İkiyüzlülüğün forumu: Davos kendisini ‘yeşile’ boyadı

Dünya Ekonomi Forumu (WEF), 50’inci zirvesini yine İsviçre’nin Davos kentinde topladı. 117 ülkeden 3 bin kişinin katılımı bekleniyor.

50’inci forum, 21-24 Ocak tarihleri arasında dünya “liderlerini” ve “zenginlerini” bir araya getiriyor. Foruma 117 ülkeden 3 bin dolayında katılımcı bekleniyor. Katılımcılar arasında, ekonomi ve siyaset dünyasının yanırısa bilim, kültür ve sivil toplumdan da insanlar var.

Forumun Başkanı Klaus Schwab, farklı uçlarda bulunan iki kişiyi aynı düzeye yerleştirdi: ABD Başkanı Donald Trump ve çevreci harekete esin kaynağı olan 17 yaşındaki İsveçli aktivist Greta Thunberg. Biri, mevcut demokratik sistemlere göre seçilmiş meşruiyeti olmayan biri, diğeri gezegenin en güçlü devlet başkanı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiliz Başbakanı Boris Johnson katılmayacak.

Küresel ısınma yeniden endişelerin merkezinde bulunuyor. Ancak kapitalizmin vitrini olarak değerlendirilen forumda, kulağa hoş gelen niyet belirtilerinin ciddiyeti ise derin şüphe yaratıyor. Zira dünya yöneticilerinin tek taraflı olarak ilan ettiği bu forumdaki şirketler ve siyasi yöneticiler mevcut iklim krizinin sorumluları olarak görülüyor. Aynı şekilde forumun örgütleyicileri, sosyal krizler, derinleşen eşitsizlikler, savaşlar ve yıkımların temel sorumluları olarak öne çıkıyor.

KAPİTALİSTLER KENDİNİ ASACAK İPİ DE SATAR

Zirvenin organizatörleri 2020 yılının dövizini “daha fazla dayanışma ve kalıcılık” olarak belirledi. Başlıklar arasında “Gezegeni nasıl kurtarmalı?”, “Daha adil bir ticaret” ve “Herkesin yararına teknoloji” gibi “övgü” isteyen konular var.

Kapitalistlerin belirlediği konular ve finans dünyasının kendisini “yeşile boyaması”, Lenin’in bir sözünü hatırlattı: “Kapitalistler, kendini asacak olan ipi bile satar.”

THUNBERG: HİÇBİR ŞEY YAPILMADI

Nitekim zirvenin açılışında konuşan aktivist Greta Thunberg, “İklim ve çevre bugünün gündem konusu ama pratikte hiçbir şey yapılmadı, CO2 emisyonları azalmadı” dedi.

Durum gerçekten vahim. Bilim insanlarına göre insanlığın gezegeni kurtarmak için sadece 10 yılı kaldı. Aksi durumda geri dönüşü olmayan bir yola girilecek.

Geçen hafta yıllık raporu Global Risk’i açıklayan WEF’e göre 750 dünya yöneticisi orta vadede küresel ekonomik denge için temel risklerin iklimsel düzensizlik olduğunu söylüyor. Raporda “Bu bir ilk, küresel beş temel risk bundan böyle çevresel risklerdir” denildi. Bu ifadelerle özellikle aşırı meteorolojik olayları ve ekonomi liderlerinin iklim değişikliklerine karşı kapasitesizliğine dikkat çekildi.

Ekonomik çatışmalar ve iç siyasetteki kutuplaşma da önemli riskler arasında sayılıyor ancak, rapordaki kaygılar arasında ikinci plana koyuluyor. Öncelik şöyle ifade ediliyor: “Petrol sızıntıları veya radyoaktif bulaşmalar gibi İnsan’ın yol açtığı zararlar ve felaketler”, “biyoçeşitliliğin önemli kaybı”, “çevre için geri dönüşü olmayan sonuçlarla birlikte ekosistemin olası çöküşü”, “depremler, tsunamiler, volkan patlamaları ve jeomanyetik fırtınalar gibi büyük doğal felaketler.”

Davos forumunun kurucusu Alman Klaus Schwab, bir hafta önce gazetecilere yaptığı açıklamada “Dünya olağanüstü hal durumundadır, harekete geçme penceresi ise küçüktür” diyordu.

ZENGİN VE YOKSUL ARASINDAKİ UÇURUM

Sosyal alanda da, eşitsizlikler derinleşiyor. Davos öncesi sivil toplum örgütü Oxfam, en zengin yüzde 1'in elindeki servetin, insanlığın yüzde 92'sinin sahip olduklarından iki kat daha fazla olduğunu açıkladı. Oxfam’ın Forbes dergisi ve İsviçre “Credit” bankasının verilerine dayanan tespitlere göre, 2 bin 153 kişinin elindeki para, yer yüzündeki en yoksul 4,6 milyar kişinin sahip olduklarından daha fazla.

THUNBERG NEDEN DAVET EDİLDİ?

Davos, toplumsal mücadelelerin türüne ve boyutlarına göre, öne çıkan isimleri de davet etmesiyle dikkat çekiyor. Küreselleşme karşıtı hareketin büyüdüğü bir sırada 2001’de Attac, Davos’a alternatif Dünya Sosyal Forumu’nu kurdu. Sonra temsilcileri hızlı bir şekilde Davos’a davet edildi. Occupy Wall Street hareketi başladığında da benzer bir yöntem uygulandı. Küreselleşme karşıtı hareket Attac’ın sözcüsü ve ekonomist Maxime Combes, Fransız Express dergisine yaptığı değerlendirmede “Greta Thunberg ile de aynı şema uygulanıyor. Davos açısından, eleştirel sözün içerde olması, dışarıda olmasından daha iyi” dedi.

Combes, bunla birlikte, kapitalistlerin Thunberg’in kapasitesini hafife aldığını ve genç aktivistin hazırlanan değirmene karışmayacağını söylüyor. “O, müzakere etmek ve kendisini zan altına almak için orada değil. Duvara tosladığımızı haykırmak için orada. Geçen yıl BM’de gördüğümüz gibi. Oysa, Davos’un hedefi, ayakta kalmayı güvenceye almak için kapitalizmin motorlarını sürdürmektir. Başka bir şey hayal etmek, kendini aşmayı hayal etmektir. Davos üyeleri de zaten bunu öngörmüyor.”