Efrîn üzerindeki kirli pazarlıklar…

Bombardıman başlamadan önce olanlara kısaca bir göz atarsak, Efrîn üzerinde uluslararası bir kıskaç olduğunu görmek mümkün olacaktır.

20 Ocak 2018 günü, işgalci Türk ordusuna bağlı savaş uçakları, Efrîn’in birçok ilçesinin kırsalını bombalamaya başladı. “Operasyon” olarak adlandırdıkları sömürgeci işgal ve talan girişimine, bir halkın belleği ve tüm dünya ile dalga geçer gibi “Zeytin Dalı” adını da koymayı ihmal etmediler. Yüze yakın uçak ile Efrin merkez, Şera, Şerawa, Raco, Bılbıla, Şera ilçelerine ve sivillerin üzerine bomba yağdırdılar. İlk belirlemelere göre 6 sivil 3 YPG savaşçısı şehit düştü.

İşgal girişimi tüm psikolojik yönleri ile sürdürülürken 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, çıktığı Ulusal Kanal’da Zeytin Dalı ile ilgili "Afrin operasyonu gerekli bir harekâttır. Türkiye, PKK'nın Suriye'de yapılaşmasına izin veremez. Sınırımızda Suriye merkezi hükümeti ile işbirliği yapmalıyız" diye konuştu.

Nereden nereye? İşgalci Türk Devleti yıllardır demediğini bırakmadığı Suriye ile şimdi anlaşma derdine düşmüştü. Aslında konuşan Başbuğ değildi, Avrasyacı-Ergenekoncu klik ile yeniden uzlaşan Erdoğan’ın sahne arkasından söylenen repliğidir. Elbette bu söylem sadece bir sonuç idi ve gerekli pazarlıklar çoktan yapılmıştı. Hatta öyle ki, Efrîn’in bombalanacağı beş gün önceden resmiyet kazandı.

Bombardıman başlamadan önce olanlara kısaca bir göz atarsak, Efrîn üzerinde uluslararası bir kıskaç olduğunu görmek mümkün olacaktır. Üç madde ile belirtecek olursak:

Birincisi;

15 Ocak 2018’de İngiltere önemli bir açıklama yaptı. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'ye yönelik seyahat uyarısını güncelledi. Dışişleri Bakanlığı'nın sitesinde dün yayınlanan güncellemede, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Antep, Diyarbakır, Siirt, Dersim, Hakkâri kentlerine seyahat edilmemesi salık verildi. Güncellemede 'olası protesto ve gösteriler'e ilişkin uyarı kaldırılırken, Türkiye'den İngiltere'ye sefer yapan uçuşlarda ek güvenlik önlemleri alınabileceği belirtildi. Uyarıda, yolculara güvenlik görevlileriyle işbirliği yapmaları tavsiye edildi.

İngiltere durup dururken neden Kürdistan şehirlerini içeren bir seyahat uyarısına gitti?

Daha önce buralarda çok daha fazla yıkıcı savaşlar yaşanırken bile böyle bir uyarı gereği duymadı. Peki, 15 Ocak tarihinde neden güncellemeye gitti? Bunun cevabı, listede Kürt illerinin yanına iliştirilen diğer iki ilin adından alabiliriz. Listede yer alan diğer iki il: “Kilis ve Hatay” idi…

Kilis ve Hatay, yani şuan Efrîn işgal çabalarının kilit iki konumu. İngiltere burada adeta şunu demektedir: Kilis ve Hatay tarafında yaşanacak bazı gelişmeler, etkisini Kürt şehirlerinde gösterecek. Uzak durun buralardan! Buradan çıkarılacak sonuç İngiltere gelişmelerden, bombardımandan haberdar.

İkincisi;

Stêrk TV’ye konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türk devletinin Efrîn’e yönelik saldırılara ilişkin önemli açıklamalarda bulunmuştu. Türk savaş uçaklarıyla Efrîn’e yapacağı müdahalenin Rusya'nın onayıyla gerçekleşeceğine dikkat çeken Karayılan: "Rus yetkililerine çağrıda bulunuyor ve Rus yetkililerinin Erdoğan’ın bu kirli emellerine ortak olmayacaklarını umuyoruz. Kürt halkının kendilerinden beklentisi budur. Yani bir müdahale olursa, bu büyük devletler için bir kalleşlik olacaktır. Yani şuan orada Rusya’nın askerleri var, oraya yardımda etmiş. Orada YPG ve SDG güçlerine yardımda bulunmuş. Yani şuan resmi olarak onları desteklediğini söylüyor. Bunun üzerine kalkıp Türk savaş uçaklarına yol verirse bu kalleşlik olur" demişti.

Bir şey daha eklemişti Karayılan;

“Türk Devleti Efrîn’e giremez. Ama savaşacak. Çünkü Türk devleti şunu iyi görüyor, eğer savaşmazsa tamamıyla kaybedecek. Bazı yerlerde imkan bulduğu oranda, Rusya izin verirse biraz savaşmak istiyor. Ama bu Efrîn’e girebileceği anlamına gelmiyor. Efrîn’de bir milyon insan yaşıyor ve biz çok iyi biliyoruz ki Rusya onay vermeyene kadar, Türk devleti Efrîn’e müdahale edemez. Zaten şuan Efrîn’de top atışlarıyla, orta ve ağır silahlarla yürütülen bir savaş durumu var. Hava sahası Rusya’nın kontrolündedir. O zaman Türk savaş uçakları Efrîn’in hava sahasında dolaşırlarsa, belki uçakların üzerinde Türk bayrağı olabilir, ama bu Rusya’nın gönderdiği uçaklar olduğu anlamına gelecektir. Yani bunlar Rusya’nın savaş uçakları demektir. Yani eğer savaş uçakları Efrîn üzerinde hareket ederlerse, bunu Rusya yapmış demektir. Kürt halkı ve tüm kamuoyu bunu böyle anlayacaktır.”

