Bu 1 Mayıs ve Bayık’la yapılan söyleşi -Veysi Sarısözen

Bu 1 Mayıs ve Bayık’la yapılan söyleşi -Veysi Sarısözen

ANF üç gündür KCK Konsey üyesi Cemil Bayık’la yapılan röportajı yayınlıyor. Bu röportaj, Türkiye’nin hemen bütün can alıcı sorunlarıkonusunda Kürt tarafının görüşlerini sistematik biçimde yansıtıyor.

Okuyor musunuz?

Sanırım okumuyorsunuz.

Daha çok Taraf Gazetesinde, internette artık “sol içi magazin” tarihçiliðine soyunmuş ve “solun putlarını yıkan, ezberini bozan, feleðini şaşırtan, aðzının payını veren” Halil Berktay’ın, büyük bir başarıyla yarattıðı tartışma yazılarını okuyorsunuz.

Okuduðunuz için sizi ayıplamak aklımın ucundan geçmez. Tartışmaya büyük ve haklı bir öfkeyle katılmanıza da itirazım olmaz. Sizin bu “okumalarınız”,yanıtlarınızla “katılmalarınız” Taraf yazarlarının “marifetini” gösteren en iyi kanıttır.

Sanırsınız bir Zaloðlu Rüstem orta yere çıkmış, her biri ortalıðı haraca kesen, tuttuðunu yere çalan, bir dudaða yerde, bir dudaðı gökte“sol-devlerle” kahramanca savaşıyor, bir vuruşta onunun kellesini alıyor, bir haykırışta ellisini duvara çalıyor.

Sanırsınız ki, sol “putlar” milyonları etkisi altına almışve bizim Zaloðlu milyonları bu “putlardan” kurtarıp, imana getiriyor.

Bu “oyalayıcı tartışma” son yılların en kitlesel ve en içerikli 1 Mayıs gösterisini, daha öte adımlarla yeni bir aşamaya yükseltme çabalarını gölgeledi; başarılan eylemin bilince çıkmasını kararttı. O gün Taksim alanını dolduran yüzbinlerin kendi güçlerini görerek, yeni bir atılıma geçmeleri için gerekli düşünsel derinleşmeyi kesinlikle zayıflattı.

Bu yıl 1 Mayıs metropollerde AKP-Cemaat Blokunun alternatifine doðru büyük bir pratik adımdı. Türkiye’nin bütün yoksullarının, ezilenlerinin, bütün ulusların, dinlerin, mezheplerin temsilcileri ve bunların büyük kitleleri alandaydı. Sosyalistler ve Sosyal Müslümanlar, “kıyıların laik Türklerinin”öncüleri, HES karşıtları, Yeşiller, Orta Anadolu’nun, Ege’nin ve Torosların Türkmen Alevileri, Türkiye işçi sınıfının örgütleri ve emekçi Kürt halkını özgürlük güçleri…Hepsi birlikteydi ve bu da Fırat’ın Batısında, “Kemalist askeri vesayetten”, “Cemaatçi polis-yargı vesayetine” geçiş sürecini durduracak, demokrasiye geçişin en büyük adımı olan Kürt sorununda çözümsüzlüðe son verecek olan büyük “tarihsel blokun” habercisiydi.

1 Mayıs alanından evlerine, işlerinin başına dönenler 2 Mayıstan beri yaşadıkları 1 Mayısın anlamını, derslerini, gösterdiði perspektifi yeniden düşünüp, buradan daha kararlı bir “ittifak ve mücadele iradesi” yaratmak için medyaya baktıklarında 1977 1 Mayısının “tarihine” dair ortalıðı kaplayan gürültüyle şaşırdılar. Birkaç gün içinde şu karanlık Türkiye ufkunda parlayan 1 Mayıs 2012 tarihi “hafızalardan” silinde, onun yerini “tarihçinin”çarpık tezlerinin tartışması aldı.

“Tarihçi” işini biliyor. O, solun eski yanlışlarını,sekterliklerini, hatta “suçlarını”, şimdi HDK’de birleşen ve HDK ile işbirliðine yönelen sosyalistlerin ve metropollerdeki laik, demokrat, sosyal demokrat, sosyal Müslüman, sosyal Alevi ve AKP’den umudunu kesen liberal, sol liberal aydın çevrelerin Kürt özgürlük hareketiyle birleşme sürecine karşı silah olarak kullanıyor. 1 Mayıs 1977’de “solun rezilliðinden yaratılan efsane” diyerek derin devletin yarattıðıkanlı vahşetin sorumluluðunu solun sırtına yüklemenin amacı bu…Bu “tarihçi” aynıköşede nasıl Kürt özgürlük hareketine karşı Ergenekoncuların bile yanına yaklaşamayacaðı en aðır saldırıları yaptı, PKK’yi de, BDP’yi de itibarsızlaştırmak için, elindeki “tarihçilik” bilimini insafsızca kullandı.Aynı işi şimdi, yeniden ayakları üzerinde durmaya çalışan sola karşı yapıyor.

Biraz soðukkanlılıkla bu tartışmaya baktıðımız zaman, amacın 1 Mayıs 1977 katliamını “aydınlatmakla” ilgisi olmadıðını anlarız. 1 mayıs 77’de ister derin devlet, ister solun iç çatışmaları katliama yol açmış olsun, bu ne derin devletin sola karşı işlediði binlerce suçu ortadan kaldırır, ne de solun derin devlete karşı her türlü yöntemle yürüttüðü mücadelenin haksızlıðını ortaya koyar.

Sorun şurada; “tarihçi” bu tartışmayı bir tarihçi olarak yapmıyor. Tarihi gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışmıyor. Yaşayan solu, eski solla ilgili çarpıtılmış ve yalana dayalı iddialarla şimdi koyulduðu yolda zayıflatmaya çalışıyor. Ondan “nefret” ediyor. Söylemi “nefret” söylemidir. Öyle olmasaydı, “devlet ne yazık ki solun iç düşmanlaşmasından yararlandı”diyeceðine, “sol kendi rezilliðinden efsane yarattı” der miydi?

Bu “tarihçi”nin söylemi deðil, militan bir sosyalizm karşıtının söylemi.

O, derin devletin AKP Hükümetiyle kavgasında AKP’nin yanında militanca yer alıyor, hatta tiyatrolarla ilgili bir yazının başlıðının Hükümeti“hedef” alacak şekilde “deðiştirilmesine” bile gürültüyle itiraz ediyor, ama derin devletin sola ve Kürt özgürlük hareketine karşı kanlı saldırılarını, şu son yaptıðına benzer bir “tarih” yorumuyla buharlaştırıyor.

Ve çok başarılı… Bakınız ben bile Cemil Bayık’ın kapsamlıröportajıyla başladım ve dönüp dolaşıp yeniden bu “başarılı” tarihçinin yaptıðı“rezillik” demeyelim de, “marifetinin” labirentinde kayboldum…

Her neyse…Tarihçi’nin tezini Rıdvan Akar’ın “16 Yaşımdan Berktay’a yanıt” başlıklı yazısı çoktan çürüttü bile…Röportajın yanında onu da okuyunuz.

ANF NEWS AGENCY