Özgür yaşamın filozofu... Mazlum Doğan

Dilzar Dîlok'un "Özgür yaşamın filozofu, direnişin peygamberi, PKK Newrozunun Çağdaş Kawası: MAZLUM DOĞAN" başlığıyla Yeni Özgür Politika'da yer alan makalesi şöyle:

Tarih periyodik ve süreğen olarak sebep sonuç ilişkisi üzerinden inşa olmasa da, bazı sonuçların ortaya çıkmasında önemli bazı sebeplerin varlığı kolektif kabule dönüşmüştür. Böyle kabullerde, sebeplerin gelişim diyalektiği, sonuçların da karakterini belirlemektedir. Tarihte bunu bilerek yaşadığı anları anlamlandıran, tarihi yaratan, hatta kendisi tarih olan kişiler vardır. Mazlum Doğan yoldaş, bu şahsiyetlerden biridir.

Mazlum Doğan, Diyarbakır Zindan direnişlerinin önder kadrolarındandır. 21 Mart 1982 gecesi, metaforik olarak yaktığı üç kibrit çöpü ardından gerçekleştirdiği eylem, O’nu Kürdistan özgürlük tarihine, Çağdaş Kawa olarak yazdırmıştır. Eylem, ortaya koyduğu irade kadar tekil bir eylem olmaktan çıkarak bir çizgiye dönüşmüş, Dörtler’in kolektif eylem iradesiyle zirveleşmiş, “ateşe su dökmeyin, su döken haindir” sözleriyle ölüm ve yaşam tanımlarını yeniden inşa etmiş, eylem anında eylem kararlılığının ve iradenin mutlaklaşmasını örneklemiştir. Bu eylemler, Apocu Önder kadroların kendi yaşamı üzerinde kişinin kendisinin söz sahibi olmasının, düşmana kendi yaşamı hakkında hiçbir söz hakkı bırakmama, nihayetinde ölümle sonuçlansa da özgür yaşam kararlılığıdır. Bu eylemleri yaratan irade, PKK direniş çizgisini oluşturmuş ve Önder Apo bunun üzerine “Mazlum partidir” sözünü söylemiştir.

‘BERXWERAN JİYAN E!’

Zindan direnişinde geliştirilen eylemin büyüklüğü tartışmasızdır. Ancak Mazlum Doğan’ı tarihsel kılan, salt zindandaki eylemi değildir, onun öncesi vardır. Onu tarihsel kılan, yaşam ve mücadele anlayışı, pratiği ve özgürlükte ısrar eden karakteri zindandaki duruşu ortaya çıkarmıştır. “Berxwedan jiyan e!” sözünü zindan önceki ideolojik grup dönemi sürecinde anı anına söylemiş olması Onun tarihselliğidir.

Mazlum Doğan’ın tarih olması, kahramanlaşması, Onun yaşayış biçimi, yaşamı algılaması, özgürlükten vazgeçmezliği, insan aklına, zihnine ve yüreğine olan güveni-inancı ile mümkün olmuştur. İnsan sevgisi, insanı doğru, bütünlüklü ve yeterli düzeyde tanımlama arayışı ve bu temelde yaşama çabasına da götürmüştür Onu. Bundan dolayı Mazlum Doğan yoldaşın yaşamı, insan zihninin en karanlık sistemler içinde de olsa kendini ve çevresini aydınlatmayı bilecek kadar özgürlük amacına odaklandığını ortaya koyar. Mekan ve zaman gerçektir ve oluşu inşa ederler. Ancak mekan ve zaman, oluşun akışına bir saldırı olarak gerçekleşiyorsa, yani özgürlük karşıtlığı temelinde bir mutlak köleliği dayatıyorsa, insan iradesi bu mekan ve zamanı aşmayı başaracak güçtedir. Mazlum Doğan’ın yaşamı ve eylemi, bunu anlatır.

