Rosa Kadın Derneği: Kürt kadınlar devrimin öncüleri oluyor

Rosa Kadın Derneği, "İran ve Afganistan kadın direnişlerini selamlıyoruz. Kürt kadınları öncülüğünde başlayan direniş devrimsel bir öncülüğü ifade ediyor" dedi.

Rosa Kadın Derneği, kuruluşunun 5’inci yıl dönümü dolayısıyla binasında basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına dernek üyeleri katılırken, açıklamayı Dernek Başkanı Adalet Kaya yaptı.

Derneğin 29 Aralık 2018'de kurulduğunu hatırlatan Kaya, çalışmalarını yeni bir çatı altında sürdürmeye başladıklarını söyledi. Kaya, “O dönemin açığa çıkan ihtiyaçlarına cevap olabilmek ve OHAL dönemi topluma yaşatılan travmayı giderebilecek politik ve ideolojik bir düzlemde örgütlülüğümüzü güçlendirmek amacıyla yola çıktık. Yıllar içerisinde kadın hareketinin birikmiş deneyimi ve kadınların bizden beklentileri yol haritamızı şekillendirdi. Ancak tüm zorluklara rağmen örgütlendik, örgütlülüğümüzü genişlettik, örgütlü kadın mücadelesinin en güçlü özsavunma olduğunu bir kere daha deneyimledik. Üzülerek belirtmeliyiz ki verilen mücadele ve yapılan tüm çalışmalar karşısında erkek-devlet şiddetinin bu kadar yıl içerisinde azaldığını söylemek mümkün olmamakla birlikte çeşitlenerek arttı. Geldiğimiz noktada toplum kırım politikası en çok kadınlar üzerinden yürütülürken rejimin özel savaş politikaları da en çok Kurdistan’da kadın ve çocukları hedef almayı sürdürüyor” dedi.

'KÜRT KADINLAR HEDEFTE'

Son bir yıla bakıldığında kadına, kadın mücadelesine yönelik pek çok şiddet ve saldırı gerçekleştiğine dikkat çeken Kaya, “Öne çıkan bir kaç başlığı belirtmek gerekir diye düşünüyoruz. Öncelikle bugün burada dört yıldır birlikte mücadele ettiğimiz yol arkadaşlarımız, gönüllülerimiz, üyelerimiz ve danışan kadınlarla birlikte müzik dinletisi eşliğinde bir kutlama yapmayı ve ses, eşitlik, adalet kadın derneğinin projesi kapsamında yönetmen Güliz Sağlam tarafından çekilen ‘Rosa’ belgeselini izleyecektik. Ancak Paris’te gerçekleşen terörist eylem sonucunda katledilen Kürt yoldaşlarımızın üzüntüsü nedeniyle programımızı iptal ettik. Üzgün ve öfkeliyiz, son bir yılda artan ve özelliklere öncü kadın aktivistleri, gazetecileri hedef alan, Kürt kadın mücadelesine dönük bu saldırıları kınıyoruz. Bir kere daha değerli yazar Nagehan Akarsel’i de anarak mücadelesini selamlıyoruz” dedi.

 Kaya, 2022 yılının kadınlar açısından öne çıkan ve büyük bir hukuki mücadelenin verildiği bir diğer konunun, iktidarın bir gecede Anayasa’ya aykırı bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi olduğunu hatırlattı. Kadın örgütlerinin her duruşmada Danıştay salonunda tarihe geçecek savunmaların olduğunu kaydeden Kaya, şöyle devam etti: “Yine kadınların nafaka hakkına dönük düzenleme girişimi, çocuğun üstün yararını gözetmesi gerekirken, çocuk istismarını meşrulaştıracak düzenleme girişimlerini de kadınlar mücadele ile durdurdular. Son olarak gündemimize giren Anayasa değişiklik taslağı ile yine iktidar ‘aile- başörtüsü’ gibi konularla toplumu manipüle ederek, kadınları kapkaranlık günlere sürüklemek istemektedir. Esasa girmeden kısaca şunu vurgulamak isteriz. Anayasal tüm haklarımızı ihlal eden bu iktidar, kadınlar her gün öldürülürken yaşam hakkı başta olmak üzere önleyici hiç bir politikası olmayan bu iktidar Anayasa yapamaz. Kadın hak savunucularını, en başta ifade özgürlüğü gibi anayasal haklarını kullanmalarından dolayı gözaltı tutuklama, kolluk şiddeti gibi uygulamalarla yıldırmaya çalışan bu iktidar Anayasa yapamaz. Anayasa yapma işi en başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm bileşenlerinindir.”

