‘AKP Sur’da toplumsal hafızayı yok ediyor’

Amed’in tarihi Sur ilçesi için alınan acele kamulaştırma kararını değerlendiren Amed Kültürel Miras ve Turizm Dairesi Başkanı Nevin Soyukaya, bu kararın hükümetin Sur’daki toplumsal hafızayı yok etme operasyonu olduğuna dikkat çekti.

Bir taşla birkaç kuş vurma peşinde olan hükümetin Sur’un hem demografik ve kültürel yapısını hem de üretim biçimini değiştirmeye çalıştığını vurgulayan Soyukaya, “Bu yıkımla hafızamız, kimliğimiz, geçmişimiz, varlığımız hepsi Sur içinde saldırı altında” dedi. Büyükşehir Belediyesi olarak alanda yaşanan yıkımı raporlaştırıp UNESCO’ ya sunduklarını da aktaran Soyukaya, bunun üzerine UNESCO Dünya Mirası Merkezi müdürünün konuyla ilgili Kültür Bakanlığı’ndan rapor talep ettiğini bildirdi. UNESCO’ya çok fazla misyon yüklememek gerektiğine işaret eden Soyukaya, Sur’u koruyacak olanın Amed halkı olduğunu vurguladı.

“Sur dünkü kent değil” diyen Nevin Soyukaya, Sur içinin Amida Höyüğünün olduğu yerde binlerce yıllık bir gelişme sonucunda günümüze gelen bir kent olduğunu söyledi. Sur’da yaklaşık 7 bin yıllık süren bu kesintisiz yaşamın kültürel bir derinlik taşıdığına işaret eden Soyukaya, “Sur denilince çok farklı kültürlere ait katmanları hatırlamamız gerekiyor. Bütün o tarihsel, kültürel derinlik bugün Sur içinin mimarisinden sokak yapısına, yaşam tarzından diline, dinine kadar yansımıştır. Sur çok dilli, çok dinli, çok farklı medeniyetlerin buluştuğu bir kenttir” diye konuştu.

Böyle tarihi bir kentin kamulaştırılması ve el değiştirmesini binlerce yıla dönük bir operasyon olarak nitelendiren Soyukaya, bu operasyonla Amed’in kalbi olan Sur’un toplumsal hafızasının silinmek istendiğini vurguladı. 10 Ağustos 2015 tarihinden beri Sur’da toplam 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini hatırlatan Soyukaya, “Her ablukada, çatışmanın şiddeti yoğunlaştıkça alanda kullanılan ağır silahların boyutu büyüdü. Nitekim en son 10 Aralık’ta 6 mahallede tekrar ilan edilen sokağa çıkma yasağı günümüze kadar kesintisiz bir biçimde sürdü. Mart sonuna doğru operasyonların tamamlandığı resmen duyurulmasına rağmen, ablukanın devam ettiği 4 mahallede büyük iş makinalarıyla yıkım tüm hızıyla sürüyor” dedi.

SUR’DA YOK EDİLEN BİZİM KİMLİĞİMİZ

Soyukaya, şu anda Sur’daki tüm fiziki ve kültürel dokunun yıkılıp hafriyatın ilçe dışına atıldığını aktardı. Ablukanın kaldırıldığı 14 sokağa gidip harap olmuş binaların çatılarına çıktıklarında, yasağın sürdüğü mahallelerde yaşanan yıkıma ve vahşete tanık olduklarını belirten Soyukaya, “Sur içinin binlerce yıldır var olan kent planının o bölgede tamamen yok edildiğini gördük” şeklinde konuştu. Soyukaya, “Sur içinin geleneksel kent planında olmayan meydanlar açılmış, daracık sokaklar, geniş caddelere dönüştürülmüş. Bunların içinde çok sayıda tescilli ve kültürel değeri olan yapının tamamen yıkılmış olduğunu gördük . Bunlardan biri Hasırlı Cami’dir, yerinde yeller esiyor. Yine çok sayıda sivil yapının yerinde olmadığını fark ettik” dedi. Ablukanın olduğu mahallelerde yaşayan 25 binlik nüfusun Sur’dan atıldığını belirten Soyukaya, insanların kendi şehirlerinde mülteci haline getirildiğine dikkat çekti. Zorla göç tabi tutulup, yaşamları, geçmişleri, gelecekleri yok edilen halkın geri dönmesini de engelleyebilmek adına bir de acele kamulaştırma kararının çıkartıldığını belirten Soyukaya, hükümetin bir taşla birkaç kuş vurma peşinde olduğunu ifade etti. Soyukaya, hükümetin bir yandan fiziki dokuyu değiştirip yaşamı kesintiye uğratırken, diğer yandan bir dayanışma kültürünü yok ettiğini, bunun tekrar yeşermemesi için de insanların mahallelerine geri dönmesinin engellendiğini vurguladı. Soyukaya, hükümetin kısaca mekan üzerinden toplumun hafızasını değiştirip, yenisinin yaratılmasına dönük bir operasyon yaparak hem demografik ve kültürel yapı hem de üretim biçimin değiştirmeye çalıştığına dikkat çekti. “Bizler bu şehrin insanlarıyız. Hem biz, hem de babalarımız, dedelerimiz bu şehirde doğdu” diyen Soyukaya, “Bu yıkımla hafızamız, kimliğimiz, geçmişimiz, varlığımız, hepsi Sur içinde saldırı altında” şeklinde konuştu.

