Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

Koruculara uyarı: Bedelini ödersiniz!

Türk askerleri ile birlikte gerillaya karşı savaşan korucuları uyaran Halk Savunma Merkezi Komutanlığı Üyesi Şerif Goyi, “Kürt gerillasına karşı saldırıda bulunan herkes bedelini öder” dedi.

Halk Savunma Merkezi Komutanlığı Üyesi Şerif Goyi, Türk devletinin koruculuk sistemiyle Kürt’ü Kürt’le savaştırma politikasını sürdürdüğünü belirterek, korucuları silahlarını Kürt  gerillalarına karşı kullanmamaları konusunda uyardı. Korucuları silah bırakmaya çağıran Şerif Goyi, şunun altını çizdi: "Zaten yıllardır korucuları hedef almıyorduk. Bize karşı silah kullananlar bilmelidir ki, gerillaya karşı yapılan hiçbir saldırı cevapsız kalmaz. Kürt gerillasına karşı saldırıda bulunan herkes bedelini öder.”

ANF'ye konuşan Şerif Goyi, Türk devletinin geleneksel "Kürt'ü Kürt'e kırdırma" politikasını hatırlatarak, Kürt isyanlarının bastırılmasında kullanılan bu yönteminden 1985'ten beri yeniden diriltildiğini söyledi. Bunun farkında olan PKK'nin boşa çıkarmak için büyük çaba gösterdiğini, uzun süre de korucuları hedef almamaya başladığını kaydeden Goyi, Erdoğan yönetimindeki devletin yeniden bu siyaseti aktifleştirdiğini ifade etti. 

ASKER YERİNE KORUCULARI SALIYORLAR

"Güçlerimiz nerede hareket etse karşılarına asker yerine korucular çıkmaktadır" diyen Şerif Goyi, bunun Kürtler için utanç kaynağı olduğunu kaydetti. Goyi, şöyle devam etti: "Bu para için Kürtlüğünü, onurunu, insanlığını satmaktır. Korucular arkadaşlarımızın karşısına çıkmamalıdır. Bırakın Erdoğan’nın ordusu, onun askeri gerillanın karşısına çıksın. Niye Kürt Kürt’ü vursun. Bazıları özellikle kendisine ‘ağa’ diyen korucu başları  ‘PKK bitecek, işte Erdoğan bize ödül verecek’ yanılgısından kurtulsun. Bırakalım bitmesini, hareketimiz biraz zayıflasa Erdoğan’nın ilk hedef alacağı kesim o ‘ağalar’ olacaktır.”

TAHİRÊ QERO'YA SESLENDİ

Koruculara ve korucu başlarına çağrıda bulunan Goyi, devletin oyunlarına gelmemeleri ve kendi onurları için koruculuğu bırakmaları gerektiğini dile getirdi. Goyi, özellikle Jîrkilere ve Tahirê Qero’ya seslendi: "Sen Ahmedê Qero’yu unuttun mu? Ahmedê Qero’yu kim öldürdü? Meydana Kolya zozanlarında Ahmedê Qero kimin eliyle öldürüldü? Hali hazırda sen o askerleri o korucuları o zozanlara gönderip karakol kuruyorsun. Kato’yu tutuyorsun, sen bunları niye yapıyorsun, Ahmedê Qero’nun intikamını mı almak istiyorsun? Sonra da bize siz ne düşünüyorsunuz, diye soruyorsunuz. Bu açıktır ki; bize karşı düşmanlık yapıyorsun.

BÜTÜN KORUCULARA ÇAĞRI

Bu son nesilden önce kendine ağayım, şeyhim, melleyim diyen; Kürtlük adına iki kelimeyi bir araya getirebilen herkesi astılar, öldürdüler. Bu yüzden sizin bu yaptığınız Kürtlük adına büyük bir onursuzluktur. Biz daha öncede söyledik. Biz Kürt’ün Kürt’ü öldürmesini istemiyoruz. Mesele sadece Jîrkiler ya da Tahirê Qero değil. O bir örnektir. Ben bütün koruculara, özellikle Botan çevresindeki koruculara sesleniyorum; bu sizin yaptıklarınız onursuzluktur, düşmanlıktır, ayıptır. Bize düşmanlık yapanlar bilmelidir ki, yaptıklarınız yanınıza kar kalmayacak. Bunun adını ne koyarsanız koyun ama bugün olacaklar için yarın Kürt halkı ve tarih karşısında 'yanlış yaptık' demeyin. Bu koruculuğu bırakmak zorundasınız. Kürtler bugün şerefi ve onuruyla özgür yaşayamıyorsa bu işbirlikçilik, düşmana piyonluk yüzündendir. Hâlbuki bütün işbirlikçiliklerine rağmen bunların dedelerini babalarını çevrelerini de düşman öldürdü, bunu da biliyorlar ama yine de ne yazık ki düşmana teslim olmuş durumdalar.”

