YPS: Kürtlere yönelik her tehdit bizim için hedeftir

YPS Genel Koordinasyonu Üyesi Doğan Zınar, Kürt halkının özgür iradesine ve varlığına saldıran her kesimi hedefleyeceklerini açıkladı. Doğan Zınar, YPS’nin edindiği miras ve çıkardığı tecrübeler çerçevesinden yeniden yapılandırıldığını belirtti.

Geçtiğimiz 10 aylık süreci kapsamlı bir şekilde değerlendirdiklerini belirten Doğan Zınar, kendilerine yönelik eleştiri ve suçlamalara da yanıt verdi.

Özyönetim alanlarında görüştüğümüz YPS Genel Koordinasyonu Üyesi Doğan Zınar, geçtiğimiz sürece, mevcut duruma ve YPS’nin bundan sonraki stratejisine ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

YPS hangi ihtiyaç ve hangi esaslar üzerinden kuruldu. Neden YPS?

24 Temmuz 2015 tarihinde düşmanın başlattığı savaş ve halkımıza yönelik saldırılar, YPS’nin kurulmasına zorunlu kıldı. Halkımıza, gençlere, yerel yönetimlere, halkın ilan ettiği özerk yönetimlere yönelik baskılar bu ihtiyacı doğurdu. Daha önce gençlik örgütlenmesi vardı, YDG-H vardı,  gençler bu örgütlenme etrafında bir araya gelip kendilerini savunuyorlardı. Zamanla sadece gençlik örgütlenmesinin düşman saldırılarına cevap veremeyeceğini gördük. Çünkü saldırılar çok kapsamlılaştı ve buna karşı örgütlenmenin de geliştirilmesi gerekiyordu. Düşman saldırılarına karşı halkı savunmak için, daha geniş bir örgütlenme gerekiyordu. Sadece gençlik örgütlenmesinin bu saldırıları karşılamayacağını düşündük. Muhtevası daha geniş bir örgütlenme gerekiyordu ve YPS bu gereklilikle tarih sahnesine çıktı. 

YSP HALKI KORUMAK İÇİN KURULDU

Başkan Apo da daha önce belirtmişti; ‘Başarmak için, halkımızı savaşan halk gerçekliği seviyesine getirmemiz gerekiyor.’ Bu perspektiften hareketle, halkımızın kendisini savunması için herkesi kapsayan, tüm toplumsal katmanların içinde yer alacağı bir halk örgütlenmesini gerekli gördük. Halkımızın kendini savunması ve değerlerini koruması için, YPS’nin kurulması gerekiyordu. Özetle; düşmanın imha amaçlı saldırılarına karşı halkı savunmak ve değerlerini korumak için, Kürtlerin yeni bir örgütlenmeye gitmesi zorunluydu. Bu savunma örgütünün adı ise YPS oldu.

BARİKAT VE HENDEK SAVUNMA AMAÇLI YÖNTEMLERDİR

Devlet ve bazı çevreler, YPS’yi mevcut çatışma ve saldırıların gerekçesi olarak gösteriyorlar. Siz YPS’yi saldırıların sonucu olarak meydana gelen bir ihtiyaç olarak mı tanımlıyorsunuz?

24 Temmuz 2015 tarihinde düşmanın başlattığı savaş ve YPS’nin buna karşı başlattığı savunma savaşına ve taktiklerine bakıldığında, bu tür suçlamaların ne kadar büyük bir yalan olduğu anlaşılacaktır. Örneğin; Bizim savunma yöntemlerimize bakalım. Barikat, hendek, sokakları korumak vb. Yöntemler, saldırı içerikli, saldırı amaçlı yöntemler değil, savunma amaçlıdır. Bazıları bu yöntemlerin, şehirlerin yıkılmasına ve devletin saldırılarına zemin hazırladığını iddia ediyor. Bizim savunma yöntemlerimiz, saldırı yöntemleri olarak lanse ediliyor. Barikat, hendek, sokaklarda örgütlenmek, kimseye saldırmak için değildir. Aksin halkı saldırılara karşı savunma amaçlıdır.

SALDIRILARI DÜŞMAN BAŞLATTI, BİZ HALKIMIZI SAVUNDUK

Bu yöntemlere neden ihtiyaç duydunuz?