SUR’U TAHRİP EDENLER KORUMA TAAHHÜTÜ VERENLERDİR

Sur’un aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası’nın önemli bölgelerinden biri olduğunu hatırlatan Soyukaya, Sur’un göz göre göre yok edilmesine izin verilmemesi gerektiğini vurguladı. UNESCO’nun bu konudaki pasifliğini de değerlendiren Soyukaya, “UNESCO’ya çok fazla misyon yüklediğimizi düşünüyorum” şeklinde konuştu. Amed Büyükşehir Belediyesi’nin Alan Yönetim Başkanlığı üzerinden bütün kent bileşenlerini de katıp yürüttüğü çalışma sonucunda Sur’un UNESCO Dünya Mirası ilan edildiğini anlatan Soyukaya, yaşanan süreci şöyle anlattı: “Amed kalesi ve kültürel peyzajının tescilli olarak dünya tarafından tanınması anlamında çok önemliydi. Bütün bu süreç içerisinde belediye katılımcılık ilkesini de gözeterek alan yönetimi planını hazırladı. Bu dosyayı da Kültür Bakanlığı üzerinden UNESCO’ya sundu. Uzlaşarak gerçekleştirilen bu plan zaten alanın nasıl korunacağına dair hazırlanmış stratejik bir plandı. Dolayısıyla bu planı Türkiye Cumhuriyeti devleti UNESCO’ya sunarken, bu plan kapsamında bu kenti koruyacağını beyan ve taahhüt etmiş oldu. Şimdi söz konusu olan tahribatı da bu beyan ve taahhütte bulunanlar alana iş makinelerini sokarak gerçekleştirdi.”

UNESCO KÜLTÜR BAKANLIĞI’NDAN YIKIMA İLİŞKİN RAPOR İSTEDİ

UNESCO’nun Birleşmiş Milletler’in (BM) bir alt kuruluşu, BM’nin ise devletlerin oluşturduğu bir kuruluş olduğunu hatırlatan Soyukaya, UNESCO’nun tüm çalışmalarında devletleri muhatap aldığını söyledi. Burada da devlet adına Kültür Bakanlığı’nın muhatap alındığını aktaran Soyukaya, “Dolayısıyla bütün raporlarını Kültür Bakanlığı’ndan talep eder. O nedenle uzun bir süre ses çıkmayınca biz alanda yaşanan yıkımı raporlaştırıp UNESCO’ ya sunduk ve bunun üzerine UNESCO Dünya Miras Merkezi müdürünün cevabi yazısında konuyla ilgili Kültür Bakanlığı’ndan rapor talep ettikleri bildirildi. Kültür Bakanlığı da yereldeki teknik elemanlarını gönderdi ve rapor hazırlamaya dönük bir çalışma başlattılar” diye konuştu. Bu anlamda UNESCO’nun gelip Sur’u kurtaracağını düşünmenin saflık olacağını kaydeden Soyukaya, Sur’u koruyacak olanın Amed halkı olduğunu vurguladı. “Burada biz yaşıyoruz, koruyacaksak biz korumalıyız, UNESCO değil” diyen Soyukaya, yıkımın derhal durdurulup, kamulaştırma kararının iptal edilmesi gerektiğinin altını çizdi. 

...