Şirvan’daki madende arama çalışmalarını işçiler sürdürüyor!

Şirvan’daki maden ocağında olayın tanığı işçi M.A, arama çalışmalarının gönüllülerle sürdürüldüğünü ifade etti. Alanda ışıklandırmanın bulunmadığını aktaran M.A., göçüğü bu nedenle hiç görmediklerini vurguladı.

Siirt’in Şirvan ilçesindeki Maden köyünde, 17 Kasım tarihinde yaşanan şev kayması sonucu 16 işçinin toprak altında kaldığı maden ocağında 4 işçi hala toprak altında.

Ciner Holding Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ.’ye ait maden ocağındaki göçük altındaki işçilerin kurtarılması için yapılması gereken arama-kurtarma çalışması kritik sürede başlatılmadı.

Güvenli çalışma koşullarının olmadığı madende, yeterli denetimin de yapılmadığı ortaya çıktı. Bu katliamın altında da yine fazla üretim ve kar hırsı yatıyor.

Maden sahasında hiçbir ışıklandırma bulunmuyor. Denetimler genellikle yüzeysel ve kalifiye eleman neredeyse hiç yok. Çalışan şoförlerin çoğunun SRC belgesi bulunmuyor.

İş güvenliğinin sadece kağıt üzerinde olduğu madende, işçilere yeteri kadar iş eğitimi verilmiyor. Eğitim verildiğine dair işe girişte sadece bir form imzalatılıyor

Şev açısının veya basamak yüksekliğinin yüksek tutulması, örtü kazı maliyetlerini düşürüyor.  Üretim maliyetini düşürmek için şev açısı ve basamak yüksekliğinde standartların dışında tutulmuş. 

Madende taşeron şirkette çalışan işçilerden M.A, çalışma koşulları ve olay anını ANF’ye anlattı.

Madende 4 yıldır çalışan 44 yaşındaki M.A isimli işçi, madende kamyon şoförü olarak çalıştığını ifade ederek, “Taşeron olarak çalışıyorum. Günde 10 saat çalışıyoruz burada. Koşullarımız çok zor tabii ki. İşe geliş gidişimiz 2 saat alıyor. Günde 12 saatimiz burada geçiyor. Eve gidince bir yemek yiyip hemen yatıyoruz. Dinlenemiyoruz bile. Çocuklarımı bazen günlerce göremediğim oluyor. Yemekler yenmeyecek halde, koşullarımız çekilmez ama mecbur çalışıyoruz. Başka iş olsa ya da koşulları daha iyi bir yer olsa bir saniye bile burada durmam” diye konuştu.

Bu işte çalışan herkesin ölümü göze aldığına vurgu yapan M.A,  çoğu zaman çocuklarına belli etmeden vedalaşıp evden çıktığını aktararak, “Evden onları öpüp çıkıyorum, belki bir daha göremem diye. Burada kalifiye eleman bulmak çok zor. Ehliyeti olan herkes çalışıyor. Can güvenliğinin emniyeti sıfır. Kadrolu olanlar yine daha iyi ama biz insandan sayılmıyoruz. Tuvalete gitmek için bile izin alıyoruz. Her gün denetleniyoruz. Niye bu kadar az taşıdın diye hesap soruyorlar. Onların kar hırsı bizim ölümümüze sebep oluyor” dedi.

‘GÖÇÜK OLDUĞUNU GÖREMEDİK BİLE’

Göçük olduğu gece kamyonda toprak alımı için sıra beklediğini aktaran M.A, çalışma sahasının çok karanlık olduğunu ve hiçbir şey göremediğini belirterek, “Bir tane bile ışık yok bizim koskoca çalışma alanımızda. Müzik dinliyordum kamyonda. Bir ara baktım iki tane ışık yuvarlanıyor. Kamyon uçtu zannettim aşağıya indim yine bir şey anlaşılmıyordu. Çünkü çok karanlık bizim burası kamyon ve iş makinaların ışığını kullanıyoruz. Burayı ışıklandırma gereği bile duymuyorlar. Sonra büyük bir göçük olduğunu anladık. Sonra şantiyeden eldiler, büyük ışıklandırmalarla bakılınca durum anlaşıldı. Sonra kurtarma çalışmalarına başladık ama bizimle olmuyordu. Sonra işçiler ve diğer iş makinaları geldi. Kendi gücümüzle kurtarmaya çalıştık ama başaramıyorduk” şeklinde konuştu.

‘AFAD RİSKLİ DİYE ÇALIŞMIYOR’

Şu an arama kurtarma faaliyetlerinin gönüllü işçilerden oluştuğuna dikkat çeken M.A, AFAD’ın sadece alanda görüntü olduğunu ve arama-kurtarma çalışmalarına “tehlikeli” diye katılmadığı bilgisini paylaşarak, “Bizim arkadaşlarımız gönüllü olarak ve bütün riski alarak çalışıyor. AFAD, bölgenin hala risk altında olduğunu söyleyip, çalışmalara katılmıyor. Sadece cenazeler çıktığında gelip arabaya taşıyor. Kürtler kalınca toprak altında böyle olur tabii. Artık dağa bile bakamıyoruz. Arkadaşlarımızı bulana kadar çalışacağız. Kimse kalmasa bile kurtaracağız.”