Özgürlük evrenin amacıysa, Mazlum Doğan bunun en direngen ve ısrarlı savunucularından ve kanıtlarındandır. O, özgürlükte ısrarı ve direnişiyle, evrenin amacını kendi yaşamında ortaya koyan, koşullar ne olursa olsun bundan vazgeçmeyen duruşuyla genç yaşında büyük bir bilgeliğin de sahibi olmuştur. Arkadaşlarının Onun için söylediği “ayaklı kütüphane” ya da “PKK’nin filozofu” belirlemesi, Onun kendi çağındaki soykırımcı Türk faşizminin karanlığına ve karanlıkta ısrarına karşı aydınlıkta ısrarını da göstermektedir. Ona dair her anlatı adeta “ışık ve özgürlük” çağrısını bugünlere kadar duyuran bir çığlık hissi uyandırmakta, bugünde de Onun sesini yaşatmaktadır.

MAYASINI MUNZUR'DAN ALMIŞ…

Mazlum Doğan, 7 çocuklu bir ailede Dersim’in Mazgirt İlçesinin Teman Köyü’nde doğmuş, ilkokul yıllarında ailesiyle birlikte Karakoçan’da yaşamaya başlamıştır. İlk ve ortaokulu orada okuduktan sonra Dersim Öğretmen Lisesinde yatılı okumuştur. Lise yıllarındaki öğrenme azmi O’nu yeni mecralara taşımıştır. Öğretmenlerinin kitaplarını okurken bilinçlenmesini geliştirmiş ve devrimci düşüncelerle tanışmıştır.

Henüz lise yıllarında hiçbir baskıya, hiçbir haksızlığa, egemenliğe boyun eğmeyen onurlu ve eylemci duruşun sahibidir. Bundan dolayı birçok defa gözaltına alınmış, birçok defa faşist Türk eğitim sisteminin sözde disiplin cezalarına maruz kalmış, hatta sürgün edilmiştir. Tüm bedellere ve henüz ergenlik yaşlarında olmasına rağmen adalet ve özgürlük anlayışından taviz vermemiştir.

Mazlum Doğan tüm bu eylemci yanıyla birlikte duru bir su dinginliğinde, sakin, bilge derinliğinde, yaşama felsefik bakmayı yaşamının temel düsturu edinen bir karakterdedir. Zihniyet düzeyi yüksektir, güçlü bir kavrama yeteneği vardır. Çok zekidir, algılama ve yorumlama düzeyi çok yüksektir. Resmi eğitim sisteminin ezberci tipler yaratma amacından uzakta bir anlayışın sahibidir ve algısı da bundan dolayı verili eğitim sistemiyle yetinmemektedir. Resmi okulların birinciliği devrimciler için ölçü olamaz. Ancak herşeye rağmen eğitim sistemini birincilikle bitirerek üniversiteye gitmesi, Mazlum Doğan’ın arayışlarını, zihniyet anlamındaki gelişkinlik düzeyini de göstermektedir. Öğretmenlerin sevdiği, başarılı, olgun, bilge kara çocuktur o. Bilgisi ve eğitime önem veren yapısı kadar yaşam duruşuyla, toplumsal ilişkileriyle O’nu tanıyan herkesin gönlüne girmeyi başarmış bir insan uzmanıdır. O’nu tanıyan arkadaşları gözünü kırpmadan uzun süre okuyabildiğini söylerken, Onun ezberci olmadığını ve okuduklarını da özgür insan algısına tabi tutarak anlam yarattığına dikkat çekmektedir.

Tabi bu algı, anlam verme, farkındalık ve özgürlük bilinci Mazlum Doğan arkadaşta bir tarihsel toplum bilincinin bireyde yansıması temelinde de ele alınmak durumundadır. Dersim coğrafyasının yarattığı bilinçli ve direngen karakteri belirgindir. Alevi Kürt toplumsallığının doğayla bütünleşmiş, yaşadığı ekosistemle yekvücut olmuş, adı unutulmuş bir animizmi kişiliğin derinliklerinde yaşayan, kadınla erkeğin özgür bir temelde ilişkilenmesinin esas alındığı, kadının henüz derinleştirilmiş köle statüsüne mahkum edilmediği, devleti tanımayan, devlet dışı komünal yaşamı kendisi için varoluşsal bir şart sayan bir toplumun bireyidir.

