Karayılan: Direniş büyük bir zafere ulaşacak

Karayılan: Savaş artık yeni bir aşamaya girdi. Birinci aşama başarılıydı. Yeni aşama bundan sonra en uygun direniş yöntemleriyle devam edecek ve direniş büyük bir zafere ulaşacak.

Ronahi TV’de yayınlanan programa katılan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, “53 gündür süren direniş zaferin temelini sağlamlaştırmıştır. İkinci aşamada da aynı yöntem ve kararlılıkla direnildiği takdirde bu barbarlık yenilecektir. Halkımız kazanacaktır. Halkımızın zaferi bölgede özgürlük ve demokrasinin zaferi olacaktır” dedi.

Bugün Efrîn’deki şiddetli savaş 53’üncü gününe girdi. Bu 53 günde Efrîn halkının ve YPG-YPJ savaşçılarının büyük bir direniş gösterdiği görülüyor. Bu 53 günde gösterilen direnişi ve duruşu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başta değerli Efrîn halkımızı ve Efrîn’deki direnişçileri saygı ile selamlıyorum. Doğrudur, Efrîn direnişi bugün 53’üncü gününe girdi. Başarılıdır. Efrîn direnişi savaş tarihinde yeni bir sayfa açtı, yeni yöntemler ortaya çıkardı. Nasıl yöntemler ortaya çıkardı? Küçük bir bölge, savaşçılar hafif silahlarıyla, iradeleriyle NATO’nun ikinci büyük ordusuna ve dönemin ileri gelişmiş teknolojisine karşı kendi savaş yöntemleriyle en önde durmuş ve güçlü, iradeli bir şekilde savaşıyor. Bu 53 günde bu hakikat çıktı ortaya, bu çok önemlidir. Çok tarihi bir şeydir ve bu direniş bugüne dek başarılıdır.

Efrîn savaşı henüz beşinci-altıncı günlerindeyken yine program yapmıştık. O programda da söylemiştim: “Türk ordusu ve çeteleri Efrîn merkeze ulaşsa da bu Türk ordusunun kazandığı anlamına gelmez. Yine yenilecek.” Şimdi de 46 gün sonra da aynı şeyi söylüyorum ve hatta şunu da söyleyebilirim ki Türk işgalciliğinin daha önce Efrîn merkeze ulaşmasını bekliyordum. Fakat görünen o ki Efrîn’deki savaşçılar herkesi şaşırttı. Biz 20 ya da 25 gün sonra Türk devleti merkeze ulaşır diyorduk. Şimdi 51 günün sonunda merkezin bir kanadına yaklaşmışlar. Bu Efrîn direnişçileri, Efrîn halkı için büyük bir zaferdir, onlar artık kazanmışlardır. Bundan sonra ne olursa olsun sonuç onların bu zaferidir.

Ama bundan sonra da aynen devam etmeleri, gerekli duruşu göstermeleri gerekir. Savaş artık yeni bir aşamaya girdi. Birinci aşama başarılıydı. Yeni aşama bundan sonra en uygun direniş yöntemleriyle devam edecek ve direniş büyük bir zafere ulaşacak. Biz bunun temelinin atıldığı inancındayız. Kuşkusuz direniş bu noktaya kolay bir şekilde gelmedi. Birçok kahraman oldu, şehitler oldu, halkın fedakarlığı oldu. Efrîn halkı, Efrîn savaşçıları büyük bir fedakarlık ve cesaretle bu sonuca ulaştı. Bu sonuç başarılı bir aşamadır. Fakat bundan sonra ikinci aşama var. İki gün önce Efrîn saha komutanı basına verdiği mesajda ne dedi? “Efrîn’i asla bırakmayacağız. Efrîn’in her ağacın altında olacağız, Efrîn’in her yerinde olacağız.” Karar budur, öyle görünüyor. Şimdiye dek halkımız savaşçılarına güvendi, bundan sonra da güvenmelidir. Çünkü savaşçılar 53 gün içinde cesaret ve kahramanlıkla direndi ve yeni taktik yöntemler geliştirerek güveni daha da güçlendirdi. Bu sebeple halk ve savaşçılar birlik olursa kimse bu aşamaya gelen onların ve direnişin zafere ulaşmasına engel olamaz.