Evet, esas önemli nokta budur. Biraz önce de belirttiğim gibi, bu sürecin nasıl başladığına biraz daha bakmakta fayda olacaktır. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra, düşman, halka yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Her gece mahallelerimize, evlere, sokaklara saldırılarda bulunmaya başladılar. Gençleri, anneleri, kız kardeşlerimizi gözaltına alıyorlardı. Sokakları taciz ediyorlardı. Bu saldırılara karşı gençler kendilerini, annelerini, kardeşlerini, sokak ve mahallelerini savunmaya geçti. Bu savunma ihtiyacından hareketle, gençler bir araya gelmek ve savunma yapmak zorunda kaldı. Ve nihayetinde saldırılar daha kapsamlı bir hal almaya başlayınca YPS oluştu. Artık basit yöntemlerle bu tür saldırıların önlenemeyeceği görüldü. Kullanılan yöntemlerin hepsi savunma amaçlıdır. Başından beri böyle oldu. Kullandığımız tüm taktikler öz savunma amaçlıdır. Ama AKP medyası ve şakşakçıları bunu tersinden gösterdiler. Savunma amaçlı taktikleri saldırı yapıyormuşuz gibi gösterdiler ve bunu gerekçe yaparak pervasızca saldırdılar. Süreç böyle başladı, onlar saldırdı, biz kendimizi, sokaklarımızı savunmaya çalıştık.

YPS OLARAK BU SÜREÇTEN BÜYÜK TECRÜBELER EDİNDİK

Peki söz ettiğiniz bu sürecin sonucunda bir değerlendirme yaptınız mı? Ne tür tespitlerde bulundunuz, kendi eksikleriniz nelerdi? Mevcut tabloyu nasıl değerlendirdiniz?

Biz çok çetin bir süreç yaşadık. 10 aylık süreçte çok büyük, tarihi ve heybetli bir halk direnişi ortaya çıktı. Bazı yeni sonuçlara ulaştık. Türk devletini, düşman gerçekliğini tarihten beri biliyoruz. Bu 10 aylık süreçte düşmanın gerçek yüzü bir kez daha halkımız tarafından görüldü. Düşmanın kısmen de olsa sakladığı kirli yüzü tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Düşman, Kürt halkının kendi kendini yönetme düzeyine ulaştığını, kendini savunabildiğini, öz yönetim sistemini kurmayı ve bunu praktikleştirdiğini görünce, saldırı başlattı. Devletin, Kürtlere tahammülünün kalmadığı görüldü. Şırnak, Cizre vb. yerlerdeki direniş mekânlarında bu gerçek görüldü. Bu gerçeğin görülmesi ve bilinmesi gerekiyor. Ayrıca görülmesi gereken diğer bir önemli konu ise şudur; Yapılan katliamlar, yıkılan kentler, bu kadar vahşet, Türk devletinin artık Kürtlerden umudunu kestiğini göstermektedir. Kürtleri teslim alamayacağını, özgürlük hareketini engelleyemeyeceğini tam olarak anladığı için, saldırılarını pervasızlaştırdı. Sömürgeci Türk devletinin Kürtleri teslim alma umudu sona erdi ve ‘Kürtler artık bizden koptu’ diye düşünüyorlar. Bundan dolayı kentleri yıkıyorlar. Daha basit bir örnekle; Eğer bir insandan umudunuz varsa onun evini, kentini yıkmazsınız. Bunu yaptığınız an tüm ipleri koparmışsınız demektir. Şehirler yıkılıyor, insanlar katlediliyor, göç ettiriliyor ve sanki bu insanlara ‘sahip çıkıyorlarmış’ gibi propaganda yapıyorlar. Yakıp yıkan, katliam yapan bir devlet ile karşı karşıyayız. Bunun bilinmesi lazım. Biz böyle bir devlete karşı direniyoruz.

Vardığımız bir diğer sonuç ise şöyle; Biz YPS olarak bu süreci karşılayabilecek, düşman gerçekliğine karşı her hazırlığı yapacak düzeyi yakalayamadığımızı gördük. Bunu da belirtmek isterim.