Bu anlamıyla, Alevi Kürt toplumsallığının şahsında direndiği ve kendini var kılmaya çalıştığı bir tarih kesitidir. Biliriz ki bazen kişiler bir kültür ve toplum için direnir, bazen de kültür ve toplum böyle bir kişide direnir. Mazlum Doğan da Alevi Kürt toplumsallığının Seyit Rıza kültürünün, Alişêr kültürünün direnen halkalarından biridir. Mayasını Munzur dağlarından ve Munzur ırmağından almış, kendini bu kutsal coğrafyanın her zerresiyle kutsamış ve kültürünün zihniyete dönüşmüş haliyle yaşamsallaştırarak bugüne gelmiş bir karakterdir. Tüm bu karakter özelliklerinin tam tamına Apocu grupla özdeşleşmesi, onu grupla buluşturduğu kadar PKK’ye de bu ruhu taşımış, geleneği yaratmıştır.

HAKİ, MAZLUM, MAHSUM…

Böyle bir çağın ve böyle bir toplumsallığın çocuğudur. Kendi toplumsallığından, onu var eden, ona yaşam anlamı kazandıran çağdan kopmayışta ısrarın kişide tezahür etmesidir. Ancak Mazlum Doğan ya da başka önder kadrolar için salt tarihin ürünü demek de yanılgı olur. Zira aynı tarihsel toplum içinden gelen ancak mazlumca duruşun çok uzağında olan birçok örnek de bilinmektedir. Böyle duruşların başta tarihsel toplumsal gerçekliğinden koptuğu da başka bir gerçek olarak karşımızda durur. Bununla birlikte, Mazlum Doğan, O’nu var eden tarihsel toplumu bilen, bu hakikate dayanan, köklerini esas alan ve özgür birey olmanın büyük emeğini vererek kişinin tarih olmasının en güzel örneklerindendir.

1973-1978 yılları, PKK’nin ideolojik grup dönemi olarak adlandırılan ve resmi PKK kuruluş tarihi olmamakla birlikte, PKK’nin kuruluşunu mümkün kılan müthiş mücadele yıllarıdır. Bu yıllar, toplumun henüz kapitalist modernitenin bugünkü kadar bombardımana maruz bırakılmadığı ve bozulmamış bireylerin varolduğu, birey çıkışlarının tarihi belirleyebildiği yıllardır. Böyle bir dönemde özgürlüğe cesaret eden bir grup Kürt ve Türk gencinin biraraya gelerek Apocu grup oluşturdukları ve bu grubun fikirlerini örgütleme ve toplum içinde yayma temelinde büyük devrimsel çıkışlar yaptıkları dönemdir. Mazlum Doğan, böyle bir dönemde ölümsüz devrimci Haki Karer yoldaşın devrimci gençlik içinde tanıyıp görüşlerini anlattığı, örgütlediği gençlerden biridir.

Mazlum Doğan o yıllarda Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari bilimler Fakültesinde öğrencidir. Ve Haki arkadaşın anlattığı görüşler O’nun tarihsel toplum bilinciyle ve kişiliğiyle bütünleştiğinden Apocu gruba katılır. Aynı yıllarda Haki arkadaşın Onu gruba katması gibi kendisi de yüzlerce gençle tanışır, tartışır, onlara Önder Apo önderliğinde örgütlenen Apocu grubun görüşlerini anlatır ve gruba katar. Batman’da çalıştığı dönemlerde örgütlediği büyük Komutan Mahsum Korkmaz bu gençlerden biridir.

