Maxmûr ve Şengal için direniş çağrıları

AKP-MHP iktidarının Maxmûr ve Şengal'e saldırılarına tepki gösteren kurum ve örgütler, "Sessizlik onaylamaktır" dedi, Kürt halkına ve uluslararası kurumlara çağrı yaptı. Açıklamalarda direniş mesajları verildi.

KNK Dış İlişkiler Komitesi, Tevgera Jinên Azad (TJA), JCA ve Rusya'daki Kürt kurumlar, AvEG-Kon, FEDA, Mezopotamya İnançlar Platformu, ve DKP/BÖG, Türk devletinin Maxmûr ve Şengal'e dönük işgalci saldırılarına karşı açıklamalar yaptı.

KNK: SESSİZLİK İŞGALİ BÜYÜTÜYOR

KNK Dış İlişkiler Komitesi, Türk devletinin tüm Kürdistan'ı hedeflediğine dikkat çekti. Kuzey Kürdistan'daki siyasi soykırımcı saldırılara paralel olarak tüm Kürdistan'da işgalci saldırıların arttığına vurgu yapan KNK, "Türkiye, Suriye ve Irak topraklarındaki işgalciliğini her geçen gün derinleştirmektedir.  BM, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kurumların, bölge devletleri ile ABD ve Rusya’nın bu işgal karşısındaki sessizliği ve tepkisizliği, Türk devletinin cüretini artırmaktadır. Türk devleti yıllar önce Kıbrıs’ta yaptığı gibi, Rojava ve Güney Kürdistan'daki işgallerini kalıcı hale getirmek istemektedir" dedi.

Kürtlerin kazanımlarının hedeflendiğinin belirtildiği açıklamada, "Kürtlerin ellerindeki topraklar Türk askerleri ve DAİŞ versiyonu çeteler tarafından işgal edilmiştir" vurgusunda bulunuldu.

Açıklamada, "Irak topraklarında 15 Haziran günü yapılan saldırılar, önceden hazırlanan bir plan çerçevesinde gerçekleşmiştir. Türk istihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan 11 Haziran Perşembe günü Irak’a gizli bir ziyaret gerçekleştirmiş; bu ziyaretinde Irak hükümeti ve Güney Kürdistan hükümeti ile bu saldırılar konusunu görüşmüştür. Her iki hükümet saldırılar konusunda halen sessizliklerini korumaktadırlar" denildi.

"Bu saldırılar konusunda DAIŞ’e karşı Uluslararası Koalisyon ve Rusya’nın önceden bilgilendirildiklerini düşünmekteyiz. Şimdiye kadar sessiz kalmaları ve Irak hava sahasını kullanmalarına karşı çıkmadıkları için, bu saldırılara onay verdikleri anlamına gelmektedir" denilen açıklamada, BM de sorumluluğunu uygulamaya çağrıldı.

"Êzidî Kürtler, kendi yaralarını tedavi etmeye çalışırken bu kez Türk devletinin uçaklarla yaptığı bombardımanlara maruz kalmaktadırlar" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, "Türk devleti Suriye ve Irak’taki saldırılarından başta BM olmak üzere, ABD, Irak hükümeti, Güney Kürdistan Federal hükümeti ve Avrupa Birliği müştereken sorumludur" denildi. 

KNK, halkları da Kürdistanlılarla dayanışmaya ve saldırılara karşı durmaya çağırdı.

TJA: KAZANIMLARIMIZDAN KORKUYOR

TJA, saldırının Kürt düşmanlığının tezahürü olduğunu vurgulayarak, AKP-MHP iktidarının Kürt halkının kazanımlarından korktuğunu belirtti.

Açıklamada, "Birleşmiş Milletler (BM) denetimindeki Maxmûr Kampı’na ve Şengal’e dönük bu faşist ve barbar saldırılar karşısında BM’nin sessizliğini ‘kabul edilemez’ bulduğumuzu belirtiyor, sivil yerleşim yerlerine yapılan ve sonucunda yıkım ve yaralıların olduğu bu saldırıyı sert bir biçimde kınadığımızı duyuruyoruz" denildi.