Özellikle saldırılara karşı direnişçilerin duruşunu, yine Kürt halkı ve dostları tarafından sahiplenilme boyutunu nasıl ele alıyorsunuz?

Başta hem halktan hem de savunma güçlerinden şehitleri anıyorum. Onları kutsal devrimin şehitleri olarak görüyoruz. Tüm Kürdistan’ın şehitleridirler. Efrîn’e saldırılara ilişkin daha önce biz de dedik, birçok kişi de ‘Herkes bu saldırıların sadece Efrîn’e yönelik olmadığını, tüm Kürdistan halkına, Kürt halkının geleceğine ve Arap halkının geleceğine yönelik olduğunu biliyor’ demişti. Bu sebeple şehitler çok anlamlı bir direniş göstererek şehit oldular. Onları anıyor ve intikamlarının yerde kalmayacağını söylüyoruz. Tüm yaralılara acil şifalar diliyoruz. Halktan ve savaşçılardan çok yaralı var. Basından öğrendiğimiz kadarıyla yaralı çoktur. Hepsine şifa diliyoruz.

Efrîn halkı şimdiye dek kutsal bir duruş sergiledi, basından öğrendiğimiz kadarıyla kararları Efrîn’i bırakmamak. Bu çok doğru ve tarihi bir karardır. Doğru yoldadırlar, kararlarında durmalıdırlar. Kürdistan’ın her yerinde halkımız onların arkasındadır, bir onların arkasındayız. Tüm demokratik kesimler onların arkasındadır. Kendi topraklarındalar ve bırakmak istemiyorlar. Bu çok değerli ve yerinde bir tutumdur. Erdoğan “Efrîn’dekileri çıkarıp asıl sahiplerini oraya yerleştireceğiz” diyor. Asıl sahipleri kimlerdir? Efrîn halkı binlerce yıldır o topraklarda yaşıyor, orası Kurmanc Dağı’dır. Ama o orada ne yapmak istiyor? Milleti temizlemek istiyor. Bu da jenosit, soykırım anlamına geliyor ve bunu da gizlemiyor, açıkça söylüyor. Burayı Türkleştirmek ve taraftarı Arapları da buraya yerleştirmek istiyor. Aslında Türk devleti 1938 yılından beri Efrîn’in Hatay’a bağlanmasını istiyor. Şimdi yeni Osmanlıyı geliştirmek istiyor ve bir kez daha bu amacını devreye soktu. Bunun Kürtlerle olmayacağını da biliyor, Kürtlerin onlara katılmayacağını biliyor; Kürtleri buradan çıkarmak istiyor. Zaten bazı bilmişler televizyonlarda ne diyor? Diyorlar ki, “Fırat’ın doğusuna gitsinler. Kobanê’ye gitsinler.” Açıkça Efrîn’i Kürtlerden almak istiyor. Bu kabul edilebilir mi? Bu olabilir mi? 21’inci yy’da barbar, ırkçı bir devlet açıkça “buranın halkını çıkaracağım, başkalarını buraya yerleştireceğim. Yani buranın demografisini değiştireceğim” diyor. Bu soykırımdır. Zaten Erdoğan’ın tarzı budur; en kötü şeyi yapıyor, ama sahip çıkıyor ve meşru bir şeymiş gibi davranıyor. Şimdi de öyle yapıyor. Bunun için halkımız Efrîn’i bırakmamalıdır.

