PAJK ve PKK’li tutsaklar, 27 Kasım'da eylemlere başlıyor

PKK’nin kuruluş yıl dönümünü selamlayan PAJK ve PKK’li tutsaklar, 27 Kasım itibarıyla eylemler ve açlık grevi başlatacağını duyurdu. Tutsaklar, "Sokağa çıkma, direnme günü" mesajını verdi.

Yazılı bir açıklama yapan PAJK ve PKK’li tutsaklar, PKK'nin kuruluş yıl dönümünü kutladı.

Tutsakların açıklaması şöyle:

"Partimiz PKK’nin 42. kuruluş yıl dönümünü, 43. mücadele yılını ‘Tecride, İşgale Faşizme Son, Özgürlüğü Sağlama Zamanı’ hamlesiyle karşıladığımız bu tarihi süreçte daha büyük direnme daha büyük mücadele etme azmi ve kararlılığıyla hamlenin başarısına kilitlenme temelinde önderliğimizin, halkımızın, halkların diriliş ve doğuş bayramı 27 Kasım’ı kutluyoruz.

Önderliğimizin, halkımızın ve ezilenler üzerindeki tecrit sonlanıncaya ve önderliğimiz fiziki özgürlüğüne kavuşuncaya kadar yüksek bir irade ve örgütlü bir mücadele tarz ve temposuyla katılım ve irade beyanımızı bir kez daha vurguluyoruz.

KJK’nin ‘Kadın Kırımına Karşı Özgür Kadın ve Toplumu Savunma Zamanı’ hamlesini, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü vesilesiyle de özgürlük kimliğimizin mimarı olan Önderliğimizin geliştirdiği kadın özgürlük mücadelesini PKK ve PAJK öncülüğü ile Ortadoğu başta olmak üzere dünya genelinde kadın özgürlükçü demokratik ekolojik paradigmayı sistemleştirmek, özgür yaşamı örgütleme, örme mümkündür. Zindanlardaki PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak; alternatif bir dünya mümkün diyoruz. Eşit- özgür bir yaşam ideolojisini, felsefesini geliştiren önderliğimizin hedefi olan AKP-MHP faşizmine ve emperyalist çıkarları temelinde Üçüncü Dünya Paylaşım Savaşı’nı Kürdistan merkezli Ortadoğu’da derinleştiren hegemon güçlere karşı sergilenen muazzam direnişin kadınlar ve halkların geliştirdiği, ezilenlere, özgürlük mücadelesi veren herkese umut aşılayan ‘Rojava Kadın Devrimi’nin yarattığı direngenlik ruhu ve coşkusuyla hamlede yer alma ve ivme kaydettirme yönündeki kararlılığımızı bir kez daha belirtiyoruz.

'AKTİF ROLÜMÜZÜ OYNAYACAĞIZ'

Bu anlamda PKK’nin 43. yılını kutladığımız ve devrime yürüdüğümüz bu süreçte önderliğimizin İmralı’daki görkemli, tarihi direnişini selamlıyoruz. PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak 14 Temmuz ruhu; Mazlum, Sara ve Dörtler'in takipçisi olacağımızı, ‘Tecridi Kıralım, Faşizmi Yıkalım, Kürdistan'ı Özgürleştirelim’ direniş hamlesinin büyük kazanımlarının yaratıcı gücü olan kahraman şehitlerimizin anılarına bağlılık; amaçlarını gerçekleştirme, yarattıkları değer ve mirasla İmralı işkence ve tecrit sistemi ortadan kalkana ve özgürlük kazanana dek mücadelede aktif olarak rolümüzü oynayacağımızı belirtiyoruz.

Faşizmin en büyük korkusu toplumsal direniştir, bu nedenledir ki direnişi bitirmek için her türlü yol ve yönteme başvuruyor. Bize düşen de her şart ve koşul altında, nerede, hangi alanda olursak olalım büyük bir karalılıkla direnişi büyütmek ve tecridin ortadan kaldırılması temelinde faşizmin sonunu getirmektir. PKK, bugüne kadar mücadele pratiğini sürekli sorgulamış ve bundan önemli sonuçlar çıkarmıştır. İçerisine girilen 43. mücadele yılı da bu çıkarılan sonuçların hamlesel düzeyde büyük başarılar elde edilerek tarihe geçileceği ve bir dönemin başlangıcı anlamına gelmektedir. Bu gerçekliğin doğru kavranması ve bilince çıkarılması gerekir. Her mücadele döneminin farklı özellikler taşıması, PKK’nin değişen dünya konjonktürüne göre kendini uyarlama politik esneklik özelliğiyle 42. yılını geride bırakarak içerisine girdiği yeni mücadele yılını, farklı olan yönleri ile değerlendirmeyi ve ona göre de bir anlamlandırmayı gerekli kıldığı aşikardır.

21 yılını geride bıraktığı bir süreçte uluslararası komployu güncelleştirmelerinin; TC devletinin soykırımcı saldırılarının önünü açmalarının ve Güney Kürdistan’ı başta KDP ve kimi güçleri özgürlük ve demokrasi mücadelemize karşı kullanmak istemelerinin asıl nedenini de bu gerçeklik oluşturmaktadır. Özgürlük ve demokrasi çizgisi Rojava Kürdistanı’nda somutlaşarak Ortadoğu ve dünya halklarına umut kaynağı haline gelmiştir.