DÜŞMANA KARŞI DAHA HAZIRLIKLI OLABİLİRDİK

Bunu bir özeleştiri olarak mı belirtiyorsunuz?

Evet, bu durum bizim için ciddi bir özeleştiri konusudur. Düşmanın inkar ve imha saldırılarını daha önceden görmemiz gerekiyordu ve buna karşı daha büyük tedbirler almamız gerekiyordu. Daha iyi hazırlık yapmalıydık. Bu noktada yetersiz kaldığımızı düşünüyoruz.

YENİ SÜRECE HAZIRLANIYORUZ

Bizim perspektifimiz başından itibaren öz savunmaya yöneliktir. Ama düşman tüm güçlerini devreye koydu. Ordu devreye girdi, uçak, tank, helikopter ve her türlü ağır silahları devreye koydular. Katliam yaptılar. Biz bu sürece, bu duruma karşı kendi sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Bu özeleştiri çerçevesinde kendimizi yeniden yapılandırıyoruz. Önümüzdeki sürece yaklaşımımız ve tedbirlerimiz de bu özeleştiri ekseninde olacaktır. Sonuçta; biz bu direnişi, YPS şehitlerini ve tarihi kahramanlıkları büyük bir miras olarak görüyoruz. Bizim şehir savaşı konusunda tecrübelerimiz yoktu. Bazı yetersizlikler oldu. Ama biz kahraman şehitlerimizin mirasını daha büyük hazırlık, tecrübe ve direniş gerekçesi yaparak, önümüzdeki sürece hazırlanıyoruz. Şehir savaşı taktiklerinde, şehir savaşı konusunda büyük tecrübeler edindik.

YPS HEDEFLERİNİ GENİŞLETTİ

Nasıl yani? Şehirlerde nasıl bir konumda olacaksınız?

Eğer düşman, bizim kendi sokaklarımızda örgütlenmemize, özyönetimlerimize, meclislerimize, gençlerimize saldırmasa, taciz etmezse, biz saldırmıyorduk. ‘Polis kendi yerinde dursun, biz kendi yerimizde duralım’ diyorduk. Ama halkımıza saldırdığı için biz cevap vermek durumunda kaldık. Bundan sonra durum değişiyor. Düşman artık kendi savunma sistemini değiştirdi. Bundan kaynaklı olarak,  bazı değişikliklere gideceğiz. Düşman daha önce dağ ve daha geniş anlamda kırsal savaşına yönelik bir sistem kurmuştu. Ama artık bu sistemi şehir savaşına göre değiştiriyor. Bizde bu durumu değerlendirerek bazı değişikliklere gideceğiz. Şimdi her sokağın başında karakol yapılıyor, sokaklarda devriye geziyor, kontrol noktaları kuruluyor. Tabi ki bunu yapan güçler bizim hedefimiz olacaktır. Evet, biz ilk başlarda; ‘Eğer düşman kendi yerinde durursa bizde kendi yerimizde dururuz’ demiştik. Düşmanın şimdi kurduğu ‘güvenlik sistemi’ tümden imha etmeye yöneliktir.  Bu ‘Güvenlik Sistemi’ içerisinde yer alan herkes doğal olarak bizim hedefimiz olacaktır.

YPS’YE YÖNELİK SUÇLAMALAR DÜŞMANCADIR

Şehirlerin yakılıp-yıkılmaları konusunda size yönelik eleştiriler var. ‘Eğer hendekler olmasaydı devlet böyle saldırmazdı’ diyen kesimler var. Bu konuda neler söylersiniz?