TJA, uluslararası kurum ve kuruluşları harekete geçmeye çağırdı.

RUSYA'DAKİ KURUMLAR: TÜM KÜRTLER HAREKETE GEÇMELİ

Rusya'da Uluslararası Kürt Kurumlar Birliği, Rusya Federasyonu Kürtlerinin Ulusal-Kültürel Otonomisi ve Kürt Kadınlar Birliği, ortak açıklama yaparak Türk devletinin saldırılarını kınadı.

Açıklamada, AKP-MHP iktidarının Kürdistan'ın tamamında saldırılarını artırdığına dikkat çekilerek, "Kürt halkının kazanımları yok edilmek isteniyor. AKP-MHP, iktidarının ömrünü uzatmak istiyor" denildi.
"Dünya kamuoyunun sessizliği onaylamak anlamına gelir" uyarısında bulunulan açıklamada, "Dünyanın her yerindeki Kürtler harekete geçmeli" çağrısı da yapıldı.

TCŞ-JCA: AVRUPA SOKAKLARI ÇINLAMALI!

Tevgera Ciwanên Şoreşger(TCŞ) ve Jinên Ciwan ên Azad (TCA)  Koordinasyonu da açıklama yaparak, Türk devletinin saldırılarının 'Kürdü yok etme' amacı taşıdığına dikkat çekti.

"Şengal ve Maxmûr kampında yapılan; Kürt halkına, toprağına, iradesine, özgürlüğüne tecavüz etmek, soykırım kıskacından geçirmektir" vurgusunun yapıldığı açıklamada, "ABD‘nin, Rusya‘nın, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi‘nin, yine Avrupa devletlerinin buna karşı sessiz kalması, bu katliamın onayı ve ortakçısı olmak demektir" denildi.

Açıklamada şu çağrıya yer verildi: "Türk devleti ile ortaklaşan tüm devlet, kurum ve kuruluşlara karşı meşru haklar temelinde eyleme geçilmeli, soykırıma 'dur' denilmelidir. Varlığımızı korumanın, özgürlüğümüzü kazanmanın mücadele, direniş ve öz savunmadan başka çaresi yoktur. Avrupa sokakları da çınlamalı!"

AvEG-Kon: KÜRT HALKININ YANINDA OLALIM

Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon), Türk devletinin saldırılarını kınadı, "Avrupa ülkeleri sesini çıkarmayarak seyretmekte ve bu sessizlikleriyle Türk devletine destek sunmaktadırlar" dedi.

AKP-MHP iktidarının sivil halkı hedef aldığına dikkat çekilen açıklamada, "Siyasi ve ekonomik kriz içerisinde giderek kitle desteğini de kaybeden faşist sömürgeci Saray rejimi, Kürt halkının statü kazanmasını engellemek için Kürdistan’ın dört parçasına saldırılarda sınır tanımamaktadır" denildi.
AvEG-Kon, "Özgürlükten ve demokrasiden yana olan herkesi sokağa çıkarak saldırıları protesto etmeye Kürt halkının yanında olmaya çağırıyoruz" dedi.

FEDA: XIZIR DURUŞUNA SAHİP OLMA GÜNÜ

Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) ise açıklamasında "Gün Xızır hakikatine ve duruşuna sahip olma, zulme dur deme günüdür" mesajını verdi.

Açıklamada, Türk devletinin mazlum, sivil halka saldırdığına dikkat çekilerek, "Fiziki katliam ile yetinmeyen zulumat nesli, soykırımda ısrarlı olduğunu bu bombardımanlarla açıkça göstermektedir" denildi.
Alevilerin bu katliamcı saldırılara sessiz kalmaması gerektiğini vurgulayan FEDA, "Kerbela' da Zeynep, Yezid zihniyetine karşı Hüseyin, Êzidxan'da Cihangir, Şengal'de Mam Zeki Şengal olma zamanıdır" dedi.

İNANÇLAR PLATFORMU: ERDOĞAN DAİŞ'İN HALİFESİ!