Hangi taktiği uyguluyorlar? Aynı taktiği daha önce Cizre ve Silopi’de de uyguladılar. Nasıl? Bu taraftan halkı vurmak, öbür taraftan halkı vurup bazı şehadetler yapmak istiyor. Çünkü biliyor ki çok şehit olursa tüm dünya ayağa kalkar. 2-3 yerde şehit ediyor, birkaç yerde yaralıyor. 2 gündür uçaklar Efrîn çevresini bombalıyor. Amacı halkı korkutmak ve kaçırmak. Diyor ki: “Bunlar Kürttürler, uçaklarımızın nasıl vurduğunu görsünler. Evlerini yıkıyoruz, bazıları yıkıntılar altında ölse de dünyada tepki çekmez. Ama onlar korkar ve kaçar.” Ama Efrîn halkı tutumunu “korkmuyoruz, kaçmıyoruz” diyerek gösterdi. Bu kutsal, çok yurtsever ve çok insani bir tutumdur. Barbarlığa karşı, insanlık dışı saldırılara karşı insanlığı temsil ediyor. Yani buradan gitmiyoruz, diyorlar. Kararları doğrudur, saygı duyuyoruz. Onlar ve savaşçılar birbirlerini bırakmayarak sonuca ulaşacaklar. Zafer onlarındır.

Ne yapabilirler? Efrîn’de bir milyona yakın insan olduğunu söylüyorlar. Belki bu kadar insanın burada yaşaması zor olabilir, ikiye bölünebilirler. Bir kısmı Şerawa’ya yerleşebilir, ama kimse Efrîn’den çıkmaz. Bu şekilde ilerleyebilirler, bir kısmı da güvenli alana yerleşebilir. Çadırdan kent yapabilirler. Kantonun imkanı var, kendi halkına sahip çıkabilir. Tüm Kürt halkı yardım edebilir, sahip çıkar. Ama merkez dolu olmalıdır. Merkezde yeteri kadar halk olmalıdır, insanımız olmalıdır. Kimse Türk devletinden korkmasın. Halkı bombalayamaz. Nerede az insan varsa korkutmak için orayı bombalıyor. Bu sebeple hep beraber, halkımız hep birlikte toplanmalıdır. Toplanmak güvenlidir. Birlikte kendi kentlerinde olsunlar; kent içinde güvenlik tedbirlerini alsınlar. Ama kendi kentlerinde olsunlar. Kentlerinden çıkmasınlar. Eğer çıkarlarsa bir daha geri dönemezler. Niyetleri artık açıkça ortadır. Bu yüzden Efrîn’in geleceği değerli halkımızın, Efrîn halkının kendi ellerindedir. Eğer bugünkü tutumlarında devam ederlerse, kararlılıklarını sürdürürlerse zafer elde edilir, kazanırlar. Bu Türk faşizmini, El Nusra ve DAİŞ saldırılarını boşa çıkarırlar. Mesela Guta o kadar yıldır savaşıyor, savaşta halkıyla birlikte kaldı. Halep’te o kadar insan savaşta kaldı, Efrîn halkımız da savaşta kalmalı. Düşman diyor ki “Efrîn’e savaş götüreceğim!” Savaşçılar 53 gündür arazide onlara karşı savaştılar, hala savaşıyorlar -ki Efrîn coğrafyasının yarısı hala savaşçıların elindedir- kentte daha büyük savaşabilirler. Kimse Efrîn’e giremez. Zafer onlarındır. Bir, arazide savaşacaklar; iki, kentte savaşacaklar; üç, dağınık savaşacaklar. Kurmanc Dağı’nın her yerinde savaşacaklar ve kazanacaklar. Şimdi benim izlediğim kadarıyla yöntemleri bu şekildedir. Komutan ve yöneticilerinin konuşmalarından ben öyle anladım. Zaten en başında söylemiştik, düşman merkeze ulaşsa da bu sistem derinleşecek ve sonuca ulaşacak, zafere ulaşacak. Şimdi bu sistemin gerçekten de derinleştiği görülüyor, oturmuş ve sonuca gidecek. Yani bir kolları merkeze ulaşmış, panik oluşmuş filan! Hayır! Arkalarından tüm kolları gelse de yine savaştır.