Düşünce yapısı, zihniyet şekillenmesi, arayışları, kendisini tarih ile gelecek arasında toplumsallaşan bir köprü yapmayı başaran bakış açısı, Apocu grup içinde hızla gelişerek öncüleşmesini getirir. Adeta Apocuların filozofu olur. Kavrama gücünün zenginliğiyle felsefik yönünün gelişkinliği Onu ideolojik refleksleri en güçlü önder kadrolardan biri haline getirir.
Haki arkadaşın şahadetinden sonra “propaganda yapanlara dahi sömürgeciliğin silah sıktığı, kadroların güvenliğinin olmadığı, güvenli çalışmak için her kadronun kendi öz savunmasını yapması” kararı alınır. Bu kararı Mazlum Doğan “bir elde kitap, bir elde silah” diye formüle ederek yeni bir propaganda argümanı oluşturur. Bu örnekteki gibi felsefik baktığı kadar somut durumların ideolojik tahlili ve formüle ederek yeni toplumsallığa uyarlama yönü gelişkin bir zihniyet yapısı vardır. Aynı zamanda bu tarz yaratımları, onun propaganda gücünü, propagandanın toplumu, insanı tanımayla bağlantısını iyi bildiğini de ortaya koyar.

ÖNCÜLÜK DÜZEYİ ESASTIR

İdeolojik grup döneminde, her kadro için bir çalışma alanı belirlense de hiçbir kadro salt kendi alanıyla sınırlı kalmaz. Önder Apo’nun bütünlüklü çalışma felsefesi ilkeselleşerek öncü grubun karakteristik özelliklerinden biri haline gelir. Bundan dolayı her bir önder kadro sürekli hareket halindedir. Kendi çalışma alanlarındaki sorumluluklarını yerine getirmek kadar başka il ya da ilçelerde, köylerde tanıdık, hemşeri, okuldan tanışmış olma, herhangi bir ihtiyacı olma, aynı bölümden olma gibi nedenlerle bir şekilde tanıdıkları herkese ulaşarak kesintisiz ilişkilenmeyi tarz haline getirirler. Mazlum Doğan da çok canlı ve sürekli eylem halinde olan, adeta yerinde hiç duramayan biridir. Onun canlılığı ve süreğen dinamizmi salt bedensel değil, düşünsel dinamizmin yaşamının tamamına sirayet etmesi temelindedir. Sürekli bir zihniyet yenilenmesi, büyümesi ve bunu başka insanlara taşımasıyla bilinir.

Kendi çağının bir özgür düşünce ve ilim aktarıcısıdır Mazlum Doğan. Bu özelliği bilindiğinden nerede bir seminer, panel ya da tartışma platforma olsa Mazlum Doğan çağrılır ve bu tartışmalarda Apocu düşüncenin en etkili anlatımını yapar. Bu tartışmalar hem ilk kez duyacak olanlara Apocu düşünceyi Kürdistan özgürlüğünü anlatmak, hem karşıt düşüncelerde olanların yanlışlıklarının ve eksikliklerinin ortaya konulması anlamında çok önemlidir. Kürdistan özgürlük düşüncesinin tanıtılması kadar Türkiye sosyalist gençliğindeki şovenizmin yıkılmasında düşünsel devrim yaratan tartışma platformlarıdır ve etkisi de büyük olmuştur.

İdeolojik grup dönemindeki önder kadroların her birinin öne çıkan temel özelliklerinin toplamında Önder Apo’nun Önderlik gerçeğini görmek mümkündür. Mazlum Doğan’ın derin ideolojik ve felsefik yönü, Kemal Pir arkadaşın askeri taktik gelişkinliği, Hayri Durmuş arkadaşın örgütsel ve ilkesel derinliği, yine birçok arkadaşın temel özelliğinin toplamı, Önder Apodur. Önder Apo, her bir arkadaşın en temel özelliğini görür, bilir ve onu büyütüp geliştirmek kadar tamamlamak temelinde de görevlendirmeler yapar.

