Şemdinli muharebesi Erdoðan'ı sersemletti-Analiz

Şemdinli muharebesi Erdoðan'ı sersemletti-Analiz

HPG, 23 Temmuz’dan bu yana Şemdinli’de 35 km kadar sınır içinde denetimlerinin sürdüðünü ve ordunun karadan giriş yapamadıðını belirtirken, Hakkari, Siirt ve Kürdistan’ın diðer bölgelerinde de büyük eylemler ve yol kontrolleri yapmaya devam ediyor.

4-5 Aðustos gecesi gerillaların 19 noktadan Hakkari’deki askeri karakol ve üslere yönelik düzenlediði eylemin ardından, Türk hükümeti de sessizliðini bozdu ancak, içine düştüðü durumu ifade etmek için kendisinden daha çaresiz durumdaki bir rejimi suçladı.

Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoðan, katıldıðı bir televizyon kanalında 23 Temmuz’dan bu yana 2 askerin öldüðünü ve 115 gerillanın hayatını kaybettiðini ileri sürdü. Erdoðan’ın bu iddialarını doðrulayacak herhangi bir kaynak yok. Mazlumder’in 3 Aðustos günü yayınladıðı Şemdinli raporuna göre Şemdinli Kaymakamı Mesut Gençtürk, ellerinde herhangi bir gerilla cenazesinin olmadıðını belirtti. Ne yerel kaynaklar, ne de hastane kaynakları Erdoðan’ın iddiasını doðrulamıyor. En üst perdeden atılan yalanların Kürt toplumu açısından bir inandırıcılıðı yok kuşkusuz.

HAKKARÝ NERE, SURÝYE NERE

Erdoðan ayrıca AKP rejiminin gerilla karşısındaki başarısızlıðını gizlemek için de Hakkari ve Şemdinli’deki eylemleri Suriye rejimi ile ilişkilendirmekten geri durmadı. Erdoðan, "Sızma devam ederse Suriye'ye girer çıkarız" dedi. Türkiye’nin ve tüm Kürtlerin başbakanı olduðunu iddia eden Erdoðan’a sormak gerek: “Hakkari ve Şemdinli nere, Suriye nere.”

Ya “bölünmez ve tek” dediði bu topraklara yabancı, ya da apaçık bir şekilde dünyanın gözlerinin içine baka baka bu mübarek Ramazan ayında yalan söylemekte bir behis görmüyor.

AKP rejiminin gerçekle baðdaşmayan açıklamalarını hiç sorgulamadan aktaran Türk medyasının tavrı şaşırtıcı deðil. Ancak Hakkari-Suriye baðlantısına vurgu yapan bazı uluslararası haber ajanslarının da bu manipülasyonlara ortak olduðunu burada hatırlatmak gerekiyor.

SINIR HÝKAYE OLDU

Geçtiðimiz günlerde KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ANF’de yayınlanan mülakatında HPG gerillalarının artık Kuzey Kürdistan’da mevzilendiðini ifade ederek “Şimdi sınırın 35 km içerisindeki Şemdinli’nin etrafında gerilla vardır. Böylece artık sınır ötesi sınır berisi de hikayeye dönüşmüştür” dedi. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin her fırsatta sarıldıðı “komşu ülkeler ve sınırötesi” bahanelerinin de artık hiçbir inandırıcılıðı kalmadıðını gösteriyor. Son 30 yıldır gerilla zaten sınır içerisinde eylem yapıyor ancak, ancak Şemdinli’deki gerilla operasyonu ile sınırlar da fiilen ortadan kaldırılmış oldu.

SERSEMLEYEN REJÝM

Erdoðan’ın Hakkari ve Şemdinli’deki durumu Esad rejimine baðlaması AKP rejiminin içinde düştüðü acizliði gösteriyor. AKP hükümetinin, bu eylemleri kendisinden bile daha aciz durumdaki Esad rejimine baðlaması, “sersemleşmiş” bir durumu ifade ediyor. Zira akılla izah edilebilecek bir durum deðil.

Erdoðan’ın bu sözlerini duyan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, “Bugün Esad’ın PKK’ya silahla, para yardımında bulunduðunu açıkça biliyoruz” iddiasında bulunarak, Hakkari ve Şemdinli’de yaşananların boyutlarını gizlemeye ve çarpıtmaya çalıştı. AKP rejimi öyle anlaşılıyor ki, Suriye tarafından düşürülen uçaðın ardından Batı Kürdistan kazanımlarını engellemek amacıyla yapamadıðı “işgal harekatı” için yeni bir provokasyonun peşinden koşuyor. Böyle bir çılgınlık yapabilir mi, bu ayrı konu.

AKP’NÝN ARKASINDA HANGÝ GÜÇLER VAR?

Kürt sorunu karşısında Türk devletinin son 30 yıldır geleneksel mantıðında bir deðişme yaşanmadıðı anlaşılıyor. Halen soruna askeri anlamda güç getiremediðinde, dış ülkeleri suçlayan bir savunma durumuna geçiyor. Oysa, AKP rejiminin Suriye’deki silahlı gruplara ve paramiliter güçlere silah, para ve diplomatik destek sunduðu artık bir sır deðil. Yine tüm Türk hükümetlerinin Kürt halkının meşru taleplerini bastırmak için Batılı devletlerden askeri, ekonomik ve siyasi destek aldıðı da açık bir gerçek.

Türk Başbakanı Erdoðan’ın sınırötesi saldırılara ilişkin kullandıðı ifadeler de dikkat çekici. Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin “sınır ihlali” diyerek nota verdiðini hatırlatan Erdoðan, “Biz hemen ertesi günü Kandil’e 3 operasyon yaptık, yaparız da ve asla duramayız. Oradan tehdit geldiði sürece gider operasyonu yapar, döneriz. Bunu bilmesi lazım. Bunları Maliki ile açık net konuştuk. ‘Benim gücüm yetmiyor, söyleyecek hiçbir şeyim yok’ diyen de kendisidir” şeklinde konuştu.

OHAL’Ý KALDIRARAK SORUNU ÇÖZMÜŞ

Uzun uzun analiz yapmaya gerek yok. Erdoðan açıkça bir başka ülkenin egemenliðini ihlal ettiðini ve Maliki’yi tehdit ettiðini ilan ederken, diðer yandan şu sorulara da kapı açmış oldu: “Maliki hiç olmazsa içinde bulunduðu koşulları ifade edebildi ya Türk rejimi? Onlarca kez sınırötesi kara operasyonları düzenlendi, sadece geçen yıldan bu yana yüzlerce kez hava saldırısı yapıldı, karadan top atışları ise aralıksız sürüyor. Peki ne oldu? Gücünüz PKK’yi Kandil’den sökmeye yetti mi? Daha yakında olanı var, Şemdinli’de 23 Temmuz’dan bu yana yaşananlar neyin nesi?”

Ayrıca Türk rejiminin Güney Kürdistan topraklarını bombalarken onayı esas olarak Maliki’den deðil ABD’den aldıðını hatırlatmak gerekiyor.

Erdoðan’ın kullandıðı her ifade içine düştüðü açmaza işaret ederken, Kürt sorunu karşısında barışçıl herhangi bir niyet kırıntısı da taşımadıðını gösteriyor. Kürtlerin asgari talebi bugün özerklik olurken, Erdoðan Kürt sorununu OHAL’i kaldırarak çözdüðünü söyleyecek kadar şaşırmış durumda.