El-Saafin: Hükümet kurduğu ilişki ile İsrail’e kazanım sağlıyor

Türkiye siyasetinde Filistin’in genellikle kullanılan bir dava olduğunu belirten BDS Türkiye gönüllüsü Nicola el-Saafin, AKP hükümetinin kurduğu ilişki ile İsrail'e kazanım sağladığını söyledi.

BDS (Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar) Türkiye gönüllüsü Doktor Nicola el-Saafin, Türkiye’de Filistin davasına bir seçim malzemesi olarak yaklaşılmasının bir felaket olduğunu söyledi. Türkiye hükümetinin bir yandan Filistin halkının yanında olduğunu beyan ederken, diğer taraftan ise İsrail ile en üst düzey ilişkilerini sürdürdüğüne dikkat çeken Saafin, hükümetin kurduğu ilişki ile İsrail’e kazanım sağladığını kaydetti. Saafin, 70 yılına giren Nakba (Büyük felaket) ile Türkiye’nin Filistin davasına yaklaşımını ANF’ye değerlendirdi.

Doktor Nicola el-Saafin, İsrail işgal rejimine karşı boykot, yatırımların geri çekilmesi ve yaptırımlar için mücadele veren BDS Türkiye’nin aktif gönüllülerinden biri. İstanbul’da doğan Filistin diasporasından olan Saafin, BDS Türkiye içinde 12 yıldır ülkesindeki işgal ve zulme karşı mücadele veriyor.

GERİ DÖNÜŞ MÜCADELESİ KUŞAKTAN KUŞAĞA SÜRECEK

Saafin, 70’inci yılına giren Nakba’nın (Büyük Felaket) sadece tarihten ibaret olmadığını, Filistin halkının işgal edilen topraklarına geri dönüş mücadelesinin kuşaktan kuşağa süreceğinin de beyanı olduğunu vurguladı. Saafin, "Filistin halkı yeniden fedakarlık, birlik ve tarihsel haklar için mücadelenin ön plana çıkması gerektiğini savunuyor ve bu yönde de eylemlerine devam ediyor" dedi.

Türkiye'nin Filistin meselesine yaklaşımını değerlendiren Saafin, Türkiye siyasetinde Filistin’in genellikle kullanılan bir dava olduğuna işaret ederek, Gazze’deki son katliamın hemen akabinde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yenikapı’da miting düzenlemesinin bunun en somut göstergesi olduğunu kaydetti.

'FİLİSTİN’İ SEÇİM MALZEMESİ YAPMAK DA FELAKET'

Filistin davasına bir seçim malzemesi olarak yaklaşmanın bir felaket olduğunun altını çizen Saafin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye hükümeti bir yandan Filistin halkının yanında olduğunu beyan ediyor, diğer taraftan ise İsrail ile geçmişten gelen ilişkilerini devam ettirmekte ısrar ediyor. Tepkisi söylemden öteye geçmiyor; İsrail ile ilişkilerin kesilmesi, anlaşmaların iptal edilmesi gibi gerçek adımları atmıyor.

Yine sözler duyacağız, büyükelçiyi geçici olarak geri çekmek gibi ufak tefek zamansal ve geçici gerginlikler olacağını düşünüyoruz ama bunların hiçbiri İsrail için bir şey ifade etmeyecek. Çünkü İsrail için esas önemli olan stratejik kazanç; Kudüs’ü ilhak etme meselesi önemli olacak.

Türkiye devleti, Kudüs Filistin halkına iade edilmediği müddetçe tüm ilişkilerin kesilmesini savunursa o zaman farklı bir ilişki kurulur. Ama şu an kurulan ilişki İsrail’e kazanım sağlıyor. İsrail, Filistin halkına bedel ödeterek, kanını akıtarak Kudüs’ü alıyor ve devletler geçici gerilimlerle bunu kendi siyasi malzemeleri yapıyor."

'TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ ÜST DÜZEYDE SÜRÜYOR'

İsrail ile Türkiye’nin ilişkilerinin en üst düzeyde seyrettiğine; ekonomik olarak Türkiye’nin İsrail’in beşinci büyük ortağı olduğuna işaret eden Saafin, bu açıdan İsrail’in Türkiye tarafından hiçbir cezalandırma politikasına tabi tutulmayacağının da ortada olduğunu belirtti. 2010’da yaşanan Mavi Marmara saldırısının ardından bozulan ilişkileri "normalleştirmek" için başlatılan süreci de hatırlatan Saafi, Filistin halkıyla gerçek dayanışma adımlarının bu anlaşmalardan geçmediğini kaydetti.

Saafin, Türkiye-İsrail ilişkilerinin genel tablosunu şöyle ortaya koydu: "Filistin halkıyla gerçek bir dayanışma içinde olunacaksa, o zaman Türkiye hükümetinin İsrail ile tüm ticari, askeri, diplomatik ilişkilerini kesmesi gerekiyor. Türkiye şu anda İsrail’e büyük ekonomik katkılarda bulunuyor. Bu ekonomik ilişkiler öyle sadece şirketler düzeyinde değil, devlet ve resmi kurumlar düzeyinde de gerçekleşiyor. Bunun dışında askeri ilişkilerde gelgitler yaşanıyor, bunların tamamen durdurulması gerekiyor."

‘SİYONİZM VE EMPERYALİZME KARŞI MÜCADELE YÜKSELTİLMELİ’

Diplomatik ilişkilerin de kesilmesi gerektiğini vurgulayan Saafin, "Mesela Türkiye’nin İsrail ile birlikte kültürel etkinlikleri de devam ediyor. Örneğin İKSV’nin İstanbul’da bu yıl düzenlediği İstanbul Film ve Müzik Festivali, yine Ankara’da düzenlediği uluslararası müzik festivali İsrail’in desteğiyle gerçekleştirildi. Hatta bu yıl bu festivaller İsrail’in kültür yılı olarak ilan edildi" ifadelerini kullandı.

Kudüs fitilini ateşleyen ABD Başkanı Donald Trump’ın tavrını da değerlendiren Saafin, Ortadoğu bölgesinin çok ağır bir dönemden geçtiği bugünlerde emperyalistlerin fırsattan istifade kendi yayılmacılık ve toprak istilası amaçlarını gerçekleştirmeye çalıştıklarını belirtti. Bölge iç çatışmalarla meşgulken, ABD ve İsrail’in istediği gibi at koşturduğuna dikkat çeken, Saafin, tarihsel bir şehri ele geçirerek işgallerini meşrulaştırmaya çalıştıklarını vurguladı.

"Kudüs tarihsel olarak hepimizden gitti. İlk önce bunu görmemiz gerekiyor" diyen Saafin, Siyonizme ve emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu. Saafin, hangi saldırıyı yaparlarsa yapsınlar Filistin halkının, tarihsel hakları için mücadele etmeye devam edeceğini ve dünyadaki özgür halkların Filistin halkıyla dayanışmayı sürdüreceğini vurguladı.