Biz de bu tür suçlamaları duyuyoruz. Bu bilerek yapılıyor. Bunu düşmanca bir tutum olarak görüyoruz. Düşman bunu bilerek yapıyor. Bazı kesimler ise belki bilgisizlik veya bilinçsizlikten yapıyorlar. Ama genel olarak bu tür suçlamalar devletin yürütmüş olduğu psikolojik savaş ve propaganda sonucu şekil alıyor. Bu konuda belki bizde kendimizi yeterince anlatamadık, izah edemedik. Ama neticede, devletin tutumunu görmezden gelip bizi suçlamak düşman politikasıdır. ‘Düşmandır bunu yapar’ diyoruz. Ama insanlarımız, ve kamuoyunun gerçekleri görmesi lazım. Düşmanın medya üzerinden yürüttüğü propagandalara göre durum değerlendirilmesi yapılamaz. Gidip bu vahşetin yaşandığı kentlerde inceleme yapabilirler. Vahşete uğrayan insanlarla konuşabilirler. Süreç başından itibaren incelensin. Biz ne yaptık, düşman ne yaptı? Bizim yaklaşımımız neydi, düşman buna karşı neler yaptı? Bunların araştırılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılması lazım. Örneğin şöyle diyenler var; ‘Gelip evlerin önünde hendek kazdılar, barikat kurdular, bomba bıraktılar, halka ait evlerin yıkılmasına neden oldular ve gittiler.’ Evet, aynen böyle diyenler var. Kürdistan Özgürlük Hareketi 40 yıldır mücadele yürütüyor. Şimdiye kadar böyle bir şey olmadı da neden şimdi oldu?

DEVLET KÜRTLERİ İMHA ETMEK İSTEDİ, İSTİYOR

Neden şimdi?

Çünkü düşman halkımızın artık kendi kendini yönetecek duruma geldiğini ve bunu pratikleştirdiğini görünce imhayı hedefledi. Evet, düşman bölgesel gelişmeleri de değerlendirerek Kürtlerin imha edilmesini hedefledi. Daha önce de imha politikası vardı. Fakat başaramadı. Kürt halkının yeniden şekillenen Ortadoğu bölgesinde irade sahibi olmasını önlemek için, her türlü saldırıyı devreye koydu.  İnsanlarımız, gençlerimiz bu imha saldırılarına karşı savunmaya geçti. Cizre, Nusaybin, Gever, Şırnak, İdil’de hendek ve barikat kurarak kendilerini savunan gençler oraların çocuklarıdır. İddiaların aksine, kimse dışardan giderek buralarda barikat kurmadı. Oranın insanları, kendini savunmak istedi.

DEVLETİN HEDEFİ ŞEHİRLERİN DEMOGRAFİSİNİ DEĞİŞTİRMEKTİR

Şunu da eklemem gerekiyor. Örneğin; Cizre savaşı iki ay sürdü. Ama Cizre’deki devlet yıkımı 10 aydır devam ediyor. İdil 10 aydır yıkılıyor. Ama oradaki çatışmalar 22 gün sürdü. Diyelim ki biz 2 ay sebep olduk! Peki devletin 10 aydır sürdürdüğü yıkım, talan ve imha politikaları neden görülmüyor? Silopi’de çatışmalar 19 gün sürdü ama yıkım halen devam ediyor. Bazı evlere sadece bir kurşun sıkılmış, ama bu tür evleri bile yıkıyorlar. Bizim sebep olduğumuzu düşünenler, 10 aydır devam eden yıkımı sorgulasınlar. Neden böyle oluyor. Buradan bakıldığında devletin esas amacı görülecektir. Türk devleti şehirlerdeki mimariyi tümden yıkıyor. Daha da önemlisi söz konusu şehirlerimizin demografisini değiştiriyorlar. Hedefleri çok daha kapsamlıdır. Kürtleri buradan göç ettirip başkalarını yerleştirmek istiyorlar. IŞİD tabanının getirip bu şehirlerimize yerleştirmek istiyorlar. Şehirlerimizi yıkarak, insanlarımızı göç ettirmek ve IŞİD’e taban olan kesimleri buralara yerleştirmeyi planlıyorlar. Bu plan çok öncesinden yapılmıştı. Bu amaçla saldırdılar ve biz buna karşı direnişe geçtik. Şimdi de bizim bu politikaya karşı direnişimizi manipüle ediyorlar. Sanki bu halkın çocukları kendi kentlerini yıktılar, sanki gençlerimiz kenti evlerini yıkıp kendi ailelerini göç ettirdiler gibi bir kara propaganda yapıyorlar. Gerçek olan budur. Bizi neden olarak gören veya gösterenler bir zahmet gelip durumu yerinde incelesinler, gelip bize de sorsunlar.