Büyük bir ideolojik felsefik gerçeklik olan ve toplumsallaştırmayı büyük bir hedef olarak önüne koyan partimiz, sömürgeci, soykırımcı her şeyi şiddetle ortadan kaldırmaya çalışan, hiçbir düşünceye tahammül etmeyen, kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, özellikle de Kürt ve Kürdistan adına olan hiçbir değeri tanımayan faşist anlayış koronavirüs gerekçesiyle dokuz aydır ailelerimizle açık görüş bir yana kapalı görüşler bile yaptırılmadı. Oysa koronavirüs açısından en riskli alanlardan biri eğitim yani okullardır ama yüz yüze eğitime başlandığında bile hiçbir şekilde açık görüş yaptırılmadı. Yine avukat- müvekkil görüşmelerinin yasa çıkarılmasına rağmen çoğu yerde kapalı görüş tarzında sürdürülüyor. ‘Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nde bile ‘savunma hakkı kutsaldır’ ancak hiçbir uluslararası hukuk normunu tanımayan bu soykırımcı, faşist zihniyet zindanlarda olan bizlerin dış dünyayla iletişimini koparmayı hedefliyor. Korona bulaşır gerekçesiyle hasta arkadaşlarımızın tedavilerinin yapılmaması ancak dış dünyayla iletişimler sıfırlanmışken, koronadan arkadaşlarımızın yaşamını yitirmesinin izahatı olsa olsa keyfi- hak ihlalleriyle açıklanabilir, koğuş aramaları, şehirlerarası gidiş- gelişler durduruluyor ama sürgün politikası revaçta, çıplak üst arama dayatmaları yani temas ve sosyal mesafe zindanlar açısından geçerli değildir. Tüm bir toplum evlerinde tecride alınırken halkımıza, demokratik kurumlara, hatta savunma hakkı savunucuları olan avukatlara dönük operasyonlar aksatılmamıştır.

43 yıllık özgürlük mücadelemiz başta şehitlerimiz olmak üzere önderliğimizin, halkımızın, halkların direniş ve emekleri ile büyümüştür. Kapitalist modernist sistemin, bölgedeki statükocu güçleri olan devletlerin, parçalayan soykırımcı politikalarına karşı özgürlük öğretisi ve örgütlülüğünü yaratarak, kesintisiz yükselen bir mücadele tarihine sahip olmuştur. PKK mücadelesiyle halkımız kimliğinin bilincine vararak mücadele ile yeniden bir doğuşu gerçekleştirmiştir.

'27 KASIM İTİBARIYLA EYLEMLER BAŞLATIYORUZ'

Bu gerçeklikten hareketle PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak büyük bir coşku ve heyecan ile bir kez daha PKK’nin kuruluşunu kutluyor, bu anlamlı tarihi günün anlamına parti zindan mücadele tarihçemizin direnme geleneğine yaraşır, anlamlı bir eylemselliğe 27 Kasım tarihi itibarıyla Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak bir dizi eylem, etkinlik başlatıyoruz. Önderliğimize uygulanan İmralı işkence ve tecrit sistemi başta olmak üzere halkımıza ve bir bütün topluma, ezilenlere uygulanan tecrittir. Bu direnişimiz AKP- MHP faşizminin topluma dayattığı ilhak ve tecride karşı tarihi bir direniş mücadelesidir. Sömürgeciliğin, faşizmin, ırkçılığın ideolojisiyle beslenen AKP-MHP ittifakının soykırımcı zihniyetinin Kürtlere ve tüm ezilen halklara reva gördüğü faşizanca saldırma, yerinden etme ve katletmedir. Tam da bu sebepten seferberlik ruhuyla ‘Faşizme, İşgale, Tecride Son, Özgürlüğü Sağlama Zamanı’ hamlesine katılım, ses verme sokağa çıkma vaktidir. Halkımıza, halklara uygulanan mutlak tecrit aşılana dek gruplar biçiminde beşer günlük süresiz dönüşümlü açlık grevini başlatıyoruz. Bununla birlikte Önderliğimizin bulunduğu İmralı cezaevine sevk talebi, CPT’nin işkenceyi, insanlık dışı muameleyi önleme sorumluluğunu, bağımsız bir kurum olmanın gerekliliklerini yerine getirmesi başta İmralı olmak üzere, bütün cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini yerinde gözlemleme ve gereğini yapması çağrımızı bir kez daha yeniliyoruz.

Örgütlenmemiş duygu ve tepki kendi hakikatine eksik yaklaşıma götürür ki, bu da Önderlik gerçeğine, çizgisine girmede engelleyici bir faktördür. Daha örgütlü düşünceyle, duyguyla yaklaşılır ve hareket edilirse, Önderliğimiz ve halklar üzerindeki tecrit kırılır, faşizm mutlak yenilgiye uğrar ve direniş zaferle taçlanır. Önderlik gerçeğini anlama, özgürlük felsefesini özümseme eylem içinde eylem örgütlemeyle değil, 14 Temmuz direniş ruhu esas alınarak direnilir ve hareket edilirse başarma ve mücadeleyi zaferle taçlandırma kaçınılmazdır.

Bu temelde; halkımızı yine bu coğrafyada yaşayan halkları, demokratik kurum kuruluşları, tüm kamuoyunu bu sürece duyarlı ve katkı sunmaya çağırıyoruz."