ZİNDANLARDAKİ İŞKENCE VE CİNAYETLER

Kaya, 2022’nin devlet kaynaklı şiddetin pervasızca her alanda gerçekleştiği oldukça zor bir yıl olduğunu belirterek, "Bu senenin bir diğer yakıcı gündemi cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve bunun sonucunda gerçekleşen ölümler, toplum ve bizler açısından sarsıcı bir etki yarattı. Özellikle Garibe Gezer yoldaşımızın yaşadığı şiddet sonrasında intihara yönlendirilmesi ve yaşanan hukuki sürecin ahlaksızca yürütülmesi derin bir yara olarak duruyor. Aysel Tuğluk şahsında sembolleşen hasta mahpusların tedavi desteğinden mahrum bırakılması ve annelerin adalet nöbeti ile sivil direnişin örneği oldular. Hala sürmekte olan ve adliye önlerine taşan hak ve adalet talepleri konusunda verdikleri mücadele ile kolluk şiddetine maruz kalarak talepleri görmezden gelinmiştir. Amed’te ve tüm Kürt kentlerinde kamu görevlisi veya paramiliter yapılar eliyle yürütülen uyuşturucu, fuhuş, cinsel şiddet, kaybedilme gibi pek çok saldırı; devletin Kürt kadınlarını hedef alan sistematik ve politik özel savaş politikasını ayan beyan ortaya koydu. Artan kadın cinayetlerinin yanında artan şüpheli kadın ölümlerinin de cinayet olduğunu biliyor ve hukuki süreçlerini takip ederek dosyaların cezasızlıkla sonuçlanmaması yönünde mücadele ediyoruz” diye konuştu.

ÇOCUK İSTİSMARI

Kaya, açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:

 "Yaşanan çocuk istismarlarının devlet cemaat aile iş birliği ile nasıl gerçekleştiğini, nasıl örtbas edildiğini 6 yaşından itibaren istismara maruz kalan genç kadının beyanları ile öğrendik. Çocuk istismarını önleyici bir çerçeve sunan ‘Lanzarote Sözleşmesi’ de uygulanmamakta ve şu anda İstanbul Sözleşmesi gibi risk altındadır. Amed’te görülen çocuk istismarı davasından çıkan beraat kararında ‘küçüğün rızası’ gibi bir kavramın Yargıtay tarafından kullanılması, devletin tüm organlarının, istismar ve tecavüzü olağan hale getirmeye çabaladığını göstermiştir. Çocuk ve rıza sözcüklerini yan yana kullanmak, kadın ve çocuk düşmanı, tecavüzcü bir zihniyetin ürünüdür.
Bu zihniyetle yıllardır mücadele ediyoruz ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Tam da bu zihniyetle mücadele eden kadın aktivistler, hak savunucuları sistematik bir şekilde kolluk ve yargı tacizine maruz kalmaktadır. Gözaltı ve baskılarla sindirilmeye çalışılmaktadır. Bu zihniyeti teşhir eden, duyuran gazeteciler davalarla, tutuklanarak sindirilmek istenmektedir. Tüm bu baskılara ve saldırılara rağmen kadınlar sokaklarda, alanlarda, mahkeme salonlarında mücadeleyi büyüttüler. 2022 yılı açısından en kritik konulardan biri yine kadınların 25 Kasım ve 8 Mart eylemleri sırasında kolluk şiddetine maruz kalmasıydı. Kadın eylemlerini önlemek için idari yasaklarla sokakları ve alanları ablukalarla kadınlara kapatmak istediler. Vazgeçmedik, her yerdeydik.

KADIN DİRENİŞLERİ SELAMLANDI

Son olarak İran ve Afganistan kadın direnişlerini selamlayarak bitirmek istiyoruz. Kürt kadınları öncülüğünde başlayan direniş devrimsel bir öncülüğü ifade etmektedir. Bugün dünyanın pek çok yerinde kadınlar aynı ruh ve aynı duyguyla ‘Jin jiyan azadî’ sloganını büyüterek bir yaşam felsefesine dönüştürmüştür. İran’da gerçekleşen idamların hızla infaz edilmesi karşısında uluslararası topluma çağrımız kadın mücadelesinin diktatörlük rejimlerine karşı verdiği yaşam mücadelesine destek olmalarıdır. ‘Nerede bir kadın ayağa kalksa tüm kadınlar için ayağa kalkmıştır.’ Biz tüm Kurdistan’da ve dünyanın her yerinde gerçekleşen kadın direnişlerini sahipleniyor ve selamlıyoruz. Jin jiyan azadi.”