Mezopotamya İnançlar Platformu, "DAİŞ'in halifesi Erdoğan uçaklarla mülteci bombalıyor" dedi.
"Hiçbir hukuk ve yasaya uymayan, hiçbir dine ve vicdana sığmayan bu saldırılar elbette korkakça ve alçakçadır" vurgusunda bulunan Platform, sessiz kalan NATO, ABD, AB Rusya, BM, Irak ve yerel hükümetin de katliamın ortağı olduğuna dikkat çekti.

Platform, tüm dürüst Alevi ve Müslümanlara "Kürt katliamına seyirci kalmayın" diye seslendi.

DKP/BÖG: AKP SAVAŞSIZ İKTİDARDA KALAMAZ

Devrimci Komünarlar Partisi/Birleşik Özgürlük Güçleri (DKP/BÖG) tarafından yapılan açıklamada, "Bu saldırılar sömürgeci güçler tarafından tek başına Kürt Özgürlük Hareketine yöneltilmiş bir saldırı değildir. Bu saldırılar aynı zamanda Ortadoğu'da özgürlükleri için mücadele eden tüm halklara yöneltilen diz çöktürme hareketidir. Bu saldırılar aynı zamanda Türkiye işçi sınıfına, devrimcilere, demokrasi ve anti-faşist güçlere yöneltilmiş faşizmin mutlak iktidarını kurma saldırılarıdır" denildi.

"Erdoğan iktidarının talan ettiği Türkiye kaynakları yoksullar için artık sürdürülemez noktaya gelmiştir" vurgusunun da yapıldığı açıklamada, "Partimiz Türkiye işçi sınıfına, emekçilerine, kadınlara, gençlere ve tüm devrimci sosyalist güçlere çağrı yapıyor; kim AKP-MHP faşizminden kurtulmak istiyorsa, onu ayakta tutan Kürdistan’da, Libya’da, Rojava’da yürüttüğü işgal saldırılarına karşı çıkmalıdır. Saray iktidarı savaş olmadan varlığını sürdüremeyecek kadar zayıflamıştır" mesajı verildi.

ATİK: ÜLKELERE BASKI YAPALIM

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK), "Türkiye tarihinde defalarca tekrarlanan; Dersim, Zilan, Sivas toplu katliamlarının bir yenisi daha gerçekleştirilmek istenmektedir" dedi.

"Bu saldırı, halkın faşizme karşı mücadelesini ve tepkisini engelleyemeyecektir" diyen ATİK, şunları da ifade etti:

"Faşizmin saldırılarına karşı direnişin meşru olduğunu haykırıyor ve Türkiye’deki toplumsal muhalefetin mücadelesini destekliyoruz. Avrupa’daki tüm yerli ve göçmen demokrasi güçlerini, kendi ülkelerinin faşist TC’ye verdikleri desteği çekmeleri için mücadele etmeye çağırıyoruz."

GÜÇ BİRLİĞİ: OMUZ OMUZA MÜCADELE EDELİM
Türk devletinin düzenlediği saldırılara tepki gösteren Avrupa Demokratik Güçbirliği ise şunları belirtti: “Esas itibariyle saldırının hedefinde özgürlükçü Kürt çizgisi ve kazanımlarının olduğunu biliyoruz. Emperyalist politikaları reddederek Ortadoğu'da alternatif ve çok kültürlü bir yaşamın inşasına dönük bu saldırıları kınıyor ve Kürt halkının yalnız olmadığını haykırıyoruz.    

Özgürlükçü Kürt siyasal çizgisine dönük olarak yapılan bu işgal girişimi, faşist Erdoğan ve şürekâsı tarafında, Türkiye de ki siyasi sıkışmışlığın çıkış yolu olarak görülmektedir. Hem iç politikada hem de uluslararası politikada daralan RTE Kürtlere dönük olarak yaptığı bu işgal saldırısı ile ömrünü biraz daha uzatmaya çalışıyor. Fakat başaramayacağı aşikardır…

Çağrımız Avrupa’da yasayan tüm duyarlı insanlaradır. Gerçekleştirilen işgal saldırısına karşı sokağa çıkan Kürt halkını yalnız bırakmayalım. Yaşadığımız her alanda faşizme karşı omuz omuza mücadele edelim, sessizliğe ses olalım.”