Yûsif: Bölgede ulus devlet sistemi çökmüştür

Demokratik Tartışma Platformunda konuşan Hazırlık Komitesi üyesi Foza Yûsif “Bölgede ulus-devlet sistemi çökmüştür ve son aşamasına gelmiştir. Ancak uluslararası ve bölgesel güçler, bölge halkını bu sistemle yaşamaya zorluyor" dedi.

Rojava’nın Rimêlan kasabasında muhalif siyasi gücün katılımı ile düzenlenen ‘Suriye demokratik tartışma platformu’ sürüyor. Saygı duruşunun Cizre Kantonu Eşbaşkanı Şêx Himêdî Deham El-Hadî katılımcıları selamlaması ardından platform Hazırlık Komitesi üyesi Foza Yûsif, açılış konuşması yaptı.

Suriye demokratik tartışma platformunun tarihsel ve çetin bir süreçte gerçekleştirildiğini vurgulayan Yûsif, “Bölgede 3. Dünya Savaşı yürütülüyor ve bu savaşın merkezi bizim topraklarımız. 5 yıldır süren Suriye krizinde, halkımızın çektiği acılara maalesef çözüm geliştirilemedi. Elbette bu durum Suriye halklarına faydası olmayan politikaların sonucudur. Suriye dostları olarak kendini gösterenlerin politikaları, sadece krizi krizle yönetme politikası olmuştur.

Suriye’de yürütülen savaş hegemonya savaşıdır ve bu savaşı yürüten güçler halkın çıkarları için değil, kendi çıkarları için çalışıyor. Bu güçlerin elinde çözüm için herhangi bir proje bulunmamakta, yaşanan gelişmelere göre kendilerini ayarlamaktadırlar. Buda beraberinde büyük sıkıntıları getirmektedir. Bu savaş kan emicilerin savaşıdır” dedi.

Ortadoğu’da ulus devlet sisteminin çöktüğü ve son aşamasına geldiğini de vurgulayan Yûsif konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ancak uluslararası ve bölgesel güçler, bölge halkını bu sistemle yaşamaya zorluyor. Yani çaresizliği ve daha önceden yaşadığımız şeyleri yine yaşamamızı istiyorlar.

‘TÜRKİYE’NİN İŞGALİ İLE BÜTÜN GÜÇLERİN MASKESİ DÜŞTDÜ’

Kuzey Suriye Demokratik Özerklik Yönetimi projesine katılmayan güçler, dış güçlerin çıkarları doğrultusunda gerici-faşist bir zihniyetle hareket etmiştir. Bu yüzden bu güçler rejim ile aynılaşmıştır. Diğer yandan değişim yaratmak isteyen güçlerde var ancak ellerinde herhangi bir alternatif bulunmamakta. Suriye rejimi, Suriye itilafı ve kendini muhalif olarak adlandıran iç ve dış güçlerde üç maymunu oynamaktadır. Türkiye’nin Cerablus ve Ezaz’daki işgali bu gerçeği daha iyi gün yüzüne çıkarmıştır. Bütün güçler Türkiye’nin DAİŞ’e karşı mücadele için değil, Suriye topraklarını parçalamak ve kendi topraklarına dahil etmek için müdahalede bulunduğunu biliyordu. Türkiye’nin Suriye halklarının umudunu kaybetmesi ve ortak yaşam isteğini noktalamak istediğini de biliyorlardı. Bu güçler Suriye’nin geleceği için ülkeleri ve halkları adına hiçbir tepki göstermedi. Şunu söylemek istiyorum, Türkiye’nin işgali ile bu güçlerin maskesi de düşmüş oldu.

Bu gerçeklere bakarak şunu diyebiliriz ki, Kuzey Suriye Demokratik Özerklik Yönetimi inşasında yer alan ve dış ülkelerin çıkarlarına göre hareket etmemiş muhalif güçler doğru, yurtsever ve demokratik bir strateji ile ülkelerini savunmuştur. Bu güçler siyasi gelişmeleri doğru bir şekilde analiz etmiş, dış güçlere sığınmak yerine halkın gücüne sığınmış, ulus-devleti yeniden onarmanın hiçbir sonuç getirmeyeceğini ve toplumsal-siyasi yeni bir yönetim sisteminin gerekli olduğunu çok iyi bilmişlerdir. Demokratik Ulus ve Özerlik Yönetiminin gelişimi için çalışan bu güçler, Suriye devriminde yeni bir aşamayı beraberinde getirmiştir. Böylece bütün toplum kesimlerinin gönüllü ve eşit katılımını sağlanmış; milliyetçilikten, dincilikten ve cinsiyetçilikten uzak bir alternatif sistemin inşasına yol açmıştır. Eğer ki bugün Rojava ve Kuzey Suriye toprakları, güvenli ve varlığını koruyabilmiş bir bölge ise bunun sebebi ahlaki ve felsefi siyaset anlayışındandır. Eğer ki özgür yaşam ve Demokratik Ulus inancı olmasaydı, özgürlük savaşçılarımız bu insanlık düşmanı çetin saldırılar karşısında direnemezdi.”

