TJK-E: Önderliğin doğuşu aynı zamanda kadının doğuşudur

TJK-E: Rêber Apo’nun her üç doğuşu aynı zamanda kadının doğuşudur. En zayıf halka olarak tanımlanan kadından öncülük düzeyine ulaşma düzeyi yakalanmıştır.

Yazılı bir açıklama yapan Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), “Rêber Apo sayesinde Kürt halkı, hiç bir halkın olmadığı kadar diri-canlı ve bir o kadar da özgürlük mücadelesine kilitlenmiş durumdadır” dedi.

TJK-E açıklamasında şunları belirtti:

“Özgür yaşamın doğuşu anlamına gelen Önderliğimizin doğum günü olan 4 Nisan başta Rêber Apo’ya, halkımıza, kadınlara ve tüm insanlığa kutlu olsun. Tüm kadınlara, Kürt halkına, Ortadoğu halklarına, insanlığa yeni bir yaşam umudu ve özgürlük ruhu geliştiren, bu anlamda tarihsel-toplumsal bir başlangıcın ifadesi olan Önder Apo’nun doğuşunu en içten duygularımızla kutluyoruz.
Kürdistan’ın Amara köyünde gerçekleşen bu doğuş; bir halkın yaşama uyanmasının, ölü toprağını üzerinden atarak yaşamla yeniden buluşmasının adı oldu.

Rêber Apo sayesinde Kürt halkı, hiçbir halkın olmadığı kadar diri-canlı ve bir o kadar da özgürlük mücadelesine kilitlenmiş durumdadır. Halkımız kendi siyasal, toplumsal, öz yönetim ve öz savunma sorunlarını hiçbir güce yaslanmadan çözebilecek, toplumsal ve komünal çözüm modelini ve sistemini geliştirebilecek ve uygulayabilecek bir düzeye gelmiştir.

Önderliğimizin yarattığı kesintisiz mücadele ile yediden yetmişe özgürlük arayışı net, somut ve yaşamsal çizgiye kavuşmuştur.

Rêber Apo, yaşamda üç doğuş yaşadığını söyledi; birincisi Urfa’nın bereketli, kutsal topraklarında saygıyla andığımız Üveyş ananın gerçekleştirdiği doğuş sonrasında kendi toplumsallığını yaratması, ikincisi Kürt halkını ölüm uykusundan uyandırışıyla ve doğal sosyalizmi Kürdistan topraklarına uyarlaması olurken üçüncüsü ise yeni bir paradigma ile demokratik moderniteyi insanlığa armağan edip halkların kardeşlik halayına duruşunu gerçekleştirmesidir.

KÜRT KADINLARI GÜNEŞ GİBİ AÇILMAKTA, ŞAVKI TÜM DÜNYAYI AYDINLATMAKTADIR

Rêber Apo’nun her üç doğuşu aynı zamanda kadının doğuşudur. En zayıf halka olarak tanımlanan kadından öncülük düzeyine ulaşma düzeyi yakalanmıştır. Burada artık mücadele ettikçe ve savaştıkça kendisi olan, çoğalan, güzelleşen, sevilen ve saygı duyulan kadın gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Önderliğimizin kadına verdiği değer, güven ve emeği olmasaydı bu gelişme bizler için sadece bir hayal olabilirdi. Bu nedenle bu yılki 8 Mart etkinliklerimiz her yıl olduğundan çok daha farklı bir anlam ve önemde gerçekleşti. Önderliğimizin özgür kadın çizgisi, yaşam felsefesi tüm dünya kadınları tarafından benimsendi. Bu aynı zamanda ideolojik olarak da bir bütünlüğü ifade etti. Önderliğimiz ‘özgür kadın güneş gibi doğar’ dedi. Bugün direnişin, özgürlüğün adı olan Kürt kadınları, güneş gibi açılmakta, şavkı tüm dünyayı aydınlatmakta ve ısıtmaktadır.

Yaklaşık beş yıldır önderliğimizden hiçbir şekilde haber alamıyoruz. Halk olarak ve kadınlar olarak bu durum Önderliğimizin sağlığına ve fiziki durumuna ilişkin kaygılarımızı her geçen gün daha da derinleştirmektedir. Kişiye özel hukuk dışı yasalarla yönetilen İmralı’da ağır tecrit, baskı, izolasyon, tehdit politikaları üst düzeyde uygulanmaktadır. Bu imha-inkar ve tasfiye konsepti Bakur, Şengal ve Rojava Kürdistan’ı başta olmak üzere tüm parçalarda daha özelde ve esas olarak Önderliğimiz üzerinde yürütülmektedir.

LEYLA’NIN EYLEMİ GÜNDEN GÜNE YAYILDI

Bu sebeple, hem sömürgeci Türk devletinin ve desteğini aldığı uluslararası güçlerin Önder Apo üzerinde uyguladığı ve 15 Şubat komplosunun devamı niteliğindeki yeni konseptin tehlikelerini hem de bu konsepti boşa çıkarmak için Kürt Özgürlük Hareketi’nin başlattığı ‘Tecridi kıralım, faşizmi yıkalım, Kürdistan’ı özgürleştirelim’ devrimsel sürecin gerekliklerini his eden Leyla Güven kendi inisiyatifiyle bir eyleme önderlik etmiştir. Onurlu bir direnişi geliştiren Kürt kadını Leyla’nın eylemi günden güne yayılmış, Önderlik etrafında ateşten bir çembere dönüşmüştür. Tıpkı 1999’da ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemcilerinin kararlı, inançlı, umutlu ve bir o kadar da keskin direniş geleneği; Ümit Acar, Uğur Şakar, Zülküf Gezen, Medya, Ayten, Zehra Sağlam, Yonca Yakıcı ve Siraç Yüksek arkadaşlarla devam ediyor.

Direniş şehitleriyle birlikte büyüyor, gelişiyor. Kürt halkı artık tecridin son bulmasını yetersiz buluyor ve Önderini artık özgür görmek, Önder Apo ile özgür koşullarda yaşamak istiyor.

Halk olarak, kadınlar olarak varlığımızı, mücadelemizi ve tüm kazanımlarımızı Önder Apo sayesinde elde ettiğimizden; Önderliğimizin esaretini biz kadınların ve halkımızın esareti olarak gördüğümüz gibi hepimizin özgürlüğünü Önderliğin özgürlüğünde görüyoruz. Onun için de; 4 Nisan bizler için yaşamın açılıp serpildiği, baharın filizlendiği, tükenmiş umutların yeşerdiği gündür aynı zamanda.

4 Nisan’ı 8 Mart, Newroz coşkusu ve umudu ile kutluyoruz. Önderliğimizin özgürlük paradigmasının gerçekleştirici gücü olacağımızı ve tecridi kırıp, faşizmi yıkıp, Önderliğimizin özgürlüğü sağlanıncaya kadar mücadeleyi sürdüreceğimizi belirtiyoruz. Bu temelde; başta kadınlar, gençler olmak üzere tüm halkımızı bütün yasaklara inat sokaklara, alanlara çıkmaya Kürdistan’ın her yanını tarihi direnişler etrafında kenetlenmeye, özgürlüğü ve yeni yaşamı sahiplenmeye çağırıyoruz.”