Gıda tedarik riski derinleşiyor

Türk hükümetinin yanlış politikaları, tarımsal alanların daralması sonucu üretimde yaşanan sıkıntılar, giderek derinleşiyor. Tarımsal alanlarda üretimin düşmesi beraberinde gıda tedarik sorunu getiriyor.

Gıda fiyatlarının artışı, enflasyon yükselmesini tetikleyen stratejik alan olarak değerlendirilmesi gerekirken, tarımın yanlış uygulamalarından kaynaklı hayat pahalılığı, alım gücünün azalmasına neden oluyor. AKP’nin son 20 yılda tarımsal alanlara yönelik yanlış politikaları sonucunda Türkiye gıda tedarik etme riski ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Türkiye’nin yıllık buğday tüketimi için 25 milyon tona ihtiyaç duyulurken, üretim yeterliliği olmadığı için 8,5 milyon ton buğdayı ithal etmek zorunda olduğu görülüyor.


AKP-MHP hükümetinin son yıllarda uyguladığı dışa bağımlı politikalar ve tarımsal alanları  ‘tarımsal’ vasıflarından arındırarak inşaat-rant alanlarına dönüştürmesi, tarımı bitirme noktasına getirdi. Tarımsal alanlarda elde ettiği ürünü düşük miktarda satan veya üretimi bu koşullarda yapamayan çiftçiler, tarlasını ekip biçmekten vazgeçip kentlere yönelmek zorunda kalıyor. Kimisi de tarlasını satarak ev ve arsa gibi istihdam yaratmayan alanlara yatırım yapıyor. 2000’li yıllarda 24 milyon insan kırsal alanlarda yaşarken, AKP’nin uyguladığı rant ve ithalat politikaları sonucu tarlasından verim alamayan köylüler çareyi kentlere göç etmekte arıyor. Yaşanan göç sonucu 2021 yılı itibarıyla kırsal kesimde 7 milyon civarında insan yaşadığı tespit edildi. 

GIDA TEDARİK ETME RİSKİ

Tarım üretiminden kopan insanlar kentlerde çalışma hayatlarına vasıfsız işçi, mevsimlik işçi ya da inşaatlarda ucuz iş gücü olarak çalışmak zorunda kalıyorlar. Diğer tarafta ise kırsal alanlarda genelde yaşlı nüfus kalırken, bu insanlarda ancak günlük geçimleri kadar üretim yapıyor. Tarımsal alanların yarattığı istihdam oranları ciddi anlamda düşerken, durum aynı zamanda kentlerde yaşanan işsizlik sorununda derinleşmesine neden oluyor. Tarımsal alanlarda üretimin düşmesi beraberinde gıda tedarik sorunu getiriyor. Gıda fiyatlarının artışı, enflasyon yükselmesini tetikleyen stratejik alan olarak değerlendirilmesi gerekirken, tarımın yanlış uygulamalarından kaynaklı hayat pahalılığı, alım gücünün azalmasına neden oluyor. AKP’nin son 20 yılda tarımsal alanlara yönelik yanlış politikaları sonucunda Türkiye gıda tedarik etme riski ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor.

TARIM ALANLARI İŞLEVSİZ KILIYOR

Ziraat Mühendisleri Odası Amed Şubesi tarafından hazırlanan veriler, son yıllarda tarımsal alanlarda yaşanan sorunları mercek altına alıyor. 1980’lerden beri hükümetlerin uygulamalarından kaynaklı sosyo-politik olarak ciddi bir aşınmayı yaşadığı gözlemlenirken, dışa bağımlı politikaların tarımın tüm üretim alanlarını işlevsiz kıldığı görülüyor. Tarım alanında üreticiyi ‘verim-yüksek maliyet’ ikilemi ile karşı karşıya bırakan politikalar, çözüm üretmediği gibi var olan kaynakları da tüketen uygulamalarla çiftçileri daha da zor durumda bırakıyor. Özelikle son 20 yılda, tarım sektörel olarak yok edilecek bir üretim sürecine girdi. 

TOPRAK REZERVİ TÜKENDİ

Ziraat Mühendisleri Odası Amed Şubesi’nin verilerine göre; 78 milyon hektar olan toprakların, yaklaşık 25 milyon hektarı tarım için elverişli iken özelikle AKP iktidarı döneminde birinci sınıf tarım toprakları tarımsal işlevleri değiştirilerek, TOKİ, fabrika ve Vakıf benzeri oluşumların inşası için verildi. Kamu yararı adı altında tarımsal alanlar bununla ilgili yargı kararları dikkate alınmadan inşaat-rant alanına çevrildi. Tarımsal alanların amaç dışı kullanımı sonucu toprak rezervi kalmayan 19 ülkeden biri oldu. Miras hukukundan, sosyal-politik ve ekonomik durumlardan kaynaklanan nedenlerden dolayı rasyonel üretim yapmaktan uzak tarımsal alanlar oluştu.

4,5 MİLYON HEKTAR KULLANILMIYOR

Ziraat Mühendisleri Odası Şubesi’nin tespitlerine göre; 4,5 milyon üzerinde hektar tarımsal alanın kullanılmadığı tahmin ediliyor. Özelikle AKP iktidarı dönemlerinde uygulanan yanlış politikalar üretimi etkilediği gibi tarım sektörünü de riskli hale getirdi. Yükselen üretim maliyetleri ve enflasyonun gerisinde kalan ürün fiyatları da tarım alanlarının boş kalmasında etkili oldu. 

