KJK, altı aylık seferberlik süreci ilan etti

KJK Yürütme Konseyi, önümüzdeki altı ayı “olağanüstü seferberlik süreci” ilan ederek, “Tüm gücümüzle önümüzdeki altı ayda ayakta olacağız ve tüm konseptleri boşa çıkaracağız” dedi.

KJK Yürütme Konseyi olağan toplantısını gerçekleştirdi. Karşı karşıya oldukları görevleri planlamak için toplanan KJK, içinden geçilen siyasal süreci değerlendirdi ve tehlikeler konusunda uyardı.

KJK, Kadının özgürlük düzeyini hesaba katarak, “Kadın konfederalizmini ve Enternasyonalizmini yaratmanın imkânları hızla gelişmektedir” tespitinde bulundu.

Toplantı sonuçlarının aktarıldığı açıklamada, “Kürt işbirlikçi kesimler” de uyarılarak, “katliamcı” bir pozisyona düşmemeleri istendi.

KJK Yürütme Konseyi açlık grevlerine de işaret ettikten sonra, önümüzdeki altı ayı “olağanüstü seferberlik süreci” olarak ilan etti.

YENİ BİR KOMPLO SÜRECİ

KJK’nin açıklaması şöyle:

"Kadınlar, Kürt halkı ve devrim güçler olarak yeni bir komplo ile karşı olduğumuz bir zaman diliminden geçmekteyiz. İçinden geçtiğimiz bu kritik süreci ve gelişmeleri değerlendirmek; devrimci direnişe ve mücadeleye öncülük yapma amaçlı karşı karşıya olduğumuz görevleri planlamak için KJK Yürütme Konseyi Toplantısını gerçekleştirdik. Olağan zamanında yaptığımız toplantımızın gündemi olağanüstü olarak gerçekleşmiştir. Politik ve askeri gelişmeleri kapsamlı değerlendiren toplantımız; yeni komplonun ittifak güçlerinin Önderliğimize karşı 1998 yılında komployu gerçekleştiren güçler olduğunun tespitini yapmıştır. Aynı sömürgeci ve emperyalist güçlerin bir kez uğursuz rolleri ile halkımızın kaderi ve geleceği ile oynamak istediğinin altı çizilmiştir. 1998 yılında Önderliğimize karşı komployu gerçekleştiren faşist ittifak ve güruh bir kez daha kara yürekleri, yüzleri ve rolleri ile işbaşındadır. Yüz yıl sonra bir kez daha Kürt halkının büyük bedeller pahasına yarattığı kazanımların önünü almak ve halkımızı statüsüz bırakmak için tüm güçlerini harekete geçirmiş durumdadırlar.

ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ, DÜNYADA ÖNEMLİ BİR ROL ÜSTLENMİŞ DURUMDA

Kürt kadının geldiği özgürlük düzeyi; ezilen halklar ve kadınların direnme, mücadele etme, özgürlüğünü kazanma ve yaşama umudunu güçlendirmiştir. Öncülük ettiğimiz özgürlük mücadelesi; dünyada önemli bir misyon ve rol üstlenmiş durumdadır. Dünya kadınları ile birlikte iradeli, kararlı ve dayanışarak, özgürlük mücadele saflarını sıklaştırmaya dönük önemli adımlar atmış ve gelişmeler yaratmış durumdayız.

KADIN KONFEDERALİZMİ VE ENTERNASYONALİZMİNİ YARATMAK

Kadın konfederalizmini ve Enternasyonalizmini yaratmanın imkânları hızla gelişmektedir. Toplantımız; erkek egemen, emperyalist, faşist ve sömürgeci güç odaklarının kadının yakaladığı bu gelişim düzeyini ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yarattığı yeni gelişmeleri çıkarları açısından büyük bir tehlike olarak gördüğünü değerlendirmiştir. Onun için de bir kez daha kirli ve hainane bir plan ve ittifak içerisine girerek, saldırıya geçtiğini vurgulamıştır.

ERDOĞAN-BAHÇELİ KÜRT SOYKIRIMI GÖREVİNİ ÜSTLENDİ

Kürt soykırımı, kadın kırım ve katliamcı politikayı yürütme görevini Türk devleti adına Erdoğan-Bahçeli üstlenmiş durumdadır. Erdoğan faşizmi Hitler, Musoloni ve Franko’yu aratmayacak ırkçı ve insanlık dışı bir uygulama düzeyini yakalamıştır. Erdoğan tam bir Kürt ve kadın düşmanıdır. Bu düşmanca politikasını; bir kez daha Kürtlerin kanını dökme olarak belirlemiş durumdadır. Kendisi açısından temel görev ve var olma gerekçesi olarak bunu ortaya koymaktadır. Kürt kadınları, çocukları, yaşlı ve tüm insanlarımız Erdoğan-Bahçeli faşizminin hedefi durumundadırlar. Rojava, Güney Kürdistan ve Bakur Kürdistan’da saldırılarını aralıksız olarak sürdürmektedir. Bu saldırılar tüm Kürt halkı ve örgütlerine dönüktür. Her Kürt parti, gücü ve kesiminin bunu böyle görmesi ve okuması, ona göre hareket etmesi gerekmektedir.

ERDOĞAN KANDAN BESLENME DIŞINDA YAŞAM ŞANSINI YİTİRDİ

Erdoğan, Efrin’den sonra bir kez daha Rojava’yı işgal etme ve soykırım politikasını pratikleştirmek için kanlı dişlerini göstermektedir. Tam bir vampir ve kandan beslenme dışında yaşama şansını yitirmiş hastalıklı bir kişilik haline gelmiştir. Türk devlet, faşist politikanın sürdürülemez halinin büyük krizini yaşanmaktadır. Türkiye siyasetinin yaşadığı büyük kriz halini Erdoğan, günlük olarak yürüttüğü özel savaş politikası ile perdelemeye ve üstünü örtmeye çalışmaktadır. İç sorunlarını ve gündemini Kürtlere savaş açma ve katletme üzerinden örtmek istemektedir.

