Gerillalar yeniden doğuşu kutluyor

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkının doğuşunu kutluyor gerillalar.

Kutlamalara katılmak için geldiğimiz gerilla kampında hareketlenmeler yaşanıyor. Sabahın erken saatlerinde iki gerilla yemek hazırlığı için araziye ot toplamaya çıkıyor. Ağaçların dallarında, kuvvetli esecek ilk rüzgarla çatlamaya hazır tomurcukların altında baharı müjdeleyen yeşilin arasında mantar, goreşk, alok toplamaya çıkan gerillaların görüntüsüyle güne başlıyoruz. Kampta kalan gerillalardan ikisi yola çıkmak için hazırlanırken, içlerinden birinin geride kalan gerillaya, "arkadaşlar dönünce bizimle kutlamaya katılabileceklerini söylersin" dediğini duyuyoruz. Buradaki gerillalar kutlama için diğer yoldaşlarıyla buluşacakları alana doğru hareket ederken, kampın güvenliği için arkalarında bırakacakları yoldaşın kim olacağını yapının inisiyatifine bırakıyorlar. Çünkü bugün 4 Nisan, yeniden doğuşun günü.

GERİLLALAR TEK VÜCUT

İki gerillayla yola çıkıyoruz. Diğer gerillaların bulunduğu yere vardığımızda ilk olarak büyük bir heyecan ve coşkuyla karşılaşıyoruz. Sırayla gerillalar birbirini selamlıyor ve kutlama hazırlıklarına hız kesmeden devam ediyorlar. Moralle başlayan etkinlik, halayla devam ediyor. Sıra dağlar gibi yan yana dizilmiş gerillaların tek vücut halinde; kuvvetli rüzgarda sallanan ağaç dalları, en hazin zelzelede sarsılan Kürdistan dağları gibi yere sağlam basan ayaklarından, mekaplarından çıkan sesler kulakları dolduruyor.

DOĞUŞTAN KURTULUŞA...

Gerillalar Önder Abdullah Öcalan’ın doğum gününün, yani tüm Kürt halkının yeniden doğuşunun ancak anlamlı bir mücadele ve zafer getirecek tarz-tempoyla kutlanabileceğini üstüne basa basa vurguluyorlar. "Çünkü" diyor içlerinden biri; ‘‘Kürt halkının yeniden doğuşu olmuş 4 Nisan, ancak doğuşla birlikte gerçekleşecek kurtuluşla hak ettiği anlama kavuşabilir."
Bir milyonu aşkın insan Covid-19 virüsü ile cebelleştiği, dünya nüfusunun yarıdan fazlasının evlerine kapanmak zorunda kaldığı günümüzde; Önder Abdullah Öcalan’ın kapitalist modernitenin yaşadığı kriz ve onu aşma üzerine geliştirdiği çözüm yollarının tekrar tekrar tartışılması gerektiği üzerine bir tartışmayla güne devam ediyoruz. Gerillalardan biri Öcalan’ın konu üzerine daha öncesinde yapmış olduğu bir tespiti dile getiriliyor:

'ÖCALAN'IN FİKİRLERİ HAYATA GEÇTİKÇE...'

‘‘Tahribe yol açan ve acı veren her gelişmenin arkasında moral değerden çoktan kopmuş, neye ve kime hizmet ettiğini sorgulamaksızın kabul eden bilim adamının masasında gerçekleşen bir plan ve program vardır. Bilimin etikten yoksun gelişmesi, çağdaş hastalıkların temelidir.’’
İnsanlığın kurtuluşunun yalnızca Covid-19’u aşmakla gerçekleşemeyeceği, gerçek kurtuluşun Önder Abdullah Öcalan’ın belirttiği gibi ‘‘Bilimin özenle kendi ahlâkını, hatta en yüce otorite olarak devletlerin bile üstünde bir güç ve konum ifade eden bilim ahlâkı örgütünü kurup işletmesi’’ ve bir bütün kapitalist modernitenin aşılmasıyla sağlanabileceği belirtiliyor. Bir başkası da; Önder Abdullah Öcalan’ın şahsında 4 Nisan’da kutlanan Kürt halkının yeniden doğuşunun, onun düşüncelerinin hayata geçirilmesiyle insanlığa mal olabileceğini söylüyor.

HER YIKIMIN ARDINDAN YENİ FİLİZLER

Sıradan bir doğum günü kutlamasının çok ötesinde, bir halkın yeniden doğuşu ve insanlık adına yürütülen mücadele ile birlikte ele alınan 4 Nisan kutlamaları ve bu çerçevede dolu dolu geçen tartışmaların ardından doğuşu sembolize eden fidan ekme aşamasına geçiyoruz. Türk devletinin yıllardır süregelen, yoğun tekniğe dayalı hava saldırıları karşısında tükenmek nedir bilmeyen Kürdistan ekosistemi her yıkımın ardında yeni filizlerle sanki güneşi zaptetmeye uzanıyor. Beru ağaçlarıyla dolu Kürdistan coğrafyasının bir zamanlar çok daha çeşitli bitki florası ve hayvan faunasına yuva olduğunu dile getiriyor, gerillalar.
Günümüzde ekosistem üzerinde yaşanan tahribatı, Kürdistan coğrafyası üzerinde çok daha öncesinden sistematik olarak gerçekleştirilen katliamların izlerini her kayada, ağaçta görmek mümkün. Yine de her baharda, çağıldayan suyun önüne çıkan her engeli aşarcasına akması gibi; üzerine indirilen binlerce tonluk patlayıcı ve amansız orman yangınları karşısında tekrar tekrar tomurcuklanan dalların muazzam direnişi, gerillanın mücadelesinin ardındaki ahengi seriyor gözler önüne.
Tüm bu ahengin içerisinde gerillalar, bu savaş koşullarında getirdikleri küçük ve bir o kadar kırılgan ceviz fidanlarını büyük bir hassasiyetle toprağa kavuşturuyor. Yeniden doğuşun gününde bu küçük ceviz fidanları, onlarca yılın anısını gövdesi üzerinde taşıyacak yolculuğuna işte böyle başlıyor.