YANLIŞ DESTEKLEME

Ekolojik koşulların çok geniş bir üretim deseni olanağı sunduğu coğrafyada, yanlış destekleme politikaları, tarımsal politikalar konusunda kararsızlık sonucu olarak üretimin belirli bitkiler üzerinden yapılmasına neden oluyor. Desteklemenin sınırlı ürünlere yönlendirilmesi bir taraftan üretilmeyen ürünlerin ithalatının yapılmasına, diğer tarafta üretilen belirli ürünlerde stoklama sorunlarına yol açıyor. Ayrıca bu ürün fazlalığı nedeniyle çok daha ucuz fiyatlara satılması sorununu da beraberinde getiriyor.

TOPRAK VE SU KİRLENMESİ

Sanayi tesisleri, konut alanları ve bilinçsiz tarım gibi nedenlerden dolayı önemli derecede toprak ve su kirlenmesi sorunu yaşanıyor. Ayrıca ormanlık alanların yakılması, büyük alanlarda oluşan kesimler, gereksiz barajlar, ekolojik yıkımlara sebep verirken, tarım lokasyonlarının klimatik yapısını değiştiriyor, bu da tarımsal ürün çeşitliliğinin ekimini sınırlandırıyor.

ÜRETİM ÇÖKME NOKTASINDA

Ziraat Mühendisleri Odası Amed Şubesi tarafından yürütülen çalışmada, 2021 yılı öncesi baz alınarak tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin toplamı 61,7 milyon ton olduğu; ancak 2021’de bu ürünlerin tümünde yüzde 14,3 oranında azalma gerçekleştiği tespit edildi. Bu veriler kapsamında;

* Buğday üretimi yüzde 13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon tona düştü.

* Arpa üretimi yüzde 30,7 oranında azalarak yaklaşık 5,8 milyon tona düştü. 

* Çavdar üretimi yüzde 32,4 oranında azalarak 200 bin tona düştü.

* Yulaf üretimi yüzde 12,2 oranında azalarak 276 bin tona düştü. 

Bu veriler, ciddi bir üretim açığının ortaya çıktığını gösteriyor. Yıllık buğday tüketimi için 25 milyon tona ihtiyaç duyulurken, üretim yeterliliği olmadığı için 8,5 milyon ton buğdayı ithal etmek zorunda. Diğer tarımsal ürünlerde yaşanan düşüş oranları ise şöyle:

BAKLAGİL: Nohutta üretim yüzde 24,6, kırmızı mercimekte ise üretimin yüzde 30,6 azaldı.

YUMRU BİTKİLERİ: Patates üretiminde yüzde 1,9 azalma yaşanırken, şeker pancarı üretiminde ise yüzde 20,7 azalma yaşandığı görülüyor.

Özelikle 2022’de yükselen girdi maliyetlerinden kaynaklı bazı alanlarda çiftçi üretim yapmaktan vazgeçti. Ürün piyasaya arz olmadığında ya da kısıtlı olduğundan ithal ürünlerle açık kapatılıyor. Bu da yoksul halkın temel tüketimindeki fiyatları yükseltiyor. 

GIDA GÜVENLİĞİ RİSKİ

Tarım politikalarını biçimlendiren içsel etkenler, tarım ürünlerinin fiyatları, üretici gelirleri, tüketicilerin ödedikleri gıda fiyatları düzeyi ve kamu bütçesinden tarıma ayrılan kaynaklara bakıldığında gıda güvenliği konusunda ciddi anlamda risk altında olduğu görülüyor.

KURDİSTAN’DAKİ ÖZGÜN DURUM

Kurdistan illerinde giderek ürün çeşitliliğin azalması ve kontrolsüz tarımdan kaynaklı alanlarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Barajların yapılması micro klima alanlarının oluşmasına, aynı zamanda şimdiye kadar bölgede yaşam şansı bulamayan bitki zararlılarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Bölgede daha hiç rastlanmayan Akdeniz sineği denilen zararlının son dönemde tarımsal alanlarda bitkilere ciddi zarar verdiği tespit edildi. Bu böcek türünün barajlardan kaynaklı oluşan nem miktarıyla yaşam alanı bulduğu ve sert çekirdekli bitki türleri üzerinde ciddi bir baskı kurduğu belirtiliyor.

Ziraat Mühendisleri Odası Amed Şubesi’nin tespitlerine göre; son zamanlarda GAP suyu olmasına rağmen bir milyon dekarlık alana buğday ekimi yapılırken, sulak alanda ise 320 bin alanda buğday ekimi yapıldı. Bölge illerinde sadece girdi maliyeti yüksekliğinden kaynaklı değil, var olan suyun kullanımından da yetkililerin kısıt koymasından dolayı sulama yapılamıyor. GAP bölgesinde ciddi anlamda tarımsal alanlarda sulama sorunu yaşanıyor. Bölgede sulamaya açılması planlanan 1,7 milyon hektarın ancak 300 bin hektarına su götürüldüğü tespit edilirken, bu alanlarda da drenaj tesisleri yapılmadığından hızlı bir tuzlaşma ve çoraklaşma süreci yaşanıyor.  GAP’tan Amed’e 220 km uzunluğunda su kanalı mevcutken 2022’de sadece yüzde 10 oranında çiftçi ve köylüye su verildi. Bundan dolayı birçok çiftçi susuz ekim yaptı.