Yüksekdağ: Soykırımlar karşısında direnç büyütülmeli

Dersim Tertelesi'ne ilişkin düzenlenen konferansta konuşan Yüksekdağ, kadim topraklarda acının, gözyaşının, yasın son bulması için soykırımlar karşısında direncin büyütülmesi gerektiğini belirtti.

Dersim Tertelesi'ne ilişkin düzenlenen konferansta konuşan Yüksekdağ, devletin 78 yıl önce Dersim'de uyguladığı katliamın bugün aynı topraklarda devam ettirildiğini söyledi. Kadim topraklarda acının, gözyaşının, yasın son bulması için soykırımlar karşısında direncin büyütülmesi gerektiğini de belirtti.

Dersim Belediyesi ve Dersim Yeniden İnşa Cemiyeti tarafından düzenlenen "Unutturmak değil, yüzleşmek! Soykırım tanınsın, Dersim'i yeniden inşa edelim!" başlıklı konferans Dersim Düğün Salonu'nda başladı. Salona Dersim 1937-38'de katledilenlerin fotoğrafları ve mumlar konuldu. Sahneye "Vîrrakerdiş Ne Têriameyîş Tertele bêro Naskerdene Dêrsîmî Newe ra înşa bilerîme" yazılı pankart asıldı. Konferansta ilk konuşmayı yapan Dersim Belediyesi Eşbaşkanı Nurhayat Altun, Dersim'in yapısından söz ederek sözlerine başladı. Dersim'de o tarihte Alevilerin katledildiğini, ancak o zihniyetin bugün Gezi'de, Soma'da, Sur'da Cizre'de benzer katliamlarına devam ettiğini ifade etti. Dersim'den göçertilme yaşandığına dikkat çeken Altun, geçmişte göç eden insanlar bugün Dersim'e geri dönmeye çağırdı. 

Dersim Yeniden İnşa Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Ali Ekber de katılımcıları selamladı. 

DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Dersim'e geldiğinde sürekli bir acı hissettiğini ve kendini bu topraklarda doğup büyümüş, katliamda katledilmiş ve yeniden dünyaya gelmiş gibi hissettiğini getirdi. Yüksek, "Bu acı içimizde kapanmayan bir yara, hesabı görülmemiş, özeleştirisi verilmemiş bir yaradır. Bizim dışımızda insanların da artık burada yaşananları bilmesi gerekiyor" dedi. 

Kürtlerin artık birlikte mücadele ettiklerini ifade eden Yüksek, "Amed bölgesi mücadele yürütürken, Dersim mücadele yürütürken Botan'ın sessiz kaldığı dönemleri geride bırakıyoruz. Ben bu özgürlük mücadelesinin muhakkak sonuca ulaşacağına inanıyorum. Çünkü bir kez daha tarih yeniden yazılıyor yeniden yaratılıyor. Ortadoğu yeniden şekilleniyor yeniden şekillenecek. Bu yeniden yapılanma sürecinde Kürt halkı ve Alevi toplumu kendi haklarına kavuşmalıdır. Bu fırsatı kesinlikle kaçırmamalıdır. Tarih yazılırken bizi yeniden saf dışı bırakmak için Sur Cizre ve Kürdistan'ın diğer kentlerinde katliam yapıyor. Bu olanaklara sahip olmayı engellemek için bu savaş politikasını ortaya koymuşlardır. Sadece burada değil Kürt'ün yaşadığı her yerde Rojava'da da elinden gelen her şeyi yapıyor. Tarihsel bütünlük içinden baktığımızda zaman ne Abdulhamit ne Erdoğan'ın hiçbir farkı yok" dedi. 

Kürdistan'ın demokratikleşmesini istediklerini, Anadolu halklarının özgür yaşamasını istediklerini dile getiren Yüksek, Sur ve Cizre başta olmak üzere tüm katliamlarda yaşamını yitirenleri andı. 

HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ ise devletin Dersim'de gerçekleştirdiği katliam ile bu topraklardaki yaşam izlerini silmeyi hedeflediklerini ifade etti. Yüksekdağ, "Bir kültürün bir yaşamın yok edilmeye çalışıldığı bu topraklarda yeniden bir araya geldik. 37-38 Dersim soykırımı bölgede yaşayanların bütün yaşam izlerini yok etmeye hizmet ediyordu. Katliamın amacı bölge içerisindeki farklılıkları eritmek içindi. Geride bırakılan süre boyunca her soykırım, her katliam siyasi iktidarın uygulamaları bu topraklarda yaşayanların direnç kaynaklarını arttırmasına neden oldu" dedi. 

Kadim topraklarda acının, gözyaşının, yasın son bulması için soykırımlar karşısında direncin büyütülmesi gerektiğini söyleyen Yüksekdağ, soykırımlar karşısında sürekli olarak direnişin de devam ettiğini ifade ederek, "Soykırım karşısında direniş odaklarını büyütmeliyiz. Aradan yıllar geçtikten sonra hatırlıyoruz ve yeniden yaşıyoruz hissediyoruz. Tarih boyunca direnç içerisindeyiz" diye konuştu.

"Soykırımcı zihniyet her yerde kendisini sürdürüyor" diyen Yüksekdağ, Dersim katliamının üzerinden 78 yıl geçmesine rağmen bugün Sur’da, Nusaybin’de, Gever’de, Şırnak’ta soykırım uygulamalarının devam ettirildiğini söyledi. Yüksekdağ, "Aynı saldırganlık 78 yıl önce elde ettiği sonuçları şimdi edemiyor. Tahribat ve saldırganlık seviyesi kıyaslandığında onlarca Dersim saldırısı gerçekleştirildi diyebiliriz. İtaat ettiremedikleri Kürtlerin kentlerine girip bütün halkı kendi diktatörlüklerinin karşısında ezip geçecekler. Yıkım ve imha üzerinden kendilerini kanıtlamış olacaklardı. 10 aydır tümen tümen askerlerine rağmen tanklarına toplarına rağmen Kürt halkının direnişi, onuru karşısında bir zafer çıkaramamışlardır" diye kaydetti.

Dersim'de soykırıma yol açan bu saldırganlığın tarihteki son günlerini yaşadığına değinen Yüksekdağ, "Soykırım saldırıları sürgünle yerinden edilmelerle halklara karşı başlattıkları saldırıların devamı Maraş'ta Sivas'ta minyatürler olarak gerçekleştirildi. Ama şimdi karşılarında boyun eğmeyen Kürt halkı var. Bugün bizler kültürümüzle, bu güçlü duruşu sergiliyoruz" şeklinde konuştu. 

Türkiye ve Kürdistan halklarının egemenlerin yanında duranlar değil tarih yazanlar halklar haline geldiğine işaret eden Yüksekdağ, "Onların geleneği ve tarihi soykırım üzerine kurulu bizimkisi ise Mezopotamya'nın inşasından geçiyor. Dersim'in inşası da bu temelde ele alınıyor. Bizler bu zulme soykırım zihniyetine karşı geleceği inşa ediyoruz. Siyasi soykırım operasyonları da bunun bir parçası. Çocuğunu kadınını yurtsuzlaştırdı. Tüm bunlara rağmen Dersim'in ruhunu yok edemedi" dedi. 

Yüksekdağ, "Nasıl diz çökmediysek Seyit Rızalar gibi ve onlar nasıl dert olduysa devlete bugün de bizler onlara dert oluyoruz" diyerek, Kürt halkının yok edilmeye ve topraklarından atılmaya çalışıldığını sözlerine ekledi.