Bundan dolayı Önder Apo Antep’te yazdığı parti programını tamamladığında bunu Mazlum ve Hayri arkadaşlara vererek incelemelerini, tamamlamalarını ve yazarak dağıtmalarını, kadrolar içinde okutarak düşünce ve öneriler almalarını belirtir. Bu tarihsel görevi Mazlum ve Hayri yoldaşlar büyük başarıyla gerçekleştirirler. Bu görev tamamlandığında gelip Önder Apo’ya aktarırlar. Yaptıkları toplantılarda ortaya çıkan görüşler, izlenimleri anlatırlar. Önder Apo için, gelen görüş ve izlenimler kadar, belki de daha önemli olan Mazlum ve Hayri yoldaşların başardıkları çalışma, yürüttükleri tartışmalar ve ortaya çıkan yeni öncülük düzeyi esastır. Yıllar sonra 12 Eylül yargılamalarında faşist darbe rejimi türlü saldırılar ve komplolar kurar. PKK programı diye tutsakların önüne konulan ve onların yargılanacağı belgeleri Mazlum Doğan okur, “Bu bizim programımız değil” der ve reddeder. Ne yaptığını, yapacağını bilen ve bu bilinçle katılan, tarihsel duruş sergileyen karakterini parti programı karşısında derin bilgisi ve mahkemedeki duyarlılığıyla da ortaya koyar.

Önder Apo, Kesire Yıldırım ile resmi evlilik ardından Amed’e geldiğinde onları karşılayanlar Mazlum Doğan ve Duran Kalkan’dır. Amed’de bir evde, yaz sıcağında Önder Apo’nun defter sayfalarına yazdığı manifestoyu iki önder kadro daktilo ederler. Kavurucu sıcaklar vardır ancak özgürlük rüzgarı Apocuların yüreğini serinletmekte, yeni özgür yaşamın ideolojik-teorik temellerini oluşturmaları için güç vermektedir. İki önder kadro, Amed’de başladıkları Kürdistan Devriminin Yolu adlı manifesto yazımını Dersim’de tamamlar. Mazlum Doğan önsöz yazar ve manifestonun basımı yapılarak grubun örgütlü bulunduğu yerlere gönderilir. Böylece bu tarihsel görev de başarıyla tamamlanmış olur.

‘ONLAR KİTABINA GÖRE YAŞAYANLARDIR’

Önder Apo, 1996 yılının 30 Haziran’ında Zeynep Kınacı arkadaş eylem yaptığında “Onlar kitabına göre yaşayanlardır.” demiştir. Bu söz, tam Mazlum Doğan’ı anlatmaktadır. Kitabına göre yaşamak, evrenin sonsuzluğunun bilincine varmak kadar bu sonsuzluk içinde kendi yaşamına bir form oluşturmak, kendi toplumsallığını buna göre oluşturmak, yaşamak, varsa engelleri aşmak, eksiklikleri tamamlamak ve özgür yaşamak temelinde bir ilkeler toplamına göre yaşamını inşa etmektir. Mazlum Doğan böyledir. Kitaba göre olmak, bürokratik ya da memurculuk tanımıyla yakından uzaktan alakası olmayan bir devrimcilik tanımıdır. Bundan olsa gerek, tüm örgüt ve grupların derneği dergisi olmasına rağmen, PKK uzun dönem dergi çıkarmamış, pratikte bir kitabilik yaratmayı esas almıştır. Haki Karer’in Önder Apo’nun gizli ruhu olması, yazılmamış bir kutsal kitabın aynı ayetlerini düşünmeleri, söylemeleri ve uygulamalarını anlatmaktadır. İşte Mazlum Doğan böyle bir önder kadrodur. En yoğun pratikler içinde dahi Önder Apo’ya rapor sunulmayışın gerekçesi olamayacağını belirterek eleştiri yapan ve özeleştiri isteyen bir O’dur. Haki Karer’de mevcut olan gizli Önderliksel ruhun, onun örgütlediği Mazlum Doğan’ı sirayet ettiğini söylemek zor değildir.