Bu yüzden halk fedakarlık yapmalıdır. Elbette kolay değil. Bugün herkes elini taşın altına koymalıdır. Fedakarlık yapmalı, birlik olmalıdır. Şirin Efrînimizi bırakmayacağız, oradan çıkmayacağız. Öyle yaklaşarak kazanacağız. Çünkü her geçen gün dünya da dikkatle izliyor, kamuoyu onları destekliyor. Kürdistan’ın tüm parçalarındaki halkımız onları destekliyor. Şimdi izliyoruz, Cizire ve Kobanê’deki halkımızın, Reqa, Tabqa ve birçok yerden yani Kuzey Suriye’den Arap halkının bu yürüyüşe katılması çok kutsaldır. Arap, Asuri, Süryani, Türkmen, herkes Erdoğan’ın barbarlığına, soykırım ve ırkçı siyasetine, Efrîn’i işgaline karşı tepki gösteriyor. Tüm bunlar çok değerli şeylerdir. Çoğu Efrîn’e gitti. Bence bu çok iyi bir şey, halk Efrîn’de kalmalı. Gidip gelmelerine gerek yok. Sadece Efrîn halkı orada kalmasın, diğerleri de gidip orada kalsın. Rojava halkımız bu şekilde bir olup Efrîn’i kimseye vermemelidir. Savaşçıları fedaidir, savaşta gerçekten yiğittirler. Bunu DAİŞ’e karşı savaşta ispatladılar, şimdi de Türk devletine, DAİŞ ve El Nusra’ya karşı bir kez daha ispatlıyorlar. Tüm bombardımanlara, uçaklara, kobralara, tanklara ve her türlü savaş teknolojisine karşı iradeleriyle, kendi yöntemleriyle, zengin taktikleriyle durabileceklerini ispatladılar. Bu büyük bir ispattır. Bu yüzden halkımız yurtseverlikleriyle iradeli savaşçılarının duruşuyla birleşirse kent yüzde yüz kazanır.

Bunun yanında Rojava’da halkımız büyük bir çaba içerisinde, bu iyi bir şeydir. Diğer yerlerdeki halkımız da. Şimdi Rojhilat da devreye girdi. Avrupa’daki halkımız çok güçlü katılım gösteriyor. Bu iyidir. Ama daha da artmalıdır. Yani Kürt, Arap, demokrat, halkların kardeşliğini savunan hiçbir kesim Efrîn’de bu şekilde yoğun bir savaş varken rahat olmamalıdır, evinde rahatça uyumamalıdır, ne gerekiyorsa yapmalıdır. Sokakta kalmak gerekiyorsa kalmalıdır. Farklı farklı eylemler yapmak gerekiyorsa, yapmalıdır. Bugün barbarlığa, ırkçılığa ve soykırıma karşı insanlık direnişi var, çok kutsal ve değerli bir direniş var. Kendisine insanım diyen kimse bu direnişe karşı sessiz kalmamalı, direnişi sahiplenmelidir. Bu da hepimizin görevidir. Halkımız ve kendisini demokrat gören herkes, bu sebeple uzun süredir eylemler yapıyorlar ve daha da güçlendirmelidirler.

Türk devletinin Efrîn’e barbarca saldırılarını tüm dünya görüyor, özellikle de uluslararası güçler sessiz bir tutum içerisinde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaşanan gelişmeler hareketimizin, Rêber Apo’nun fikir ve düşüncelerini doğruluyor. Bizim fikrimiz nedir? Biz diyoruz ki insan kendi gücü, öz gücü ile hareket etmelidir. Kendi gücüyle yürümeli, diplomasi yürütmeli, ilişkiler geliştirmelidir. Dışarıdan destek gelirse iyidir. Ama gelmezse de sen halk olarak, örgüt olarak kendi hesabını yapmalısın, kimseye dayanmamalısın. Efrîn’de çağın direnişinde yaşanan gelişmeler bu gerçeği bir daha ispatlıyor. Eğer Efrîn halkı başkalarına dayansaydı, savaşamaz, direnemezdi.