IŞİD TABANINI ŞEHİRLERE YERLEŞTİRMEK İSTİYORLAR

Peki bu konuda sizin kendinizi topluma anlatmanız konusunda eksikleriniz yok mu?

Evet o konuda kendi eksiğimizi de görüyoruz. Biraz önce de söyledim, bizden kaynaklı eksikleri görüyoruz, halen de eksiklerimiz var. Biraz da şartlardan kaynaklı. Zira çok çetin bir savaş süreci yaşadık, yaşıyoruz. Bazı konularda imkanlarımız yoktu. Eksik anlaşıldığımızı düşünüyoruz. Örneğin; 10 aylık direniş sürecinde düşman çok kayıp gördü. Düşmanın kayıpları bizim kayıplarımızdan üç kat daha fazladır. Maddi olarak da düşman çok kayıp gördü, önemli darbeler vurduk. Ama devlet imkan sahibidir, kendi kayıplarını kamufle etti. Durumu ters göstermeye çalıştı. Hem kendi kayıplarını gizledi, hem de mağdur ettiği sivil halktan bizi sorumlu tutmaya çalıştı. Tüm gücünü bunun için seferber etti.

ŞIRNAK, CİZRE VE NUSAYBİN’E IŞİD TABANINI YERLEŞTİRMEK İSTİYORLAR

Şırnak, Cizre, Nusaybin gibi kentlerdeki durumu biraz anlatır mısınız? Buralarda şu an neler oluyor?

Bu şehirlerimizde tarihi direnişler yaşandı. Destanlar yazıldı. Bizim için manifesto niteliğinde olacak kahramanlıklar ortaya çıktı. Bu direnişten sonra kentlerimize yönelik uygulanan ambargo ve kuşatmalar düşmanın gerçek planını ortaya koyuyor. Biz YPS olarak, bu kentlerdeki güçlerimizi çektiğimizi daha önce açıklamıştık. Açıkladığımız gibi hemen çektik. Ama buna rağmen sokağa çıkma yasağı, abluka ve yıkım devam ediyor. Düşman bu kentlerimizi tümden yıkmak istiyor. Örneğin; Şırnak’taki yurtsever kesimin bir daha dönmesini engelliyor. ‘Ne olursa olsun bunlar gelemez’ diyorlar. Aynı durum diğer kentlerimiz için de geçerlidir. Daha önce de Şırnak’ta çok sayıda katliam yapıldı. Savaş konsepti çerçevesinde Şırnak İl yapıldı. Şırnak bir özel savaş merkezi haline getirildi. Bir dönem şehirdeki asker sayısı sivil sayısından daha fazlaydı. Bir devlet kenti haline getirmek istediler. Ama buna karşı Şırnak’ın yurtsever halkı direndi ve teslim olmadı. Seçimlerde özgür iradesini ortaya koydu. Özgürlük Hareketine sahip çıktı. Devlet bundan dolayı bu halkın Şırnak’a bir daha dönmesini istemiyor. ‘Nereye gidiyorlarsa gitsinler’ diyor düşman. Aynı şeyi Cizre, Nusaybin, Sur vb. Kentlerde de yapıyorlar. Düşman bizi ülkemizden çıkarmak istiyor. Şehirlerimiz bu politika çerçevesinde yıkıldı. Bizi ülkemizden çıkarıp başka bir halkı yerleştirmek istiyorlar. IŞİD’e taban olan bazı Arapları Şırnak’a getirip yerleştirmek istiyorlar. Aynı plan diğer kentler için de devrededir. Şırnak’ta 1, Cizre’de 2, Nusaybin’de 2 mahalleye bunları yerleştirmek istiyorlar. Ve bu planın devamı olarak yerel yönetimleri bu kesimlerin eline vermek istiyorlar. Şehir ticaretini yine onlara vermeyi planlıyorlar. Yani kentlerimizi Kürtsüzleştirmek istiyorlar. Türk devleti IŞİD tabanını bu şehirlerimizde hakim kılmak istiyor. Bu yapıldığında artık o şehirler Kürtlere ait olmayacaktır. Kürtlerden arındırılacaktır. Belki kısmen işbirlikçi olan Kürtleri burada tutacaklardır. Şuan Tatar aşiretinin izni olmadan kimse Şırnak’a dönemez diyorlar. Eskiden bir etkileri kalmamıştı. Şimdi tekrar etkili kılmak istiyorlar. Yani; Kürtlerin özgür iradesine ve varlığını yönelik bir saldırı var. Bizi yok etmek istiyorlar. Buna karşı bizim direnişten başka yolumuz yoktur.