Örgütlü ve disiplinli yaşam tarzını herkes bilmektedir. Bundan dolayı en hassas görevlerin omuzlayıcısıdır. Haki Karer’i katleden kontraların izi sürüldüğünde ve net olmayan bazı bilgilere, duyumlara ulaşıldığında, kendini deşifre etmeden, düşmanı uyandırmadan ve yakalanmadan bu bilgileri netleştirecek olan kişi Mazlum Doğan olacaktır. Bu görev için İskenderun’a gider, birkaç aylık sıkı disiplinli çalışma temelinde bilgiyi netleştirir. Alaaddin Kapan adlı kontranın yerini, nasıl hareket ettiğini, kimlerle ilişkilendiğini, nasıl tedbirler aldığını netleştirir ve getirdiği bilgiler sayesinde neredeyse bir eylem planıyla görevini başarmış olarak döner ve eylemin devamını taktiğin ustası Kemal Pir’e devreder. İşte bundan dolayı Kemal Pir’in “Türkiye ve Kürdistan halklarına karşı işlenen suçların hesabı mutlaka sorulacak ve hiçbir suç cezasız kalmayacaktır!” haykırışında Mazlum Doğan’ın da sesini duymaktayız.

O, ÖZGÜR YAŞAMIN FİLOZOFU…
Bu tarihsel yürüyüş grubu çalışmalarını parti kuruluşuna kadar getirirler. Böyle bir benzersiz çalışmayla temeli hazırlanan PKK Kuruluş Kongresi’nde yapılan tartışmalar, ortaya çıkan tutumlar da Mazlum Doğan’ı tanımak için tarihsel değerdedir. Önder Apo’nun Kongre değerlendirmeleri ardından Mazlum Doğan’ın program taslağı okuması tarihsel anlardır. Tartışmalarda ise söylediği söz iz bırakmaktadır: “Benim belirtebileceğim, ekleyeceğim bir şey yok. Hem özüne hem biçimine katılıyorum.”

O, özgür yaşamın filozofu, direnişin peygamberi, PKK newrozunun Çağdaş Kawası, yaşamı tekmil eylem olan PKK’nin kişilik kazanmış halidir. Mazlum Doğan, yaptığı her işle, konuştuğu her sözle, direnişiyle tüm devrimcilerin zihnine, belleğine, yüreğine kendini yazdırmıştır. Onun ölümsüzlüğü, genç yaşına rağmen kendisini kendi ömründen taşıran bir yaşamı yaşamış olmasıdır. Aynı zamanda bizim kuşakların Onu duyması, hissetmesi, anlaması ve Onun önder Apocu militan özelliklerini kendilerinde yaşatmasıdır.
Önder Apo’nun Önderlik konumuna dair belirlemeleri, koyduğu tutum örnektir ve gelenek oluşturmuştur. PKK’nin hem Merkez Komitesi, hem de Merkez Yayın Komitesi sorumluluğu görevini üstlenmiş ve başarıyla yerine getirmiştir. Kendisi parti merkez komitesine önerildikten sonra, Önderlik O’na tutumunu sorduğunda verdiği cevap da tarihsel, öğretici ve gelenek yaratan ilkeselliktedir:

“Arkadaşların beni önermesine ve böyle bir görev için layık görmesine büyük bir anlam ve değer biçiyorum. Halk ve mücadele tarihimizin bir ilki olan bu kongreye katıldım. Bu topluluk ne görev verirse ona hazır olmak ve yapmak zorundayım. Yapmazsam parti üyesi olamam. Ha üye olmuşum, ha merkez olmuşum, iddia ve kararlılık düzeyim açısından fark etmiyor. Bu kongre ne görev verirse onu yapmakla mükellefim. Eğer bu görevi alamazsam merkez değil, üye de olamam!”