Devletlerin tutumları vicdansızcadır. Tam bir nankörlük durumdur. Aslında bu duruma her türlü tanımlama yapılabilir. Herkes bir sessizlik içinde. Nasıl mı? Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı sayın Hollande, “Türk devleti DAİŞ’e karşı savaşanlara saldırıyor” dedi. Peki bu cihatçı gruplara karşı savaşmıyor muydu? DAİŞ, Nusra ve diğer çete gruplarına karşı savaştı. Uluslararası koalisyon da onlara yardım ediyordu. Bunun için 5 bin şehit verdiler. Türk devleti bundan çok fazla rahatsız olduğu için intikamını almak istiyor. Yanlarına biraz DAİŞ, biraz El-Nusra biraz da Ehrar El-Şam çetelerini alarak Efrîn’e saldırıyorlar. Kimi öldürmeyi tasarlıyor ya da içinden kimi öldürmek geliyorsa, her gün çıkıp ona göre, “Bugün öldürülenlerin sayısı 3 bine çıktı” falan. Yani bir devlet başkanı öldürdüğü insan sayısıyla başarısını ölçüyor, sevincini dile getiriyor. Bu kadar vahşi biri. Bu barbar devletin saldırılarına karşı, şimdiye kadar YPG’nin yanında yer alanlarsa sessiz duruyorlar. Peki bu barbar devlet kimin silahlarıyla YPG’ye, Efrîn halkına saldırıyor? ABD’nin, Almanya’nın ve diğer Avrupa devletlerinin verdiği silahlarla bu savaşı yürütüyor. Peki bu iki yüzlülük değil mi? Bu açık bir iki yüzlülüktür, nankörlüktür.

Rojava halkı hayatını göze alarak bu barbar DAİŞ ve El-Nusra çetelerine karşı savaştı. Bu çeteler Amerika’ya, Avrupa’ya gidip eylem yapmasınlar diye insanlık için bunlara karşı savaştılar. DAİŞ darbe yiyince yol arkadaşları olan Türk devleti ve diğer yandaşları şimdi bunların intikamlarını almaya çalışıyorlar, ama bu devletler de uzakta durup izliyorlar. Bu namertçe bir tutumdur. Herkes bu gerçeği görmeli, bilmeli. Öyle sanıyorum ki hem Rojava yönetimi hem de YPG-YPJ komutanları bu gerçeği görüp değerlendiriyorlardır. Ama ilginç olan şey, herkes çok yakından mevcut durumu takip ediyor. Peki Uluslararası koalisyon, ABD vs. neredeler? Bir yandan birlikte savaştıkları güçler Dêra Zor’da cephede savaşıyorlar ama diğer tarafta Efrîn’de birlikte savaştıkları güçler onların silahlarıyla vuruluyorlar. Peki bu bir çelişki değil mi? Tabi bu onların sorunu ve bu çelişkili durumu da çözmek durumundalar.

Kürt halkı olarak ne istedik? Katil zihniyetli İttihat Terakki, 1915’te “Osmanlı tehlikede” sözüyle bir buçuk milyon Ermeni’yi, birçok farklı halkı katletti. Şimdi de Ergenekon, MHP ve AKP bir olmuş “Türkiye tehlikede” diyerek aynı zihniyetle Kürtleri bir kez daha katletmek istiyor. Yürütülen siyaset soykırım siyasetidir. Bu jenosittir, başka izahatı yoktur. Biz, hiçbir devletin buna ortak olmamasını istedik. Maalesef Rusya resmi bir şekilde ortak oldu. Şimdi Efrîn’i vuran uçaklar, Efrîn’in köylerini ve kasabalarını yıkan uçaklar kimin onayıyla geliyor? Rusya’nın onayıyla geliyor, ortak oldular. Rusya’nın bu şekilde Kürt halkına karşı olmasını istemezdik. Bu beklenmezdi. Ama Rusya bunu yaptı. 53 gündür böyle yapıyor. Bu saate kadar Kürt toplumu “Rusya bize bunu yaparsa, bölgeye de yapar” dedi, ortaya çıktı ki Rusya kendi çıkarlarına bakıyor. “Bu ırkçılıktır” demiyor ya da “Kürler eziliyor” diye bakmıyor. Putin bunlara bakmıyor, kendi çıkarlarına bakıyor ve öyle yürütüyor. Aynı zamanda Amerika da kendi çıkarlarına bakıyor, “onlar ortaklarımızdır, 2-3 yıldır DAİŞ’e karşı birlikte savaştık” demiyor. Müttefiklerim, benim silahlarımla ortaklarıma saldırıyor, onları durdurayım demiyor. Elbette bu iki yüzlülüktür. Bu güçler böyledir, kendi çıkarlarına bakıyorlar.