ERDOĞAN SİZİ KORUYAMAZ

PKK’nin kurulduğu günden beri Kürtler arası çatışmaya karşı olduğuna dikkat çeken Goyi, tüm Kürtlerin kavgasının verdiklerini; tüm Kürtlerin bu kavganın karşısında içinde olmasını beklemenin hakları olduğunu kaydetti. Bu yüzden tüm korucuların, bir gün Kürt halkının hesap soracağını unutmamalarını isteyen Goyi, şunları söyledi: "Hatanın neresinden dönülürse kardır. Belki eskiden mücadele yeni başlamıştı. İnsanlar bilmiyordu. Biz bu durumları zaten gözden geçirdik. Fakat bugün ben bilmiyorum, dünyadan haberim yok, sözlerine kimse inanmaz. Sonuçta 40 yıldır süren bir mücadele var. Biri bugün benim kafam bunu almıyor diyorsa onun kafası düşmana teslim olmuştur. Artık eskisi gibi değildir. İşte bağımsız bir Kürdistan’dan bahsediliyor. Tamam bu herkes içindir. Kimse buna karşı çıkmıyor. Çaresizlik yok, illa PKK’li olmuyorsanız başka Kürt partilerini tutun. Bir dönün etrafınıza bakın, bir dönün köyünüze bakın, durumunuza bakın. Erdoğan’nın sizi koruyabileceğine inanıyor musunuz? Erdoğan kendisini koruyamıyor, sizi mi koruyacak? Erdoğan sizi koruyamaz.”

ARTIK TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI

PKK olarak hiçbir zaman korucuları hedef almadıklarını, bu yönlü kararlarının olduğunu, fakat operasyonlarda Türk askerleriyle birlikte gerillaya karşı savaşanlara da sessiz kalmayacaklarına dikkat çeken Goyi, şöyle sürdürdü: “Askerin önünde gelin, yoldaşlarımızı şehit düşürün biz bir şey yapmayalım, böyle bir şey dünyanın neresinde var? Artık buna tahammülümüz kalmadı. Artık sabrımız taştı. Türk askeri gelip Kato’ya, Herekol’a yerleşemiyor. Gerillaya karşı savaşan korucular büyük bir ihanet içindedir. Dünyada bundan daha büyük bir suç yoktur. Bundan hemen vazgeçilmelidir. Tekrar koruculara çağrı yapıyorum. Madem koruculuk yapmak istiyorlar evlerini korusunlar, paralarını alsınlar. Koruculuktan pişman olan kişilere her zaman kapımız açıktır. Gelsinler konuşuruz, tartışırız. Biz öldürmeye, Kürtler arasında savaşa karşıyız. İhanete karşıyız.”

TÜRK DEVLETİNE İNANMAYIN

Korucuların Türk devletinin “PKK bitecek” sözüne inanmamaları gerektiğine dikkat çeken Goyi, PKK’nin bir halk hareketi olduğunu anımsatarak, şunları belirtti: “Bugün Kürt halkı bir özgürlük savaşı yürütüyor. Hiçbir savaşta koca bir halkın bittiği görülmüş müdür? Bu yüzden PKK ve mücadelesi asla bitmez. Biliniz ki; ne olursa olsun Kürt’sünüz ve Kürt halkına bir gün hesap vermek zorundasınız.

Biz korucu meselesini de şiddet yöntemiyle değil, diyalog kurarak çözmek istiyoruz. Kürtler içinde şiddetin bir faydası yoktur. Tekrarlıyorum; Kürt’ün Kürt’le savaşmasına karşıyız. Bu meseleyi diyalog yoluyla konuşarak, tartışarak çözmek istiyoruz. Bu çağrılarımızın cevap bulacağını umut ediyor ve buna inanıyorum.”