KÜRT İŞBİRLİKÇİ KESİMLERİ UYARIYORUZ

Önderliğimiz özgürlüğü ve Kürt halkının kazanımlarına karşı geliştirilen komplo ve saldırılarına hiçbir Kürt gücü, siyasi parti ve kurumlarının destek vermemesi, içinde olmaması ve Kürt katliamının dayanağı haline gelmemesi gerektiğini belirtiyoruz. Kürt işbirlikçi kesimlerini uyarıyoruz. Bir kez daha halkımızın, kadınların ve çocuklarımızın katliamcısı haline gelmemeleri gerektiğini belirtiyoruz. Bu vebali hiçbir Kürt parti ve gücü üstlenmemelidir. Buna cüret edenlere en sert biçimde tavır koyacağımızı belirtiyoruz. Halkımızı ve tüm Kürt kadınlarını da böylesi politikalar içinde hangi kurum, örgüt ve parti olursa olsun; fark koymaksızın tavır koymaya, karşısında durmaya ve teşhir etmeye çağırıyoruz.

ÖNDERLİĞİ, KAZANIMLARI VE KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KORUMA, MÜCADELENİN MERKEZİNDE

Tüm bu durumları ve gelişmeleri değerlendiren toplantımız; Önderliğimizin özgürlüğünü sağlama ve ülkemizi ve halkımızın kazanımlarını savunmayı temel ve dönemin stratejik görevi olarak belirlemiştir. Tüm mücadelemizin merkezinde Önderliğimiz, halkımızın kazanımları ve kadın özgürlük değerlerini koruma olacaktır. Bu temelde; 1992 Türk devleti ile Türk işbirlikçiliğinin birlikte geliştirdiği saldırılara karşı Beritan yoldaşın militanlığı, 1996 yılında Önderliğimize karşı Şam’da gerçekleştirilen suikast saldırısına Zilan yoldaşın duruşu ve 1999 Devletlerarası komploya karşı “Güneşimizi Karartamazsınız” sloganları ile ortaya koyduğumuz fedai tarzı ile bu sürece cevap vereceğimizi herkes bilmelidir. Bu fedai tarzın kadın öncüleri bir kez daha rolleri ve görevlerinin bilinci ile hareket etmektedirler.

AÇLIK GREVLERİ

Cezaevlerinde başlatan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinin ilk grubu Elazığ cezaevinde 53. gününe girmiş durumdadır. Yine DTK eşbaşkanı ve Milletvekili olan ve yüreği sürgünlere direnmiş, ülke ve yurtseverlik duruşunun öncü kişiliği Leyla Güven arkadaş ise 48. günündedir. Toplantımız; Önderliğimizin ve kazanımlarımızı koruma etrafında Zindanlar, Avrupa ve Güney Kürdistan’da süresiz ve dönüşümsüz açlık grevini giren tüm Kürt yurtseverleri, devrimcileri ve kadın öncüleri; sürecin fedai duruşunun temsilcileri olarak görmüş ve kabul etmiştir. Kadın hareketi olarak bir kez daha dönemin bizden beklediği öncülük görevimizi Berintan, Zilan, Arin Mirkan ve Avesta Xabur duruşu ve fedailiği ile yerine getireceğimizi, bunun bilinci içinde olduğumuz ve bu sorumlukla hareket edeceğimizi bilinmesini istiyoruz. Tüm alanlarda görev başında olan yoldaşlarımız bu temelde görev ve sorumluklarına yanıt olacaklardır. Faşizm, sömürgecilik ve emperyalist planlar bizim fedai duruşumuz ve mücadelemiz ile yenilgiye uğratılacaktır.

OLAĞANÜSTÜ SEFERBERLİK SÜRECİ

Bu anlayış ve kararlıkla toplantımız; önümüzdeki altı ayı olağanüstü ve seferberlik süreci olarak ilan etmiştir. Bilincimiz, kararlılığımız, ruhumuz ve yüreğimiz ile görevlerimizi başarmaya odaklanacağız. Biz biliyoruz ki; odaklandığımız ve başaracağımıza inandığımız her görevi, koşulların zorluğuna ve tehlikenin büyüklüğüne rağmen başarmışızdır. Şimdi her zamankinden daha başarmaya ve kazanmaya yakın olduğumuzu asla unutmamalıyız. Saldırıların büyüklüğü; gücümüz, etkimiz ve sağladığımız gelişmenin yarattığı korkudan kaynaklıdır.

ALTI AY AYAKTA OLACAĞIZ

Tüm kadınları, halkımızı ve Kürt gençliğini Kurultayımızda kararlaştırdığımız ‘‘Sonda me ye: Em ê Pergala İmralı Parça bikin. Bi Rêber Apo re Azad bijîn!” sloganı etrafında mücadeleyi seferberlik tarzında yürütmeye ve harekete geçirmeye çağırıyoruz. Topyekûn saldırı karşısında, topyekûn direnme süreci olduğunu belirtiyoruz. Tüm gücümüzle önümüzdeki altı ayda ayakta olacağız ve tüm konseptleri boşa çıkaracağız. Özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten tüm devrimcileri, dostları ve kesimleri bu mücadele ve direniş sürecine güç vermeye çağırıyoruz. Bu direniş ve mücadele kadının özgürlük değerlerini korunma olduğu bilinci ve sorumluluğu ile de tüm kadınları sahiplenmeye çağırıyoruz."