Küçük, küçücük bir ‘an’da saklıdır özgürlük

Gerilla Ciwana ve Evrim, Cenga Heftanin’de savaşan ve zafere inanan iki gerilla. Belki de özgürlük bu ‘an’daydı, bu iki kadın gerillanın gülüşünde, zafere olan inançlarındaydı.

Özgürlüğü düşünüyorsunuz gerillayla buluştuğunuzda, nasıl bir şeydir, diye. Korkmadan ülkemizin bir sokağında oynamak mı, sonuna kadar direnip sloganlarla ölümsüzlükle buluşmak mı, yoksa bir yol yürüyüşü mü, belki de daha fazlası… Belki de zalimin yüzüne tükürmenin adıdır özgürlük! Küçük, küçücük bir an da saklıdır özgürlük. Bazen de bir gerillanın şarkı isteğinde ve inancında. Bazen bir tebessümde, bazen bağırmada dağların ardı sıra. Belki de hesapsızca, kaygısızca hiç korkmadan sonsuz bir aşka sahip olmaktır. Tanımı evren kadar geniş; büyük, sonsuz bir kelime özgürlük. Uğruna milyonların ölümsüzleştiği, kan döktüğü, dört duvar arasında saklandığı, ağladığı, güldüğü, dua ettiği tek şey; özgürlük. O olmadan hiçbir şey olmayacak ne vatan ne de aşk!

Böyle duygularla iç içe dinledim gerilla Ciwana’yı ve Evrim’i. Onlar, bir halkın kurtuluşu uğruna Cenga Heftanin’de savaşan ve zafere inanan gerillalar. Şarkı söyledikten sonra kendini tutamayıp konuşmaya başladı gerilla Ciwana. Konuşuyor ve arada sürekli durup birlikte; “Ev der Heftanin e” diyordu. Ağzından dökülen sözler, yeniden yazılacak bir tarihe geçecek olan değerli cümlelerdi. Durduramıyordu kendini gerilla Ciwana, herkese bu cengi kazanacaklarını bağıra bağıra anlatmak istiyordu.

Şöyle diyordu gerilla Ciwana: “Bu ruh kazanacaktır. Bundan ne şüphe. Birincisi arkadaşların duruşu. Arkadaşların direnişi, morali. Düşmanın Xantûr’a adım atmasına izin vermeyeceğiz, demiştik ve hala aynı inanç ve kararlılıkla hareket ediyoruz. Düşmanı oradan çıkaracağız. Sonuna kadar Xantûr'da kalacağız. Her yerde düşmana darbe vurarak Xantûr'dan çıkaracağız. Yoğunlaşma, moral, hedef ve amacımız budur. Kadının düşmana cevabı kahramancaydı. Burası Heftanin'dir, burası direniş yeridir. Rubar, Rüstem, Amara, Berfin, Beritan ve Viyanların mekanıdır burası. Sonuna kadar da böyle kalacaktır. Besêlerin, Viyanların ruhu hala sürdürülüyor. Kadın ve erkek arkadaşların sergilediği duruş, ulaştıkları profesyonel düzeyde öncü rolü oynuyor. Düşmanın teknik ve vahşi saldırılarına karşı arkadaşlar iradeleri ile güçlü cevap veriyorlar.”

Başlıyorlar bağıra bağıra şarkı söylemeye. Sanki karşılarında küçücük bir kamera değil de yeryüzündeki tüm gerillalar toplanmıştı. İkisi de bu küçük makinamız aracılığıyla seslerini ve söylediklerinin her yere ulaşacaklarını biliyorlardı.

“Bunu Kürdistan’ın tüm alanlarında mücadele eden gerillaya özellikle Heftanin’e adıyoruz. Dört parça Kürdistan’da savaşan tüm gerillalara gelsin. “Ev der Heftanin e!”

Ve belki de buydu özgürlük… Bu ‘an’daydı, bu iki kadın gerillanın gülüşündeydi, zafere olan inançlarındaydı.