YSP YENİ TAKTİKLER DEVREYE KOYACAKTIR

Bundan sonraki süreçte YPS’ye nasıl bir ihtiyaç var? YSP kendini nasıl yapılandıracak?

YPS’ye ihtiyaç her zamankinden daha fazladır. YPS artık eskisi gibi tecrübesiz de değildir. Geçtiğimiz 10 ay bizim için büyük bir tecrübe oldu. Mevcut durumda YPS yeniden yapılandırma sürecindedir. Bazı yeni değişiklikler yaparak, yeni bir harekat geliştiriyoruz. Yeniden yapılanmamız öz savunma savaşı çerçevesinde olacaktır. Her zamankinden daha fazla şehirlerde öz savunma savaşı yürütülecektir. Tabi ki geçmiş süreçten bazı sonuçlar çıkarılarak, yeni taktikler devreye girecektir. Bazı şeyler tekrarlanmayacaktır. Şehir savaşı taktiklerinde değişikliğe gideceğiz. Şehirlerde olacağız ama şehir savaşımız eskisi gibi olmayacaktır. Sadece bazı mahalle ve sokaklarla sınırlı kalarak savaşmayacağız. Daha esnek ve hareketli olacağız. Sürpriz bazı çıkışlarımız olacaktır. Biz, halkımızı savunuyoruz ve bunu halkla birlikte yapacağız. Öz savunmanın halkla birlikte olabileceğini düşünüyoruz. Halkımızla omuz omuza düşmana karşı direneceğiz. Her zamankinden daha kararlıyız, daha güçlüyüz ve savunma savaşımızı bu güçle yürüteceğiz.

DÜŞMAN SİSTEMİ İÇERİSİNDE OLAN HERKES BİZİM İÇİN HEDEFTİR

Hedeflerinizi biraz daha somutlaştırır mısınız? YPS’nin hedefinde kimler bulunuyor?

Düşman Kürdistan’da imha ve teslim alma amacıyla yeni bir sistem geliştiriyor. Bu sistemin içerisinde yer alan, bu sistemin parçası olan herkes, bu ‘güvenlik sistemi’ denilen çarkın içinde yer alanlar, Kürdistan’daki sömürgecilikle işbirliği yapan, AKP’de yöneticilik yapan, AKP’yi Kürdistan’da örgütleyen, halkın özgür iradesine saldıran ve el koyan, belediyeleri işgal eden, Kürtlerin imha edilmesi için eline silah alan, devlete öncülük yapan herkes hedeftir. Biz YPS olarak, Kürtlerin özgürlüğü önünde engel olan, özerk yönetimler önünde engel olan, her kurum ve kişiyi hedefleyeceğiz. Halka düşmanlık yapan herkes hedefimizdir. Kısaca; YPS hedeflerini genişletmiştir, bunun için hazırlıklar yapmaktadır ve önümüzdeki süreçte herkes bunu görecektir. Biz halkımıza yönelik her tehdidi hedef alacağız ve önümüzdeki süreçte bunu pratiğimizle ortaya koyacağız.

HALKA VE GENÇLİĞE ÇAĞRI

Bu temelde başta gençlik olmak üzere, tüm halkımıza çağrıda bulunuyoruz. Halkımız yaşanan büyük kahramanlıklara, tarihi direnişlere yaraşır bir şekilde örgütlülüğünü güçlendirmeli ve kendisini imha etmeyi amaçlayan sömürgeci düşmana karşı öz savunmasını geliştirmelidir. Ülkemize, değerlerimize ve geleceğimize sahip çıkmak için, halkımız YPS güçleri öncülüğünde örgütlülüğünü geliştirecek ve düşmanın imha-inkar saldırılarına karşı güçlü bir direniş sergileyecektir.

 

...