Ve bu röportajın mürekkebi daha kurumadan uçaklar bombalamaya başladı.

Demek ki Rusya izin verdi. Rusya Türk devleti ile anlaştı…

Suriye denkleminde elini güçlü tutmak isteyen ve “kısa vadeli politikalar” yapma konusunda yeterince tecrübesi bulunan Rusya, YPG’ye şu öneride bulunuyor: Efrîn’i rejime teslim edin. Sadece Efrin değil, Dêra Zor’daki petrolleri de ister.

Bu sayede Türkiye’de durdurulur, rejim de karlı çıkar, sözde YPG savaşa sokulmamış olur vs. gibi hesaplar yapılıyor. Burada esas amaç YPG’yi güçten düşürmek. Zaten bu talepte karı olmayan tek tarafın YPG olduğu aşikar!

Bir diğer nokta, Akar ve Fidan’ın Rusya ziyareti sırasında onlara fısıldanan “Suriye ile anlaşın” pazarlığı. Uçakların kalkabilmesinin bir şartı da budur! Türk devleti, Başbuğ’un söylediği, zaten çoktan yapmış gözükmektedir. Hasılı, bombardımanın bize anlattığı en net gerçek: Rusya/Moskova ve TR/Ankara’nın anlaştığıdır. Rusya’nın Kürtler’e burada siyaseten sırt çevirdiği ve daha da kötüsü, iradesine ipotek koymaya varan bir girişimde bulunduğudur. Bir yandan YPG askeri kanadı ile en üst düzey toplantılar alıp, onları saraylarında karşılarken; aradan 1 ay geçmeden böyle bir ortaklığa girişmektedir. Kürtlerle olan ilişkisi düşünüldüğünde, burada “kazan-kazan” politikası üzerinden, Türkiye’nin kısa süreli bir şovenist dalga estirmesine yetecek eylem yapmasına izin verip, sonra geri çekeceği gibi bir ihtimal de olasıdır.

Yine belirtmekte fayda var; Akar, 16 Ocak'ta Brüksel'de gerçekleşen NATO toplantısında ABD'li mevkidaşı General Joseph Dunford ile de yüz yüze görüştü, fakat bu görüşmeden istediğini alamadı. ABD’nin ikircikli tavrı ise henüz netlik kazanmış değil.

Rusya ile Efrîn konusunda anlaşmaya varıldığına dair, en belirgin yönlerden biri de ekonomideki gelişmeler üzerinden okunabilir. Bombalar atıldıktan birkaç saat sonra ajanslara düşen şu habere dikkat kesilelim: Gazprom Başkanı Aleksey Miller yaptığı açıklamada, “Böylelikle, Türk takımının deniz kısmının inşaatı için Türkiye Cumhuriyeti´nden gerekli tüm izinler alındı” dedi ve iki boru hattı da 2019 yılı sonuna kadar inşa edileceğini söyledi. Miller, İnşaatın projenin üç kısmında birden tüm hızıyla devam ettiğini belirterek, “Deniz kısmında 760 kilometre boru hattı döşendi” dedi.

Efrîn’e saldırı olduğu gün, Gazprom, Türk Akım ikinci hattının inşaat iznini aldı…

Üçüncüsü;

4 Ocak 2018’de MİT’in Efrîn için ön hazırlığı ortaya çıktı! Bombalı saldırı hazırlığında olan bir MİT ajanının yakalandığı kaydedildi. Efrîn Kantonu’na bağlı güvenlik güçleri tarafından yapılan geniş çaplı bir takip sonucu bölgenin birçok yerinde patlama hazırlığı içinde olan bir kişi yakalandı. Efrîn kenti girişindeki bir eve yapılan operasyonu sonucu, bölgeye Hatay’ın Reyhanlı kentinden giriş yaptığı belirlenen A.E isimli bir kişi, “sifor” tipi anti-tank bomba ve patlayıcı maddeleriyle yakalandı. Devlet bu tarz ajan örgütlemeleri-faaliyetleri üzerinden toplumu da daha rahat manipüle edecekti.

Dördüncüsü;

Geçtiğimiz günlerde ANF tarafından yayınlanan TC-İŞİD belgelerinde; sergilenen yeni perde!
ÖSO denen paramiliter yapı, beslenerek ve otobüslerle sınırdan geçirilerek bu savaş için özel koz olarak sahaya sürüldü. Önce otobüslerle taşıdıkları görüntüler çıktı ve sonra da bombardıman ardından kara gücü olarak devlet denetimde sınırı geçerek sahaya sürüldüler. Tüm bunlar da dünyanın gözü önünde geçekleşti. DAİŞ’i destekleyen ve örgütleyen Türk devleti, 2 yıldan fazla bir süredir DAİŞ’in saldırması için yol açtı, şimdi de tüm gücüyle DAİŞ ve diğer silahlı grupları güçlendirmek için hareket ediyor.