluksuz bırakılmaya ve sürgüne göndermeye karşı 1 Haber Var Platformu’nu kurdukları söyleyen Altan, haberin kaynağından haberi yapmaya devam edeceklerini, kapatılan televizyonlar şahsında halkın da cezalandırıldığını, halkın haber alma hakkının engellenmesini kabul etmedikleri için internet üzerinden yayın yapmaya devam ettiklerini dile getirdi.

KÜRT GAZETECİLERE DÖNÜK BASKILAR DEĞİŞMİYOR

Platformun muhabirlerinden Fuat Yaşar ise Kürt gazeteciler olarak halka gerçekleri anlatmaya devam ettiklerini dile getirdi. Baskılara rağmen Kürt gazetecilerin geri adım atmadığını belirten Yaşar, "Nasıl ki siyasette onların Kürdü olmayınca sana siyaset yapma şansı tanınmıyorsa Kürt gazetecilere de ‘benim gazetecim değilsen gazetecilik yapamazsın’ diyorlar. Ama Kürtler egemenlerin istediği o çizgeye gelmedi. Olanı olduğu gibi halka anlatmaya devam ediyor. Baskı, tutuklama ve kapatmalara rağmen geri adım atmayarak doğruları yazmayı sürdürüyor” dedi.

YAYINLAR KARARTILSA DA GÖRÜNTÜ ÇEKMEYE DEVAM EDİYORUZ

Kapatılan televizyonların alternatifi olarak 1 Haber Var Platformu’nu kurulduğunu belirten Yaşar, “KHK ile kapatılan Kürtçe ve Türkçe yayın yapan televizyon ve radyoların ortak bir şekilde kurduğu platform çalışmalarını sürdürüyor. Kapatılan televizyonlar Kürt halkının yoğunlukta izlediği televizyonlardı. Kapatarak Kürt halkının iki gözünü kör etmeye çalıştılar. Hiçbir şeyi görmemesini istediler. 1 Haber Var Platformu tam da bunun için kuruldu. Alternatif yollarla haber yapmaya devam ediyoruz. Ekranlarımızın yayını karartılsa da çektiğimiz görüntüleri göstermeye çalışıyoruz. İki gözü kör edilmeye çalışılan Kürt halkı için 1 Haber Var Platformu zor koşullarda alternatif yollarla onu kısmı olarak engelledi” diye konuştu.

TEK BİR GAZETECİ KALANA KADAR ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ

Platformun Kürtçe servis editörü Gülistan Korban da Kürt gazeteciler denildiğinde önce yaşadıkları baskılardan bahsetmek gerektiğini işaret eden ederek, “119 yıl önce Kahire’de Kürdistan gazetesi çıkartarak çalışmaya başladı Kürt gazetecileri. O günden bugüne Kürt gazeteciler baskı ve zora rağmen seslerini yükseltiyorlar. 22 Nisan’ı da yine baskı politikaları ile karşılıyoruz” diye kaydetti.

KÜRT GAZETECİLER ÖLÜMLE SINANDI

Tüm zorluklara rağmen Kürt gazetecilerin başını eğmediğini vurgulayan Korban, “Kürt gazeteciler direniş tarihine sahip çıkarak ezilen ve ötekileştiren halkın sesi olmaya devam etti. Bugün de o misyona denk çalışmaları yürütmektedir. Ama bu sürece gelirken televizyonlar kapatıldı, tutuklamalarla karşı karşıya kaldı ve en vahim olanı ise Kürt gazeteciler ölümle sınandı. Yaşanan bu baskı ve zorluğu duyuran gazeteciler ise tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. Haber verme hakları ellerinden alınıyor. Bizler de karartılan televizyonlarımızın yerine platform kurarak yaşanan hak ihlallerini halka duyurmaya devam ediyoruz. Kurumlarımız ne kadar kapatılırsa kapatılsın bizler alternatif üretmeye devam edeceğiz. Dört parça Kürdistan’da Kürt gazetecilere dönük baskılar var. Tek bir gazeteci kalana kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz” vurgusu yaptı.

KENDİ TOPRAKLARIMIZDA SÜRGÜNÜZ

Platformun editörlerinde İbrahim Aslan da Kürt gazetecilerin parçalanan coğrafyalarında sürgün ve baskı altında çalışma yürüttüğünü ifade ederek şöyle devam etti: “Sadece burada değil 4 parça Kürdistan’da şimdiye kadar ulus devlet mantığı ile Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kürt gazeteciler kendi topraklarında dahi sürgündür aslında. Sürgünden başlaması bir yana kendi topraklarında da aynı kaderi yaşıyor.”

ÇOK CİDDİ DENEYİM VAR

90’larda Kürt gazetecilerin öldürüldüğüne, şu an ise tutuklandığına değinen Aslan, “Yüzlerce gazeteciye soruşturma açıldı. Tutuklanma ile karşı karşıyadır. Bu şekilde devam ediyor ama buna rağmen yurtdışında ve kendi topraklarında baskıyla yaşayan Kürt gazetecilerin, çok ciddi bir deneyimi de var. Gittiği topraklarda ve bulundukları coğrafyada gazetecilik yapmaya devam ediyor Kürt gazetecileri” değerlendirmesi yaptı.

SADECE KÜRDİSTAN İLE SINIRLI DEĞİLİZ

KHK’lar ile Kürt kurumları ve sol sosyalist yayın kuruluşlarının kapatıldığını hatırlatan Aslan, “Tüm baskılara rağmen yeni araçlar bulma belki daha az kitleye ulaşabiliyoruz ama bunların hepsi bir deneyim oluyor mevcut sistemin karşısında. Daha önce Türkiye’de ajanslar, ana akım medya hak ihlalleri haberleri görmüyordu. Devlete ders düşmemek için bu tür haberleri göremiyordu. Ama Dicle Haber Ajansı gibi yayınların hak ihlalleri haberlerini görmesiyle onlar bu haberleri görmek zorunda kaldılar. İşçinin de emekçinin de kadının da en fazla görünür olduğu alan Kürt basınıdır. Diğer taraftan Kürt basını devlet tarafından ana akım medya eliyle yaratılmak istenen tek sesliliği kıran pozisyonda. Kürt basını sadece Kürdistan’la sınırlı kalmıyor. Egeden tutalım Trakya'ya, Karadeniz'e kadar buradaki insanların da sorunlarını dile getiriyor. Tek yanlı anlayış kırılmış oluyor yaptığımız yayınlar üzerinden. Susturulmak istenmemizin sebebi de budur” dedi.