Ancak insanlık vicdanına inancımız var. Kamuoyunda da ve bazı devletlerin de bunun karşısında durduğu ve duracağına inanıyoruz. Efrîn halkı yalnız değildir. Haklıdır, direniyor, irade sahibidir ve zafere ulaşacaktır. Her geçen gün destekçileri de artacaktır. Bu yüzden de Türk devleti katliam yapmaya korkuyor. Bu önemlidir. Onlarda bir katliam gerçekleştirmeleri halinde yenilgilerinin daha erken olacağını biliyor. Bu yüzden de taktiksel yaklaşmak istiyorlar, korkutmak istiyorlar. Her gün orayı burayı bombalıyorlar, her gün tehditlerde bulunuyorlar ve bu psikolojik savaş ile halkı kentten kaçırtmak istiyorlar. Sonra da gidip kenti yıkıp, işbirlikçilerini de buraya yerleştirmek istiyorlar. Erdoğan’ın hesabı budur. Ancak Efrîn halkının bu duruşunun bu hesapları boşa çıkaracağına inanıyoruz. Uluslararası güçler çok vicdansızca bir tutum içerisindeler. Efrîn’in güvenli ve istikrarlı bir yer olduğunu herkes biliyor. Türk devleti buraya terörü taşıyarak her yeri yıkıyor. Örneğin köyleri yıkıyor, talan ediyor, hırsızlık yapıyor. Bunlar yetmez mi? Efrîn’deki sağlık yetkilileri yaptıkları açıklamada şu ana kadar 232 sivil yurttaşın yaşamını yitirdiğini ve 600’ün üzerinde yurttaşın da yaralandığını duyurdu. Yani bunlar sivil insanlar. Şu an Efrîn’de bir savaş yok. Ne var? Vahşet var, vahşet! Savaş böyle yapılmaz. Eğer kendilerine güveniyorlarsa gelsinler oradaki savaşçılara karşı göğüs göğse savaşsınlar. Ama öyle yapmıyorlar. Önlerinde her ne varsa vurup yıkıp geçiyorlar. Bu şekilde ilerlemek istiyorlar. Orada yaşananlar vahşettir. Bu vahşeti izlemek ile yetinenler insanlık vicdanlarının olup olmadığını öğrenmek için kendilerini sorgulamalıdırlar.

Suriye devletinin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye devleti ve İran bu başlangıç planını kabul etti. Ancak her geçen gün Erdoğan ve esasında Rusya’nın niyeti belli oluyor. Onlar da bu durumdan rahatsız olabilir ancak şu ana kadar bir şey yapmadılar. Suriyeli yetkililerin Rusya ve Türkiye arasında devam eden süreci tam anladıklarını sanmıyorum. Rusya Türkiye ile işbirliği yapmak istiyor. Bu yüzden de Türkiye’ye bu saldırı iznini verdi. Şüphesiz ki Rusya’nın bölgede başka menfaatleri de söz konusu ancak Türkiye ile işbirliği içerisinde girdikleri yerlere kimleri yerleştiriyorlar? Ehrar El Şam’ı yerleştiriyorlar, El Nusra’yı yerleştiriyorlar. Başka isim belirtmeye gerek yok. Bunlar daha birçok terör grubunu harekete geçirdiler ki, bu grupların tamamı Suriye’nin, Beşar Esad’ın düşmanı. Erdoğan da açık bir şekilde “Beşar Esad milyonlarca insanın katilidir” diyor.