‘EN BÜYÜK SIKINTIMIZ DEMOKRATİK SİSTEMİN OLMAYIŞINDAN KAYNAKLANIYOR’

Suriye halklarının ve bölgedeki tüm halkların en temel sıkıntısının demokratik bir sistemin olmayışından kaynaklandığını da sözlerine ekleyen Yûsif, önemsenmeyen ve gözünü gelişmelere kapatan bir kültürün Ortadoğu halkları üzerine hakim kılınmış durumda olduğunu da belirtti.

“Baas rejiminin siyasi ve kültürel katliamlarının kurbanı olduğumuz kadar, bu kültürden de etkilenmiş durumdayız. Halen bu zihniyetten tam olarak kurtulabilmiş değiliz. Değişime ve dönüşüme yeni fikirlere olan inancımızı neredeyse yitirmiş durumdayız. Yine vicdani gücümüz de yok olmuş durumdadır. Başkalarından hayır beklemekte ve medet ummaktayız. Zihniyet körelmesi sonucu inancımız başka bir şey olmuş. İşte inancımızı kökleriyle buluşturmak için birbirimizi anlamaya ihtiyaç vardır. Son beş yıl içerisinden Suriye herkesi dinlemesine rağmen, birbirini  dinlemedi ve görüş alışverişinde bulunmadı” diyen Yûsif, her bitkinin kendi köklerinde yeşerdiğinin söylendiğini hatırlatarak, Suriye devriminin ise kendi damarı üzerinde büyüyemediğini o yüzden de çözüm için Cenevre’ye baktığını kaydetti.

‘HAZİNELER KAYBEDİLDİKLERİ YERLERDE ARANMALIDIR’

Hazinelerin kaybedildikleri yerlerde aranması gerektiğini de dile getiren Yûsif, “Özgürlüğümüzü ve meşru haklarımızı burada kaybetmemize rağmen, kaybettiklerimizi gidip dünyanın yerinde aramak beyhude bir çabadır. Bu siyasi güçlerin büyük bir yanılgısıdır ve maalesef bu yanlış halen devam etmektedir. Bu girişimler Suriye’nin iç dinamikleri olarak görüş alışverişlerinde bulunmak istiyoruz. Bu başlangıç için küçük bir adım da olabilir ama meşakkatli uzun yolların tüm başta atılan adımlarla başlar. Görüş ve öneriler farklı da olabilir fakat şu unutulmamalıdır ki, öneriler alınmadan bir birimizi dinlemeden ortak bir noktaya varamayız” dedi.

Şehitlere layık, güzel bir ülke geleceği için ortak akıl, ruh ve duygunun temel ihtiyaç olduğunu da söyleyen Yûsif şöyle devam etti: “Eğer gerçek anlamda eski alışkanlıklarımızı kıramazsak objektif bir çözüm bulmamız da mümkün olmayacaktır. Sorulardan korkmalıyız. Biz eşit bir şekilde nasıl yaşayabiliriz? Nereden ve nasıl başlamalıyız? Bu sorulara gerçek anlamda bir cevap bulabilirsek çözüme ilişkin gözler görülür adımlar atabileceğimize inanıyorum.

Suriye Demokratik Tartışma platformunda 4 temel başlık üzerinde duracağız. Tartışmalarımız ulus devlet gerçekliği, demokratik ulus, Demokratik Özerklik Yönetimi deneyim ve Demokratik Federal sistem ekseninde gelişecek. Bu 4 temel başlığı kapsamlı değerlendirirsek demokratik federal sistemin içeriğini daha iyi anlar ve Suriye’nin geleceği için en iyi çözüm modeli olduğunu anlarız. Bizler Suriye’nin siyasal durumunu enine boyuna tartışarak analiz edeceğiz ve güçlü bir şekilde tüm sıkıntılara karşı duracağız.

Son olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum. Yaramız açık ve tedaviye ihtiyacı var. Bizden yeni bir sayfa ile yeni bir dönem başlatmamız istenmektedir. Tehlike sanıldığından daha büyüktür fakat başarısı ise tehlikeden çok daha büyük olacaktır. Sadece inşa yönünde ısrarlı ve kararlı olmalıyız. Kobanê, Minbic ve Hesekê’de korkuyu yendik ve en zahmetli olabilecek şeyleri başardık. Tüm oluşumlar el ele verirsek dünyanın hiçbir gücü bizi yenemez.”

Platform ulus devler ve Suriye halkları üzerindeki sonuçları gündemiyle değerlendirmeler devam ediyor.