‘Bu tavrı Cizre’den hatırlıyoruz, susmak katliama ortaklıktır’

Efrîn için BM önünde açlık grevinde olan Cizre Belediyesi Eş Başkanı Leyla İmret, “Artık Avrupa ve BM endişe duymaktan vazgeçip Erdoğan’ın işgaline karşı net tutum sergilemelidir. Erdoğan kınanacak durumu artık çoktan geçti” dedi.

Türk devleti ve ona bağlı çetelerin Efrîn’i işgaline karşı BM ve uluslararası güçlerin harekete geçmesini talep etmek amacıyla BM Cenevre Ofisi önünde HDP’li milletvekilleri ve belediye eş başkanları öncülüğünde başlatılan açlık grevi 6. gününde devam ediyor.

Açlık grevi eylemcileri arasındaki isimlerden birisi de Öz Yönetim Direnişleri döneminde Türk devletinin dünyanın gözü önünde Cizre’de yaptığı katliamın yakın tanıklarından siyasetçiler de yer alıyor. Bunlardan birisi de Cizre Belediyesi Eş Başkanı Leyla İmret.

Türk devleti Cizre’ye katliam hazırlığı yaptığı dönemde de bir seçilmiş olarak halkının katliama uğramasını engellemek için sık sık BM’ye çağrılar yapan İmret, o dönem BM’nin harekete geçmemesinin öfkesini hala yüreğinin derinliklerinde taşıyor. O gün sınırlar ötesinden BM’ye seslenen İmret, bugün ise birçok siyasetçi ile birlikte BM’nin yanı başında yaptıkları eylemle, dünyanın Efrîn’de yaşanacak soykırıma sessiz kalmamasını talep ediyor.

ANF olarak mikrofon uzattığımız Leyla İmret, açlık grevdeki amaçlarını ve Cizre’den Efrîn’e uzanan süreci değerlendirdi.

‘BM’NİN SESSİZLİĞİNDEN GÜÇ ALARAK CİZRE’DE KATLİAM YAPTILAR’

“Evet, Cizre katliamının en yakın tanıklarında birisiyim. Beni bu eyleme getiren en önemli durumda Cizre’de yaşadıklarımız” diyen İmret, şöyle devam etti: “Türk devleti Cizre’de katliam hazırlıkları yaparken, biz o halkın seçilmişleri olarak BM’ye onlarca defa çağrıda bulunduk, ama ne yazık ki BM o gün sessiz kaldı. BM Cizre sürecinde tutum almayarak halkımızı katliam gerçekliği yüz yüze bıraktı. Cizre’de bodrum vahşetleri yaşanırken BM kılını bile kıpırdatmadı. BM o gün bizim çağrılarımıza sessiz kaldığı için Türk devleti Cizre’de bir katliam gerçekleştirdi. Halbuki BM o gün rol alsaydı Cizre katliamını engelleyebilirdi.”

‘BİZ BU DEVLETİ CİZRE’DEN BİLDİĞİMİZ İÇİN BURADAYIZ’

Türk devletinin Cizre’de yaptıklarından kaynaklı Efrîn’de de nasıl bir soykırım gerçekleştirebileceğini çok iyi bildiğini ifade eden İmret, “Cizre’den yaptığımız bütün çağrılara rağmen katliamı önleyemedik. Ama bugün Cizre’nin tanığı olarak BM’nin kapısındayız ve diyoruz ki; biz bu devleti iyi tanıyoruz harekete geçmezseniz Cizre’den daha kötüsünü Efrîn halkına yapacaklar. Bize yaşattınız, ama Efrîn halkına yaşatmayın. Cizre halkını katlettiler yetmedi, Cizre’yi yakıp yıktılar. Cizre’nin demografisini değiştirmek istediler ama halkımız buna izin vermedi. Halkımız yaptığı baraka da veya yıkık bir evde kalmaya devam ederek, Erdoğan’ın Cizre’ye yerleştirmek istediği çetelerin önüne geçti” diye ekledi.

‘EFRÎN HALKI SOYKIRIMLA YÜZ YÜZE’

Cizre’yi yakıp yıkan aynı ordunun bugün Efrîn’i işgal ettiğini dile getiren İmret, Türk devletinin Cizre’de yaptıkları uygulamanın aynısını bugün Efrîn’de yaptığını söyledi. İmret, “Eğer oradaki güçler Efrîn halkını korumak amaçlı kent merkezi dışına çıkarmamış olsaydı, Türk devleti hava saldırılarıyla bütün halkı katledecekti. Ama Efrîn halkı hala bir soykırım tehlikesi altındadır. Bu risk hala devam çok açık bir şekilde devam ediyor” dedi.

‘BM EFRİN’E GÖZLEMCİ BİR HEYET GÖNDERMELİ’

Türk devleti ve çetelerinin Efrîn’deki soykırım uygulamasına rağmen hala BM’nin harekete geçmemesinin Kürtler açısından kabul edilemez olduğunun altını çizen İmret, “Eğer BM Cizre tutumunu Efrîn’de de sergilemeye devam ederse bir kez yine Kürtlere yapılan katliamın ortağı haline gelecektir. Bakın; Bakın Efrîn halkı bugün yardıma muhtaç bir şekilde yaşıyor, insani ihtiyaçları karşılanmayacak durumda. Bu insanlar BM gözetiminde evlerine dönmek istiyor, ama BM hala sessiz. BM’nin temel amacı sivilleri korumak ve onların ihtiyacını karşılamak değil mi? Bizim buradaki temel taleplerimizden en önemlisi BM’nin Efrîn’e bir heyet göndererek oradaki soykırım tehlikesini yerinde incelemesidir” diyerek dikkat çekti.

Türk devletinin asıl amacının DAİŞ çetelerini Efrîn’e yerleştirmek olduğunu kaydeden İmret, BM ve uluslararası güçlerin buna karşı acilen harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. İmret şöyle devam etti: “Erdoğan DAİŞ’in Kobanê’de aldığı yenilgisinin acısını Cizre’den, Sur’dan ve diğer Bakur kentlerinden almaya çalıştı. Ne kadar katliam yaptıysa da oradaki halkımız Erdoğan’a boyun eğmedi. Erdoğan bu defa Efrîn’i işgal ederek yok olmaya yüz tutmuş DAİŞ çetelerini Efrîn’e yerleştirerek yeniden canlandırmaya çalışıyor. ÖSO dedikleri aslında hepsi arda kalan DAİŞ çetelerinden oluşuyor. İşte biz bunları haykırmak için açlık grevindeyiz.”

‘İŞGALE KARŞI NET TUTUM ALINMALI YOKSA…’

Türk devletinin Efrîn’i işgalinin uluslararası hukuktaki tanımının işgal olduğunu ifade eden İmret, “BM ve uluslararası güçler Türk devletini Efrîn’den çıkmaya zorlamalılar. Aksi taktirde Efrîn’de yaratılacak terör merkezi sadece Kürtler için değil bütün Avrupa için bir tahdit haline dönüşecektir. Bugün Fransa’da yaşanan saldırı DAİŞ’in hala Avrupa için bir tehdit olduğunun en iyi göstergesidir. Gerçekten de Erdoğan’ın önüne geçilmezse DAİŞ bu saldırılarına devam edecek. Artık Avrupa ve BM endişe duymaktan vazgeçip Erdoğan’ın işgaline karşı net tutum sergilemelidir. Erdoğan kınanacak durumu artık çoktan geçti. Bu açlık grevi bu gerçeği dikkat çekmektedir taleplerimiz dikkate alınmalı aksi taktirde Erdoğan herkesin başına bela olacaktır” şeklinde konuştu.