Rusları niye İdlib’e yerleştirdi, Bab ve Cerablus’a yerleştirdi, Ezaz’e yerleştirdi ve şimdi de neden Efrîn’e yerleştirmek istiyor? Erdoğan ile birlikte Suriye’nin geleceğini kurmak istiyor. Beşar Esad’dan eser kalacak mı? Bence Rusya ve Türkiye ittifakı Beşar Esad’ın da iktidarını tehlikeye sokuyor. Rusya da aynısını düşünüyor. Eğer öyle düşünmese Ehrar El Şam ve El Nusra’yı niye her yere yerleştiriyor? Neden? Türkleri niye yerleştiriyor? Bu durum şimdi Kürt karşıtlığı gibi görünüyor ama esasında tüm Suriye’ye de karşıdır, Araplara da karşıdır. Rusya menfaatleri gereği herhalde “Sizleri koruyacağım” diyor ama aynı zamanda da Türkiye ile işbirliği yapmak istiyor. Suriye’yi bu şekilde 3 parçaya bölecek. Yani Rusya’nın müdahaleleri Suriye’yi bölecektir. Suriye geleceğini nasıl kuracak? Kentleri böyle yıkarak, Kürtleri düşman ilan ederek nasıl kuracak? Bu ittifak Suriye’nin varlığına karşıt bir ittifaktır. Şu ana kadar gözle görülür bir tepki gösterilmedi. Bu yüzden de halen durumun farkında olmadıklarını sanıyorum. Suriye yetkilileri eğer anlasaydı bir tutum sergilerdi.

Bir diğeri Türkler girdikleri yerlerden bir daha çıkmayacak. Girdiği Kıbrıs’tan çıktı mı? Çıkmıyor. Onlar ne Cerablus’tan çıkacak ne Bab’tan çıkacak ne de Efrîn’den çıkacak. Cerablus’ta şu an ne var? Erdoğan’ın resimleri her yere asılmış durumda. Yani burada Türkleştirme politikaları devrededir. Zaten “Burası bizim toprağımız” diyorlar. Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın korumasıdır. Bazen Erdoğan’ın söyleyemediklerini o söylüyor. Ne dedi? Bahçeli, “Buralar yüzyıl önce bizim toprağımızdı ve halen toprağımızdır. Suriye rejimi ileri geri konuşmasın. Buralar bizim mülkümüzdür” diyor. Yani bunlar Suriye’ye göz dikmiş durumdalar. Ancak Suriyeli yetkililer sadece tepkilerini dile getiriyorlar, herhangi bir girişimde bulunmuyorlar. Çaresiz kalmışlar. Kısaca bu durumdan rahatsız olan kesimler olabilir. Başka devletlerin de mevcut durumdan rahatsız olduğunu duyuyoruz. Herkes Erdoğan’ın bu barbarlığını kabul etmiş değil. Ancak hiç kimse bu barbarlığa karşı açıkça bir tutum sergilemiş değil. Kürt diplomasisi girişimlerde bulunmalıdır. Bu hususta kimi ilerlemelerin yaşanacağını sanıyorum. İnsan öz gücüne dayanmalıdır ancak insanların girişimleri de bulunmalıdır. Çünkü kapılar kapalı değildir, açık kapılar her daim vardır ve bu kapılarda kimi gelişmeler yaşanabilir.

Son olarak Efrîn halkına, Kürt halkına ve demokratik kesimlere ne söylemek istersiniz?

Yeni bir çağa girdiğimiz açıktır. Efrîn direnişine “Çağın Direnişi” denildi. Çağın Direnişi kendisiyle birlikte tüm Kürt halkını da yeni bir çağa götürdü. Bu yeni çağda Kürdistan’ın tüm güç ve kurumlarına görev düşmektedir. Bugün de her zamankinden daha çok ulusal birlik ruhuna ihtiyaç vardır. Hepimiz Efrîn’deki direnişin etrafında toplanmalıyız, desteklemeliyiz. Türk devletinin faşistçe saldırılarının kırılması için bu mecburidir. Efrîn’e yönelik bu saldırılar esasında Kürt halkının varlığı ve Ortadoğu halklarının geleceğine yöneliktir. Bu yüzden de herkes sorumluluğunun bilinciyle hareket etmelidir. Tüm dünya güçlerine sadece kirli çıkarların esas alınmaması, insanlığın ölmemesi, insanlığa sahip çıkılması çağrısında bulunuyoruz. Efrîn direnişinin çığlığı, yüzyılın insanlığının sesidir. Bu ses cevapsız kalmamalıdır. Çünkü Efrîn’de barbarlığa ve tüm ileri teknoloji silahlarla yapılan saldırılara karşı insan iradesi direniyor. Bu yüzden de insanlık izlemekle yetinmemeli ve ne yapması gerekiyorsa bir an önce yapmalıdır. Özellikle Kürt gençleri, Kürt kadınları üzerlerine nasıl bir görev düşüyorsa onu yapmalıdır. Eylemlere katılmalılar, direnişe katılmalılar. Çağrı budur, seferberlik budur; herkes kesinlikle bir şey yapmalıdır. Bu insanların evde oturup televizyon izleyeceği bir dönem değildir. İnsanın kendisi de bir şey yapmalıdır. Bu sefer esas mührünü vuracak olan, esas sonucu belirleyecek olan kahraman halkımızdır, Efrîn halkının ta kendisidir. Bu halk bunca bombardımana rağmen şu ana kadar Efrîn’i terk etmedi ve direndi. Bu halkın bu saatten sonra da direneceği ve zafere ulaşacağına inanıyoruz. Halkımız buna inanmalıdır.

53 gündür süren direniş zaferin temelini sağlamlaştırmıştır. İkinci aşamada da aynı yöntem ve kararlılıkla direnildiği takdirde bu barbarlık yenilecektir. Halkımız kazanacaktır. Halkımızın zaferi bölgede özgürlük ve demokrasinin zaferi olacaktır. Bu zafer yeni bir güneş doğuracak ve aydınlığı yaratacaktır. Bu yüzden de anlamlıdır. Efrîn halkı şu an tüm Kürdistan’a öncülük ettiğini iyi bilmelidir. Bölge halkına öncülük etmektedir. Aydınlık, ışık orada var. Orada özgürlük ve demokrasinin yansıması görülüyor. Bu kadar anlamlıdır. Bu yüzden halkımız hangi durumda olduklarını iyi bilmeliler ve ona göre fedakarlık yapmalılar. Şu ana kadar büyük fedakarlıkta bulundular ancak bu bir savaş ve daha fazla fedakarlık istemektedir. Aralarında da işleri paylaşmalılar, iyi bir örgütlülük kurmalılar, birbirlerine sahip çıkmalılar. Bölgedeki halklar, Kürt olur Arap olur çok güçlü bir birliktelik kurmalı ve her şeye rağmen savaşçılarınızın yanında durmalıdır. Eğer böyle olursa zaferin halkımızın olacağına inanıyorum. Halkımız Türk devletinin Efrîn’de yaptıklarının tek bir tanesinin bile yanına kar kalmayacağını ve hepsinin hesabının sorulacağını iyi bilmelidir. Şehitlerimizin intikamı alınacaktır. Halkımız özgürlük hareketinin bunun hesabını sorabileceğini ve şu an bunun daha iyi bir fırsatının da olduğunu iyi bilmelidir. Mesele artık sadece Efrîn değildir. Mesele artık Kürtler ve Türk devletinin barbarlığı olmuştur. Halkların iradesi, halkımızın iradesi Efrîn direnişinin öncülüğünde zafere ulaşacaktır. İnancımız bu yöndedir. Bu inanç temelinde başta Efrîn’deki halkımız olmak üzere tüm Kürdistan halklarını ve Kürdistan halklarının dostlarını saygıyla selamlıyor ve başarılar diliyoruz.